text
stringlengths
167
187k
id
stringlengths
18
22
AŞK İLE YOĞRULAN SOMUN - Ali Rıza SOYASLAN Sadece susayan suyu bulmaz ki Su da susayanı bulur Âlem insanın küçülmüş hali İnsan âlemin açılmış halidir Somuncu Baba Aşkın Sırrı filmi hakikaten müthiş olmuş. Allah razı olsun yapanlardan. Kuşkusuz insanın manevi dünyasını zenginleştiren film olmuş. Yazımız film notları ve yorumlarımız şeklinde devam edecek. Bu filmi izleyin pişman olmazsınız. Somuncu baba aşkı ne güzel anlatır. AŞK defterde kitap sayfalarında yazılı değildir. AŞK kendinde kendini bulmak, ateş içinde kalem olmaktır. Ekmekçilik mesleğinden aşka kapı nasıl açılır. Buğday ezilir un olur, sonra yanar lezzetli ekmek olur bu derstir. Hamuru nasıl yoğurursan ekmek ona göre şekillenir. İnsanın gönlü de neye meyilli ise rabbimiz insanın gönlünü de oraya kaydırır. Ekmeği pişirmeden önce, buğday, un, ateşin sırrını öğrenmek gerek, pişmek gerek. Evet bür sabır sürecidir aşk. Çile yoludur. Hani Abdulkadir Geylani Hz. Der ya; “Bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin!” “Ateşin sırrına eren ekmek gibi kendi sırrına er” der somuncu baba. “Yaratılan herşeyin bir ruhu vardır. Cansız diye incitme” hassasiyeti ne muhteşem bir nezaket. Rabbimizin eseri dünyamızın herşeyi değerli. İnsanı sevmeyen hakkı sevemez, hakkı sevmeyen aşkı bulamaz der somuncu baba. Meslek aşkından canana kapı açar hak aşkı. Film aşkı hakikaten yaşattı, gözlerim ağlamaktan yoruldu. Ama aşk bu, aşkı filmde yaşayamazsın. Ancak aşkı yaşayan anlar lezzet alır. Bir Leyla'ya tutulmuşsan belki de Mevla'ya giden yolda yol alırsın.İyi seyirler. Zamana yenik düşen sevda eskidir. Eskimeyen tek sevda Allah ve Resulüne olan sevdadır.
allenai/c4/01023/85332
Kik Uygulaması Kapanıyor Mu? » Koinbox Piyasa Düşüşünde Coinbase Neden Tıkandı? Piyasa Düşüşünde Coinbase Neden Tıkandı? 3 Ağustos 2020 Kin isimli kripto para birimi ile gündeme gelen Kik ile ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. 24 Eylül 2019 04:35 Kik bundan bir süre önce kapanacak olduğu iddiaları ile gündeme gelirken, kendi kripto para birimi geliştirme aşamasında olduğu iddia edilmiş ve ardından Kin isimli kripto para birimi ile ortaya çıkmış bir şirket. Yabancı bir haber sitesi tarafından iddia edilenler eğer doğru olursa Kik bir süre sonra işten çıkarmaları daha fazla arttıracak ve son adımı atarak uygulamanın kapatılmasına yönelik bir karar vererek bundan sonra Kik uygulamasının olmaması yönünde bir karar alabilecek. Apple iOS cihazlar için uygulamasındaki kasma ve donma sorunlarını aylardır düzeltmediğinden şikayet edilen ve çok sayıda mesaj gelmesi ve bir süre uygulamaya girilmemesi halinde uygulamanın çok aşırı kasması sorunundan muzdarip olarak Kik uygulamasını terk ederek Telegram’a geçen kullanıcılar belki de bu nedenle iOS uygulamasının bu sorununun çözülmemiş olabileceğini veya görmezden gelinme ihtimalinin olup olamayacağını konuşuyorlar. Kik şirketinden 70 kişinin resmi kanallar yolu ile kendilerine bilgi verilerek şirketten çıkarıldığı ve bu konuda şirket çalışanlarına farklı bir şirkette çalışmaya devam edebilme haklarının sunulduğu açıklamasının yapıldığı açıklandı. Kik resmen kapanma sürecinde olabilir ama resmi uygulaması üzerinden bugüne kadar bu saatlerde herhangi bir resmi kapanma açıklaması yapılmış değil. *Kik ile ilgili bu iddialar Kik tarafından resmi olarak doğrulanmadığı için kesin olduğu belli değil. Bakkt ilk 24 saati içerisinde 71 vadeli işlem gerçekleştirdi İlk 16 kripto para biriminin 1 tanesi hariç hepsinde düşüş! Ethereum fiyatı 202 dolara geriledi Adam White: Bakkt'ın Günlük ve Aylık Vadeli İşlemleri Bitcoin Kabul Eden İşletmeler İçin Biçilmiş Kaftan!
allenai/c4/01023/85334
2015 Yılına Hangi Renkler Hakim Olacak ? | Örgü Bahçem Ünlü uzmanlara göre 2015 yılına hakim olacak renkler diğer bir anlatımla 2015 yılı içerisinden karşımıza çıkacak renklerin başında badem ezmesi rengi , koyu maun rengi , menekşe kırmızısı, liman mavisi ve bağ yeşili gibi renkler ön planda olacak.Yeni yıl ile birlikte 2015’in en moda renkleri arasında saymış olduğumuz renkler yerini alacak. Bu güzel renklerin pastel tonlarını tercih edeseniz 2015 renk modasına sizde uymuş olacaksınız. Renkler gerçekten çok hoş ve sıcak örgü modellerinizde bu renk tonlarını kullanarak sizde 2015 renklerine uyum sağlayabilirsiniz. Eğer evlerinizde değişikliğe gitmeyi düşünüyor ve yenilikler arıyorsanız 2015 renk modasına uygun dekorasyonlar çıkarabilirsiniz. Buyrun bu renk tonlarına bir bakalım. 2015 Modern ve Moda Renkleri Neler Olacak ? Etiketler: 2015 dekorasyon renkleri2015 en moda renk2015 ev dekorasyon renkleri2015 ev dekorasyonu2015 renk modası2015 yılında hangi renkbadem ezmesi rengibağ yeşilidağ lalesi moruen moda dekor renklerien moda renklergül pembesigümüşkırmızı dalyakoyu maunliman mavisimenekşemodern moda renklerşık ve modern renkler
allenai/c4/01023/85335
FullAntalya | 28 Şubat 2017 | Antalya'da Yapılacaklar Listesi, Şehir Günlüğü | 1 Yorum Mart ayı birazda baharı karşılamaya hazırlandığımız bir aydır. Hele Antalya’da yapıyorsanız baharın ayak seslerini daha bir canlı duyarsanız. Uzun bir aradan sonra sizin için mart ayında Antalya’da yapılacaklar listesi hazırladık. İbrahim Yazıcı – Gülsin Onay konseri Antalya Kültür Merkezi’nde, İbrahim Yazıcı şefliğinde 3 Mart Cuma günü 20.30’da gerçekleşecek “ADSO Periyodik Konseri’ni kaçırmayın. Şef: İbrahim Yazıcı (Mersin Devlet Opera ve Balesi) Solist: Gülsin Onay “Piyano” (Devlet Sanatçısı) Program 2.Piyano Konçertosu Beste: C.Saint Saens Petruska (1947 Versiyonu) Beste: I. Stravinsky Kuğu Gölü Balesi İlk Kez Antalya’da P.İ. Çaykovski’nin 1875 yılında Bolşoy Balesi için bestelediği ve Marius Petipa ve Lev İvanov’un klasik koreografileri üzerine Armağan DAVRAN ve Volkan ERSOY’un güncel koreografisi ile Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşacak olan Kuğu Gölü balesi Antalya Devlet Opera ve Balesi tarafından ilk kez sahnelenecek. 4 Mart Cumartesi akşamı saat: 20.00’de prömiyeri gerçekleştirilecek eserde orkestrayı Alexandru SAMOILA ve Hakan KALKAN yönetecek. Kostüm tasarımı Savaş CAMGÖZ, dekor tasarımı Gürcan KUBİLAY ve ışık tasarımı Fuat GÖK tarafından hazırlanan Kuğu Gölü’nde “temiz bir aşkın büyü ve kötülüğe nasıl galip geldiği” anlatılıyor. Çaykovski’nin müziğiyle dünya bale tarihinin en sevilen yapıtı olarak bilinen ve dünyada en çok sahnelenen balelerden biri olan eserde “Odette” ve “Odile” rolünü Iaroslava VOLKOVA ve Özde EREN, “Prens Siegfried” rolünü Tolga BURÇAK ve Yağızhan DANIŞ, “Von Rothbart” rolünü Yağızhan DANIŞ ve Burak ÖZBEK sezon boyunca dönüşümlü olarak canlandıracaklar. 7 Mart Salı saat: 20.00’de tekrar sahnelenecek olan eser Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde ziyaretçilerini bekliyor. En Büyük Haber tiyatro oyunu 1 Mart saat 20:00’da Kepez Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nde. Gökten Yağar Gibi tiyatro oyunu 24 Şubat – 4 Mart tarihleri arasında Antalya Devlet Tiyatrosu sahnesinde izleyicileriyle buluşuyor. Sıradan hayat süren bir aile… Laurence okul müdiresi, Bruno ise anestezisttir. Yirmi yıllık beraberlikleri bir anda çığırından çıkarcasına değişime uğrar. Sebebi de şüpheli bir şekilde paraya konmalarıdır. Nereden gelmektedir bu para? Ve kime aittir? Birdenbire oluşan bu zenginlik bir lanetlenme midir? Tuhaf komşularının bu işle ne ilgisi vardır? Yoksa işin içinde İspanyol temizlikçi mi vardır? Olay gittikçe karmaşıklaşmaya ve heyecanlı olmaya başlar. Karşılıklı suçlamalar, Laurence ve Bruno’yu, sinirlerinin sınırına yaklaştırır. Çoğu zaman kendimizi de sahnede göreceğimiz, paranın ve hırsın insan hayatını nasıl etkilediğinin anlatıldığı, eğlenceli ve trajik bir öykü… Cem Adrian, 3 Mart’ta Tudors Bar Antalya sahnesinde. Pop sanatçısı Berkay, 3 Mart’ta Jolly Joker Antalya’da. Ceylan Ertem, 4 Mart’ta Jolly Joker Antalya’da Birsen Tezer, 10 Mart’ta Tudors Arena Antalya’da Türkiye’nin en güçlü vokallerinden Can Gox, 18 Mart’ta Roxx Pub Antalya’da sahne alıyor. Antalya’nın sevilen grubu Cambaz her cuma Tudors Arena sahnesinde dinleyileriyle buluşuyor . 4 Mart Cumartesi günü gerçekleşecek dördüncü buluşmanın konuğu “Aydınlanmanın Karanlık Yüzü: Marquis De Sade” başlıklı konuşmasıyla Mersin Üniversitesi Felsefe bölümü öğretim üyesi Prof. Taşkıner Ketenci. Kültür, sanat ve etkileşen bütün disiplinlerde etkinlikler düzenleyen Antalya Kültür Sanat, 2017 etkinlik programında ‘Felsefe Konuşmaları’na da yer veriyor. Felsefeyi akademiden sokağa, gündelik hayatın içine taşımayı hedefleyen ve Akdeniz Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Felsefe Konuşmaları serisi, her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günleri, 16:00 – 18:00 saatleri arasında Antalya Kültür Sanat Eğitim Salonu’nda gerçekleşecek. Prof. Taşkıner Ketenci “Aydınlanmanın Karanlık Yüzü: Marquis De Sade” Tarih: 4 Mart 2017, Cumartesi, 16:00-18:00 Prof. Taşkıner Ketenci: 1971 yılında Artvin’de doğan Ketenci, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini Hacettepe Üniversitesi Felsefe bölümünde tamamladı. Yüksek lisans çalışmasını “Nicolai Hartmann Etiğinde Değer(ler) Kavramı” ve doktora çalışmasını “Çağdaş Felsefede Akıl Eleştirisi ve Kant Etiği” konusu üzerine gerçekleştirdi. Halen Mersin Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. “Antalya’da Ticaretin Fotoğrafını Çek” Antalya’nın en büyük sivil toplum kuruluşu Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) 3 Nisan 2017 tarihinde kuruluşunun 135’inci yılını bir dizi etkinlikle kutlayacak. ATSO Başkanı Davut Çetin etkinlikler kapsamında, ‘Antalya’da Ticaretin Fotoğrafını Çek’ sloganı ile ‘Antalya’da Ticaret’ konulu, #atsoticaret etiketi ile ödüllü Instagram fotoğraf yarışması düzenleneceğini bildirdi. Yarışma jürisinde; ınstagramın Türk fenomeni Mustafa Seven de var. Yarışmada birinciye 3 bin TL, ikinciye 2 bin TL, üçüncüye de bin TL para ödülü verilecek. Ayrıntılı bilgi için: www.atso.org.tr Tılsımlı Gömlekler Sergisi Antalya Olgunlaşma Enstitüsü 30. Yılı kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlenen; Türk İslam Sanatları içinde görsel bir şölen olan TILSIMLI GÖMLEKLER ve HİLYE-İ ŞERİF’lerin yer aldığı sergi 1 – 15 Mart tarihleri arasında Antalya Müzesi’nde ziyaret edilebilir. Antalya’da yaşamını sürdüren İngiliz ressam T. Mikail Patrick Duggan‘ın ‘Pazar’dan 99 From The Market’ adlı yağlıboya çalışmalarının yer aldığı sergisi Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü Sergi Salonu’nda açıldı 2365 Metrede Antalya Kelebekleri Sergisi Antalya Tanıtım Vakfı bir kelebek zengini olan Antalya’mızın kelebeklerini 2365m. yükseklikteki Tahtalı Dağı’nın büyüleyici manzarası eşliğinde sergiliyor. Anahtar Kelimeler:antalya blog, antalya konser, Antalya kültür sanat, Antalya Şehir Tiyatrosu, antalya tiyatro, Antalya'da mutlaka yap, Antalya'da sanat, Antalya'nın Kelebekleri, antalyada yapılacaklar listesi, Gülsin Onay, Kepez Belediyesi, Kepez Tiyatro, mustafa seven, Tahtalı Teleferik, Tılsımlı Gömlekler HAYRETTİN GENÇALP 01 Mart 2017 Cevapla ÇOK GÜZEL BİR ÇALIŞMA .TERŞEKKÜRLER.
allenai/c4/01023/85336
Anasayfa Android Hileli APK Bus Simulator 17 Full APK Hileli İndir v1.8.0 Para Mod + Data Bus Simulator 17 Full APK Hileli İndir v1.8.0 Para Mod + Data Bus simulator 17 full hileli apk android, otobus simulator oyunudur. Bölümdeki otobüsü kullanarak yolcu taşıyacak, duraklarda yolcu indirip, bindireceksiniz. Bölümü tamamlamak için gerekli puanı aldıktan sonra diğer bölümde farklı otobüs, farklı güzergah ile yola devam edeceksiniz. Diğer android otobüs simulator oyunlarına nazaran daha iyi grafiklere sahip bir oyun. Araç içi görünümü oldukça güzel. Üstelik oyunda farklı hava koşullarını görmek mümkün. Buda oyuna ayrı bir hava katıyor. Denemek isteyenler android sürümü 4.1 ve üzeri telefonlarına sahip olmak üzere ücretsiz olarak kurulum yapabilirler ve oynayabilirler. Bus simulator 17 android tanıtım videosu yeni 19.02.2018 güncellendi Bus Simulator 17 Bus Simulator 17 full apk Bus Simulator 17 hileli apk Bus Simulator 17 mod
allenai/c4/01023/85339
Haberler >Yerel Haberler >Diyarbakır>Çermik Gençlerden İş Adamlarına Yatırım Çağrısı 30.09.2015 - 12:18Son Güncelleme : 30.09.2015 - 12:19 ÇERMİK'TE İSTİHDAMA YÖNELİK İŞ ALANLARININ YETERSİZ OLDUĞUNU BELİRTEN GENÇLER İŞ ADAMLARINA YATIRIM ÇAĞRISINDA BULUNDU Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde istihdama yönelik iş alanlarının yetersiz olması, ilçedeki gençlerin çalışmak için gurbete gitmelerine yol açtığı belirtilirken, ilçedeki gençler iş adamlarına yatırım çağrısında bulundu. Çermik’te insanların geçimlerini tarım, hayvancılık ve hizmet sektörüyle sağladıklarını dile getiren ilçe gençleri, ilçede sanayinin yok denecek kadar az olmasından yakındı. Bu nedenle Çermikli iş adamlarının memleketlerine vefa borçlarını ödemek için ilçeye yatırım yapmaya davet ettiklerini belirten ilçe sakinleri Çermik’te sanayi denilince akla gelen en büyük endüstriyel faaliyetin mermercilik olduğunu dile getirdi. Çermik’in mermer rezervi bakımından oldukça zengin bir yer olduğunu ifade eden ilçe sakinleri, "Yapılan çalışmalar neticesinde ilçemizin 25 milyon metreküp ekonomik ve işletilebilir rezerve sahip olduğu görülmüştür. Çermik’te istihdama yönelik iş alanlarının yetersizliğinden dolayı ailelerimizi geride bırakarak gurbette çalışmaya gitmek zorunda kalıyoruz. Mermercilik alanında ilçede zengin mermer rezervinin olmasına rağmen 2 mermer fabrikası, 4 atölye ve 9 ocağın bulunduğu ilçemizde istihdam oluşturmak amacıyla yeni mermer ocakları açılmalıdır. Mermer sektörünün yanı sıra ilçede tuğla ve kiremit fabrikalarının açılmasının da ilçe ekonomisine büyük katkı sağlayacağını ve istihdam oluşturacağına inanıyoruz. Çermik’in her tarafında tuğla ve kiremit için ham madde mevcuttur. Başta ilçemiz olmak üzere, ilimizin ve bölgemizin hızla gelişen inşaat yapılarının sürekli arttığı bir bölge olduğu düşünüldüğünde bu alanda kurulacak bir fabrika için pazar problemi yaşanmayacak, özel sektörün ilçeye kazandıracakları fabrikalar sayesinde ilçemizde ekmek paralarını kazanabileceğiz" ifadelerini kullandı. Diyarbakır haberleri Hürriyet yerel haberler sayfasında. Haber ajanslarının Diyarbakır ilinden Çermik Gençlerden İş Adamlarına Yatırım Çağrısı hakkında ilettiği tüm haberler hurriyet.com.tr farkı ile sizlere ulaştırılıyor. Bu haber ilk olarak 30 Eylül 2015 tarihinde saat 12 18’de yayınlandı. Son dakika gelişmesi oldukça Çermik Gençlerden İş Adamlarına Yatırım Çağrısı haberi güncellenecektir.
allenai/c4/01023/85340
10 Ağustos 2015 Pazartesi 21:15 Türkiye lavanta üretiminin yüzde 80'ini tek başına karşılayan Keçiborlu ilçesindeki Kuyucak köyünde lavanta hasadına başlandı. Türkiye lavanta üretiminin yüzde 80'ini tek başına karşılayan Kuyucak köyünde lavanta hasadı başladı. Keçiborlu ilçesinde bulunan Kuyucak köyünde, ağustos ayının gelmesiyle hasat heyecanı yaşanıyor. Kurusundan elde edilen yağın parfümeri sektöründe kullanılmasının yanı sıra gıda ve temizlik hd porno sektörleri için de önemli bir ham madde olan lavantanın hasadı, köydeki her yaştan insanı bir araya getirdi. Sabah saatlerinde orak ve elektrikli makinelerle hasadı yapılan lavanta, demetler halinde bağlanarak kurutma işleminin yapılacağı alanlara getiriliyor. Burada açılan geniş bir naylon üzerine serilen lavanta, kurutulmaya bırakılıyor. Akşam saatlerinde alana gelen üreticiler, kuruyan lavantaların tohumlarını eski demir karyolalar üzerinde ayırdıktan sonra elekten geçirerek satışa hazır hale getiriyor. KuyucakMuhtarı Mehmet Aydemir AA muhabirine yaptığı açıklamada köy için önemli bir uğraş alanı ve gelir kaynağı olan lavantanın hasadına başladıklarını söyledi. Bu seneki iklim şartları nedeniyle lavanta üretiminin yüksek olmasını beklediklerini kaydeden Aydemir, geçen yıl 240 ton olan üretimin, bu yıl 280 ton dolaylarında gerçekleşeceğini kaydetti. Lavantanın kullanım alanının yaygınlığı nedeniyle ürüne talebin her geçen yıl arttığını zenci porno vurgulan Aydemir, buna paralel olarak üretim alanlarının da artacağını umduğunu sözlerine ekledi. Türkiye'deki 2 bin 189 dekarlık alanda gerçekleştirilen 297 tonluk üretimin yüzde 80'ini tek başına karşılayan Kuyucak köyünde, lavanta üretimi 2 bin 100 dekarlık alanda yapılıyor.
allenai/c4/01023/85341
Bursa Haber - Hayvan Hakları Savunucusundan İlginç Tepki 'ARDA BOYLARI' RÜZGARI BURSA'DA ESTİ YILDIRIM'DA SÜNNET ŞÖLENİ AÖF'DEN SINAVSIZ GİRİŞ MÜJDESİ! YEŞİL BURSA RALLİSİ START ALDI Hayvan Hakları Savunucusundan İlginç Tepki Manisa’da, sokak hayvanlarının zehirlenerek öldürüldüğü iddiası üzerine Manolya meydanında toplanan hayvan hakları savunucuları, köpek itlafını protesto için, sokaktaki canlarımızın haklarını savunmak için toplandıklarını söyledi.... @BursaHaberMedya Manisa’da, sokak hayvanlarının zehirlenerek öldürüldüğü iddiası üzerine Manolya meydanında toplanan hayvan hakları savunucuları, köpek itlafını protesto için, sokaktaki canlarımızın haklarını savunmak için toplandıklarını söyledi. Etkinliğe CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer ve CHP’liler de destek verdi.Aynı saatte Manolya meydanında MHP tarafından merhum Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümü nedeniyle pilav dağıtıldığı görüldü. Pilav hayrının uzadığını iddia eden hayvan hakları savunucularından Huriye Özbilgin isimli bayan, MHP’lilerin yanına gitmek isteyince polis engelledi. Huriye Özbilgin de elindeki pankartı MHP’lilerin olduğu alana doğru tutarak “Ölmüşlere saygı kadar yaşayanlara da saygı istiyoruz. Ölmüşlere sevgi kadar yaşayanlara da istiyoruz" dedi. Özbilgin, üzerinde köpek fotoğrafı olan elindeki pankartı göstererek "Bilhassa bunlara istiyoruz. Sesi çıkmayanlara, kendini koruyamayanlara yaşam hakkı istiyoruz” diye konuştu.MHP’nin programının sona ermesinin ardından hayvan hakları savunucuları adına açıklamayı yapan Emel Önal, şunları söyledi: “Bugün burada son dönemde iyice artmış olan köpek itlaflarını protesto için, sokaktaki canlarımızın haklarını savunmak, onlara ses olmak için toplanmış bulunuyoruz. Onlar konuşamıyor. Hak, hukuk, sadece insanlarla, insan türüyle ilgili değil. Bu konudaki algı düzeyimizi yükseltmek zorundayız. Hayvanların da en temel hakkı olan yaşam hakkına sahip olmaları için çaba göstermeliyiz. İnsan olmak bunu gerektirir.”Hayvan hakları savunucuları basın açıklamasını, “Sokaktaki canların sesi olmaya geldik”, “Temel hak yaşam hakkı, hayvanların da hakkı”, “Hepimiz tehlikedeyiz, katiller aramızda” sloganlarını atarak sona erdirdi.
allenai/c4/01023/85347
Doğu Demirkol Stand up / Bursa / Biletleri / Güncel Bursa etkinlik listesi Ana Sayfa/ESKİ DİĞER ETKİNLİKLER/Doğu Demirkol Stand up / Bursa Bilet fiyatları: Tam 45.00 TL, Öğrenci 35.00 TL Ölümlü Dünya filmindeki başarılı performansı ve Güldür Güldür Show’daki stand up gösterisiyle ülkenin mizah gündemine oturan Doğu Demirkol, tek kişilik gösterisiyle sahnedeki yerini alıyor. Abiler Detected ve çeşitli fenomen videonun kahramanı komedyen, İstanbul ve farklı şehirlerdeki pek çok Açık Mikrofon ve komedi gecelerindeki performansıyla da adından söz ettirmeyi başarmıştı. Stand up gösterisinde kendi yaşamından ve bu topraklarda güldürü niteliği taşıyan her olaydan beslenen Doğu Demirkol, iddialı ve mütevazı duruşu arasındaki mizahi çizgide izleyicisinin karşısında olmaya hazırlanıyor. Doğu Demirkol Stand up / Bursa Doğu Demirkol Stand up / Bursa bilet fiyatları Doğu Demirkol Stand up / Bursa biletleri Doğu Demirkol Stand up / Bursa ne zaman Doğu Demirkol Stand up / Bursa nerede sanat mahal etkinlikleri Tofaş – Darüşşafaka
allenai/c4/01023/85348
Ergenekon Bir Terör Örgütüdür 'Ergenekon Bir Terör Örgütüdür' Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Ergenekon'un yapısı hakkında istenen raporda, oluşumun bir terör örgütü olduğu onaylandı Ergenekon ana davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık avukatlarının isteği üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Ergenekon oluşumu hakkında bilgi istedi. Oluşumun ne olduğu hakkında soru soran mahkemeye Emniyet'ten gelen uzun cevapta oluşumun terör ögütü yapılanması özelliklerini tam olarak taşıdığı belirtildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, 6 sayfalık cevabi yazısında Ergenekon yapılanmasının terör örgütü özelliği taşıdığını belirtti. Tutuklu sanık Veli Küçük'ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük'ün talebi üzerine Ergenekon ana davasıyla ilgili gönderilen belgelerin örgütsel içerik taşıyıp taşımadığına ilişkin cevabi yazı mahkemeye ulaştı. Cevabi yazıda yapılanmanın, 'Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değıştirmek', 'Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak', 'Türk devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek', 'Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek', 'Temel hak ve hürriyetleri yok etmek' ile 'Devletin ic ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amaçlarından biri veya birkaçına sahip olması gereklidir.' ifadelerinin örgütsel yapılanma anlamında "İdeoloji" çatısı altında bulunduğu ifade edildi. Yapılanmada üye sayısının en az üç kişi olmasının ise "Örgütlü yapı" anlamına geldiği belirtilen yazıda, yukarıda sayılan amaçlara ulaşabilmek için mutlaka cebir ve şiddet kullanması gerekliliği de "Cebir ve şiddet" zorunluluğunu ifade ettiği açıklandı. Belgelerin şekil yönünden değerlendirildiğinde tamamına yakın kısmının kapak tasarımlarının, kullanılan yazı karakterlerinin benzerlik gösterdiği, üzerlerinde hazırlanma tarihi olabileceği değerlendirilen belirli tarihlerin yazıldığı, "Emir ve tensiplerinize sunulan", "Saygılarımızla", "Haddimizi aşarak" vb. tabirler kullanılan belgelerin hiyerarşik olarak list makama arz edilir tarzda, talimatla veya onceden belirlenen konular üzerinde uzman kişi veya kişiler tarafından ayrıntılı olarak hazırlandığı anlamına geldiği belirtildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün cevabi yazısında uzun anlatımlardan sonra "Sonuç olarak , DVD ortamında genel müdürlügümüze gönderilen belgeler içerik-şekil vs. yönlerinden bir bütün olarak incelendiğinde, söz konusu belgelerin örgütsel nitelik taşıdığı değerlendirilmektedir" denildi.
allenai/c4/01023/85350
Yalova’da sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi 13 Ekim 2015 01:53 Yalova’da akşam saatlerinde etkili olan sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. Yalova’da, özellikle araçların geçiş güzergâhındaki çukurda kalan yollar su ile dolunca sürücüler zor anlar yaşadı. Şehir merkezindeki İstanbul Caddesi, Mimar Sinan Caddesi ve Fatih Caddesi’nde de biriken sular nedeniyle vatandaşlar yürümekte, araçlar ise seyir akışında güçlük çekti. Ana arterlerdeki trafik akışında bu nedenle sıkışıklık meydana geldi. Yalova Emniyet Müdürlüğü ve Yalova İtfaiyesi ise konuyla ilgili çalışma yaptı. Son 24 saat içerisinde metrekareye 36 kilogram yağışın düştüğü Yalova’da, bazı ev ve işyerlerini de su bastı.
allenai/c4/01023/85351
Hazine Taşınmazlarının Yerel Yönetimlere Bedelsiz Devri | Kamu Finans MALİYE MEVZUATI Milli Emlak Mevzuatı Hazine Taşınmazlarının Yerel Yönetimlere Bedelsiz Devri 5 Eylül 2018 6 Mart 2019 admin 1 yorum belediye, hazine taşınnazı, taşınnazların devri, yerel yönetim HAZİNE TAŞINMAZLARININ YEREL YÖNETİMLERE BEDELSİZ DEVRİ Uygulamada Hazine taşınmazlarının mülkiyetinin, dağıtım veya tasarruf hakkının ihale usulüne tabi olmadan, kamu tüzel kişileri ile gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine bir kanun hükmüne dayanılarak bedelli veya bedelsiz verilmesi işlemi “devir” olarak adlandırılmaktadır. Yürürlükteki pek çok Kanunda devir konusunda düzenlemeler mevcuttur. Bu çalışmamızda; Hazine taşınmazlarının belediye, özel idare ve köy tüzel kişiliklerine bedelsiz devrine olanak sağlayan başlıca yasal düzenlemelerden bahsedilecektir. 2- KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER 2.1- 442 Sayılı Kanun 442 sayılı “Köy Kanunu”nun 27.5.2004 tarih ve 5178 sayılı Kanun ile değişik ek 12. maddesi uyarınca; köy yerleşme planında konut alanı ve köy genel ihtiyaçlarına ayrılan yerler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan seyrangah, yol ve panayır yerleri gibi alanlar ve Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazlardan, 4342 sayılı Mera Kanununun 5. maddesi hükümleri uyarınca incelenmesine müteakip mera, yaylak ve kışlak ile otlak ve çayır olarak yararlanılamayacağı anlaşılan yerler köy yerleşme planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybeder. Ancak bu madde kapsamında Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazların devri Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle yapılır ve valilikçe köy tüzel kişiliği adına tescil edilir. Kanunun ek 13. maddesine göre köy tüzel kişiliği adına tescil edilen parseller 2000 metrekareyi geçmemek üzere, köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine ihtiyar heyeti kararı ile rayiç bedel üzerinden satılır. 2.2- 927 Sayılı Kanun 17.6.1942 tarih ve 4268 sayılı Kanunun 24.5.1957 tarih ve 6977 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi iken, 1.2.1989 tarih ve 3520 sayılı Kanunla 10.6.1926 tarih ve 927 sayılı “Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı İle Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun”a eklenen ek 5. maddeye göre; içme ve yıkanmaya mahsus olup halen keşfedilmiş veya henüz keşfedilmemiş şifalı sıcak ve soğuk maden sularının rüsum ve temettü hisseleri il özel idarelerine aittir. Özel idareler, bu suları doğrudan doğruya işletebilecekleri gibi isteklilerine işletme ruhsatnamesi vermek suretiyle ihale de edebilirler. Özel idarelerce işletilmeyen ve ihale edilmeyenlerin rüsum ve temettü hisseleri valilikçe belediye ve köylere devredilebilir. Belediye ve köyler, işletilmesi kendilerine verilen bu suların mülkiyetini gerçek veya tüzel kişilere devir ve temlik edemezler. 2.3- 2510 Sayılı Kanun 14.06.1934 tarih ve 2510 sayılı “İskan Kanunu”nun 19. maddesine göre; yeniden kurulan veya canlandırılan köylere, orta malı olarak mevcut nüfusun ortak ihtiyaçlarına yetecek okul, cami, köy odası, karakol, pazar yeri, harman yeri, mezarlık yeri, otlak, suvat ve Orman Kanunu hükümleri içinde baltalık ve başka ortak ihtiyaçlar için gereken yerler bedelsiz olarak verilir. 2.4- 3573 Sayılı Kanun Yabani zeytinliklerin ıslahı ve aşılattırılması ile ilgili olarak 26.1.1939 tarih ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” çıkartılmıştır. 9.7.1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunla antep fıstığı ve harnupların aşılanması konuları da 3573 sayılı Kanun kapsamına alınmıştır. Kanunun 8. maddesine göre Devlet tarafından, aşılama yapmak ve 20 hektarı geçmemek üzere; gerçek kişilere, köy tüzel kişiliklerine ve şirketlere yer verilebilir. Kendilerine arazi verilenler beş yıllık süre sonunda temizleme, aşılama, dikim ve bakım işlerini gereği gibi yerine getirdikleri takdirde taşınmaz adlarına tescil olunur. 2.5- 5516 Sayılı Kanun 18.1.1950 tarih ve 5516 sayılı “Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanun” un 18.6.1952 tarih ve 5963 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesine göre; belediye hudutları dışında olup Devletin hüküm ve tasarrufu altında sahipsiz bulunan bataklık ve bataklık mahiyetinde göl ve su birikintileri her hangi bir suretle kurutulduğu takdirde, bu kurutmadan hâsıl olan araziler Kanun hükümlerine göre kurutanlar adına tescil edilir. Kanunun 2. maddesine göre kurutma köy tüzel kişiliklerince de yapılabilir. 2.6- 6237 Sayılı Kanun 27.01.1954 tarih ve 6237 sayılı “Limanlar İnşaatı Hakkında Kanun”un 4. maddesine göre; Ulaştırma Bakanlığı Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünce yaptırılan liman, iskele, rıhtım, mendirek ve barınak gibi tesisler, yapımı tamamlandıkça ilgisine göre ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacak esaslar çerçevesinde işletme teşekküllerine, özel idare ve belediyelere devredilir. Anılan maddede açık olarak belirtilmemekle birlikte 4, 5 ve 6. maddelerdeki düzenleme ve ifadelerden bu tesislerin işletme hakkının devredildiği ve yine Kanunun bütününde yer alan düzenlemelerden de işletme hakkının; özel idareler, belediye, köy tüzel kişilikleri ve kamu iktisadi teşebbüslerine devir yapılabileceği anlaşılmaktadır . 2.7- 222 Sayılı Kanun 5.1.1961 tarih ve 222 sayılı “İlköğretim ve Eğitim Kanunu”na 12.10.1983 tarih ve 2987 sayılı Kanunla eklenen ek 7. maddeye göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Hazinenin mülkiyetinde bulunan ve ilköğretim kurumlarına tahsis olunan taşınmaz mallar, intifa hakkı Milli Eğitim Bakanlığına ait olmak üzere bulundukları yerlere göre bedelsiz olarak köy tüzel kişiliği veya özel idareler adına tescil edilir. Devlete, özel idarelere veya köy tüzel kişiliğine ait arsalar üzerinde Devlet veya özel idare bütçesinden katkı suretiyle gerçek veya tüzel kişilerce inşa edilen veya edilmekte olan taşınmaz mallar için de bu madde uygulanır. Bu taşınmazlar aidiyetine göre Maliye Bakanlığının veya diğer idarelerin yetkili mercilerince bedelsiz olarak okula tahsis ve devir olunur. Köy Tüzel Kişiliği veya özel idareler adına tescil edilen taşınmazlar Milli Eğitim Bakanlığının muvafakatı alınmadıkça satılamaz ve başka hizmetlere tahsis olunamaz. 2.8- 2981 Sayılı Kanun 24.2.1984 tarih ve 2981 sayılı “İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun”un 10. maddesinin (c) bendine göre; üzerinde yapılanma bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler valiliğin talebi üzerine belediye veya özel idareler adına resen tapuya tescil edilir. Islah imar planı yapılmış ve yapılacak bölgelerde 2981 sayılı Kanun kapsamına giren ve tapu tahsis belgesi verilen Hazineye ait arsa ve araziler edinim tarihine bakılmaksızın aynı amaçta kullanılmak üzere ilgili belediyelere devredilir. 2.9- 4342 Sayılı Kanun 25.2.1998 tarih ve 4342 sayılı “Mera Kanunu”na 27.5.2004 tarih ve 5178 sayılı Kanun ile eklenen ve daha sonra 20.4.2005 tarih ve 5334 sayılı Kanun ile değişikliğe uğrayan geçici 3. madde ile Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescillerinin yapılmasına olanak sağlanmıştır. Ancak, Hazine adına tescil edilmesi gerekli bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam etmesi, bunlar hakkında Hazinece dava (tapu iptali ve tescil davası) açılmaması, açılmış davalardan ise vazgeçilmesi öngörülmüştür. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı işlem yapılacaktır. Konuyla ilgili açıklamalara 10.08.2005 tarih ve 299 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde yer verilmiştir. 2.10- 4706 Sayılı Kanun 29.6.2001 tarih ve 4706 sayılı “Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 3.7.2003 tarih ve 4916, 16.7.2004 tarih ve 5228 sayılı Kanunlar ile değişik 5. maddesine göre; Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan ve Maliye Bakanlığınca tespit edilen, Hazineye ait taşınmazlardan, 31.12.2000 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar; öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Devir tarihinden itibaren üç yıl içinde belediyece satılamayan taşınmazlar, belediyelerin muvafakatine ve hükme gerek olmaksızın Hazine adına resen tescil edilir. 2.11- 5018 Sayılı Kanun 10.12.2003 tarih ve 5018 sayılı “Kamu Mali yönetimi ve Kontrol Kanunu”nun 45. maddesine göre; kamu idareleri, görmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinde kullanılacağına ve amacına uygun kullanılmaması halinde geri alınacağına dair tapu kütüğüne şerh konulması kaydıyla taşınmazlarını diğer kamu idarelerine bedelsiz olarak devredebilir. 2.12- 5393 Sayılı Kanun 3.7.2005 tarih ve 5393 sayılı “Belediye Kanunu”nun 78. maddesine göre; belediye tarafından deniz, akarsu ve gölden doldurma suretiyle kazanılan alanlar, Kıyı Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kullanılmak şartıyla Maliye Bakanlığı tarafından belediyelerin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin tasarrufuna bırakılır. Hazine taşınmazlarının yerel yönetimlere bedelsiz devrine ilişkin pek çok Kanunda düzenlemeler mevcuttur. Yerel yönetimleri destekleme amacı güden düzenlemeler devir işlemiyle sınırlı değildir. 178 sayılı KHK’nin 13. ve 5018 sayılı Kanunun 47. maddelerine göre Hazine taşınmazları kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere yerel yönetimlere tahsis edilebilmekte, 3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesine göre imar planında umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan Hazineye ait arazi ve arsalardan belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunanlar belediyelere, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunanlar ise özel idarelere bedelsiz terk edilmektedir. Ayrıca 4706 sayılı Kanunun 5. maddesine göre Hazineye ait taşınmazların satış bedellerinden %46’ya varan oranda pay verilmek suretiyle yerel yönetimlere mali kaynak sağlanmaktadır. kaynak:yerel yönetimler dergisi, ← Pasavan, İdari Mektup ve Hudut Geçiş Belgesi Nedir? Pasavan Nerden Alınır? Ödeme Belgelerinin Harcama Birimlerine Teslim Süresi (2015 Yılı) → “Hazine Taşınmazlarının Yerel Yönetimlere Bedelsiz Devri” için bir yorum 20 Mayıs 2018 tarihinde, saat 12:26 Konya Meram dere mevki de 1976 yılında hazine arasına ev yapılmış olup elektrik su telefon tt net gibi bütün hizmetlerden faydalanıyor yıllık vergisini ercimsil ini düzenli bir şekilde ödüyoruz acaba yeni çıkan yasada buraların satışı da yapılacak mıdır teşekkürler
allenai/c4/01023/85353
Download Yol Yardım for Android - Appszoom Download Yol Yardım Marmassistance, Türkiye’ye seyahat eden uluslararası ziyaretçilere hizmet veren lider asistanslık şirketi olarak 1986 yılında kuruldu. Kuruluşundan itibaren, yol yardım, medikal, seyahat ve legal asistanslık alanlarında uygun fiyatlar ile en yüksek kalitede hizmet vermeyi kendine misyon edinen marmassistance, dünyanın önde gelen seyahat sigortası ve asistanslık şirketleri ile beraber çalışmaktadır. Uluslararası alanda edindiği tecrübesini ve yüksek kalite standartlarını Türkiye sınırları içerisine de taşıyan marmassitance, şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren önde gelen otomotiv üreticileri ve ithalatçılarına yol yardımı, satış sonrası, müşteri hizmetleri ve asistanslık alanlarında hizmetler sağlamaktadır. Marmassistance Mobil Yol Yardım Uygulaması, Türkiye içerisinde garanti kapsamındaki aracınızla seyahat ederken aracınızla ilgili herhangi bir sorun ile karşılaşmanız durumunda, marmassistance’ın sunduğu yol yardım hizmetlerine anında erişmenizi sağlar. Marmassistance Mobil Yol Yardım Uygulaması’nı kullanarak, tek tuşla marmassistance 7/24 Alarm Merkezi’ne erişebilir, GPS erişimi ile yakındaki yetkili servislerin ulaşım ve iletişim bilgilerini edinebilir ve önceden girdiğiniz araç ve profil bilgilerinin marmassistance 7/24 Alarm Merkezi’ne otomatik transferi ile ihtiyacınız olan yol yardım hizmetlerine çok daha kısa bir sürede ulaşabilirsiniz. * Alarm Merkezi’ni Arama Aracınız ile ilgili bir sorun ile karşılaştığınızda, marmassistance 7/24 Alarm Merkezi’ne ulaşmak için ana sayfaya girip, Alarm Merkezi ikonuna basmanız yeterli olacaktır. Uygulamayı ilk çalıştırdığınızda sizden alınan profil ve araç bilgileri marmassistance operatörlerinin önüne düşecektir. GPS erişimine izin verdiğiniz takdirde, operatörlerimiz kesin konum bilgilerinize ulaşabilecek ve gerekli yönlendirme ve ayarlamaları en doğru şekilde yapabilecektir. * Servis Arama Bulunduğunuz yere en yakın yetkili servisleri görmek için Ana Sayfa üzerinden Servislerim ikonuna basmanız veya direk Servislerim sayfasına gitmeniz yeterli olacaktır. Kesin konum tayini yapılabilmesi için, cihazınızın GPS erişimini etkin hale getirmeniz gerekmektedir. Uygulamayı ilk açtığınızda girdiğiniz profil ve araç bilgilerinde gerçekleşen değişiklikleri, Profilim sayfasına girerek kaydedebilirsiniz. Tags: bedava medikal uygular yolyardimi şirket kuruluş Download OTO Plan Mobil Destek OTO Plan Mobil Destek OTO PLAN Mobil Hizmeti, Türkiye içerisinde siz Oto Plan müşterilerinin... Download Bedava Yol Yardımı SCA Bedava Yol Yardımı Uygulaması, Türkiye’ni... 0 0 Download Destek CITROEN MÜŞTERİLERİNE ÖZEL MOBİL YOL YARDIM HİZMETİ Citroen Destek Mo... Download marmassistance Yol Yardim Marmassistance, Türkiye’ye seyahat eden uluslararası ziyaretçilere hiz... Download Bedava Yol Yardım ** BEDAVA YOL YARDIM ** SCA Bedava Yol Yardım Uygulaması, Türkiye’nin... Download TEB Arval Destek TEB Arval Müşterilerine Özel Mobil Yol Yardım Hizmeti TEB Arval Mobil... Bilgi teknolojilerine ve müşteri odaklı yeni pazarlama uygulamalarına... More by marmassistance Download Yol Yardım Free - V1.1 - 2M
allenai/c4/01023/85354
Chef Rüzgar Sünbül Chef's İstanbul Mutfak Atölyesinde Chef Rüzgar Sünbül Chef's İstanbul Mutfak Atölyesinde Gülhan Kara ile pazartesi ve salı günleri sabah 10 dan akşam 4 de kadar Türk ve Dünya mutfaklarından ÖZEL YEMEKLERİ seçmeli dersler veriyor Taksim gümüşsuyu Alman konsolosluğu yanında bulunan Chef's İstanbul Mutfak Atölyesi uzun yıllardır aşçılık sektörüne hizmet vermekte. Chef Rüzgar SÜNBÜL'Aşçılık sektörde eğitim veren okulların çoğalması biz aşçıların iiletmelrinde çok rahat görev aypamsına neden olmakta .Eğitimli aşçıların aşçılık mesleğine bakış açısı ve geleceğ göre kendilerini geliştirmesi birazdaha farklı olmakta.Bende bu vesileyle Chef's İstanbul Mutfak Atölyesinden gelen eğitime katkı düşüncesiyle haftanın 2 günü PAZARTESİ ve SALI OLARAK EĞİTİM VERMEYE BAŞLADIM.Bu günlerde vereceğim dünya mutfakları üzerine bilgilerimi arkadaşlarımla paylaşmaktan büyük mutluluk duyacağım. Chef's İstanbul Mutfak Atölyesi. Bize gelmeden önce fikriniz olsun... Chef’s İstanbul Mutfak Atölyemizi 2004 yılı Ekim ayında hizmete açtık düzenli kurs programlarımıza başladık. Konusunda uzman eğitmen şeflerimizle başlattığımız uygulamalı Yemek ve Pastacılık Kurslarımızın yanı sıra Çikolata, El yapımı ekmek, Taze İtalyan makarnaları ve sosları, Akdeniz ve Türk mezeleri, Sushi gibi kurslar da eklendi. Bu atölyeyi açarken iki amacımız vardı; 1. Yemek ve pastacılık alanındaki teorik ve pratik bilgi ihtiyacına cevap verebilmek; 2. Hobi olarak mutfağı seven insanların, rahatça hareket edebilecekleri bir atölye ortamında hem stres atmak, hem de yemek pişirme keyfini yaşayarak, hobilerini geliştirerek mutfağa girme konusunda cesaret kazanmalarını sağlamak. Yoğun iş ve çalışma hayatı evimizin özenle düzenlenmiş alanlarından biri olan mutfağa girebilmemiz için bizlere fırsat vermiyor. Doğal olarak da yemek pişirmek için bir şeyleri deneme yanılma yöntemi ile uygulayarak öğrenmeye de zaman kalmıyor. Hiç yemek yapmamış bir insanın ilk seferde başarılı bir pilav ya da lezzetli, yumuşacık bir et pişirmesini bekleyemezsiniz. Yapmadan, görmeden, yaşamadan bu çok zordur. İşte bizler bu ihtiyaca cevap vermek için “Temel Mutfak” kursumuzu açtık. Hiç yemek yapmasını bilmeyen ve öğrenmek isteyenlere kapımız açık. Eğer elinize tava, tencere, yağ, kaşık almadıysanız, ocağınızın ateş gücünü bilmiyorsanız, neye ne kadar tuz atılacağı konusunda bir fikriniz yoksa, baharatları, sos ve terbiyeleri tanımıyorsanız, malzeme bilginiz yoksa, elinize aldığınız tariflerde başarılı olma şansınız çok azdır. Chef’s İstanbul mutfağına gelip ilk 3 saatlik kursu aldıktan sonra yemek pişirme konusundaki endişelerinizin %50’sinden kurtulursunuz. İkinci 3 saatlik mutfak maceranızdan sonra artık güveniniz tamdır ve mutfağa, yemek pişirmeye karşı cesaretiniz oluşur. Artık markete girdiğinizde bile sebze-meyve tezgahına, makarna rafındaki ürünlere, etlere, sütlere bakışınız bile değişir. Çünkü lezzetli bir yemek yapabilmenin ilk kuralı önce malzemeyi tanımak ve alışverişi doğru yapmaktır. Pastacılık alanında uyguladığımız kurs programı sonunda ise katılımcılar, A’dan Z’ye her aşamasını kendi elleriyle yapmalarına rağmen pastalarını tamamladıklarında gözlerine inanamıyorlar ve biz her seferinde hepsinden aynı şeyi duyuyoruz: “Bu pastayı yapabildiğime inanamıyorum”. Hatta pastasına kıyamayıp haftalarca buzdolabında saklayıp gelene-gidene gösterenler da az değil… “Başlamak başarmanın yarısıdır” der büyüklerimiz. Gerçekten de her işte olduğu gibi bu işte de böyle. Cafe-pastane açmak, butik pastalar üretmek, evinden siparişle brownie’ler, muffin’ler, hakiki cheesecake’ler yapmak isteği ile kurslarımıza gelenlerin pek çoğu bu hayalini hayata geçirdi bile. Hobilerini, hünerlerini kazanca çevirenler hiç de az değil. Tek seanslık El Yapımı Çikolata, Makaron, Meze, İtalyan makarna ve soslar, Köfte, Pilav, Balık ve Ekmek kurslarımıza gösterilen yoğun ilgi de artık insanların sağlıklı ve lezzetli yiyeceklerle beslenme konusundaki kararlılıklarının bir göstergesi. Ve tabii ki bu uğraşıların en güzel yanı da kendi ellerinizle hazırladıklarınızı sevdiklerinizle paylaşmanız; 3-4 saat boyunca sıra dışı bir ortamda, kocaman bir mutfakta kendi mutfağınız gibi rahatça hareket ederek işin tadını çıkarmanız. Geride bıraktığımız yılardada binlerce kursiyerimiz oldu, binlercesini daha ağırlamaya hazırız. En eğlenceli ve heyecanlı workshoplar yine çikolata ve makarna olmaya devam ediyor. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu - Aşçılık Bölümü öğrencileri profesyonel uygulama eğitimlerini Chef's İstanbul Mutfak Atölyesi'nde alıyorlar. Şirket çalışanlarına özel yaptığımız workshoplar ve mutfak etkinlikleri ile ilgili olarak çalıştığımız marka ve kuruluşları görmek için “Referanslarımız"a bakabilir; "Faaliyet alanlarımız" bölümünde danışmanlık anlamında mutfak-yemek-gıda ile ilgili diğer çalışmalarımızı da görebilirsiniz. Bizi daha yakından tanımak, mutfağımızı görmek isterseniz buyurun, kapımız herkese açık. Sizinle tanışmaktan ve bir fincan kahvemizi ikram etmekten mutlu oluruz.
allenai/c4/01023/85355
Altın Küre adayı Marriage Story hakkında bilinmesi gerekenler 77. Altın Küre Ödülleri'ne En İyi Film dahil 6 dalda aday olan Marriage Story, ödüller için bir başka iddialı yapım The Irishman ile yarışacak. İşte, Scarlett Johansson ve Adam Driver'ın başrollerde yer aldığı filme dair bilinmesi gerekenler... Marriage Story, 77. Altın Küre Ödülleri için toplam 6 dalda adaylık kazandı. Başrol oyuncuları Scarlett Johansson ve Adam Driver’a En İyi Oyuncu adaylıkları ile Laura Dern’e Sinema Dalında En İyi Yardımcı Kadın oyuncu adaylığını getiren film, Drama Dalında En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Özgün Film Müziği ödülleri için aday gösterildi. İyi eğitim almış, yetenekli sanatçılar Charlie ve Nicole'ün, avukatlar devreye girince hırçınlaşan boşanma hikayesini ele alan film, duygusal yönü güçlü bir yapım olarak seyirci karşısına çkıyor. Görünürde boşanmak için sebepleri olmayan ama içten içe duygusal olarak evliliği sürdüremeyecek olan çiftin Henry adında küçük bir çocuğu vardır. İşin işine avukatları almadan kolayca boşanmayı ve arkadaş kalmayı planlayan çift, zamanla avukatların devreye girmesiyle birbirleriyle anlaşmak yerine, birbirlerine hücum etme pozisyonuna gelirler. Evlilik süresince daha zayıf ve yalnız olan Nicole, boşanma sürecinde güçlenir ve çevresi genişler. Charlie ise gücünü kaybeder ve yalnızlaşır. Film, sıradan bir evlilik draması sayılabilecekken yönetmenin yanı sıra oyunculuk başarısıyla önemli bir konuma yükseldi. Başrol oyuncuları Scarlett Johansson ve Jason Driver, filmdeki performanslarıyla eleştirmenlerden tam not alırken, Time dergisi yılın en iyi oyunculuk performansları listesinde Driver’a 2019’un en iyi üçüncü performansı olarak yer verdi. Film, prömiyerini 29 Ağustos’ta Venedik Film Festivali’nde yaptı, 6 Kasım’da vizyona girdi. Filmin Netflix’te yayınlanma tarihi ise 6 Aralık oldu. Film 8 Aralık itibarıyla ABD’de 1,7 milyon dolar, dünya çapında da toplam 1,8 milyon dolarlık hasılat elde etti. Rotten Tomatoes sinema sitesinde, film hakkında yapılan 266 eleştirinin yüzde 96’sı olumlu yönde oldu. Filme verilen ortalama reyting, 10 üzerinden 8,9. 77. Altın Küre ÖdülleriMarriage StoryMarriage Story KonusuMarriage Story IzleMarriage Story ödülleriScarlett JohanssonAdam Driver Belgesel film yapım projelerine 5 milyon 619 bin...
allenai/c4/01023/85356
Mesa Bodrum Demirbükü Projesinde Satışlar Devam Ediyor Mesa; Bodrum’un en özel koylarından birinde Mesa Bodrum Demirbükü projesi ile çok özel bir projeye imza atıyor. Bulunduğu doğal coğrafya ile sınır gözetmeksizin bütünleşen, dört mevsim keşfedilmeyi bekleyen doğası, denize sıfır konumu ve konforun tasarıma dönüştüğü tüm ayrıntılarla Private Luxury bir yaşam konseptini Bodrum’da hayata geçiriyor. 16 Mayıs 2019 - 8:00 Mesa Bodrum Demirbükü , Mesa tarafından tarafından yaklaşık 2 yıllık bir çalışma ile ‘en iyi’yi hayata geçirmek üzere tasarlandı. Rafine zevklerin stil sahibi estetik ayrıntılar ile buluştuğu çok özel projenin tasarım sürecinde Mesa, 7 mimarlık ofisinin katıldığı bir yarışma düzenledi. Yarışma sonunda projeyi, ‘doğaya karışan mimari’ yaklaşımıyla geliştirdikleri yazılım ile yurtiçinde ve yurt dışında birçok başarılı projeye imza atmış Erginoğlu & Çalışlar kazandı. Yazılım sayesinde zeytin ve çam ağaçlarının konumu belirlendi ve coğrafyanın doğal yapısına uygun mimari özellikler taşıyan bir projeye hayat verildi. Proje, doğayı bütünleştiren bir mimari yaklaşımla oluşturulmasının yanı sıra zamansız, efektif ve çağdaş bir tasarımla yaratıldı. Ahşap ve taş kullanımının yoğun olduğu Mesa Bodrum Demirbükü projesinde kullanılan geçirgen yüzeylerle güneş ışığından maksimum fayda sağlanması hedeflendi. Tüm dairelerin deniz manzarasına sahip olduğu proje, 200 bin metrekarelik bir arazide 67 bin metrekare satılabilir alan kullanılarak tasarlandı. Projede yeşile ayrılan alan ise 130 bin metrekare büyüklüğünde bulunuyor. Mesa Bodrum Demirbükü projesi doğa ile bütünleşiyor Çağdaş ve lüks yaşamın tamamen doğanın içinde ve her detayıyla özenle kurgulandığı projenin peyzajı uzun yıllardır Bodrum’da yaşayan Ata Turak’ a teslim edildi. Bodrum’un doğasına ve florasına hakim Ata Turak’ın projede kullandığı tüm bitkiler Bodrum’un mikro iklimine, toprak ve su yapısına uygun olması sebebiyle suya asgari düzeyde ihtiyaç duyuyor. Her detayda doğaya olan saygısını ortaya koyan Mesa Bodrum Demirbükü’ nde hayatın başlaması ile birlikte yeşil alan sulamasının deniz suyunu tatlı suya çevirerek yapılması planlanıyor. Mesa Bodrum Demirbükü projesi 3 farklı villa tipi, geniş terasları ve yemyeşil bahçeleriyle 6 farklı rezidans ünitesinden oluşuyor. 2+1 ‘den 5+1’e kadar 210 rezidans, 5+1 ve 6+1 tiplerinde 50 villa ve butik bir oteli bulunan projenin dairelerinin büyüklükleri 118 ile 520 metrekare arasında değişiyor. Tüm Doğallığıyla Hayalinizdeki Yaşam Dört Mevsim Maksimum Konforla Mavinin, yeşilin, denizin ve ormanın dinginliğini tüm yıl boyunca MESA farkı ile yaşamanın mümkün olabileceği Mesa Bodrum Demirbükü projesi ile Mesa, kalitesine özgü lüks standartlarını bir üst seviyeye taşıyor. Ulaşılabilecek en yüksek konfor ile teknoloji, kalite, hacim, yaşam ve sosyal olanakları Mesa kalitesiyle sunuluyor. Proje ayrıca açık havuzu, ve projeye özel restoranının yanı sıra 2,5 kilometrelik koşu ve yürüyüş parkuruna sahip. Sporlarını bir eğitmen eşliğinde yapmayı tercih edecek Mesa Bodrum Demirbükü sakinleri proje kapsamında personel trainer hizmetinden de yararlanabilecek.
allenai/c4/01023/85358
22 Eylül 2018 - 13 Muharrem 1440 Cumartesi وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ۟ Vemâ lenâ ellâ netevekkele ‘ala(A)llâhi vekad hedânâ subulenâ(c) velenasbiranne ‘alâ mâ âżeytumûnâ(c) ve’ala(A)llâhi felyetevekkeli-lmutevekkilûn(e) “Bizim, Allah'a dayanıp güvenmememiz, işlerimizi O'na havale etmememiz için bir sebep yok. Bize gideceğimiz yolları, yaşayacağımız hayat tarzlarını da göstermiştir. Sizin bize yaptığınız eziyete karşı elbette sabrederek mücadeleye devam edeceğiz. Tevekkül sahipleri, işlerini Allah'a havale edenler, Allah'a, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” dediler. Biz niçin Allah'a güvenmeyelim ki bizi (doğru olan) yollarımıza O iletti. Elbette bize yaptığınız eziyete katlanacağız. Güvenenler yalnızca Allah'a güvensinler." 'Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru yolları O göstermiştir. Ve elbette bize verdiğiniz eziyetelere sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler.' Hem, bizim, Allah'a tevekkül etmememiz için, hangi özür olabilir ki, O bize yollarımızı dosdoğru göstermiş, hidayet vermiştir. Elbette bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz. O halde tevekkül edenler, yalnız Allah'a tevekkül etmekte sebat etsinler” “Allah bize yollarımızı doğruca göstermişken neden O’na tevekkül etmeyelim. (İşte biz doğru yolda olduğumuz için) sizin bize verdiğiniz eziyete karşı sabredeceğiz. Ve tevekkül edenler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” dediler. "Bize yollarımızı gösteren Allah'a niçin güvenmeyelim? Bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Güvenenler ancak Allah'a güvensinler."* Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler." “Hem bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, neden Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyetlere de mutlaka sabredeceğiz. Tevekkül edenler ise, artık ancak Allah'a tevekkül etsin.” “...Bizi yollarımızı doğrultan Allah’a tevekkül etmekten kimse engelleyemez ve biz, kesinlikle yaptığınız işkencelere karşı direneceğiz.1 Öyleyse tevekkül edenler sa-dece Allah’a tevekkül etsinler.”2 dediler. * Hem, izlediğimiz yolu bize gösteren 15 Allah olduğuna göre, artık nasıl güvenmeyebiliriz ki O'na? “Bunun içindir ki, bize çektirdiklerinize mutlaka göğüs gereceğiz; çünkü bir kere Allah'a güven bağlamış olanlar sonuna kadar O'na güvenmekte devam edeceklerdir!” Hem bize yollarımızı bulmada rehberlik ettiği hâlde, Allah’a neden güvenip dayanmayalım ki? Ve elbette sizin bize çektirdiğiniz eza ve cefaya rağmen direneceğiz: sağlam bir dayanak arayan herkes de sadece Allah’a güvenip dayansın!” “Biz neden Allah'a tevekkül etmeyelim ki gireceğimiz yolları bize O gösterdi. Bize verdiğiniz her türlü eza ve sıkıntıya sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnız Allah'a dayanıp güvenmelidirler. ” Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanmayalım? Sizin bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler, Allah'a dayansınlar. -Bize yollarımızı gösteren Allah'a niçin bağlanmayalım? Bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Bağlananlar ancak Allah'a bağlansın. “O bize yollarımızı göstermişken Biz niçin Ona tevekkül etmeyelim ki? Sizin bize vereceğiniz eziyete biz sabredeceğiz. Tevekkül edecek olanlar da ancak Allah'a tevekkül etsinler.”
allenai/c4/01023/85359
SÃO PAULO (ŞEHİR) otelleri: Accorhotels.com ile internetten otel rezervasyonu yapın Ana sayfa > Brezilya Otelleri > SÃO PAULO (ŞEHİR) Otelleri São Paulo (şehir) şehrindeki tüm otellerimiz SÃO PAULO (ŞEHİR) SÃO PAULO (ŞEHİR)'de AccorHotels ve ortaklarımız tarafından sunulan otellerin birinde sıcak şekilde karşılandığınızı hissedin. SÃO PAULO (ŞEHİR) şehrindeki bir sonraki iş seyahatiniz, ailenizle çıktığınız tatiliniz veya hafta sonu kaçamağınız için SÃO PAULO (ŞEHİR) şehrindeki lüks ve bütçenize uygun otellerimizi keşfedin. SÃO PAULO (ŞEHİR) şehrindeki bölgeye göre tüm otellerimiz São Paulo Merkez Kuzey São Paulo Güney São Paulo Doğu São Paulo Batı São Paulo + SÃO PAULO (EYALET): tüm otellerimiz SÃO PAULO (ŞEHİR) konumundaki ilgi noktaları /tr/hotel-6224-novotel-sao-paulo-jaragua-conventions/index.shtml">Novotel São Paulo Jaraguá Conventions São Paulo'nun merkezindeki Novotel Jaraguá, metro istasyonuna 450 m mesafededir. Av. Paulista, Av. 23 de Maio, Av. Nove de Julho, Rua Frei Caneca, Rua... BAŞLANGIÇ 289.00 BRL*
allenai/c4/01023/85364
Güncel - Ordulular’dan 11. geleneksel iftar - Çağdaş Kocaeli Gazetesi | Kocaeli Haberleri Güncel Ordulular’dan 11. geleneksel iftar Marmara Ordulular Derneği her yıl geleneksel hale getirdikleri iftar programlarının 11.’sini bu yıl da Seka Lokantası’nda düzenledi Başkanlığını Mehmet Çun’un yaptığı Marmara Ordulular Derneği, geleneksel hale getirdikleri iftar programlarına bir yenisini daha ekledi. Bu yıl 11’ncisi düzenlenen iftar programına üyeler yoğun katılım gösterdi. İftarda üyelerin yanı sıra İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zanburkan, Büyükşehir Belediyesi Sivil Toplum Müdürü Ufuk Atabay, Başiskele Ordulular Derneği Başkanı Ekrem Çökük, Düzyayla Derneği Sekreteri Aydın Akgün, Karadenizliler Mahallesi Muhtarı Ali Ermiş ve Türk Sanat Müziği Sanatçısı Sevda Er de hazır bulundu.DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA YARDIMZeytinlik Camii İmamı Yasin Kısa’nın okuduğu dualarla başlayan iftar programı dolu dolu geçti. Dernek Başkanı Mehmet Çun, “Katkılarından dolayı Acısu Sungu Market, Yakup Derebaşı, Hüseyin Çun, Seka Lokantası Bolulu Veli Usta’ya teşekkür ederiz” ifadelerine yer verdi. Ayrıca iftar programının sonunda dar gelirli vatandaşlara, üye olma şartı olmaksızın alışveriş çekleri dağıtıldı. Katkı ve desteklerinden dolayı da KBB Sivil Toplum Merkezi Müdürü Ufuk Atabay ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zanburkan’aplaket takdim edildi.
allenai/c4/01023/85365
QOSHE - Dünyadan son çıkış var mı? - Kültigin Kağan Akbulut X-ray cihazları, can simitleri, dolar banknotları… Bu aralar herkesin gördüğü, maruz kaldığı ve bir şekilde ilişkiye girdiği imgeler. Göçmenler, sanatçılar, KHK’lılar, birçok kişi bir yerden başka bir yere geçmeyi, ülke değiştirmeyi, yeni hayatlar kurmayı düşünüyor. Ancak bir yandan da hayatımız iptal edilen uçuş panoları ve güvenlik cihazlarıyla çevrili. Alican Leblebici’nin Mixer’de yer alan Son Çıkış sergisi son dönemde karşılaştığımız imgeler üzerinden beden, sınır ve güvenlik politikalarına bakıyor. Leblebici’yle sergisini ve son çıkış olup olmadığını konuştuk. Şu ana kadar hiperrealist resimlerini, özellikle de portre çalışmalarını görmüştük. Bu sergide de benzer bir ağırlık var. Peki, bu sergiye giden süreç nasıl gelişti? Yaklaşık iki buçuk senedir bu sergiye hazırlanıyordum. Mixer ekibiyle sergi sürecinde birçok kez buluştuk, sergiyle ilgili konular üzerinde fikir alışverişi yaptık. Uzun sohbetler sonrası özünde iktidar ilişkileri icra etme, korkularla başa çıkma ve hesaplaşma gibi farklı güçlerini gösteren, beden, sınır ve güvenlik kavramları üzerinden sergi yapmaya karar verdim. Tekniğimden dolayı eserler uzun süreli uğraşlar sonucu çıkıyor. Sabır ve disiplin gerektiren zorlu bir süreç ve o süreçte çok farklı şeylerle karşılaşabiliyorum. Algılarımı sadece bu sergi için değil her zaman açık tutmaya çalışıyorum, çünkü yolda yürürken gözüme takılan en ufak bir görüntü bile beni harekete geçirebiliyor. Ben sergi açmaktan çok sergi sürecini yaşamayı seviyorum. Adeta keşfe çıkıyorum. Bu iki yıl içerisinde birçok yeni malzemeyle, ekipmanla ve insanla tanıştım. Bu kısımlar hem daha zorlayıcı hem de daha heyecanlı. Sergi açılacağı güne kadar da süreç devam etti. Hiperrealist ağırlıklı bir sergi olsa da sürekli kavramlar değişiyor, görseller değişiyor. Bu teknik benim için bir enstrüman gibi. Ama bu sergide yeni tekniklerle ilk defa çalıştığım ve gösterdiğim işler mevcut. Kontrol Noktası isimli video çalışması, heykeller, animasyon vs. Bu bağlamda sergi süreci çok yoğun ve sancılı geçti. Sergi Uyanma Vakti ismini verdiğin çalar saat resmiyle başlayıp Acil Çıkış animasyonuyla bitiyor. Bütün sergi bir hikâye anlatıyor gibi. Serginin hikayesini ve tasarımını nasıl oluşturdun? Sergideki işlerin her biri ayrı ayrı şeylere işaret ediyor fakat hepsi bir cümleyi oluşturan kelimeler gibi. Sergimi korkular üzerinden kurdum. Ben bu korkuları sadece kişisel bir anlatı-hikâye olarak görmüştüm fakat........
allenai/c4/01023/85366
TEKİRDAĞ NÜFUSUNU GEÇTİ Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde, geçtiğimiz yıl Acil Servis ve polikliniklerde toplam 1 milyon 124 bin 617 kişi tedavi gördü. Çerkezköy Bakış - 206 yataklı yeni modern Çerkezköy Devlet Hastanesi binasının hizmete girmesini ardından, eski binaya göre hastaneye müracaat eden hasta sayısı da büyük oranda arttı. Doktor ve personel ihtiyacına rağmen, 2015 yılında 693 bin hastanın tedavi olduğu Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde, 2016 yılında yüzde 40’lık bir hasta artışı yaşandı. 2015 yılında Poliklinik ve Acil Servis olmak üzere toplam 693 bin hastaya bakılırken, 2016 yılında ise bu rakam poliklinikte 860 bin 104, Acil Serviste ise 264 bin 513 olmak üzere 1 milyon 124 bin 617 sayısına ulaştı. Yüzde 40’lık hizmet artışı gösteren Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde 2015 yılında 11 bin 456 kişi yatarak tedavi olurken, 2016 yılında 11 bin 332 olarak kayıtlara geçti. Doğum istatistiklerinde dikkat çeken nokta ise sezaryen ile doğumun artışı oldu. 2015 yılı içinde 377 sezaryen ile doğum yapılırken, 2016 yılında bu rakam 678’e yükseldi. Yine 2015 yılında normal doğum 686 iken, 2016 yılında bu rakam 960’a çıktı. Bu rakamlara göre 2016 yılı bin 638 bebek dünyaya geldi. BİN 980 HASTA GÜNÜ BİRLİK AMELİYAT OLDU Öte yandan, 2016 yılı içinde toplam 5 bin 525 hasta ameliyat olarak sağlığına kavuştu. Gelişen teknolojisi ile hizmet veren Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde bin 980 hasta, ameliyat olduğu gün taburcu oldu. 3 BİN 320 İŞ KAZASINA MÜDAHALE EDİLDİ Ayrıca Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden birine sahip olan Çerkezköy, bunun dezavantajlarını iş kazalarında yaşıyor. Yıl içerisinde Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde toplam 3 bin 320 iş kazasına müdahale edildiği açıklandı. 1 yıl içinde yüzde 40’a varan hasta artışının nedeni olarak ise, modern hastanenin hizmete girmesi olarak gösterildi. DOKTOR EKSİKLİĞİ VAR Birçok ilde olmayan modern bir teknolojiye sahip olan Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde, zaman zaman vatandaşlar 182 ve MHRS sistemi üzerinden randevu alma konusunda sıkıntı yaşıyor. Muayene için randevusu boş hekim bulamayan vatandaşlar, başka hastanelere gitmek durumu da kalıyor. Bunun nedeni olarak ta, bazı bölümlerdeki doktor azlığı ile muayene alıp da hastaneye gitmeyen hastalar gösteriliyor. 1 Kapaklı’da güvenlik toplantısı yapıldı 2 İrmet ailesi yemekte buluştu 3 Çerkezköy’de bir doktor ihraç edildi 4 Süper Amatörde devre tamamlandı 5 Sitespor’dan tarihi fark:16-0 6 Yılın ilk konserini verdiler 7 Otomobil yayaya çarptı: 1 yaralı 8 Yangında büyük panik 9 Hırsızlara asayiş tokadı 10 Çocuklara karne hediyesi
allenai/c4/01023/85367
15 Ekim Gençlerbirliği Galatasaray Maçı Kaç Kaç Bitti, Canlı Maç Sonucu GENÇLERBİRLİĞİ GALATASARAY MAÇI 15/10/2016 Dünya kupası elemeleri nedeni ile verilen aranın ardından Süper lig heyecanı sürüyor. 15 Ekim Cumartesi bu akşam Gençlerbirliği ile Galatasaray karşı karşıya geliyor. Süper Ligin 7. haftasında karşılaşacak olan Galatasaray Gençlerbirliği maçı 15 Ekim cumartesi saat 20:00 da başlayacak ve maç 19 Mayıs Stadında oynanacaktır. Gençlerbirliği Galatasaray maçı lig tv den yayınlanacak ve taraftarlar Galatasaray Gençlerbirliği maçı kaç kaç bitti canlı maç sonucu ve Gençlerbirliği GS maçı canlıskor golleri gibi bilgileri anlık olarak buradan takip edebilirler. GENÇLERBİRLİĞİ 0 - 1 GALATASARAY 13. Dakika Bruma Maç: Gençlebirliği Galatasaray Maçı Tarih: 15/10/2016 Saat 20:00 Süper Ligin 7. haftasında 15 Ekim Cumartesi bu akşam Galatasaray Gençlerbirliği değlasmanına çıkıyor. Ligin heyecanlı maçlarından biri olan Galatasaray Gençlerbirliği maçı ile galatasaray yenilmezlik serisini sürdürmek istamektedir. Gençlerbirliği ise önemli bir galibiyet alma çabası içinde olacaktır. İşte bu akşamki Gençlerbirliği Galatasaray maçı ilk 11'leri. GALATASARAY GENÇLERBİRLİĞİ 91. KEZ Galatasaray ile Gençlerbirliği bu akşam ki maç ile birlikte 91. kez karşı karşıya gelecek. İki takım arasında geride kalan 90 maçta Galatasaray 48 galibiyet alırken, Gençlerbirliği ise 22 galibiyet almıştır. İki takım arasında geride kalan 20 maç ise berabere bitmiştir. Lig maçlarında Galatasaray'ın 152 golüne, Gençlerbirliği 97 golle yanıt verdi. 13.03.16 Gençlerbirliği Galatasaray 1 : 1 17.10.15 Galatasaray Gençlerbirliği 4 : 1 16.05.15 Galatasaray Gençlerbirliği 1 : 0 26.12.14 Gençlerbirliği Galatasaray 1 : 1 03.05.14 Galatasaray Gençlerbirliği 3 : 2 15.12.13 Gençlerbirliği Galatasaray 1 : 1 08.03.13 Galatasaray Gençlerbirliği 0 : 1 19.10.12 Gençlerbirliği Galatasaray 3 : 3 10.03.12 Galatasaray Gençlerbirliği 2 : 0 03.12.11 Gençlerbirliği Galatasaray 0 : 1 GENÇLERBİRLİĞİ GALATASARAY MAÇI NE ZAMAN SAAT KAÇTA Süper Ligin 7. haftasında oynanacak olan Gençlerbirliği Galatasaray maçı 15 Ekim Cumartesi günü oynanacak ve maç saat 20:00 da başlayacak maç Lig Tv den yayınlanacaktır. Gençlerbirliği Galatasaray maçı golleri ile maçın özeti gibi bilgiler anlık olarak yazımızda olacaktır. SÜPER LİG 7. HAFTA MAÇLARI 14:00 Kasımpaşa Gaziantepspor Maçı 17:00 Kayserispor Beşiktaş Maçı 19:30 Adanaspor karabükspor Maçı 20:00 Gençlerbirliği Galatasaray Maçı 13:30 Başakşehir Konyaspor Maçı 13:30 Bursaspor Osmanlıspor Maçı 16:00 Fenerbahçe Alanyaspor Maçı 19:00 Trabzonspor Akhisar Belediye Maçı 20:00 Antalyaspor Çaykur Rizespor Maçı 16 Ekim Fenerbahçe Alanyaspor Maçı Kaç Kaç Bitti, Canlı Maç Sonucu Galatasaray Trabzonspor Maçı Bilet Fiyatları 15 Ekim Kayserispor Beşiktaş Maçı Kaç Kaç Bitti, Canlı Maç Sonucu 15 Ekim Galatasaray Maç SonucuGençlerbirliği Galatasaray Maçı CanlıskorGalatasaray Gençlerbirliği Maçı Kaç Kaç Bitti15 Ekim Gençlerbirliği Galatasaray Maçı Kaç KaçGs Gençlerbirliği Maçı
allenai/c4/01023/85371
ekşi duyuru - chernobyl (dizi) ne kadarı gerçek, ne kadarı kara propaganda? konu hakkında bilgisi olan, araştırma yapan vs. biri varsa ve aydınlatırsa sevinirim. yine de güzel diziydi. burya (09.06.19 08:49:35) 2 hususun propaganda olduğunu düşünüyorum. 1. Atom bombasından daha büyük faciaya neden olduğu vurgusunun sürekli tekrarlanması: bu tip radyoaktif oluşumların yayılımları ve etki şiddetleri vardır. Bunlardan hiç bahsetmeden atom bombasından şu kadar kat daha etkili demek tek başına yeterli olmadığı gibi atanın amerika olması ve atom bombası daha masum ayağına yatılması zaten propagandayı gösteriyor. Atom bombasının atıldığı anda dahi ortalığı yerle bir etmesi, bir sızıntıyla patlamanın ne kadar farklı şeyler olduğunu bize gösteriyor. Nükleer istasyon patlaması daha çok insanlarda tedavi edilebilir radyasyon etkisi bırakırken atım bombası bir nevi kitle imha olarak çalışıyor. 2. Halkı çernobil şehrinde tutmakta ısrarcı olmaları hususu: açıklamalar karartılmaya çalışıyor gibi yalanlar mevcut fakat hangi ülke olsa önce normal yangın mı yoksa reaktör patlaması mı durum tespiti yapmadan buna kalkışmazdı. Ülkenin başına ilk defa geliyor. Geri kalan hususlar doğru olabilir. filipis (09.06.19 10:01:22)
allenai/c4/01023/85374
Sanyo PLV-80L Kasalı Projeksiyon Lambası Projeksiyon Modeli PLV-80L Sony PLV-80L projeksiyon için iki çeşit lamba satışı yapmaktayız. Lambanızı dilerseniz kasalı olarak yada sadece reflektör kısmını satın alabilirsiniz. Sony Projeksiyon lambası Orijinal** parçalar kullanılarak tasarlanmış ürünlerimiz arasındadır. Sony PLV-80L Projeksiyon Lambası için 1 Yıl süre ile 1000 saat kullanım garantisi verilmektedir. Lamba ürünlerimiz hakkında tüm detayları müşteri temsilcilerimiz aracılığı ile öğrenebilirsiniz.
allenai/c4/01023/85375
Maya Takvim-Maya Burçları | Falanca Kadın Portalı Anasayfa Burçlar Maya Takvim-Maya Burçları Maya takviminin 21 aralık 2012 de bitmesi ele en çok sorulan soru kıyamet mı geliyor oldu.İşte merak edilen bütün sorulara cevaplar: 21 Aralık 2012′de dünyanın sonunun geleceğine dair iddialar devam ediyor. Nasıl bir son ya da aydınlanma bu? Bana göre bilimsel temele sahip tek bir olası büyük felaket senaryosu var. O da güneş fırtınası. Bunun dışındaki tüm dünyanın sonu senaryoları, biraz şizofrenik. Güneş fırtınası ise aslında Dünya’nın değil dünya dediğimiz her şeyin sonunu getirebilecek bir güce sahip. Televizyonlar, laptoplar, iPhonelar, elektronik banka sistemleri, tüm ulaşım sistemleri… Güneş inanılmaz bir güç taşıyor. Birkaç saniyede ürettiği enerji, tüm dünyaya 10 binlerce yıl yetebilecek kadar fazla. Mayalar, İnkalar, Hintli yogilerin güneşe tapınmalarını anlamak zor değil. Biz bu enerjiyi sadece tek bir yönden alıyoruz ve magnetospher tabakasıyla filtreliyoruz. Ancak bir güneş fırtınası, o kadar yüksek miktarda enerji taşıyor ki bunu atmosferimizin filtrelemesi pek mümkün değil. Mesela 1859′da yaşanan Carrington Olayı buna bir örnek. Bu güneş fırtınasında dünyadaki tüm elektrik sistemleri zarar gördü. O zamanlar sadece elektrikli teknoloji anlamında Kuzey Amerika’daki telgraf sistemleri mevcuttu ve tüm telgraf telleri yandı. Böylesi bir olay 100 yılda bir beklenir bir durum. Bilim insanları bunun farkında ve medeniyetimizin ne kadar savunmasız olduğunu ifade ediyorlar. Yaklaşık 100 yılda bir Carrington Olayı büyüklüğünde bir güneş fırtınası olması bekleniyor. Ancak 100 yıllık süreyi çoktan aştık. Yani 2012′de böyle bir olay beklenebilir. Çünkü güneş fırtınaları 11 yılda bir gelen Solarmax dönemlerinde gerçekleşiyor. Bu güneş aktivitesinin ve güneş lekelerinin en zirveye çıktığı dönem. 2011 ortasından itibaren Solarmax’e girdik ve tahminler 2013 ortalarına kadar Solarmax’ın devam edeceği yönünde. Bu arada Rus araştırmacı Chizhevsky’nin 100 yıl kadar önce ortaya çıkardığı gibi, toplumsal hareketlenmelerin çoğu, neredeyse tüm sosyal devrimler ve büyük çatışmalar, her 11 yılda bir gelen Solarmax dönemlerinde gerçekleşir. Bunlar arasında: 1776-1783: Amerikan Devrimi, 1788-1791: Fransız Devrimi, 1914-1918: Birinci Dünya Savaşı, 1917: Rus Devrimi, 1939: İkinci Dünya Savaşı’nın Başlangıcı, 1967-69: Çekoslavakya başkaldırısı/ SSCB işgali, Woodstock ve hippi hareketini zirvesi, ABD’deki ilk büyük savaş karşıtı yürüşüler, 1989: Doğu Bloğunda devrim, Berlin Duvarı’nın yıkılması, 1989-1992: Glasnost süreci, Rusya Komünist Partisi’nin düşüşü, Körfez Savaşı, 2001: 11 Eylül olayları; terörizm karşıtı savaşın başlangıcı, sayılabilir. Günümüze gelirsek… Tanık olduğumuz somut işaretler var mı? Şu sıralar gerçekleşen Arap Baharı, Wall Street işgali hareketi, Avrupa ülkelerindeki toplumsal hareketler bu sayede anlaşılabilir. 2012′de hiçbir şey olmasa bile büyük toplumsal hareketlenmeler beklemeliyiz. Bunlar, ‘bildiğimiz dünyanın’ sonunun yakın olduğunu gösteriyor. Ancak unutmayın ki bu daha önce pek çok kez oldu. 1778 Fransız Devrimi, 1917 Rus Devrimi, 1967- 69 döneminde yaşananlar, Doğu Bloğunun 1989-1992 arasında yıkılması… Tüm bu olaylardan sonra da ‘dünya değişmişti.’ İnsanlık sanki her seferinde yeni bir dünyaya uyandı. Rusya ne 1917 devriminden sonra ne de buna tepki olarak gelen 1989 devriminden sonra günlük güneşlik oldu. Dünyanın temel problemleri, bu idealist devrimlere rağmen devam ediyor. Yani devrim, evrim demek değil ve bilincin evriminde belirli bir seviyeye gelmeden yapılan devrimler fayda getirmiyor. Dünya’nın sürdürülebilirliğiyle ilgili çok ciddi sorunlarımız var. Permakültür uzmanları dünyanın ekilebilir topraklarının çok ciddi kayıplarla yüz yüze olduğunu belirtiyor. Bu, gıda krizlerini getirebilecek, çok gerçek bir tehdit. Temeli tarım devrimine dayanıyor. Permakültürcülere göre artık bu felaketin önüne geçmek imkansız ve çok kısa süre içinde etkilerini hissetmeye başlayacağız. Ama bir yandan permakültür hareketi de hızla büyüyor. Sonuç olarak büyük dönüşümlerin kıyısında duruyoruz şu anda. Büyük bir felaket ve çöküş mü, yoksa büyük bir sıçrama ve aydınlık mı? Sorunun cevabı bizlerde gizli. Son yıllarda herkes 2012′de mutlaka olumsuz bir şeyler olacağına dair şartlandı. Maya Takvimi de bunun referansı gibi… Korkular yersiz mi? Korku söz konusu olduğunda, konuya farklı bir açıdan yaklaşmayı tercih ediyorum. İnsan ne için korkar? Bilmediğinden dolayı. En büyük korku nedir? Ölüm korkusu. Elbette hepimiz bir gün öleceğiz ve en iyisi, bu korkuyla bugün yüzleşmek. Amerikalı psikolog ve tıp doktoru Raymond Moody’nin bu konuda ilginç bir araştırması var. Klinik ölüm yaşayan 150 kişiyle görüştükten sonra vardığı sonuç, ölümün korkulacak bir şey olmadığı. Aksine huzurlu, neşeli ve yaşam dolu bir hale geliyor böylesi bir deneyim yaşayanlar. Ölmeden önce ölmek. bir tür uyanış sağlıyor hayatlarında. Mistiklerin ‘Ölmeden önce ölün,’ mesajı bu işte. Ölüm korkusunu yenen bir insan, hayatı da dolu dolu ve bilgece yaşamaya başlıyor. Maya büyüklerinden Don Alejandro’da benzer bir mesaj veriyor: ’21 Aralık 2012′den korkmayın,’ diyor. Neden mi? Öncelikle bu tarihte gerçekten önemli bir şey olup olmayacağını bilmiyoruz. Bu tarih, arkeologların bulduğu bir tarihtir ve teknik olarak tartışılan bir son tarihtir. Ayrıca bu tarih veya herhangi bir son tarih insanlarda korkuya neden olmamalı. Dünya aslında büyük bir düşüş içinde, doğayı mahvediyoruz, toplumsal değerler kayboluyor ve insanlar arası kötülükler giderek artıyor. Yaklaşan şey belki de bir tür doğal frenleme sistemidir. Mevcut endüstriler birkaç yıl içinde tüm besin kaynaklarını yok etmek üzere. Bunların farkında olan Maya büyükleri ‘Büyük bir arınma yaklaşıyor,’ diyorlar. Mesela Alejandro, üç günlük bir karanlığın geleceğinden bahsediyor. Bu üç gün boyunca dünyada büyük bir arınma olacak diyor. Don Alejandro’nun bu üç karanlık günü nasıl geçirmemiz gerektiğine dair önerileri var mı? ‘En iyisi, bu süreyi yaratıcımıza dua ederek geçirmek,’ diye bir tavsiyesi de var bu Maya bilgesinin. Sonuç olarak güven, teslimiyet ve gönül açıklığı çok önemli. Elbette zor zamanlar olabilir. Pasif bir teslimiyet yerine aktif bir farkındalık ve fedakarlık zamanı yaklaşıyor. Bu sefer çıta çok daha yüksek ve bu zıplamayı gerçekleştirmek için hepimize çok sorumluluk düşüyor. Ekolojik, manevi ve bioenerjik olarak hazır olmalıyız. “Maya toplulukları pek çok farklı takvim kullanır. Bunlardan Tzolkin’de birbirini takip eden 20 burç var. Bu burçlar, 20 günlük bir döngü boyunca her gün değişir ve dolayısıyla bunları hesaplamak için sabit tablolar oluşturamıyoruz. Maya burçları, Klasik Astroloji’den farklı olarak gezegenlerin veya yıldızların konumlarına bağlı değildir. Mayalar dışarıdaki makrokozmos kadar içerideki mikrokozmosunda önemli olduğunu fark etmişler. Maya burçları, bu iç evrenimizdeki döngüleri ve gelişimi anlamamızı sağlıyor. Tzolkin Takvimi’ni takip ederek iç ve dış evrenler arasındaki uyumu güçlendiriyorlar. Hayatı ve yaratılışı kutluyorlar bu sayede. Bu hiçbir zaman bitmeyecek olan döngüler anlamına geliyor. Tzolkin Takvimi asla sonlanmayacak, sonu olan bir takvim değil bu.
allenai/c4/01023/85376
Sigortasız Sigortalı" Kısa Filmi Birinci Oldu - Haber Haberler » kultur-sanat » Sigortasız Sigortalı' Kısa Filmi Birinci Oldu Sigortasız Sigortalı Kısa Filmi Birinci Oldu "Sigortasız Sigortalı" kısa filmi birinci olduSAMSUN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü 3. "Sigortasız Sigortalı" kısa filmi birinci oldu SAMSUN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü 3. sınıf öğrencisi Yunus Tüzen, Sosyal Güvenlik Kurumunun düzenlediği kısa film yarışmasında "Sigortasız Sigortalı" adlı kısa filmi ile birincilik ödülüne layık görüldü. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıt dışı istihdamla mücadele etmek ve kayıtlı istihdam düzeyini yükseltmek için uygulamaya koyduğu projeler kapsamında, geleceğin medya profesyonelleri olan iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik "Sen Çek Kayda Geçsin" konulu kısa film yarışması düzenledi. 284 filmin katıldığı yarışmada, işverenin çalışanlarına taşıttığı eşyaların sigortalı olmasına rağmen, çalışan işçinin sigortasız olması konusuna değinen "Sigortasız Sigortalı" adlı kısa filmi ile yarışmaya katılan RTS 3.sınıf öğrencisi Yunus Tüzen, birinci oldu. Ödül töreni Ankara Esnaf Bilgilendirme Toplantısı'nda gerçekleştirildi. Ödül törenine Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürü Tuncay Cevheroğlu, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Veli Hüseyin Ay katıldı. Prof. Dr. Abdülrezak Altun'un Jüri başkanlığını yaptığı yarışmada, jüri üyeleri arasında Dr. Andreas Treske, TRT yapımcısı Ergin Erenoğlu, yönetmen Eray Mert ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Mehmet Kerem Bozkurt yer aldı. Yunus Tüzen'in 1.'lik ödülü olan 10 bin liralık hediye çeki SGK Başkanı Dr. Mehmet Selim Bağlı tarafından verildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, TV, Kültür Sanat
allenai/c4/01023/85377
Philips 19PFL3405/12 - LED TV 61 cm (24 inç) Ultra İnce LED TV 56 cm (22 inç) Full HD Ultra İ... 56 cm (22 inç) İnce Full HD LE... 48 cm (19") Ultra İnce LED TV Filmler, maçlar veya oyunlar için bu Philips 19 inç LED HD Tekn. Hazır TV ile mükemmel LED görüntüleri keşfedin. Philips LED kalitesi ve gelişmiş tasarımıyla bu televizyon, evinizin her odasına uygun seçimdir. İlk değerlendirmeyi siz yapın (0) Her seferinde net, canlı LCD görüntüsü Derinlik ve netlik için Digital Crystal Clear (Dijital Kristal Netlik) Zengin ve net ses. Eksiksiz bağlantı artık çok basit Digital Crystal Clear (Dijital Kristal Netlik) özelliği, görüntü yeniliklerini içeren ve görüntü kalitesini dijital olarak en iyi kontrast, renk ve keskinlik düzeylerine ayarlayan bir pakettir. Sonuçta her türlü kaynaktan son derece net görüntüler elde edilir. LED aydınlatma teknolojisi bulunan en gelişmiş teknolojidir. Bu TV'de, göz alıcı minimalist bir tasarım ve inanılmaz görüntü kalitesinin yanı sıra, sınıfının en düşük güç tüketimini bir arada sunmaktadır. LED aydınlatma teknolojisinin çevre açısından bir diğer yararı da tehlikeli madde içermemesidir. LED arkadan aydınlatma ile düşük güç tüketimi, yüksek parlaklık, mükemmel kontrast ve canlı, net renklerin keyfini çıkarın. En gelişmiş renk işleme ile canlı ve doğal görüntüler. 3 renk kanalı (RGB), toplam görüntü işleme gücünü 28,9 milyar renge çıkaracak şekilde optimum hale getirilir. Gelişmiş algoritmalar, ince renk gölgelerini ve ten tonlarını algılar ve bunları en doğal renkleri verecek biçimde işler. HDMI, cihazlarınızdan TV'nize ses ve görüntü sinyallerini taşıyan tek bir kablodur ve bu sayede kablo karmaşasını ortadan kaldırmaktadır. Bu kablo sinyalleri sıkıştırmadan taşıdığından, ekranda en yüksek kaliteyi görmenizi sağlar. TV, DVD, BluRay, uydu alıcısı veya ev sineması sistemi gibi cihazlarınızdaki birçok işlemi yapmak için Philips Easylink ile birlikte tek ihtiyacınız olan bir uzaktan kumanda. Karmaşıklık olmadan yüksek görüntü ve ses kalitesinin keyfini çıkarın. * Tipik çalışma modu güç tüketimi IEC62087 Ed 2'ye uygun ölçüm. * Yıllık enerji tüketimi, tipik güç tüketimi günde 4 saat, yılda 365 gün alınarak hesaplanır. * Bu televizyon sadece teknoloji alternatiflerinin olmadığı belirli parçalar ve bileşenlerde, RoHS Yönergesi maddeleri altında mevcut muafiyet ile uyumluluk gösteren oranda kurşun içerir. LCD TV 107 cm (42 inç)
allenai/c4/01023/85378
Bursa Ticaret Ve Sanayi Odası (btso) Öncülüğünde Bebe Ve Çocuk Konfeksiyonu Sektörü Temsilcileri Moskova’ya İhracat Seferi Yaptı. Bursa iş dünyasının ihracat odaklı büyümesine yönelik projelerini sürdüren BTSO, Türkiye’nin bebe ve çocuk konfeksiyonu sektöründe üretim üssü Bursalı firmalara yönelik önemli bir yurt dışı organizasyonuna imzâ attı. Bugüne kadar Ticari Safari ve UR-GE projeleri ile 100’ü aşkın ülkeden 25 binden fazla firma ve kurum temsilcisini Bursalı firmalarla bir araya getiren BTSO, Bebe ve Çocuk Konfeksiyonu Sektörü UR-GE Proje üyesi firmalarını Rus iş dünyası temsilcileriyle buluşturdu. Moskova’da CJF Autumn Child and Junior Fashion Fuarı ile eş zamanlı olarak ikili iş görüşmeleri etkinliği gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş’un heyet başkanlığında Rusya’ya giden 40’a yakın Bursalı sektör temsilcisi B2B organizasyonunda önemli işbirliklerine imza attı. Bursa’nın bebe ve çocuk konfeksiyonu sektöründe Rusya pazarındaki payını artırdığını kaydeden İsmail Kuş, “Hedefimiz bebe ve çocuk konfeksiyonu sektörümüzün üretimdeki tecrübesini yeni ihracat başarılarıyla taçlandırmak. Bu konuda sektörümüzün azmi ve heyecanı, çalışmalarımızın alt yapısının daha sağlam olmasını sağlıyor. Odamız öncülüğünde Ticaret Bakanlığı destekleriyle düzenlediğimiz 2 ayrı UR-GE projemizin katılımcılarıyla güzel bir organizasyonu geride bıraktık. Sektörümüzün yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Rusya programı çerçevesinde Bursalı 40’a yakın firmadan 70 kişilik iş dünyası temsilcisinin organizasyona katıldığını ifade eden İsmail Kuş, şöyle konuştu: “Odamızın liderliğinde yürütülen 2 UR-GE projesi kapsamında bebe çocuk konfeksiyonu üretici firmalarımız 420 yabancı iş dünyası temsilcisiyle görüştü. Etkinlik boyunca gerçekleştirilen 1.200’ün üzerindeki iş görüşmesinin yaklaşık yarısı olumlu sonuçlanma potansiyeli taşıyor. Program iş dünyası temsilcilerimizin yeni müşteriler bulmasına vesile oldu. UR-GE Projeleri ile Türkiye’nin lider kurumlarından olan Odamız öncülüğünde firmalarımızın dünya ticaretinden daha fazla pay almasını sağlamalıyız.” 1 Trap güz kupası Salihli’de yapılacak 2 Hokey Federasyonu’ndan Barış Pınarı Harekatı’na... 3 İmkander’den Suriyeli yetimlere kışlık yardımı 4 Gençlere su tasarrufu anlatıldı. 5 Esenler’de duygulandıran görüntü 6 "Bir damla kan ile yaşama şans ver" 7 Çaycuma’da çiğ süt toplayan esnafla toplantı... 8 ABD’ye girmeye çalışan göçmenler Meksika tarafında... 9 Karadeniz’de hamsi bolluğu 10 Şah damarına kadar uzanan kitle ameliyatla alındı
allenai/c4/01023/85380
ACHROACTİVE MAX leke gidrici krem kullanan var mı? - Moda & Güzellik - KizlarSoruyor.com papatyatanesi 1 Xper ACHROACTİVE MAX leke gidrici krem kullanan var mı? Merhaba arkadaşlar,yüzümde bu yaz güneşten kahverengi lekeler oluştu,bi kaç krem ve maske denedim ama geçmedi,gittiğim makyaj salonundaki bayan bu... Daha Fazla Merhaba arkadaşlar,yüzümde bu yaz güneşten kahverengi lekeler oluştu,bi kaç krem ve maske denedim ama geçmedi,gittiğim makyaj salonundaki bayan bu kremi önerdi..içinizden kullanan varmı?teşekkürler para tuzağı. makyajcı kadında bu işin içinde. uyanın artık bir hiç uğruna para harcamaktan vazgeçin. koca karı ilaçları yap geçer. mesela dere otunu git kopar kaynat sür falan ne bileyim işte yap bir şeyler. hem bedavaya gelir hemde sağlıklı doğal olmuş olur... Gönder Erkekler Ne Diyor 2 nutritionist Aşağıdaki linkte leke tedavisi bölümünde bir ürün tavsiyesi var. Diğer linktende ürüne ulaşabilirsin. link link 0 Yorum Kızlar Ne Diyor 3 asirockergirl kahverengi lekelere çok dikkat etmek lazım, cilt kanserinin habercisi olabiliyorlar, sen herşeyden önce bir doktora görün. imex diye bir krem var, zararsız- yan etkisi yok onu kulanabilirsin, yinde aile doktoruna bir sor teşekkürler yorumun için, ben zaten doktora gittim cildiyeye, güneş lekesi olduğunu söyledi..imex dediğin krem sivilce kremi- leke kremi değil biliyorum sivilce kremi olduğunu, hani lekeri kapatmak istersen atkili oluyor, fondoten gibi, ayrıca ne demek :) achroactive kremi ve maskesini kullandım, yüzümde neden oldugunu bilmedigim lekeler vardı, işe yaradı diyebilirim, çok az kaldı uzaktan belli olmuyorlar..ama kutusunda yazıldıgı kadar kullanmadım daha az süre kullandım,belki devam etsem geçerler..sende dene istersen MerhabaBenimde yüzümde güneşten oluşan lekeler vardı,1 ay boyunca bu leke kremini kullandım ve gerçekten çok işe yaradı yüzümde lekeden eser kalmadı. Ben çok memnum kaldım sonuçta denemekten bir zarar gelmez Ana Sayfa > Moda & Güzellik > ACHROACTİVE MAX leke gidrici krem kullanan var mı? NedenBennn görüşe yorum yaptı Bir kız için ideal boy ne kadar sizce? Lagaco görüş paylaştı Elektrik süpürgesi önerisi olan var mı? fuat_özkılıç görüşe yorum yaptı Erkek olmak nasıl bir duygu? LimonNane görüşe yorum yaptı Bugün ki kıyafetleriniz ne renk bakalım? nomis görüşe yorum yaptı Yaza Fit Çıkmanın Yolları-1
allenai/c4/01023/85382
Ocak Ayının Buz Gibi Havasında Sıcacık Sauna, Spa ve Masaj Neden Elfida Masaj Salonu Anti Stress (Shiatsu) Masajı Klasik (İsveç) Masajı İş Yerimiz Kurumsal Bir Firmadır. Sadece Sağlık Üzerine Masaj Hizmeti Vermektedir. Whatsapp Hemen Ara Yol Tarifi +90 534 069 12 23 Palmiye Mahallesi, 1207 Sk. No: 28 Sadıkoğlu Apt, Yenişehir / MERSİN Pzt. - Cm.: 2020 yılında ocak ayının buz gibi havasında sıcacık sauna, spa ve masaj uygun fiyat ile sizlere çok iyi gelecek. Elfida spa & masaj olarak 2020 yılına özel müthiş kampanya fiyatlarımız için müşterilerimize büyük indirimler yaptık. Merkezimizde masaj, sauna ve spa hizmeti vermekteyiz. Masaj çeşitleri olarak ise; Anti Stress (Shiatsu) Masajı, Aroma Terapi Masajı, Klasik (İsveç) Masajı, Köpük Masajı, Spor Masajı, Sultan Masajı, Selülit Masajı, Medikal (Tıbbi) Masaj gibi bir çok masaj çeşidinde hizmet vermekteyiz. Masözlerimiz alanında eğitimli ve deneyimli bayan personellerden oluşmaktadır. Merkezimiz Mersin Pozcu'da bulunmakta olup Tarsus, Akdeniz (Çarşı), Yenişehir, Toroslar, Mezitli, Davultepe, Erdemli, Tece gibi tüm bölgelerden devamlı müşterilerimiz bizleri tercih etmektedir. Müşterilerimizin bizi tercih etmelerindeki en büyük etken, tamamen profesyonel, güler yüzlü personelimiz, uygun fiyat ve kampanyalar, sıcak ve soğuk ikramlarımızdır. Yapılan masajın ilmine göre, eğitimli kişiler tarafından yapılması lazımki gerçek bir masaj hizmeti almanız için. Mersin'de Mutlu Son Masaj Salonu hizmeti veren merdiven altı, masaj ile alakası olmayan, pislik yuvası bir çok salon bulunmakta ve bu mekanlar spa ve masaj'dan tamamen uzak, mutlu son masaj salonu odaklı çalışmaktalar. Biz Elfida Spa & Masaj salonu olarak, sertifikalı, uzman personeli ile tamamen sağlık amaçlı hizmet veren kurumsal bir firmayız. Yılların vermiş olduğu tecrübe bilgi birikimi ve uzmanlıklarımızdan çok uygun fiyatlara faydalanmak için durmayın hemen arayın. Hem ruhen hem fiziken rahatlayacağınız masajlarımız ile stresten, eklem ve kas ağrılarından kurtulun rahat bir gün geçirin. Bizden alacağınız masaj hizmetini bir çok otellerde yada masaj hizmeti veren firmalardan alamazsınız. Yılların deneyimi uzman personelimiz ile bu farkı hissedeceksiniz. Spa & Masaj salonu kadın ve erkek tüm müşterilerimize hizmet vermekteyiz. Anti-Stres Masajının Faydal... Kendinize Spa Masajı Yaptır... Genetik, beslenme veya dolaşım sorunlarının neden olduğu selülit problemini geçirmek veya azaltmak a... Uygulama şekli, ayak baş parmaklarından kafa böglesine kadardır.Çok rahatlatıcı ve dinlendirici bir ... Rahatlatıcı ve dinlendirici özelliği olması sebebi ile çok tercih edilen... Henüz Yorum Yapılmamış İlk Yorum Yapan Sen Ol. Spa ve Masaj Arasındaki Fark Nedir? Kaldığımız Yerden Masaja Devam Masaj Salonları 1 Haziran 2020 Tarihinde Açılıyor ! Hamamlar, Masaj Salonları, Spa ve Saunalar Ne Zaman Açılacak? Korona Virüs ve Masaj Salonu Hizmeti Spa Masajı Neye İyi Gelir? Masaj Salonunda Dikkat Edilmesi Gerekenler Kışın Son Aylarında Sıcacık Sauna ve Masaj Keyfi Kendinize Spa Masajı Yaptırmak İçin 5 Neden Ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirin! Elfida Spa Salonu, sizlere en kaliteli & kusursuz hizmeti sunabilmek adına 400 m2 kapalı alandaki lüx odaları ve sertfikalı profesyonel bayan masözler ile haftanın her günü 11:30 ila 22:30 saatleri arası hizmet sunmaktadır. Mersin'in en prestijli Spa, Sauna ve Masaj Salonu Elfida Masaj Salonumuzda kullanılan terlikler ve sedye örtüleri gibi her şey kişiye özel ve tek kullanımlıktır. El, yüz, vücut havluları ve peştamallar tek kullanımlık olup, her kullanımdan sonra derhal temizlik görevlimiz tarafından yıkama bölümüne gönderilir. Hijyen önceliğimizdir! Web Tasarım: Mavi Kedi - 33 Web Tasarım 2018 © Sitenin Bütün Hakları Saklıdır | All Right Reserved
allenai/c4/01023/85384
Anasayfa › Lig Tv Digiturk Bayi Servis › Digitürk Ankara › Digitürk Nallıhan › Digitürk Mürgüp(Epceler) Digiturk Mürgüp(Epceler) Servis, Lig Tv Digitürk Bayi Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Bulunduğunuz il'e tıklayın, "Bölgeye Özel" indirim kampanyası var mı öğrenin. Digiturk Mürgüp(Epceler) Bayi Servis, avantaj dönemi fırsatlarını kaçırmamak için tek yapmanız gereken (0312) 346 0 473 iletişim kurmak. Digiturk Mürgüp(Epceler) Servis Digiturk Lig Tv İnternet Mürgüp(Epceler) Bayi servis merkezimiz siz değerli müşterilerimizin isteklerini dikkate alarak daha sağlıklı bir digiturk üyeliği için çalışmaktayız.digiturk yetkili servisimizin özel bayi özel kampanyalarında şimdi kaçırılmaz fırsatlar mevcut, Digiturk Lig tv, 3 Eylül'e kadar inanılmaz fiyatla 14.99 tl, Digiturk film veya dizi paketlerinde % 50 indirim ve kampnaya seçenekleri Digiturk internet paketi ile internet fiyatına Digitürk fırsatı ve daha onlarca seçenek. Digiturk Lig Tv Mürgüp(Epceler) servis müşteri hizmetleri temsilcileri sizlere Digiturk'ün en avantajlı pketleri en avantajlı kampanyalarını sunarak size en uygun Digiturk paketini oluşturmanızda yardımcı olurlarken, Lig Tv Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara teknik servis profesyonel ekibiyle oluşturmuş olduğunuz digiturk paketinin sorunsuz ve en hızlı şekilde dilerseniz aynı gün dilerseniz istediğiniz bir güne kurulum ve aktivasyon işlemlerinizi yapmaktdır. Daha sağlıklı ve bilinçli bir üyelik süreci için mutlaka Digiturk Mürgüp(Epceler) bayi iletişim numaramızdan bizlere ulaşın detaylı olarak sizleri bilgilendirelim. Digiturk Mürgüp(Epceler) Bayi, Aynı Gün Hızlı Kurulum Hizmeti Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk Lig Tv Özel Fiyatlar Digitürk Mürgüp(Epceler) servis yetkili bayi abone merkezi Lig Tv özel fiyatları ve kampanyalarından faydalanmak için bizi arayın. Digiturk Lig Tv yeni sezon heycanına kral bir fırsat kampanyasıyla başlayabilirsiniz, Lig tv ve Digiturk'ün seçkin ulusal kanalları ve hiçbiryerde izleyemeyeceğiniz belgeselleri 3 Eylül'e kadar sadece 14.99 tl indirimle sahip olmak için beklemeyin hemen Digiturk Mürgüp(Epceler) bayi servis merkezi çağrı müşteri hizmetleri temsilcilerimizi arayın bu harika teklifi kaçırmayın. Bu kampanya kapsamında Digiturk Lig Tv üyeliğiniz 3 Eylül'den sonra sabit fiyatla ücretledirilirken yeni sezon Lig Tv paketine avantajlı bir başlangıç yapmış olup daha sonraki fiyat artışlarından etkilenmezssiniz. Hemen şimdi Digiturk Lig Tv üyesi olmanın en avantajlı dönemi Digitürk Mürgüp(Epceler) bayi servis iletişim numaralarımızdan bizi arayın Lig Tv fiyatları ve kampanyaları ile alakalı detaylı olarak bilgilendirelim, bilinçli ve keyifli bir Digiturk Lig Tv aboneliği başlatalım. Aynı gün kurulum ayrıcalığıyla da üyeliğinizi dahada keyifli hale getirelim. -Türkiye'nin hangi bölgesinde yaşarsanız yaşayın, Digiturk Lig Tv İnternet. Digiturk Film, Dizi Belgesel ve İnternet aboneliği için Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara bayi servis merkezinden bizlere ulaşabilir çok avantajlı fiyat ve % 50 ye varan indirim kampanyaları hakkında bilgi alıp üyeliğinizi hemen başalatabilirsiniz. Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara İletişim Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Bayi Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Destek Mail Digitürk Mürgüp(Epceler) Bayi Digiturk Lig Tv Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara bayi servisi olarak Digiturk'ün bol kanallı bol seçenkeli paketleriyle en uygun fiyatlarla izlemek istediğiniz programları oluşturup eksiksiz bir bilgi ile üyeliğinizi başlatalım. Digituk'ün tv platformundaki farkını 3d görüntü, 4k yayın, hd plus IQ yeni nesil teknolojı fırsatlarını kaçırmayın. Digiturk ile tv yayın alışkanlığınızı artık bir keyfe dönüştürme zamanı. Digiturk ile tv yayınlarına hapsolmaya son şimdi üye olun IQ akıllı cihaz ile tv ayınlarınızın zamanını siz kendinize göre ayarlayın, canlı yayınlara siz hükmedin sinemalarınızı belgesellerinizi siz evde olmasanız bile uzaktan kaydet emri vererek kaydedip geldiğinizde izleyin ve daha birçok ayrıntı keşfetmenizi bekleyen birsürü özelliğe sahip olan bu keyifli cihaza sahip olmak için Digiturk bayi Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara yetkili abone satış noktası merkezimizi arayabilir. Digiturk başvurularınızı oluşturup aynı gün kurulumlarınızı yaptırabilme imkanına sahip olabilirsiniz. Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk Aboneliği Digiturk aboneliğinizi daha bilinçli ve en doğru bilgilerle ayrıntı bir şekilde öğrenmeniz gerekmektedir. Bunun için Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara teknik servisi çağrı müşteri hizmetlerimizi arayarak deneyimli ve bilgili müşteri temsilcilerimizden Digiturk'te ilgili merak ettiğiniz aklınıza takılan tüm soruların cevabını bulabilirsiniz.ve sonrasında size en uygun gördüğünüz kampanyadan başvuru yapıp üyeliğinizi başalatabilirsiniz. Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk Fiyatları Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara bayi servis merkezi sizlere Digiturk'ün tüm paketleriyle ilgili sizlere birçok kampanya fırsatı sunmaktadır. Digiturk Lig Tv 14 99 tl den başlayan indirimler, Digiturk film paketi ve dizi paketi ilk 6 ay sadece 18,50 tl yada % 50 indirimle 24 ay tahhüt verek sahip olabilir yada ilk 3 ay 15 tl indirim kampanyasından 12 ay taahhüt vererek sahip olabilirsiniz seçim sizin ,tüm bu indirikmler ve süpriz hediyelerinden faydalanmak için Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk Lig Tv yetkili abone servisimizi arayın . Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk Lig Tv İnternet Paketleri Digiturk geniş kanala içeriği sayesinde aradığınız her programı bulabilirsiniz. Digiturk Lig tv paketleri, film dizi, belgesel, çocuk, spor extra digiturk müzik eğlence, digiturk sporsever, Digitürk dünya haber salon filmleri, Digiturk avantaj paketleri digiturk avantaj yetişkin paketleri, Digiturk ful paket Digiturk hd Digiturk hd plus, Digiturk ıq Digiturk 3d tüm bu muhteşem platforma sahip olak istermisiniz. Öyleyse Digiturk Mürgüp(Epceler) bayi Lig Tv internet servis merkezi destek ve yardım müşteri hizmetlerimizi arayın size yardımcı olalım. Bol bol kanal bol bol eğlence Digitürk'te. Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk İnternet Kampanyası Digiturk sizlere yaşatmış olduğu teknolojilere şimdi internet aboneliğini de ekledi, Digiturk Turkcell Superonline internet ile Digiturk'ün benzersiz paketlerine bu kampanya kapsamında internet fiyatına sahip olacaksınız. Digiturk Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara internet servis abone hizmetleri ayrıcalığıyla Digiturk superonline internet ile kusursuz bir internet keyfi yaşarken aynı zamanda türkiyenin bir nuaralı platformu olan Digiturk'ün de muhteşem kanllarına sahip oluyorsunuz. Mürgüp(Epceler) Nallıhan Ankara Digiturk bayi servisimizin müşteri hizmetlerine çok kolay ulaşarak ister fiber telefonsuz hızlı yeni nesil internet talebinde bulunabilir. İnternet paylaşımlarınızı ve dosyalarınızı ışık hızıyla indirebilirsiniz. Yada dilerseniz fiber alt ypısı tamamlanmamış adresler için ADSL yalın internet seçeneğiylede sabit bir hatta ihtiyaç duymdan sadece 10 tl farkla üyeliğinizi başlatabilirsiniz. Digiturk Lig tv internet paketlerinin fiyatları kampanyaları ve hediyeleriyle alakalı tüm merak ettiklerinizi Digiturk Mürgüp(Epceler) bayi çağrı abone merkezi müşteri temsilcilerimizden detaylı olarak öğrenebilir ve size en uygun kampanyadan üyeliğinizi başlatabilirsiniz. Digiturk Ankara Mürgüp(Epceler) Bayi Servis ile ilgili yorum yapın.
allenai/c4/01023/85386
 Cansel K. – Yakın Ajans İsim : Cansel K' Saç Rengi : Gri 25 Mayıs Bursa doğumlu, Sadri Alışık Kültür Merkezi oyuncusu olan Cansel Kula 7 Karılı Hüsnü (Sarhoş Meryem), Lafontane Orman Mahkemesin'de gibi tiyatro oyunlarında yer almıştır. Bunun yanı sıra halen modellık, defileler ve sunuculuk yapmaktadır. Bir çok reklam filmi, dizi ve klipte oynamıştır... Oyuncu, Model, Program ve ürün tanıtım sunucusu.
allenai/c4/01023/85394
Kadın Çiftçiler Sahne Aldı » Amasya Yorum Amasya İnternet Haber Sayfası Kadın Çiftçiler Sahne Aldı AMASYA’da Kadın çiftçilerin sahneye koyduğu “Seradan Sahneye” adlı tiyatro oyununu Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Av. Sema Kendirici Uğurman, Amasya Türk Kadınlar Birliği şube başkanı Hale Ertopçu Boztepe ile birlikte 8 mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Amasya’ya gelen Türk Kadınlar Birliği’nin 80 il başkanı ve yöneticileride seyretti. Amasya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Lokman Gültekin, Tarımın değişik alanlarında faaliyet gösteren, yenilikçi, kaynakları etkin ve verimli kullanan, bulunduğu çevreye rol model olan kadınların, gelecek adına umutları artırdığını belirterek, “Kadın elinin değdiği her iş, değer kazanıp bereketleniyor. Şu bir gerçek ki, kadınlar yaptıkları işe yüreklerini koyuyorlar” dedi. Tarımsal teşvik ve desteklemelerin ve 2018 Buzağı Yılı bilgilendirmelerinin tiyatral bir dille anlatıldığı programda ÇKS tiyatro grubu tarafından sahnelenen “Şehirde Köle mi? Köyde Ağa mı” ve “ Kentten Köye” isimli iki tiyatro oyunu izleyicilerden büyük alkış aldı.
allenai/c4/01023/85395
12 ANGRY MEN | SiGARA YANIKLARI 11 KIZGIN AT, BİR AT SİNEĞİAntik Yunan filozofu Sokrates’in hikâyesini felsefeye ucundan köşesinden bulaşan herkes az buçuk bilir. Platon’un ünlü diyaloglarının başkahramanı, Sokratik diyaloğa ismini veren kişidir Sokrates. Bir gün Delfi Kâhini’ne en bilge insanın kim olduğu sorulur. O da Sokrates olduğunu söyler. Bunu duyan Sokrates, kâhinin yanıldığını düşünür ve kendinden bilge birini bulmak için insanlarla konuşmaya başlar. Bütün gün agorada dolaşarak insanlara sorular sormaktadır ve bildiklerini iddia ettikleri şeyleri aslında bilmediklerini ve bunun da farkında olmadıklarını anlar. Kâhine hak verir, zira diğer insanlardan farklı olarak o en azından hiçbir şey bilmediğini bilmektedir. Bir çeşit at sinekliğidir Sokrates’in yaptığı, atların başına konarak onları sinirlendirir, sorular sorarak aslında hiçbir şey bilmediklerini kendilerinin görmesini sağlar, huzursuz eder ve sonunda ölüm cezasını kendisi için kaçınılmaz kılar.Sidney Lumet’in 1957 yılında çektiği ve yönetmenliğini yaptığı ilk film olan 12 Kızgın Adam filminde de Henry Fonda, Davis rolüyle bir nevi modern Sokrates’i temsil etmektedir. Filmde varoş mahallelerde büyümüş 18 yaşında bir genç taammüden cinayet suçuyla, babasını öldürmekten dolayı yargılanmaktadır. Çocuğun elektrikli sandalyeye gidip gitmeyeceğini 12 jüri üyesinin kararı belirleyecektir. Ancak karar üzerinde hepsinin ortaklaşması gerekmektedir. 11 jüri üyesi nerdeyse hiç düşünmeden suçlu der, yalnız Davis suçsuz oyu verir. Her şey bu kadar ortadayken neden suçsuz dediğini sorduklarındaysa bilmiyorum, der, sadece konuşmak istiyorum. Bundan sonra ipucu olarak ortaya konulan ve diğer jüri üyelerinin hiçbir şüphe duymadığı, aksine gerçekliğin ta kendisi olarak gördükleri nedenler tek tek tartışılır. Sonrasında jüri üyelerinin kararlarını nasıl birer birer değiştirdiğini görürüz.Karar vermek için jüri odasına geçtiklerinde başta herkes az çok neşeli görünmektedir. Birbirlerine işlerinden bahsederler, beyzboldan konuşurlar, şakalaşırlar ama üzerine konuşmaları gereken dava sanki onları ilgilendiren en son şeydir. Zira zaten hepsi kararını vermiştir ve bir an önce oylarını verip gitme, ironik bir şekilde çocuğu elektrikli sandalyeye gönderip hayatlarına devam etmek istemektedirler. Tek bir kişi düşünceli gözükmektedir ve bütün ilgisini üzerinde konuşmak için toplandıkları davaya vermiştir. Çocuğun suçsuz olduğuna dair tek oy çıkınca sinirler gerilmeye başlar ve çoğunluk için bundan sonra tek amaç bu at sineğini başlarından def etmek, yani onu ‘haksız’ olduğuna ikna etmektir. Davis’in ise karşı tarafı ikna etmek gibi bir derdi yoktur. Sadece ortada hala yeterli şüphe duymayı gerektirecek makul sebepler varken ve çocuğun suçlu olduğu kesin bir şekilde ortaya koyulmadıkça konuşmak gerektiğine inanmaktadır. Çocuğun suçsuz olduğundan emin değildir ama çocuğa ölüme göndermeden önce biraz da olsa konuşmak gerektiğini bilmektedir. Diğerleri için ise mesele doğruyu bulmak değil o tek farklı sesi bir an önce bastırıp yollarına devam etmektir. Burada sadece çoğunluk oyuna dayanan ve tartışmayı, çok sesliliğin gerekliliğini göz ardı eden bir demokrasi eleştirisini de görürüz. Bundan sonra bütün film boyunca o on bir adamın nasıl kişisel sebeplerle böyle bir karara varmış olduklarını anlarız, ama Davis bunların hiçbirini onlara açık bir şekilde söylemez. Jüri üyeleri konuştukça kendi çelişkilerini kendileri görürler zaten. On saniye önce iddia ettikleri şeyin tam tersini söylerken bulurlar kendilerini çoğu zaman. Belli bir prensipten ve mantık ilkesinden yoksun sadece haklı çıkmaya çalışarak konuşurken bütün çıkmazlarını tek tek ortaya sererler. Çelişkileri çıktıkça daha çok sinirlenirler ve sinirlendikçe sabit fikirlerine daha çok sarılırlar, etrafındakilere daha çok saldırırlar ve meseleyi daha da kişisel bir hale getirirler.Söz gelimi, jüri üyelerinden biri tam bir yabancı düşmanıdır ve bu Latin Amerikalı kenar mahalle delikanlısına notunu başından vermiştir. ‘Onlar’ zaten her zaman yalan söylerler ve çocukluğundan beri birçok olaya karışmış bu çocuğun bu suçu işlemesi işten bile değildir. Bu ırkçı adam böyle sakat bir mantık çıkarsamasıyla savunur görüşünü başından beri. Aslında ortada savunulacak bir görüş de var denemez; bunun için adam daha çok bağırarak ve etrafındakilere ‘gerçeği’ göremedikleri için alaylı bir şekilde saldırarak kendi ırkçı önyargılarını paylaşmaya zorlar onları. Ama ne zamanki bunu elindeki kanıtlarla ispatlamaya çalışır, işte o zaman vahim çıkmazı ortaya çıkar. Çocuğun cinayeti işlediğini gördüğünü iddia eden şahide kayıtsız şartsız inanır. Ama Davis onun da bir varoş sakini olduğunu, yani ‘onlar’dan biri olduğunu hatırlatıp çocuğa inanmayıp şahide nasıl inandığını sorduğunda diyecek bir şey bulamaz. Başından beri bu yaşlı adamın söylediklerine çok da rahatsız olmadan kulak veren diğer jüri üyeleri de cehaletlerine uyandıkça bu adamı dinlemez olurlar. Adamın önyargıları kendi önyargılarıdır aslında; bastırmak istedikleri ses de farklılığın sesi değil, farklılığa tahammülsüzlüğün kaba gürültüsüdür.Diğer bir jüri üyesinin mesleği ise simsarlıktır. Başından beri soğukkanlılığını korur, onun için bu dava borsada parayla oynamaktan farksızdır. Son kanıt da çürütülene kadar çocuğun suçlu olduğu fikrinden vazgeçmez ama en başında daha hiçbir şeyden emin olmadan suçlu olduğu kanaatine varır. Sadece rakamlarla oynamayı bilen bu adam için bir çocuğun elektrikli sandalyeye gönderilmesi o kadar da önemli değildir. Suçlu oyunu vermesi için zayıf kanıtlar yeter ama fikrini değiştirmesi için bu kanıtların hepsinin çürütülmesi gerekmektedir. Çocuğun babasının öldürüldüğü saatte gittiğini iddia ettiği filmi hatırlayamamasını babasını öldürdüğüne dair bir kanıt olarak gösterir ama kendisi bir baskı altında olmamasına rağmen birkaç gün önce gittiği filmin adını ve oyuncularını o anda tam olarak hatırlayamaz.Başka bir jüri üyesinin ise tek derdi oylamanın bir an önce bitmesidir, zira beyzbol maçına bileti vardır ve maça vaktinde yetişmek istemektedir. Ve başlarda Davis’e “yüz yıl konuşsan fikrimi değiştiremezsin” diyen bu adam ilerleyen dakikalarda iş bir an önce bitsin diye kararını bile değiştirir, fikrini neden değiştirdiğine dair ortaya hiçbir gerekçe sunamadan hem de. Aynı, oyunu her yeni kanıtın masaya yatırılmasında defalarca değiştiren diğer ilgisiz jüri üyesi gibi...Bir tanesi vardır ki bütün kanıtların çürütülmesi bile oyunu değiştirmesine yetmez. Onun derdi ise tamamıyla kişiseldir. Oğluyla iki senedir görüşmemektedir ve oğluna olan öfkesini sadist bir şekilde bu çocuktan çıkarmak istemektedir. Sadistçe davrandığını ona hatırlatan Davis’e “seni öldüreceğim” diye bağırır, hiç de öyle bir niyeti olmamasına rağmen. Ve tam o anda biraz önce, çocuğun babasına “seni öldüreceğim” diye bağırmasını kanıt olarak gösterdiğini herkesle birlikte hatırlar.Film bu ve benzeri onlarca çelişkinin su yüzüne çıkmasına sahne olur. Jüri üyelerinin tutundukları gerekçeler tek tek kendileri tarafından çürütülür. Durum böyle olunca artık kızacak bir muhatap da bulamazlar, zira en başta bildiklerine emin oldukları şeyi bu kadar körü körüne savunmalarının altında aslında nasıl kişisel önyargıların(ırkçılık gibi), günlük kaygıların, çoğunluğa itaat etme telaşının ve iç hesaplaşmaların yattığını anlarlar. Aslında Davis pek bir şey yapmamıştır zira tek yaptığı soru sormaktır, aynı Sokrates gibi. Belki de çok şey yapmıştır çünkü onu duymamakta ısrar eden, daha çok onunla alay etmeyi tercih eden kendinden emin jüri üyelerine karşı tek başına durmayı ve onlara ‘sinir bozucu’ sorular sormaya cesaret etmiştir. Başından beri çocuğun suçsuzluğundan emin olmadığını söyler. Tek iddia ettiği şey çocuğun suçsuz olmasının mümkün olduğudur ve aksi ispatlanmadıkça verilecek bu kadar ciddi bir kararın çok yanlış olacağıdır. Ne hakikati bildiğini iddia eder, ne de karşı tarafın yola gelmesi gerektiğini, sadece şüphe duymak gerektiğini… Ve işte on bir adamın bilmediklerini anlamaları ve kendileriyle yüzleşmeleri bu sokratik diyalog sayesinde gerçekleşmiştir.12 Kızgın Adam, başındaki mahkeme salonu, sonra lavabo sahnesi ve son sahne dışında tamamen tek mekanda, yani jüri odasında geçmektedir. Bu açıdan geniş bütçeli olmalarıyla ünlü diğer Amerikan filmleriyle garip bir tezat oluşturmaktadır. Ayrıca filmin son sahnesinde iki jüri üyesinin birbirlerine isimlerini söylemeleri dışında yargılanan çocuk da dahil filmde hiç isim kullanılmaz. Filmin sonunda sadece Davis’in ve ona ilk desteği vererek sürüden ayrılma cesaretini gösteren yaşlı adamın ismini öğrenmemiz filmin bütünü ve demek istedikleri açısından kanımca bilinçli bir tercih. Zira filmde sadece bu iki şahsiyet farklı olma cesaretini göstererek ortaya bir karakter koyuyor ve önyargılı çoğunluğun diktatörlüğü altında ezilmeyerek seslerini bize duyurabiliyorlar.. Tweet sanki güzel bir blogda bununla ilgili bir yazı okumuştum, adı neydi blogun tam hatırlamıyorum ama sigara ile ilgili bir şeydi. sonrasında filmi de izledim, bu kadar küçücük bir alanda, bu kadar az bir bütçeyle beni sıkmadan o saatleri ilerletebildikleri için kendilerini tebrik ettim. 14 Haziran 2009 15:27 jüri sistemini oldukça mantıksız bulan biri olarak oldukça başarılı bulmuştum filmi. filmin tek mekan olması, siyah beyaz olması beni hiç sıkmamıştı. Hatta sürükleyici bile denilebilir.Bu arada yazının başlığı ve ilk paragrafta anlattıklarınla yazıyı birleştirmen çok güzel olmuş :) 14 Haziran 2009 22:37 bu filmi birkaç kez izlemiştim. ancak son paragrafta yaptığınız tesbit hiç aklıma gelmemişti. yani şu karakterli olma ve filmde bir karakter olabilme arasındaki ilişki... harika! 15 Haziran 2009 04:49 Ben de yazıyı yazana kadar bu bağlantıyı kuramamıştım. İnsan yazarken daha aktif düşünebiliyor izlediği şey hakkında galiba:) 17 Haziran 2009 12:21 yorumlarınıza bakarak filmi cok begenecegimi hissettim.ilk fırsatta izlicem.çok guzel bir yazı olmus. 18 Haziran 2009 15:47 Bu filmi izlemek bana çok şey kattı . Bu filmde önyargının ne kadar tehlikeli olduğunu ve önyargıların nasıl kırıldığını gördüm . Mükkemmel bir film gerçekten izleyenlere çok şey katacağını umuyorum. 17 Ekim 2013 14:39 Hic bu kadar bir filmi begenecegimi düşünmemiştim onyargilarim vardi filmin siyah beyaz olmasi vs ama müthişti
allenai/c4/01023/85397
Ana Sayfa Bilgi Doğal Kür Kalp Krizi, Hipertansiyon ve Kolesterole karşı koyan Hurma! Hurma, çok sayıda besinle yüklü en faydalı meyvelerden biridir ve metabolizmayı hızlandıran, inme ve kalp krizlerini önleyen, kolesterol seviyelerini düzenleyen ve hipertansiyonu tedavi eden sağlıklı bileşiklerdir. Bunların en önemli sağlık yararlarından bazıları: Kalbinizi güçlendirmek ve kalp sorunlarını önlemek için, akşamdan birkaç hurma ıslatın ve sabahları suyunu içirin. Hurma magnezyum ve potasyum bakımından zengindir, bu yüzden yüksek tansiyon durumunda etkilidirler. 5-6 hurmadan oluşan bir porsiyon, kan akışını hızlandırmak ve kan basıncını düzenlemek için yeterli olan yaklaşık 80 mg magnezyum sağlar. Hurma kan pıhtılaşmasını önler ve kan damarlarını temizler ve kolesterol seviyelerini kontrol eder. Hurma, Felci önleyen ve sinir sisteminin sağlığını destekleyen zengin bir potasyum kaynağıdır. Bu tür sorunları önlemek için günlük 400 mg potasyum alın. Demir, kırmızı kan hücreleri ve hemoglobin oluşumuna yardımcı olur ve oksijen akışına yardımcı olur. Hurmadaki yüksek demir içeriği özellikle çocuklarda ve hamile kadınlarda anemi durumunda faydalıdır. 100 gramlık tek bir porsiyon 0.9 mg demir sağlar, bu da önerilen demir alımının% 11’ini oluşturur. Hurmadaki Potasyum bağırsaklardaki mikroflora üzerinde yararlı bir etkiye sahiptir ve ishali önler Sadece akşamları birkaç hurmayı suda bekletin ve sabahları sıvıyı tüketin, bu güçlü bir müshildir ve bağırsakların işlevini artıracaktır. Sağlıklı Kiloda Kalmanızı sağlar Ekstra kilo vermek için sabahları aç karnına hurma tüketmelisiniz. Yine de, şeker bakımından da zengin oldukları için onları yüksek miktarlarda tüketmeyin. Güncelleme Tarihi: 27 Mart 2018, 19:58
allenai/c4/01023/85399
Devlet Personel Başkanlığı tarih oluyor - Hukuk Medeniyeti Aşk, insanı sürükleyip götüren eşi bulunmaz bir taşıt aracıdır. BALZAC Devlet Personel Başkanlığı tarih oluyor Kamu personellerinin atanması ve görev değişiklikleri faaliyetlerini yürüten ve KPSS'nin takibini yapan Devlet Personel Başkanlığı kapanıyor. Kurulduğu günden bu yana kamu personelleri ile ilgili atama ve görev değişiklikleri gibi konularda çalışamalar yürüten Devlet Personel Başkanlığı kapatılıyor. Kapanma kararının geçtiğimiz yıl yayımlanan bir kararname ile verildiği kurumun önümüzdeki aylarda kapanma işlemi gerçekleşecek. KARARNAME GEÇEN YIL ÇIKMIŞTI 2 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanan 703 sayılı kararnamenin 3. maddesinde konuya ilişkin "Devlet Personel Başkanlığı'na verilen görevler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle anılan başkanlık tarafından yürütülmeye devam olunur. Bu sürenin bitiminde başkanlık kapanmış sayılır. Başkanlık birimlerinin personel, taşınır ve taşınmazlar ve diğer ilgili hususlar bakımından Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığına devri, Cumhurbaşkanınca belirlenen makam tarafından yürütülür" ifadeleri yer almıştı. Daha önce ismi Devlet Personel Dairesi olan kurum 1984 yılında Devlet Personel Dairesi Başkanlığı adını almıştı. Devlet Personel Başkanlığı, kamu kurum ve kuruluşlarının kaldırılması, özelleştirilmesi veya bazı kadroların iptal edilmeleri durumunda açığa çıkan personelin diğer kamu kurumlarına atanması gibi faaliyetleri yürütüyor. KPSS'Yİ DE BU KURUM TAKİP EDİYOR 1999 yılında kurulan Devlet Memurları Sınavı ve 2002 yılında kurulan Kamu Personeli Seçme Sınavı sistemini de Devlet Personel Başkanlığı takip ediyor. Uyap ortamındaki kararla fiziki dosyadaki kararın farklı olması resen bozma sebebidir Dosyaların uyap ortamında temyize gönderilmesinde izlenecek yöntem Kararı tefhimi ve tebliği -İstinaf yoluna başvuru süresi -Hukuki dinlenilme hakkı Suç ortaklarından birinin zararı gidermesi halinde diğer sanıkların durumu - yağma ve dolandırıcılık suçu Ziynet eşyasına ilişkin iade davasında zamanaşımı Akademide ‘oto yıkamacı' şoku Hürriyet'in kıdemli muhabiri anlatıyor: FETÖ Türkiye'nin değil dünyanın en karanlık suç örgütü Yargıtay : Bireysel emeklilik fonlarının kısmen haczi mümkündür Yeni bilirkişi ücret tarifesi Resmi Gazetede yayınlandı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Yönetmelik
allenai/c4/01023/85400
Beden Olumlama Hareketi Ve Öz Sevgi Beden olumlama hareketi nedir, ne değildir üzerine konuşacağımız bu yazımda özellikle “bedenin idealize edilmesi” ve “dünya düzeni” üzerine değinmek istiyorum. Öncelikle beden olumlama hareketi nedir, nasıl ortaya çıkmıştır üzerine konuşmaya başlayabiliriz. “Body Positive Movement” yani dilimize beden olumlama hareketi olarak çevrilen hareket, 1960’lı yıllarda Amerika’da ortaya çıkan, günümüze kadar gelen bedenini sevme üzerine bir akımdır. Bu akım, öncelikle bir radyo programcısı ve bir gazetecinin isyan edip, Amerika’daki halkı bir eyleme çağırması ile başlar. Bu eylem Amerika tarihinde çok büyük sesler getirir, ardından bu hareket güçlenerek farklı coğrafyalara ulaşır ve günümüze kadar gelir. Peki neden bu harekete ihtiyacımız var? Aslında bu harekete ihtiyacımız olmasının birçok sebebi var. Özellikle ilkokul ve lise dönemlerinde bedenleri üzerinde ayrımcılığa uğramamış bir kadın var mıdır aramızda bilmiyorum. Gözleri renkli, beyaz, sarışın, sivilcesiz, kilolu olmayan vb. bir sürü sistemin getirdiği standartlara uymayan bizler, elbette ki olumsuz olarak etkilendik. Büyüdük; makyaj yapmayı öğrendik, diyet ve spor yapmaya çalıştık, bedenimizde kusur olarak tabir edilen ne varsa örtmeye, kaybetmeye çalıştık. Oysa kendimizi ve kendi bedenimizi standartlaştırma ya da sıradanlaştırmaktan öte sevmeyi öğrenebilseydik, daha kolay olurdu bizim için her şey belki de… Hepimizin yaşamak zorunda olduğu dünyada, ne yazık ki çoğu coğrafyada hakim olan ataerkil sistem biz kadınların bedenlerine de elini sürmekten tarih boyunca hiç çekinmemiştir. Geçen zamanla birlikte değişen güzellik algısı, özellikle de kadınların bedenlerini standartize etmek konusunda şüphesiz başarılı olmuşlardır. Sosyolog ve kadın çalışmaları profesörü Gail Dines şöyle der: “Eğer kadınlar yarın sabah uyanıp bedenlerini sevdiklerine karar verselerdi, kaç işletmenin iflas edeceğini bir düşünün.” Elbette beden olumlama hareketi yalnızca kadınlara özel bir hareket değildir; şişman, zayıf, kıllı, kılsız, kahverengi, beyaz gibi ırk, millet, cinsiyet ayrımı gözetmez. Erkekler de, LGBTİ bireyler de bu beden olumlama hareketine dahildirler. Fakat nedense, feminizm ile bağdaştırılan bu harekette kadın üzerine yoğunlaşacağız. Çünkü, erk’ek egemen sistemde bunun en fazla mağduriyetini yaşayan kadınlardır. “50 kilo olsun ama memeleri şöyle olsun, kolları ve bacakları kılsız olsun, bıyıkları olmasın, poposu şöyle olsun…” gibi bir sürü saçmalığa maruz kaldığımız ve bedenimizin üzerinden dillerini çekmeyen bir sistem vardır karşımızda. Bu sistem size kilonuzdan, kıl yoğunluğunuza, memenizden burnunuza, selülitinizden belinizin inceliğine kadar her şeyi eleştirir. Kaldı ki sonra zaten standart bir beden hayali kurup, o bedene sahip olmak için de bir anda kendinizi kapitalizm pazarında bulmanız pek ala mümkündür. Peki hiç düşündük mü bunlar olurken, nasıl sürüklenip gittiğimizi? Ya da hiç sorguladık mı nereye kadar böyle gideceğini? Hep söylendiler, hep bir şeyleri eleştirdiler. Ensemizdeki, boynumuzdaki kıldan tutup, kalçamızın boyutuna; yüzümüzdeki sivilceden başlayıp, mememizin büyüklüğüne… Oysa çözüm; bizim bedenimizi ve kendimizi sevmemizdi! Nasıl seviyorsak öyle olmalıydı çünkü. Birileri sizin hayatınıza, sizin nasıl var olacağınıza sizden daha iyi karar veremezdi çünkü. Sırf standart bir bedene sahip olmadığımız için; iş yerinde, evde, sokakta, sosyal hayatımızda ne çok zarar aldık değil mi? Oysa bizi eleştirmekten çekinmeyen insanlar ve sistem bize hiç şunları sormadı; “Ağda ya da lazer epilasyon canını ne kadar yaktı?”, “Aldığın selülit kremi seni maddi açıdan sıkıntıya soktu mu?”, “Zayıflamak için içtiğin ilaçlar bünyene ne kadar zararlı?”… Sadece belirli standartlar koyup, “standartlaşmış bir güzellik algısı” yaratıp, bizim de herkes gibi olmamızı istediler. Oysa bizi, biz yapan farklılıklarımızdır; bunu ne kolay unuttuk. Kim bizim bedenimize karışabilirdi ki, biz istemedikten sonra? Bizi o çok eleştiren abilerimiz, babalarımız, amcalarımız, erkek arkadaşlarımız, kocalarımız mükemmeller mi? Onlar, kendi eksikliklerini sizin bedeninizdeki mükemmellikle tamamlamaya çalışırken, biz engel olduk mu? Ya da kaçımız çıkıp; “Ben buyum, kendimi böyle seviyorum ve sen bana karışamazsın.” diyebildik? Çözüm kısmı aslında öz sevgiyi öğrenmekten geçiyordu. Öz sevgi, bizi hem daha mutlu hem standartlaşmaktan uzaklaştırıp, bizi biz yapan şeyleri sevmekten öteye götürerek bizi ataerkil sistemde daha özgür kılabilirdi. Ne diyordu bir şarkıda; “Kadın dile düşünce, aile-devlet-mahkeme… Kadın dile gelince, hükmü yok üstümüzde!” Şarkı için; https://www.youtube.com/watch?v=VhvlzmNm1ew *Yazıyla ilgili görsel web alıntısıdır: Görünmeyenin Hikayesi (01/05/2018)
allenai/c4/01023/85401
Mobilyacılar Odası Başkanı Yalçın Kılıç beraberinde bazı oda başkanları ile birlikte Belediye Başkanı Zeki Gül’e teşekkür ziyaretinde bulundu... Başkan Gül, “Esnaflar toplumun can damarlarıdır” Mobilyacılar Odası Başkanı Yalçın Kılıç beraberinde bazı oda başkanları ile birlikte Belediye Başkanı Zeki Gül’e teşekkür ziyaretinde bulundu. Oda başkanları, yöneticileri ve Ahi Evran Kooperatifi yöneticilerini makamında kabul eden Belediye Başkanı Zeki Gül, geçtiğimiz günlerde Ahi Evran projesinin tapularını alan Yalçın Kılıç’a hayırlı olsun temennisinde bulundu. Amaçlarının Çorum’u güzelleştirmek ve daha konforlu hale getirmek olduğunun altını çizen Belediye Başkanı Zeki Gül “Tapularının hayırlı olmasını ve tapuların arsa değil, dükkan değil, işyeri tapusu olarak ikinci defa almanızı temenni ediyorum. Esnaflar toplumun can damarlarıdır. Esnaflar bir şehrin lokomotifi gibidirler. Onlar istihdama da büyük katkı sağlarlar. İşyerlerinin sağlıksız ve yetersiz olmaları nedeni ile istihdamlarının asgarisi ile çalışıyorlar. İnşallah bu işyerleri bittiğinde Çorum’un istihdamına da katkı sağlanır. Belediyeci olarak sizlere hangi manada hizmet etmemiz gerekiyorsa onları yapıyoruz. Gece gündüz çalışıyoruz, gayret ediyoruz. Çorum’u güzelleştirmek, geliştirmek ve aynı zamanda vatandaşlarımıza konforlu bir hayat sunmak için çalışıyoruz. Var olan işlerimizi takip ediyoruz. Onları bitirebilmek için yine elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. İnşallah sizinle birlikte çok daha güzel yapılar, hizmetler, yerler yaparak Çorumlu vatandaşlarımıza hizmeti birlikte ve beraber yaparız. Ziyaretinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. ESNAF VE SANATKÂR SİZİN İSMİNİZİ ALTIN HARFLERLE YAZACAKTIR Mobilyacılar Odası Başkanı ve Ahi Evran Kooperatif Başkanı Yalçın Kılıç, Belediye Başkanı Zeki Gül’e kendilerine verdiği desteklerden dolayı teşekkür etti. Bazı oda başkanları ve odaların yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Belediye Başkanı Zeki Gül’ü makamında ziyaret eden Mobilyacılar Odası Başkanı Yalçın Kılıç Belediye Başkanı Zeki Gül’ün her zaman esnafın yanında bulunduğunu dile getirdi. Belediye Başkanı Zeki Gül’ün İskilip ziyaretinde “Esnaf ne istiyorsa, esnafımızın işlerinin çözülmesi için ne gerekiyorsa ben yapmaya hazırım” sözünün kendisini oldukça duygulandırdığını dile getirerek, “Ahi Evran yapı Kooperatifimizin 900 üyesi bulunmaktadır. Belediye Başkanımızın esnaf ve sanatkârımıza bu zamana kadar gösterdiği yakın ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ediyorum. Yaklaşık 1000 işyeri inşa edeceğiz. Esnafımız orada çalıştığı sürece sizin adınızı altın harflerle yazacaktır. Esnafımız 250, 500, 1000 ve 2000 metrekare işyerlerinde 2’şer eleman çalışacak ve istihdama yol açacaktır. Çorum Anadolu kaplanları diye anılıyor. Burası uyuyan Anadolu Kaplanları değil kükreyen Anadolu Kaplanları olarak anılacaktır. Başlangıç ve bitişi sizlerle yapmak istiyoruz. Sizlerle istişareler yaparak işimizi nihayete erdirmek istiyoruz. Allah birbirimizi beraberliğimizi bozmasın. Bizleri kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Bizler esnaflar olarak her zaman yanınızdayız” dedi. çorum çorum Haber Çorum Belediye Başkanı Zeki Gül Ahi Evran Kooperatifi sondakika haber
allenai/c4/01023/85402
YAMAHA A1000TR SIFIR ALIYIM MI KİNE? - Keyfi Müzik Yamaha Klavyeler içinde YAMAHA A1000TR SIFIR ALIYIM MI KİNE? konusu, MRB ARKADAŞLAR 2 MİLYAR KADAR PARA İLE SIFIR Bİ A1000TR ALIYIM MI BİR KERE ALIYIM PİR KERE OLSUN AMA DUYDUM Kİ A1000TR DE SAMPLELER ÇOK ZAYIF VE SESLERİN POLİFONİSİ DÜŞÜK ... Konu: YAMAHA A1000TR SIFIR ALIYIM MI KİNE? 20 Temmuz 2008, 10:53 #1 BUNA BAKARAK Korg PA55TR Yİ DE İÇİMDEN GEÇİRİYORUM ACABA Korg PA55TR Mİ A1000TR Mİ ALSAM 20 Temmuz 2008, 16:59 #2 Cevap: YAMAHA A1000TR SIFIR ALIYIM MI KİNE? merhabalar yeni üye oldum yazınınz dikkatimi çekti ben de a1000 kullandım kesinlikle katılıorum sample konusunda çok zayıf bir alet ama pad we darbukalar konusunda en kral klawyeye kafa tutacak özelliğe de sahiptir. sizin kendi görüşünüz fakat bana sorarsanız pa80 weya or700e yönelmenizi tawsiye ederim... 26 Temmuz 2008, 21:25 #3 ikinci elin bi ***u bişeye yaramaz al dostum sıfırı gitsin « or700de musıc fınder (küçük bir bilgi..) | yamaha psr 60 ile düğün yapılırmı » yamaha a1000tr sıfır, psar a1000 tr, yamaha a1000 tr deki sample sesler hangisi, korg pa 55 tr yamaha a1000 tr hangisi, yamaha a1000tr sıfır fiyatı, yamaha a1000tr sıfır fiyat, yamaha a1000 tr, a1000 tr board, sıfır yamaha a1000tr fatları, yamaha a1000tr fiyatları ARKADAŞLAR BEN ÖĞRENCİYİM BORÇ HARÇ PARA İLE ORG ALACAĞIM 2 MİLYAR KADAR PARA WAR 1. EL SIFIR OLARAK KORG PA55TR DİOLAR YA DA A1000TR AMA HANGİSİ DAHA SÜPER HANGİSİ ALIRSAM Bİ DAHA ALET ALMAMA GEREK ALMAZ HANGİSİNDE RİTM SES EFEKTİ VERME OLANAĞI DAHA ÇOK SAMPLE ÇEŞİDİ HANGİSİNDE DAHA ÇOK ANLATIRSANIZ PARAMI BOŞA VERMEMİŞ OLAYIM ALMIŞKEN YAMAHA A1000TR SIFIR ALIYIM MI KİNE? Konu Puanlaması 5 üzerinden | Toplam : 0 kişi
allenai/c4/01023/85403
Çok değerli İnegöllüler, hanımefendiler, beyefendiler..…. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, festivalimize hoş geldiniz diyorum. Karadağ’dan gelen dostlarımız; hoş geldiniz 8 yıldır el ele vererek kentimizde yaşayan insanımıza kaliteli yaşam olanakları sunmak, birlik ve beraberliğin arttırılması için çalışıyor, gayret ediyoruz. Festivalde yer alan sanatçılar sayesinde İnegöl’de farklı bir nefes alma fırsatı bulacağız Türk Sanat Müziği Sanatçısı BEKİR ÜNLÜATAER , İnegöl Belediyesi Türk Müziği Korosu ile birlikte sahne alacak Bu yıl festivalimize sponsor olan firmalarımız; İSKO AŞ İNEGÖL AVM KÜÇÜKÇALIK TEKSTİL ÇİLEK ODASI SERRA SÜNGER HADİM AVM’dir. Kültürle, sanatla güzelleşen barış ortamında bir dünya dileklerimle… Alinur AKTAŞ İnegöl Belediye Başkanı Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Değerli Protokol, Yurtdışından gelen değerli misafirler; Çok değerli İnegöllüler, hanımefendiler, beyefendiler..…. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, festivalimize hoş geldiniz diyorum. Abhazyalı misafirlerimiz; hoş geldiniz, BZIYALA ŞAHBEYT Bosna-Hersekli kardeşlerimiz; hoş geldiniz, DOBRA DOŞLİ Çuvaşistanlı konuklarımız; hoş geldiniz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen kardeşlerimiz; hoş geldiniz Kosova’nın Osmanlı torunları; hoş geldiniz, MİRSEKİNİ Karadağ’dan gelen dostlarımız; hoş geldiniz, Makedonya’nın Türk âşıkları; hoş geldiniz, Gürcistan’ın savaşçı insanları; hoş geldiniz, GAMARCOBA Bulgaristanlı komşularımız; hoş geldiniz, DOBRE DOŞLİ Geleneksel hale getirerek son 3 yıldır da Altın Mobilya Halk Dansları Yarışması ile taçlandırdığımız; Uluslararası Kültür Sanat Festivalimizin, 25. ncisini tertip etmenin mutluluğu içindeyiz. Geniş katılımlı bir kortej yürüyüşüyle beraber festivalimizi başlattık. Coğrafi konumu ve yüzlerce yıllık kültürel mirasıyla, genç nüfusu ve Türkiye’nin en dinamik kentlerinden biri olan bu şehirde yaşamanın haklı gururu ve mutluluğunu yaşıyoruz. 70’li yılların sonundan itibaren sanayileşme ile yoğun bir göç alan kentimiz Türkiye’nin değişik yerlerinden birçok insanımıza aş ve iş olanağı sunmuş, doğdukları değil ama doydukları yer olmuştur. Biz İnegöl olarak, yaşanan göçü faydaya çevirmiş ve bu farklılığı kentin gelişimine katkıya dönüştürmüş ender kentlerden birisiyiz.. Şöyle bir etrafınıza baktığınızda her vatandaşımızın kentimize birer tuğla koyduklarını görürsünüz. İşte İnegöllülük ruhu budur. Tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle; dürüst, cesur, dinamik, girişimci insanlarıyla, İnegöl’ün tüm engelleri aştığını, sorunlarını geride bıraktığını, büyük ve aydınlık bir geleceğe koşar adım ilerlediğini göreceksiniz. Bir kentin kalkınması için sadece sanayiyi ve ekonomiyi geliştirmenin yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Eğer bu şehre kültür, sanat ve spor kenti misyonunu da yükleyemezsek, yaptığımız tüm çalışmaların eksik kalacağı ve sürdürülemez olacağını biliyoruz. Kalkınma sürecinin devam etmesi, sürdürülebilir olması için kültür, sanat ve spor organizasyonları büyük önem taşımaktadır. Kültür ve sanatın medeniyetleri buluşturan sihirli bir gücü olduğunu varsayan belediyecilik anlayışımızla, İnegöl’ün tanıtımına katkı sağlayacak, şehrimizin kültür-sanat varlıklarını hemşerilerimizle buluşturacak kültürel etkinliklere hız kesmeden devam ediyoruz. Kentsel yapının iyileştirilmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi için tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz. Çünkü kültür ve sanatı önemsemeyi, toplumsal değerlerimizin gelecek nesillere aktarımı olarak gördüğümüz kadar, bilinçli, duyarlı ve ortak değerler üretebilen ve var olanı korumayı başarabilen bir toplum inşa etmenin de tek yolu telakki ediyoruz. Yüzünüzü döndüğünüz her yerde; tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle; dürüst, cesur, dinamik ve girişimci insanlarıyla İnegöl’ün tüm engelleri aştığını, sorunları geride bıraktığını, büyük ve aydınlık bir geleceğe koşar adım ilerlediğini göreceksiniz. Bu şehrin kalbinde kendi sınırlarından daha büyük ufuklar ve hayaller var. O nedenledir ki, İnegöl kendinden daha büyük bir şehirdir. Büyük rüyalara ilham kaynağı olmuş bir şehir. Artık İnegöl; büyük işler başarmak, büyük hayalleri hayata geçirmek isteyenlerin başka şehirlere gittikleri değil, ilham almak için geldikleri ve bir parçası olmaya çalıştıkları bir şehir olmaya başlamıştır. Festivaller; kültürlerin, dostların, halkların ve güzelliklerin buluştuğu güzel organizasyonlardır. Dostluk ve kardeşlik mesajları festivallerle tüm dünyaya yayılıyor. Sevgi, barış ve hoşgörü kültür-sanat ışığında yayılmakta. Uluslararası dostluk ve kardeşliği kültür ve sanatla harmanladık. Festival süresince İnegöl’ün onlarca noktasında birçok etkinlik gerçekleşecek olup, İnegöl; 8 gün boyunca dolu dolu etkinlikler yaşayacak. Ünlü sanatçıların konserleri, sokak etkinlikleri, şenlikler, müzik etkinlikleri, spor müsabakaları, yurt dışından gelen özel ekiplerin gösterileri ile Çeyrek Asra Yakışır, birbirinden renkli görüntülere sahne olacak. Türkiye’nin en iyi sanatçılarının yer alacağı festivalde bu yıl, Mustafa Ceceli, Fettah Can, Bekir Ünlüataer ve Nokta Tiyatrosu sahne alacak. 9 ülkenin halk dansları gösterileri yer alacak. Bu sene, kentimizden katılan yerel derneklerimizin yanında, Abhazya Cumhuriyeti, Bosna Hersek Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Çuvaşistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kosova Cumhuriyeti, Karadağ Cumhuriyeti, Makedonya Cumhuriyeti ve Gürcistan Cumhuriyeti’nin gösterileri festivalimize renk katacaktır. Türk Sanat Müziği Sanatçısı BEKİR ÜNLÜATAER, İnegöl Belediyesi Türk Müziği Korosu ile birlikte sahne alacak, Gençlerimizin büyük beğeni ile takip ettikleri Pop Müziği Sanatçısı FETTAH CAN Yine tüm ülkemizin beğeniyle izlediği Abdullah ŞAHİN NOKTA TİYATROSU, Ve!... Halkımızın gönlünde taht kurmuş MUSTAFA CECELİ’yi ilçe halkımızla buluşturuyoruz. Ayrıca, İnegöl’ümüzün ticari hayatını ayakta tutan İnegöl Mobilyasını uluslararası arenada tanıtmak amacıyla, ALTIN MOBİLYA HALK DANSLARI YARIŞMASI da 9 yabancı ülke halk dansları topluluklarının birbirinden güzel gösterileri ile yapılacak. Düzenleyeceğimiz basketbol ve voleybol turnuvalarına katılan takımlarımız ile kurduğumuz çadırlarda stant açan derneklerimiz, festivalimize farklı bir hava katacaktır. Bu vesile ile 08-15 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz Uluslararası Kültür Sanat Festival’imize katkıda bulunan kişi, kurum, kuruluş, kulüp ve gruplara teşekkür ediyorum. Bilindiği gibi bu festivalin maliyeti sponsorlar marifeti ile karşılanmakta olup, İnegöl Belediyesi’ne önemli bir külfeti bulunmamaktadır. Bu yıl festivalimize sponsor olan firmalarımız; İSKO AŞ İNEGÖL AVM KÜÇÜKÇALIK TEKSTİL ÇİLEK ODASI SERRA SÜNGER HADİM AVM’dir. Kendilerine maddi katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Tüm çalışmalarımızda, bize güç veren meclis üyelerimize, festivalimizin düzenlenmesine maddi katkı koyan sponsorlarımıza, Kültür Sanat Komisyonu üyelerimize, belediyemizin fedakâr çalışanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, kültür-sanat camiasına ve ferasetiyle bize rehberlik eden İnegöl halkına teşekkürlerimi sunuyorum. Kültürle, sanatla güzelleşen barış ortamında bir dünya dileklerimle… documents -> 2. Azərbaycan Respublikası Prezidentinin 2001-ci il 17 iyul tarixli 533 nömrəli Fərmanı Azərbaycan Respublikasının Qanunvericilik Toplusu, 2001, №7, maddə 470; 2006, №7, maddə 590; 2009, №3, maddə 163 documents -> İnegöl belediye başkanliği basın Bülteni documents -> Yeni Şablon documents -> Evaluation of designs according to multiple objectives Different design objectives/criteria are relevant documents -> Evaluation and Validation Structure of this course documents -> İnegöL’e nefes aldiracak projeleri Bİr bir hayata geçİRİyoruz
allenai/c4/01023/85404
Çay Aşkı'nda Hediye Var! Aşkla çay içenler için zaman zaman denediğim çaylardan hediye etmek istiyorum. Sizlerin de yorumlarını alırsam daha harika olacak! Farklı tadımlar, farklı aşklar gerek:) İlk çekiliş; Raya Organik ıhlamur çayı için! (elbette yanına denemeniz için minik sürprizler ekleyeceğim) Tam mevsimi şimdi! Özenle toplanıp paketlenen bu nadide çay, size huzur vermenin yanı sıra, soğuk algınlığını önlemenize de yardımcı olacak. Doğal olan bu çayın mis gibi kokusunu çok beğeneceğinize eminim! Faydaları say say bitmeyen organik ıhlamur çayı için sizden minicik ricalarım olacak; Çayaşkı instagram sayfasını takibe almanız; http://instagram.com/cayaski Çayaşkı Facebook sayfasını takibe almanız; https://www.facebook.com/cayaski Bu yazının altına yorum bırakmanız ve paylaşmanız 🙂 yazdığınız yorumlarda ”çay sizin için neden aşk?” sorusunu cevaplamanızı rica ediyorum. Heyecanla yorumlarınızı bekliyorum, 27 Şubat Cuma günü sonlanacak ve buradan açıklayacağım:) Not: sadece ”beğendim, paylaştım” yazılan katılımları kabul etmeyeceğim:) çay hediyesiçayaşkıçekilişıhlamur çayı Nlüfer Koçyiğit Says: Şubat 21, 2014 at 12:30 pm Çay sever için farklı deneyimleri tatmak, huzur ve ayrı bir keyiftir. Bazen modunuz Ada’yı temsilen, Bazen modunuz huzuru temsilen başka bir şay denemektir. İçiniz kıpır kıpır olduğunda ise neşeli bir mevye çayı iyi gidebilir. Ama en güzeli çayla birlikte keyifli bir muhabbettir. Kış aylarında genellikle ıhlamuru tercih edenlerden bi,ri olarak neden organik ıhlamur çayıyla yanında küçük bir ikramla arkadaş muhabbetine neden dönüşmesin. Güzel bir fikir:) Bu arada klasik müzikte bu muhabbetle ıhlamur aşkıyla iyi gidebilir. evrenelifakçakaya Says: Şubat 28, 2014 at 1:45 pm adres bilgilerinizi bana mail olarak gönderebilir misiniz? çayı size mutlulukla ulaştırmak isterim::) neşe Says: Şubat 21, 2014 at 1:30 pm Çay benim için aşk çünkü; gün içinde tatlı bir mola… kalderavolkan (Nazan ALTIN) Says: Şubat 21, 2014 at 2:01 pm Takipler konusunda sıkıntı yok, duyduğum ilk günden beri 🙂 Çay benim için neden aşk? Çünkü hayatımdaki ilk aşk çocuklarım, ikinci aşk da çay, Hani yalnızlığının, baş ağrının, yorgunluğunun, hayatına eşlik etmenin sorumluluğu ile…. 🙂 Merve Avşar Says: Şubat 21, 2014 at 6:45 pm Hepimizin vefalı sevgilisi.. Her anımızın kurtarıcısı.. Çaydan önce insanlar ne yapıyordu acaba? Bunu pek çok zaman sorarım kendime.. Çay yılların aşkıdır zira onsuz olmaz.. Benim için neden mi aşk; Çünkü çay her anımızda her yerde bizimle iç içe.. Sevdiklerimizle en güzel anlarımızda mis kokulu çay demler yanına da bir kek yapar anlarımızı güzelleştiririz.. Dostluklar çayla pekişir samimiyet kazanır ve nihayetinde kadim dostluklara dönüşür.. Ve esasında sadece mutllu anlarımızda değil her zaman bizimledir. Mesela stresli bir iş gününün ardından yorgunluk çayı demler tüm o huzursuzluklardan arınırız.. Onsuz olmaz ! Onsuz olamaz !! Yağmur İpar Says: Şubat 25, 2014 at 9:53 pm Yeni siten hayırlı olsun canım, sevgiler. 🙂
allenai/c4/01023/85408
Godot’yu Beklerken ve Tüm Oyunlar Kitapları Radikal Kitap'ta! Anasayfa > Oyunlar > Godot’yu Beklerken Godot’yu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953’te Paris’de sahneye kondu. Zamanla ülke çapında ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti. 'En İyi Satranç Partileri (Cilt 2)' "Garry Kasparov 20 yılı aşkın bir süre boyunca satranç dünyasına liderlik yapmış ve satranca olan yaklaşımı zirvedeki birçok...
allenai/c4/01023/85409
İşte Türkiye'nin Yeni Teşvik Haritası Erdoğan yerli ve yabancı yatırımcıların merakla beklediği teşvik paketini açıkladı. Peki yeni sistem neler getiriyor? 05 Nisan 2012 Perşembe 18:56 Başbakan Erdoğan, yeni teşvik sistemini açıkladı. Yeni sistemleTürkiye 6 bölgeye ayrılacak; yatırımlara vergi, faiz ve prim desteği verilecek. Yatırımlar için yer tahsis edilecek. Hükümetin dördüncü teşvik sistemini devreye koyduklarını belirten Erdoğan şunları söyledi: "Ekonomi son derece güvenli ve istikrarlı bir yapı sergiliyor. Küresel krizin en ağır seyrettiği 2009 hariç ekonomi sürekli büyüme kaydetti. 9 yılda GSYH üç kattan fazla artış gösterdi. Bugün artık yatırımcı önünü görebiliyor. Biz geçmiş hükümetler döneminde olduğu gibi belli zümrelere değil, tümTürkiye'ye hitap edecek teşvik anlayışını hakim kıldık. Temmuz 2009'dan bugüne kadar mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11 bin 382 adet teşvik belgesi düzenlendi. Bu kapsamda 157 milyar Dolar yatırım öngörüldü. 2009'daki sistem bir önceki sisteme göre belge sayısı itibariyle yüzde 17, yatırım tutarı itibariyle yüzde 73 artışa neden oldu. Mevcut sistemle bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmayı hedeflemiştik . Teşvik belgelerinin yarıdan fazlası daha az gelişmiş bölgelere gitti. Mevcut sistemle uluslararası yatırımları ülkemize çekmeyi hedeflemiştik , bunda da başarı sağladık. Teşvik sistemi etkili sonuçlar doğurdu. Yeni teşvik sistemini de bu temel üzerine inşa ediyoruz." dedi. Yatırımlara kdv istisnası, gümrük vergisi istisnası, vergi indirimi , faiz desteği, yatırım yeri tahsisi desteği,kdv iadesi desteği sağlanacak. Stratejik yatırımlarda, yatırım tutarının 50 milyon lirayı aşması gerekiyor. Ayrıca yüzde 40 katma değer üretecek bir yatırım olması gerekiyor. 'BOKSA GİRİNCE YUMRUK SAYILMAZ' ''Boksa girildiğinde yumruk sayılmaz. Kavganın içine girdiğimiz zaman yumruğun sayısı belli olmaz'' diyen Erdoğan, burada neticenin alınacağını söyledi.
allenai/c4/01023/85411
Mesafeli Satış Sözleşmesi - Müşteri Hizmetleri | Bilenn Tekstil - İşimiz, İş Elbiseniz Çağrı Merkezi: 0552 279 3217 112 Acil / Paramedik Polar Mont - Yelek Aşçı - Garson SATICI: Kurtuluş Mah. Bahçivan Sok. No: 6/a Adapazarı - Sakarya Adresine Mukim Bilenn Tekstil İşbu sözleşmenin konusu, ALICI`nın SATICI`ya ait www.bilenn.com.tr internet sitesinden elektronik ortamda sipariş verdiği, sözleşmede bahsi geçen nitelikleri haiz, sözleşmenin madde 1.3 ve 1.4 te içeriği ve satış fiyatı belirtilen ürünlerin satışı ve teslimi ile ilgili olarak 4077 sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkındaki Kanun ve Mesafeli Sözleşmeler Uygulama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanmasıdır. ALICI, satışa konu ürünlerin temel nitelikleri, satış fiyatı, ödeme şekli, teslimat koşulları vs. satışa konu ürün ile ilgili tüm ön bilgiler ve cayma hakkı konusunda bilgi sahibi olduğunu, bu ön bilgileri elektronik ortamda teyit ettiğini ve sonrasında ürünü sipariş verdiğini, işbu sözleşme hükümlerince kabul ve beyan eder. www.bilenn.com.tr sitesinde yer alan ön bilgilendirme ve fatura işbu sözleşmenin ayrılmaz parçalarıdır. Sipariş gerçekleştiği anda ALICI bu sözleşmenin tüm koşullarını kabul etmiş sayılır. Ürün, ALICI`nın teslimini talep etmiş olduğu kargo adresinde kargo şirketi yetkilisi marifetiyle,www.bilenn.com.tr üye listesinde sipariş veren kişiye teslim edilecektir. Teslimat masrafları ALICI`ya aittir. SATICI, web sitesinde, ilan ettiği rakamın üzerinde alışveriş yapanların teslimat ücretinin kendisince karşılanacağını beyan etmişse, teslimat masrafı SATICI`ya aittir. Teslim anında ALICI`nın adresinde bulunmaması durumunda dahi SATICI, edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş olarak kabul edilecektir. Bu nedenle, ALICI`nın ürünü geç teslim almasından kaynaklanan her türlü zarar ile ürünün kargo şirketinde beklemiş olması ve/veya kargonun satıcıya iade edilmesinden dolayı da oluşan giderler de ALICI'ya aittir. Teslimat, stokun müsait olması ve ürün bedelinin SATICI`nın hesabına geçmesinden sonra en kısa sürede yapılır. SATICI, ürünü siparişinden itibaren 30 (Otuz) gün içinde teslim eder ve bu süre içinde yazılı bildirimle ek 10 (on) günlük süre uzatım hakkını saklı tutar. SATICI, stok tükenmesi ve benzeri ticari imkânsızlık halleri, beklenmeyen haller, mücbir sebepler veya nakliyeyi engelleyen hava muhalefeti, ulaşımın kesilmesi gibi olağanüstü durumlar nedeni ile sözleşme konusu ürünü süresi içinde teslim edemez ise, durumu ALICI`ya bildirmekle yükümlüdür. Sözleşme konusu ürünün teslimatı için işbu sözleşmenin imzalı bir nüshasının SATICI`ya ulaştırılmış olması ve bedelinin ALICI'nın tercih ettiği ödeme şekli ile ödenmiş olması şarttır. Herhangi bir nedenle ürün bedeli ödenmez veya banka kayıtlarında iptal edilir ise, SATICI ürünün teslimi yükümlülüğünden kurtulmuş kabul edilir. Madde 4-A: Değişimlerde oluşacak teslimat masrafları SATICI kaynaklı hatalarda: Alt üst beden uyumsuzluğu, eksik gönderim, üretim hataları, renk farklılığı ve sipariş verilmeyen bir ürünün gönderilmesi gibi durumlarda ürünün yenisiyle değişimi sağlandığı gibi bu değişimlerde oluşacak teslimat masrafları da SATICI tarafından karşılanacaktır. ALICI kaynaklı hatalarda: Yanlış beden, sipariş ve renk bildirimleri gibi durumlarda yapılacak değişimlerde teslimat masrafları ALICI tarafından karşılanacaktır. ALICI, sözleşme konusu ürünü teslim almadan önce muayene edecek ezik, kırık, ambalajı yırtılmış vb. hasarlı ve ayıplı ürünü kargo şirketinden teslim almayacaktır. Teslim alınan ürünün hasarsız ve sağlam olduğu kabul edilecektir. Teslimden sonra ürünün özenle korunması borcu, ALICI'ya aittir. Cayma hakkı kullanılacaksa ürün kullanılmamalıdır, fatura iade edilmelidir. Fatura aslı gönderilmezse ALICI'ya KDV ve varsa diğer yasal yükümlülükler iade edilemez. Cayma hakkı nedeni ile iade edilen ürün veya ürünlerin bedeli ALICINI KARGO geliş ve gidiş masraflarını ödemesi ve faturanın gönderilmesi ile KDV dahil olarak ALICININ ödeme yaptığı KARTINA iade edilir. Ürünün tesliminden sonra ALICI'ya ait kredi kartının ALICI' nın kusurundan kaynaklanmayan bir şekilde yetkisiz kişilerce haksız veya hukuka aykırı olarak kullanılması nedeni ile ilgili banka veya finans kuruluşunun ürün bedelini SATICI'ya ödememesi halinde, ALICI kendisine teslim edilmiş olması kaydıyla ürünü 3 (üç) gün içinde SATICI'ya göndermekle yükümlüdür. Bu takdirde teslimat giderleri ALICI'ya aittir. Ayrıca ALICI, ALICI`nın gösterdiği adrese ve bu adreste teslim sırasında bulunan kişiye yapılan teslimatın, ALICI'ya yapılmış teslimat sayılacağını kabul etmektedir. SATICI, sözleşme konusu ürünü sağlam, eksiksiz, siparişte belirtilen niteliklere uygun ve varsa garanti belgeleri ve kullanım kılavuzları ile teslim edilmesinden sorumludur. Sözleşme konusu ürün, ALICI'dan başka bir kişi/kuruluşa teslim edilecek ise, teslim edilecek kişi/kuruluşun teslimatı kabul etmemesinden SATICI sorumlu tutulamaz. SATICI, ALICI'nın hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin ve hiçbir gerekçe göstermeksizin ürünü teslim aldığı veya sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 7 (yedi) gün içerisinde ürünü reddederek sözleşmeden cayma hakkının var olduğunu ve cayma bildiriminin satıcı veya sağlayıcıya ulaşması tarihinden itibaren ürünü geri almayı taahhüt etmektedir. Satıcı, cayma beyanının kendisine ulaşmasından sonra 7 (yedi) gün içinde ürün bedelini, varsa kıymetli evrakı iade eder. Ürünü 7 (yedi) gün içinde iade alır. Satıcı, haklı gerekçelerle, sözleşmedeki ifa süresi dolmadan ALICI' ya eşit kalite ve fiyatta ürünü tedarik edebilir. Satıcı ürünün teslimi ifasının imkansızlaştığını düşünüyorsa, sözleşmenin ifa süresi dolmadan ALICI'ya bildirir. Bu takdirde ALICI siparişin iptal edilmesini, sözleşme konusu ürünün varsa emsali ile değiştirilmesini ve/veya teslimat süresinin engelleyici durumun ortadan kalkmasına kadar ertelenmesi haklarından birini kullanabilir. ALICI`nın siparişi iptal etmesi halinde Ödenen bedel ve varsa belgeler 7(yedi) gün içinde iade edilir. Garanti belgesi ile satılan ürünlerden olan veya olmayan ürünlerden, arızalı veya bozuk olan ürünler, garanti şartları içinde gerekli onarımın yapılması için Satıcıya gönderilebilir, bu takdirde teslimat giderleri Satıcı tarafından karşılanacaktır. Madde 6-A: İade işlemlerinde oluşacak teslimat masrafları SATICI kaynaklı olarak bozuk veya arızalı olarak üretilen ve ALICI tarafından teslim alınan ürünlerin 7 (yedi) gün içinde iade edilmesi durumunda teslimat masrafları SATICI tarafından karşılanacaktır. Herhangi bir arızası veya kusuru bulunmayan ürünün ALICI tarafından kabul edilmemesi durumunda ALICI'nın değişim hakkı mevcuttur. Buna rağmen ürünün iade edilmesi durumunda 7 (yedi) günlük sürenin dolmasına bakılmaksızın iade gerçekleştirildiğinde teslimat masrafları ALICI tarafından karşılanacak olup, ürünün tutarı ALICI'ya iade edilecektir. Ürünün Cinsi ve türü, Miktarı, Marka/Modeli, Rengi ve Tüm Vergiler Dâhil Satış Bedeli www.bilenn.com.tr adlı web sitesindeki ürünün tanıtım sayfasında yer alan bilgilerde ve işbu sözleşmenin ayrılmaz parçası sayılan faturada belirtildiği gibidir. SATICI teknik nedenlerden kaynaklanan fiyat güncelleme hatalarından sorumlu değildir. Ürünün peşin fiyatı ürün detayları ve fatura içeriğinde mevcuttur. Ürünün satış fiyatına yapılan vadeye göre fiyatı, ürün detayları ve fatura içeriğinde mevcuttur. Alıcının, kredi kartı ile ve taksitle alışveriş yapması durumunda taksit sayısına göre uygulanacak faiz, her ürün detayındaki "ödeme seçenekleri"nde açıkça yayınlanacaktır. ALICI, çalıştığı bankaya karşı 12. madde hükmünce sorumludur. Ürünün peşinat tutarı, ürün detayı ve fatura içeriğinde mevcuttur. ALICI, sözleşme konusu ürünün kendisine veya gösterdiği adresteki kişi/kuruluşa tesliminden itibaren 14 (Ondört) gün içinde cayma hakkını kullanabilir. Cayma hakkının kullanılması için aynı süre içinde Satıcıya faks, e-posta veya telefon ile bildirimde bulunulması ve ürün, 14. md. hükümleri çerçevesinde ve işbu sözleşmenin ayrılmaz parçası olan ve www.bilenn.com.tr web sitesinde ALICI tarafından kabul edilmiş olan önbilgiler gereğince, kullanılmamış olması şarttır. Bu hakkın kullanılması halinde, 3. kişiye veya ALICI'ya teslim edilen ürüne ilişkin fatura aslının iadesi zorunludur. Cayma hakkına ilişkin ihbarın ulaşmasını takip eden 14(ondört) gün içinde ürün bedeli ALICI' ya iade edilir ve 14 (ondört) günlük süre içinde ürün iade alınır. Fatura aslı gönderilmezse, ALICI'ya KDV ve varsa diğer yasal yükümlülükler iade edilemez. 1- Ürünler temiz ve kullanılmamış bir şekilde tarafımıza gönderilmelidir. 2- Ürün üzerinde herhangi bir özel işlem yapılmamalıdır (Daraltma, ütü izi vb.) 3- Ürünlerin pantolon paçası kesinlikle yapılmamış olmalıdır. 4- Ayakkabı ve terlik iadelerinde iadeler ürün kutusuyla gönderilmelidir, ayrıca ayakkabılarda kullanıma bağlı izler olmamalıdır(kullanılmamalıdır). MADDE 16: GİZLİLİK Kredi Kartı bilgileri kesinlikle saklanmaz. Kredi Kartı bilgileri sadece tahsilat işlemi sırasında ilgili bankalara güvenli bir şekilde iletilerek provizyon alınması için kullanılır ve provizyon sonrası sistemde tutulmaz. Alıcıya ait telefon, e-posta adresi, posta adresi gibi iletişim bilgileri alıcının siparişi ile ilgili standart ürün teslim ve bilgilendirme prosedürleri için kullanılacaktır. Ayrıca bazı dönemlerde Satıcı; sattığı ürünler ile ilgili kampanya, indirim, çekiliş, promosyon ve yeni ürünler ile ilgili haberleri, elektronik yada fiziksel yollarla alıcıya bildirebilir. Alıcı sipariş esnasında kullandığı e-posta adresi ile [email protected] adresine boş e-posta gönderdiğinde, Satıcı en geç 3 gün içerisinde Alıcıya bu tür bildirimleri durdurmakla yükümlüdür. İşbu sözleşmeden kaynaklanabilecek ihtilaflarda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca ilan edilen değere kadar Tüketici Hakem Heyetleri ile SATICI'nın Yerleşim yerlerindeki Tüketici Mahkemeleri tüketici mahkemesi bulunamayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir. Site üzerinden verilen siparişe ait ödemenin gerçekleşmesi durumunda ALICI işbu sözleşmenin tüm koşullarını kabul etmiş sayılacaktır. SATICI, söz konusu sözleşmenin site üzerinde, ALICI tarafından okunduğuna ve kabul edildiğine dair onay almaksızın sipariş verilememesini sağlayacak yazılımsal düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür. Teknik nedenlerle bu yazının geçici olarak gösterilememesi halinde SATICI işbu sözleşmeyi okumakla ve sipariş ödemesi yaptığında kabul ettiğini bilmekle yükümlüdür. 1943 yılında Sakarya'da faaliyetlerine başlayan firmamız geçen süreçte tekstil sektörünün birçok alanında siz değerli müşterilerimize hizmet sunmuştur. Günümüzde Hastane Giyim ve Mutfak Giyim ürünleri üzerinde kendisini uzmanlaştıran Bilenn Tekstil, Sakarya'dan Tüm Türkiye'ye ürün satışı yapmaktadır. Copyright © 2018 Bilenn Tekstil
allenai/c4/01023/85414
Kongre ve Kültür Merkezi görenleri hayran bırakıyor - denizlihaber.com - Denizli Haber, Denizli'nin en çok okunan gazetesi Kongre ve Kültür Merkezi görenleri hayran bırakıyor Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin en büyük projelerinden birisi olan ve kısa bir süre önce hizmete açılan Nihat Zeybekçi Kongre ve Kültür Merkezi, görenleri hayran bırakıyor. Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 14 Nisan 2019 Pazar, 17:26 Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılan Nihat Zeybekçi Kongre ve Kültür Merkezi, açıldığı günden buyana boş kalmıyor. Uluslararası standartlarında inşa edilen ve bölgenin en büyüğü olma özelliğini taşıyan merkez, görenleri de hayran bırakıyor. 500, 1000 ve 2000 kişilik salonları, nikah salonları, atölyeleri, seminer salonları ile Denizli’de kültür ve sanatın merkezi olan tesis hemen hemen her gün farklı bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Konser, tiyatro ve toplantıların yanı sıra 100 kişilik planetaryum (gezegen evi) da ziyaretçilere sıra dışı bir deneyim yaşatıyor. Bölgenin en büyük kongre ve kültür merkezinde gerçekleştirilen etkinliklere katılan vatandaşlar dev yatırıma hayran kalıyor. Kongre merkezine gelenlerden bazılarının yorumları şöyle: Rıza Gedikoğlu: Kültür ve sanata Denizli’de yapılan en büyük proje buydu. Çok güzel olmuş, salonları da gezdim çok beğendim. Denizli’nin böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Şehir merkezinde böyle bir tesisin olması da ayrı bir güzellik katıyor. Hasan Yılmaz: Denizli için çok güzel bir şey. 1975’ten bu yana Denizli’deyim. Böylesi hizmetler ihtiyaçlara yanıt veriyor. Verilen sözlerin gerçekleştirilmesinden dolayı mutluyuz. “Türkiye’ye örnek bir tesis daha kazandırdık” Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli’nin uzun yıllardır hayali olan dev tesisi kente kazandırmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek, açılışından bu yana hemen hemen her gün bir etkinliğe ev sahipliği yaptıklarını kaydetti. Tesisi ziyaret eden sanatçıların dev yatırıma hayranlıklarını açıkladığını ifade eden Başkan Zolan, “Denizlimize Türkiye’ye örnek bir tesis daha kazandırdık. Burası kısa sürede sanatın, kültürü kalbinin attığı yer oldu. Tesisimiz kültür ve sanat etkinliklerinin yanında kongre turizminde de aranan bir yer olacak” dedi. 23 Ağustos 2019 Cuma 22 35 Sıcak 24 Ağustos 2019 Cumartesi 22 37 Az Bulutlu 25 Ağustos 2019 Pazar 23 36 Sıcak 26 Ağustos 2019 Pazartesi 21 35 Az Bulutlu 81 - 0,655
allenai/c4/01023/85418
Polonya 1-2 Senegal maç özeti ve golleri (İZLE) 19 Haziran 2018, Salı 20:05 Polonya ve Senegal, 2018 FİFA Dünya Kupası H grubu mücadelesi kapsamında karşı karşıya geldi. Polonya Senegal maç özeti ve golleri haberimizde. FutbolArena - FİFA 2018 Dünya Kupası heyecanı son sürat devam ediyor. Polonya Milli Takımı ve Senegal Milli Takımı H grubu müsabakası kapsamında karşı karşıya geldi. Japonya'nın Kolombiya karşısında aldığı galibiyet sonrasında 3 puanın daha da önemli olduğu Polonya-Senegal mücadelesinden 3 puanın sahibi Senegal oldu. Polonya-Senegal maç özeti ve golleri haberimizde. Polonya Senegal Maçı Kaç Kaç Bitti? 2018 FİFA Dünya Kupası mücadelesi kapsamında Polonya ve Senegal, Rusya'da karşı karşıya geldi. Mücadeleye hızlı başlayan Senegal ekibi Polonya takımından Thiago Cionek'in kendi kalesine attığı gole ile 1-0 öne geçti. Mücadelenin ilk yarısı bu sonuç ile tamamlanırken karşılaşmanın 60. dakikasında M'Baye Niang kariyerinin en kolay gollerinden birini attı. Kalecinin hatasını değerlendiren Niang topu boş ağlara bıraktı. Mücadelede son gol ise Polonya takımından Kyrchowiak isminden geldi ve mücadele 2-1 sonuçla tamamlandı. POLONYA SENEGAL MAÇ ÖZETİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN senegal polonya izle
allenai/c4/01023/85419
Son Dakika Selin Gökbakar Haber ve Güncel Gelişmeler Son dakika Selin Gökbakar haberleri ile ilgili Milliyet'e eklenen tüm haberler bu sayfada yer almaktadır. Geçmişte yaşanan Selin Gökbakar gelişmeleri, bugün yaşanan en flaş gelişmeler ve çok daha fazlası sürekli güncel olan Selin Gökbakar haber sayfamızda... Selin Gökbakar haber başlıkları altta listelenmiştir. Son dakika haberleri de dahil olmak üzere şu ana kadar eklenen toplam 135 selin gokbakar haberi bulunmuştur. Selin Gökbakar'dan yılbaşı alışverişiKomedyen Şahan Gökbakar’ın eşi Selin Gökbakar, önceki gün Zorlu Alışveriş Merkezi’nde objektiflere yansıdı. Şahan Gökbakar 39 olduKomedyen Şahan Gökbakar, 39'uncu yaşını ailesi ve yakın dostlarıyla birlikte kutladı. Sallanan hellim!Eşi Selin Gökbakar ile Yunan adalarında tatil yapan komedyen Şahan Gökbakar, kendini beyaz teni dolayısıyla peynire benzetti. Şahan Gökbakar ailesini koluna kazıttı2015 yılında Selin Gökbakar ile nikah masasına oturan Şahan Gökbakar, ailesini koluna dövme yaptırdı. Gökbakarlar tatildeŞahan Gökbakar, eşi Selin Gökbakar’la çıktıkları tatilden kareleri sosyal medya hesabında takipçileri ile paylaştı. 'Seni gidi romantik serseri'Şahan Gökbakar, eşi Selin Gökbakar ile bu karesini sosyal medya hesabından "Seni gidi romantik serseri!" notuyla yayınladı. Şahan Gökbakar: Bizi Galatasaray bağlıyorKomedyen Şahan Gökbakar ile eşi Selin Gökbakar, evliliklerinin dördüncü yılını önceki akşam İstinyePark Zuma’da kutladı. Baş başa yemek yiyen ünlü çift, mekandan el ele çıktı. Şahan Gökbakar'dan nostaljik kutlamaŞahan Gökbakar, eşi Selin Gökbakar'la olan evliliğinin 4'üncü yılını eskilerin diliyle söylenen bir notla kutladı. Gökbakar, "4. sene-i devriyemiz, zevcem ile berhudarız" paylaşımını yaptı. Selin Gökbakar kitap yazmıyorKomedyen Şahan Gökbakar’ın eşi Selin Gökbakar, önceki akşam bir mekan çıkışı görüntülendi. Romantik ŞahanEşi Selin Gökbakar'la Avusturya'da yorgunluk atan komedyen Şahan Gökbakar, tatilinden paylaşım yapmayı ihmal etmiyor. Teklif ederse düşünürümŞahan Gökbakar’ın eşi Selin Gökbakar önceki gün Etiler’deydi. İki çocuk annesi, fit görüntüsüyle dikkat çekti. Arda Turan-Aslıhan çifti dadı istemediArda Turan'ın eşi Aslıhan Doğan, Kasım'da doğacak oğullarına dadı tutmayacak. Şahan'ın kiloları aldı başını gitti!Dün vatandaşlık görevi için sandığa koşanlar arasında Şahan ile Selin Gökbakar da vardı. 38 yaşındaki komedyen, aldığı kilolarla dikkat çekerken iki çocuk annesi eşi aksine incecikti.... Aşkları ilk günkü gibiÖrnek aile yaşantısıyla imrendiren komedyen Şahan Gökbakar'dan romantik paylaşım... Şahan Gökbakar'dan romantik paylaşım!Ünlü komedyen Şahan Gökbakar sosyal medyadan eşiyle fotoğrafını paylaştı! Çocuklar babaya emanetŞahan Gökbakar'dan Ela ve Deniz Efe adında iki çocuğu olan Selin Gökbakar, kız kıza eğlenceye çıktı. Selin Gökbakar teknenin dekorasyonunu yenilediŞahan-Selin Gökbakar çifti, çocuklarıyla birlikte Göcek’te lüks teknelerinde tatil yapıyor. Selin Gökbakar’ın bakım günüKomedyen Şahan Gökbakar’ın eşi Selin Gökbakar, önceki gün Bebek'te objektiflere yansıdı. Feyza Aktan Özcan Deniz ile evlenir evlenmez soyadını değiştirdiGeçtiğimiz günlerde Özcan Deniz ile nikah masasına oturan Feyza Aktan, vakit kaybetmeden sosyal medyadan soyadını değiştirdi. Şahan Gökbakar'dan kızına: İyi ki doğdun prensesimKomedyen Şahan Gökbakar, kızı Ela’nın birinci yaş gününü sosyal medya hesabından kutladı. Selin Gökbakar'dan eşine destekKomedyen Şahan Gökbakar’ın eşi Selin Gökbakar, önceki gün bir arkadaşı ile beraber Bebek’te görüntülendi. Selin Gökbakar'ın keyfi yerindeKomedyen Şahan Gökbakar'ın eşi Selin Gökbakar, geçtiğimiz gün Zorlu Alışveriş Merkezi'nde görüntülendi. Şahan'ın kolundaki dövmenin sırrıŞahan Gökbakar ile eşi Selin Gökbakar yılbaşını dostları Engin- Neslişah Düzyatan çiftiyle birlikte kutladı. Şahan Gökbakar: Size ne kardeşim biz kutluyoruz!Şahan Gökbakar çam ağacı süsleyip, yılbaşı kutlaması yaptığı için eleştirenlere yanıt verdi: “Size ne kardeşim! Biz kutluyoruz! Kendi dalganıza bakın” Şahane baba!Ünlü komedyen, işlerine rağmen oğlu Deniz Efe ile kızı Ela'yı ihmal etmiyor. Şahan'dan her doğuma 4 karat!Şahan Gökbakar eşi Selin’in 31. doğum gününü kutladı. Eşinin parmağındaki 4 karatlık pırlanta yüzüğü soranlara “Bizde adet bu. Her çocuk için ayrı aldık. Bir de evlenme teklif ettiğimde... Sen hesap et artık” dedi. Tektaş Roma'da ortaya çıktı!Şahan Gökbakar ile eşi, iki çocuğunun annesi Selin Gökbakar, İtalya'ya tatile gitmişti. Fotoğraflarda Selin Gökbakar'ın tektaşı dikkat çekti. Selin Gökbakar saç rengini değiştirdi'Kayhan' filminin çekimlerine devam eden Şahan Gökbakar'ın eşi Selin Gökbakar, önceki gün Bebek'te kuaför çıkışı görüntülendi. 'Roma'ntik Şahan!Son filmi 'Kayhan' için yoğun çalışan Şahan Gökbakar, eşi Selin Gökbakar'ı ihmal etmedi. Şahan Gökbakar'dan duygusal paylaşımKomedyen Şahan Gökbakar, ailesiyle olan fotoğraflarını birleştirerek, instagram'da takipçileriyle paylaştı. Şahan çocukları uyutup sevgilisiyle buluştu!Şahan Gökbakar, suşi yerken çektiği kareye "Çocukları uyutup sevgilimle buluştum" notu düştü.. Şahan Gökbakar'ı duygulandıran sürprizKomedyen Şahan Gökbakar, eşi Selin Gökbakar’ın hazırladığı süprizi sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Kral Şahan Gökbakar!Sinema ve reklamlardan milyonlarca lira kazanan Şahan Gökbakar, mütevazılığını yine konuşturdu. Ünlü komedyen, önceki akşam 38. yaşını eşinin elleriyle yapıp kral tacıyla süslediği pastasını üfleyerek kutladı. Hamarat Selin Gökbakar mutfaktaMuharrem Ayı olması nedeniyle birçok evde aşure telaşı yaşanıyor... Abi-kardeş el eleŞahan Gökbakar'ın eşi Selin Gökbakar, 2 yaşındaki oğlu Deniz Efe, kız kardeşi Ela'nın elinden tutarken çekilen kareyi paylaştı. Şahan'e yatırımAşçılıkta da en az komedideki kadar iddialı olan Şahan Gökbakar, bu tutkusunu yatırıma çeviriyor. Yeni bir restoran açmak için mekan arayan Şahan, mutfağa girip hayranlarına yemek yapacak. Şahan Gökbakar'dan eşine büyük jestKomedyen Şahan Gökbakar, Rumeli Hisarı'ndaki villasını satmaktan vazgeçti ve eşi Selin Hanım'ın üstüne yaptı. 'Şahan'e baba!Şahan Gökbakar'ın eşi Selin Gökbakar, Babalar Günü'nde duygusal bir paylaşım yaptı.
allenai/c4/01023/85421
LG Servis Televizyonumun Arızası İçin Yüksek Ücret Talep Ediyor! | Şikayetvar LG Televizyon Servis Garanti 1997744 Bir ürünün garantisinin bitmiş olması o markadan ve servisinden faydalanma kalitesinin bitmiş olması demek midir. LG firması ve servisi Mızrak Elektronik televizyonumun arızalanması nedeni ile 2. sınıf müşteri muamelesi yapmalarına maruz kaldım. Sonuçta ilgili servis tarafından televizyonumun arızası giderilmedi sebebi ise televizyonumun muadilinin piyasa fiyatı yaklaşık 1.500 TL iken benden tamir ücreti olarak 2.500 TL gibi fahiş bir rakam talep edilmiştir. Bu şikayetimi okuyanlardan ricam lütfen herkes aldığı ürünün garanti süresi içerisinde ve dışında ilgili firmanın gerek marka kalitesi ve gerekse servis kalitesini çok iyi araştırmasıdır. Özellikle LG marka ve Kayseri Mızrak Elektronik. Markalar Beko, Sony Eurasia, SEG, Samsung, Regal, Vestel, Arçelik, Philips TV, Sunny, Grundig Şikayetler LG Mega 1800 BTU İnverter Klima İç Ünite Su Akıtması...., LG Bir Haftalık Klima Soğutmuyor, Servisinde Muhatap Olacak Kimse Yok!, LG Servisi 10 Gündür Bekliyoruz!, LG Çamaşır Makinesi Aldım Çok Pişmanım! Kategoriler televizyon, elektronik, telefon, hat, montaj, firma, tv, garanti süresi, ekran, para, sonuç, müşteri hizmetleri
allenai/c4/01023/85423
İETT Araçlar Hep Bekletiyor ve Hep Kalabalık Geliyor! | Şikayetvar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Otobüs İett Yolcu 2114847 İETT Araçlar Hep Bekletiyor ve Hep Kalabalık Geliyor! Yıllardır minibüs mağduriyetine bir son verilemedi. Kadıköy-Maltepe-Kartal minibüs caddesine metro yapılsaydı, (Kadıköy-Kartal metrosu maalesef D100 karakolu üzerinde) emin olunuz şu anda Anadolu yakasında trafik sorunu önemli bir ölçüde çözülmüş olurdu. 17 numaralı otobüs, 10-15 dakikada bir gelmesi gerekirken hep bekletiyor ve hep kalabalık geliyor. Mavi minibüsler ise, her an geçmesine rağmen, onlarda akbil geçmiyor. Ayrıca aşırı gürültü kirliliği yaratıyor, kırmızı ışıklarda durmuyor. Sürekli yolcu potansiyeli gördükleri kişilere korna çalarak, etraftaki insanları rahatsız ediyorlar. Bugün 17 numarada nefessizlikten baygınlık geçirenler oldu, kavga çıktı. Lütfen bir şeyler yapın. Gozde 102 Okunma İstanbul Büyükşehir Belediyesi Temsilcisi03 Haziran 2016 Sayın Gözde D. ; sikayetvar.com sitesi aracılığıyla iletmiş olduğunuz başvurunuzda yer alan konu, değerlendirilmesi ve gereği için, 1-1569059226, 1-1569123526 başvuru numarası ile ilgili birimlerimize iletilmiş olup, bu sürecin sonunda yapılan değerlendirme ve işlem sonucu tarafınıza ayrıca bildirilecektir. Dilerseniz başvurunuzu 153 numaralı telefondan 1-1569059226,1-1569123526 başvuru numarası ile takip edebilirsiniz. İlginiz için teşekkür eder iyi günler dileriz. Ayrıca; sikayetvar.com sitesi aracılığıyla iletmiş olduğunuz İETT başvurunuzla ilgili işlem yapabilmemiz için başvurunuza konu olan hat numarası,tarıh,saat,durak ,kapı yada plaka ve yön bilgisi belirttiğiniz takdirde gerekli incelemeler yapılarak tarafınıza konuyla ilgili bilgi verilecektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü Beyazmasa Gozde 31 Mayıs 2016 2016 yılı şubat ve Mart aylarında da 153'ü arayarak 16 numaralı otobüsün kadıköyden hep geç kalktıgını şikayet ettim. Ama yine gereken yapılmadı. Gozde 17 Eylül 2014 Hiçbir yardımda bulunmayan bir cevap verdiler. Problem aynen devam ediyor. Umursamıyorlar bile. Yazık.. Çok yazık.. Markalar Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Konya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Manisa Büyükşehir Belediyesi, Maltepe Belediyesi, Ümraniye Belediyesi
allenai/c4/01023/85424
Klansman Dışı - Caner Efe | Köşe Yazıları HaberlerSpor Yazıları Taraftarlar YazılarıKlansman Dışı GeriCaner Efe Klansman Dışı 16.05.2018 - 09:04, Son Güncelleme: 16.05.2018 - 09:04 33. haftaya rakiplerinin kazanmasıyla birlikte Başakşehir’den 3,Galatasaray’dan ise 6 puan ve 7 gol averajı farkı ile geride giren Fenerbahçe hem aldığı 3 puan ile hem Başakşehir’in önüne geçti,hem de aldığı 7-0 lık skor ile Galatasaray ile arasındaki averaj farkını dengeledi.Fenerbahçe adına hem gelen skor hem de atılan gollerin estetikliği açısından oldukça tatmin edici bir maç olurken,Karabükspor tarafında ise Kage,Osman ve Tayyib Talha haricinde kendini göstermeye çalışan,ekstra çaba sarf eden ekstra bir oyuncunun sahada olmaması düşündürücüydü Karabükspor takımı,kırılganlığı dolayısıyla oyundan çok kolay kopabilen ve dağılabilen bir yapıya sahip.Nitekim bu dağılma maçın henüz 2 dakikasında Kravchenko’nun kendi kalesine attığı gol ile oldukça erken yaşandı.Santrafor oynamayı bilen yani temel santraforluk becerilerini birazcık olsun kullanabilen bir oyuncu Karabükspor savunmasını çok rahatlıkla zorlayabilirken,Fernandao gibi fiziğini çok iyi kullanan ve Soldado gibi asist sayısı neredeyse gol sayısına denk olan bir oyuncunun aynı anda sahada olması Karabükspor adına yaşanacak hezimetin adeta habercisi oldu.Nitekim Soldado’nun 1 gol 2 asistlik,Fernandao’nun ise 2 gollük istatistiği ile atılan 5 gole yaptıkları direkt katkıyla da bu formasyon değişikliğinin işe yaradığını görebiliyoruz.Bu ikiliye adam eksiltebilme özelliği olan Aatıf da dahil olunca,Fenerbahçe takımı rakip ceza alanında adeta at koşturdu. Fenerbahçe takımı,gerek attığı 7 gol gerekse bu gollerin estetikliği ile her anlamda karşılaşmadan istediğini alarak ve tatmin olarak sahadan ayrıldı.Karabükspor adına ise,evinde oynadığı son Süper Lig karşılaşmasında alınan böylesine farklı bir skor ve oyuncuların tükenmişliği oldukça umut kırıcı oldu.Özellikle tecrübesine güvenilerek devre arasında takıma dahil edilen Ergin Keleş ve Murat Akın’ın bu umarsız hali,gelecek sezon hazırlıkları yapılırken değerlendirilip,düşünülmesi gereken bir husus olmalı. Yenilen 7 gole rağmen yaklaşık 4-5 ciddi hücum fırsatı yakalayan Ergin,üst üste girdiği ofsaytlar ve Volkan ile kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaçırdığı gol ile gelecek sene bu takımın santraforu görevini üstlenebilmesi konusunda güven vermiyor.Murat Akın ise,Fenerbahçeli oyunculara karşı olan fiziksel dezavantajını görmezden gelip,fiziksel mücadele konusunda bu kadar ısrar etmesi neticesinde defalarca top kaybı yaptı.Bunlardan birkaçını da özellikle 1. bölge ile 2. bölge arasındaki geçiş alanlarında yani kontra hücum yemeye müsait olan noktalarda yaptı.Murat Akın tecrübesinde bir oyuncunun bu tarz acemilikler yapması kabul edilebilir bir durum değil. Bu kadar güvenilerek takıma dahil edilen bu oyuncuların gösterdiği performanslar bir yana,Tayyib Talha savunmada gösterdiği performansı ile yine ortalamayı tutturdu.Kimi zaman ise ekstra müdahaleleri ile de ortalamanın biraz üstüne çıktı. Herve Kage ise,takıma dahil edildiği günden bu yana belkide topla en haşır neşir olup,futbol becerilerini ortaya koymaya çalıştığı karşılaşmasını oynadı.Bu tarz maçlar aynı zamanda bir vitrin niteliği taşıdığı için oyuncuların kendilerini göstermeye çalıştığını görmek sevindirici bir durum.Ancak Kage gibi becerilerine güvenilerek takıma dahil edilen bir oyuncunun bu becerilerini sadece vitrin olarak gördüğü maçlarda göstermesi,yani bir nevi maç seçiyor olması da bir o kadar da düşündürücü ve üzücü bir durum. 34 haftalık maratonu Trabzonspor deplasmanıyla sonlandıracak Kardemir Karabükspor,umarım Süper Lig’e yakışan bir mücadele ve oyun ile son kez sahaya çıkar ve lige kendine yakışır bir şekilde veda eder. Galatasaray Doğa Sigorta 70-68 Buducnost
allenai/c4/01023/85425
İzmir’in Konak bulamak isteyenler 21 şüpheliden 14’ü adliyeye sevkedildi. İki ayrı operasyonda yakalanan teröristlerin birbirleri ile bağlantılı olduğu, teröristlerden 2’sinin Güneydoğu’da patlatılan bombalarda parmak izlerinin eşleştiği öğrenilirken Mardin’in Kızıltepe ilçesinde yol kenarına park edilmiş Alman plakalı şüpheli bir araç içerisinden uzaktan kumandalı 3 adet bomba yüklü tüpün üstünde çıkan parmak izinin yakalanan ’Mervan’ kod adlı S.Ö. olduğu ortaya çıktı. Geçen cuma akşamı, Basmane semtinde asayiş uygulaması yapan Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı yunus ekipleri, şüphe üzerine durdurdukları otomobilde arama yaptı. Otomobilde yapılan aramada; bomba düzeneği, 3 el bombası ve 2 tabanca ele geçirilirken, 4 kişi gözaltına alındı. Yapılan detaylı soruşturma sonucu gözaltına alınan zanlılardan ikisinin terör örgütü PKK tarafından kırsaldan eylem yapmaları için gönderildikleri tespit edildi. İzmir polisi, derinleştirdiği soruşturmada, yakalanan 4 zanlı ile irtibatlı oldukları ileri sürülen kişilere yönelik devam ettirdiği operasyonda, Manisa’da ve İzmir’de 20 kişiyi daha gözaltına aldı. Otomobilde gözaltına alınan zanlılardan 2 teröristin, Mardin Nusaybin ilçesinde süren operasyonlara, sokaklara bomba düzeneği koyan teröristler arasında oldu, zanlıların Ege Bölgesi’nde eylem yapmak için geçtiğimiz 26 Nisan’da otomobil ile Manisa’nın Turgutlu ilçesinde bulunan ve kendilerini bekleyen mevsimlik işçilerin yanına geldikleri ve burada kaldıkları belirlendi. Otomobilde yakalanan 4 teröristin üzerinde çıkan kamera ve flaş bellekte, geçen 28 Nisan’da Manisa’nın Soma ilçesinde yola tuzaklanmış uzaktan kumandalı iki el yapımı patlayıcı belli aralıklarla patlatıp, bir astsubayın yaralanmasına neden olayda, teröristlerin dağlık alandan, çalıların arkasından kamera ile çektikleri görüntülerin çıktığı öğrenildi. 15 kilo patlayıcı ile yakalanan zanlı A.K.’nin, yaklaşık 3 ay önce İzmir’e patlayıcıyı getirdiği tespit edilmiş. Polisin, kurye A.K.’yi İzmir’e ilk geldiği andan itibaren adım adım takip ettiği, kırsal kesimden gelmesi beklenen bombacı, ilk yapılan operasyonda yakalanması üzerine Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin harekete geçip yakaladığı ortaya çıktı. İlk yakalanan ekipte, bomba düzeneği yakalanırken ikinci yakalanan ekipte ise patlayıcı madde yakalandığı, bağlantıda olan terörsitlerin, büyük bir eylem peşinde olduğu ileri sürüldü. MARDİN’DEKİ BOMBALARDA PARMAK İZLERİ ÇIKTI Öte yandan, İzmir Terörle Mücadele, İstihbarat Şube Müdürlüğü ve MİT’in ortaklaşa düzenlediği ve ilk olarak otomobilde bomba düzenekleri ile yakalanan 4 zanlıdan PKK’nın dağ kadrosunda yer aldığı ileri sürülen ’Mervan’ kod adlı S.Ö. ile ’Sero’ kod adlı E.A.’nın parmak izlerinin Mardin’in Derik, Kızıltepe ve Nusaybin ilçelerinde, Şubat ve Mart aylarında sokaklara döşenilen ve patlatılan bombalarda eşleştiği ortaya çıktı. Ayrıca, geçtiğimiz 29 Şubat, Kızıltepe ilçesinde yol kenarına park edilmiş Alman FL WW 102 plakalı otomobilde, uzaktan kumandalı 3 adet bomba yüklü tüp tespit edilmiş ve patlatılmadan polis ekiplerince imha edilmişti. Bu bombanın üzerinde ’Mervan’ kod adlı S.Ö.’nün parmak izinin çıktığı bildirildi. Her iki operasyonda da yakalanan toplam 21 zanlıdan 7’si emniyetteki işlemlerinin ardından serbest kalırken aralarında bombacılar S.Ö. ve E.A.’nın da bulunduğu 14 kişi, bugün öğle saatlerinde adliyeye sevkedildi.
allenai/c4/01023/85426
Amd rx 5700 ve rx 5700xt ekran kartı (ANA KONU) » Sayfa 83 - 93 Bu Konudaki Kullanıcılar: kimiferhat Daha Az 09 Kasım 2019 00:52:32 Beyler konudan bağımsız bir sorum var. Corsair HS60 kullanıyorum mikrofon sesi sürekli karşıya veriyor hassasiyetini düşürüyorum bu seferde sesim az gidiyor. Sürücüleri sildim yükledim ama yok çözülmedi bir türlü. USB Ses kartıyla kullanıyorum mikrofonu kullanmak için. 09 Kasım 2019 06:11:26 Windows 10 da arka planda mikrofona erişimi olan bir uygulama buna neden olabilir. Mikrofona erişim sağlayan uygulamaları tek tek kapatarak deneyin. Corsair Hs60' ın sürücüsü başka bir sürücüyle çakışma veya aynı IRQ'yu ortak kullanıyor olabilir. Böyle bir durumda IRQ hattını değiştirmeyi deneyebilirsiniz. 09 Kasım 2019 10:50:37 Arkadaşlar şu an Trendyol'da Gigabyte 2978'e düşmüş... 09 Kasım 2019 11:20:11 Orijinalden alıntı: Recep Eliçevik Ürünü bende takip ediyorum. Pulse ile bunun arasında kaldım. Bilen arkaaşlar yorumlayabilir mi ? Pulse nitro ve gigabyte 3 fanlı modelinden hangisi daha iyi soğutma performans vb gibi konularda ? 09 Kasım 2019 11:34:43 sıkıntısız kartlardan mı bu? nitro ile karşılaştırıldığında iyi mi ? ucuzken alalım bari Recep Eliçevik kullanıcısının, bahsedilen mesajını gör 09 Kasım 2019 11:50:06 Cevap için teşekkürler hocam. Bu IRQ hattını nasıl değiştiriyoruz? 09 Kasım 2019 11:58:15 Pro olarak oynayan hiç bir fps oyuncusu 32" hatta 27" tercih etmez hocam. Hedef büyüyor demişsiniz ama sizin kontrol etmeniz gereken alan da büyüyor. 09 Kasım 2019 12:16:03 Çıktığından beri bad company 2 oynuyorum, assault sınıfında leaderboardsda dünya 1.liğim var. Benim için büyük ekran daha iyi oyun demek, bu benim fikrim tabi. Bu tercihle assault sınıfında en çok oynanan zamanda 1.olmuşsam pro oyuncuların tercihleri hep her zaman herkes için aynıdır ve doğrudur, herkes aynı ekipman ve donanımla oynamalıdır anlamına gelmez diye düşünüyorum. Sonuçta herkes kendi rahat ettiği donanım ve sisteme göre tercihini yapıyor. 09 Kasım 2019 14:35:56 IRQ paylaşımı önleme 09 Kasım 2019 16:17:52 Arkadaşlar asus rog mu yoksa nitro+ mı arada fiyat farkı yok hangisi tercih edilmeli? 09 Kasım 2019 16:19:55 sapphire veya powercolor tercih edilmeli. geri kalanlar bana tırt geliyor. 09 Kasım 2019 16:24:52 Aslında amd denilince akla zaten sapphire geliyor da 7970 almıştım vakti zamanında asus gayet memnun kalmıştım hey gidi günler:) 09 Kasım 2019 16:30:48 Hocam Asus'un fiyatı daha pahalı değil mi? Ucuza nerede buldunuz? 09 Kasım 2019 16:33:06 Sıkıntısız olduğu söyleniyor hocam, nitro, pulse ve gigabyte arasında kaldım bende... Uyurgezzer kullanıcısının, bahsedilen mesajını gör 09 Kasım 2019 17:10:27 Hocam teşekkürler sonucu deneyip size yazarım. 09 Kasım 2019 17:27:28 arkadaşlar sistemimi yavaş yavaş değiştirmek istiyorum elimde amd fx 8350 işlemcisi var 5700 xt pulse alsam sıkıntı yaşar mıyım geçiş aşamasında? anakartım da gaming filan değiş standart bir şey 09 Kasım 2019 17:34:28 2 hafta önce yayınlanmış, piyasadaki 5700 xt kartların bir çoğu var. Bence sessizlik serinlik ve görsellik olarak en iyisi sapphire rx 5700 xt nitro+ 09 Kasım 2019 17:37:35 Daha önce alışveriş yaptığım bir satıcı var, 3 4 arkadaş kendisinden sistem topladık asus rog 5700 xt yi 3400 e veriyor şuanda bana ondan fiyat farkı yok arkdaşım Bahsedilenler: Recep Eliçevik 09 Kasım 2019 17:47:04 Sinerji'de 5700 xt pulse 2900e düşmüş. 11.11 kuponuyla da en düşük bu kadar olur sanırım hatta sinerji oyun kampanyasına dahilse oyun hediyesi de olur. İhtiyacı olan kaçırmasın. 09 Kasım 2019 18:08:17 şuan pulse modeli de 2900TL arkadaşlar, trendyolda iyi indirimler var.Almak isteyenler bir göz gezdirebilir.Ama tabiki de bnm almak istediğim 1 ürün bile indirim de yok :D gerçi nitro+ var ama onu da 11.11 de alıyorum 3400TL vermek yerine 3100-3150 ye kapatırım n11 den kuponla yine de beklemek isteyen arkadaşlar için https://www.trendyol.com/sapphire/rx-5700-xt-nitro-8gb-gddr6-256bit-dx12-amd-radeon-ekran-karti-11293-03-40g-p-31554713?boutiqueId=316717&merchantId=105013 < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi okayynn -- 9 Kasım 2019; 18:11:45 >
allenai/c4/01023/85428
Merkez döviz alımını yakında sıfırlayabilir - Erdal SAĞLAM Haberler>Yazarlar>Erdal SAĞLAM>Merkez döviz alımını yakında sıfırlayabilir Merkez döviz alımını yakında sıfırlayabilir MERKEZ Bankası son günlerdeki kur yükselişinden rahatsız oldu ve dün bu artışı durdurmak için bir adım daha attı. Günlük döviz alım miktarını 10 milyon dolar daha azaltan Merkez Bankası’nın son dönemde yaptığı toplam indirim 20 milyon doları buldu. Merkez Bankası artık ihalelerde günde 30 milyon dolar alacak Merkez Bankası’nın bu adımı piyasalarda istediği etkiyi yapmadı. Hatta tam tersine Merkez Bankası’na “Geç kaldın, bu adım kurdaki çıkışı durdurmaz” mesajı verir gibi, kurlar dün bu açıklamadan sonra daha da yükseldi. Uzmanlar piyasanın Merkez Bankası’na çok açık bir mesaj verdiğini belirtirlerken, yakında Merkez Bankası’nın daha önemli adımlar atması gerekeceğini ifade ettiler. Sektördeki beklenti, “Yakında Merkez Bankası’nın günlük döviz alım ihalelerini tümüyle durdurma kararı vermesi” yönünde. Dün 10 milyon dolarlık döviz alım indirimine verilen tepkinin, Merkez Bankası’na yeni kararlar alması, daha ciddi davranması gerektiği konusunda uyarı olacağı tahmin ediliyor. Konuştuğumuz bankacılar, Merkez Bankası’nın döviz sepetinin değerinin 2’nin üzerine çıkması üzerine harekete geçtiğini hatırlatarak, “Piyasa otoriteyi test ediyordu, otoritenin hassas olduğu kur seviyesi de böylece ortaya çıkmış oldu” şeklinde değerlendirme yaptılar. Buradan da yola çıkarak, Merkez Bankası’nın yakında döviz alımını durduracağı görüşündeler. Sepet değeri 1.95’in üzerine çıktığında Merkez Bankası ilk adımı atıp günlük döviz alım miktarını 10 milyon dolar indirirken, değer 2’nin üzerine çıkınca bir indirim daha yaptı ama belli ki bu küçük adımlar yetmiyor... Bir bankacı, kurlardaki yükselişin artık enflasyon açısından da tehlikeli hale geldiğini, kurların fiyatlara yansımasının artık kaçınılmaz olduğunu hatırlatarak, “Merkez Bankası kura daha ciddi müdahale etmezse, bırakın kuru artık enflasyonun yükselmesini de umursamadığını göstermiş olur” şeklinde konuştu. Dolayısıyla artık kurların fiyat istikrarı açısından da müdahale edilmesi gereken bir noktaya geldiğini, Merkez Bankası’nın yakında alımları sıfırlayarak bir açıdan da enflasyonla mücadeleye hala önem verdiğini de göstermiş olacağını söyledi. SADECE ALIM İHALELERİ BELİRLEMEZ Merkez Bankası dünkü açıklamasında, daha önceki “karşılığında çıkacak TL de daralacağı için, yılın ikinci yarısında günlük döviz alım miktarının azaltılmasının yeni munzam karşılık artışlarını engelleyeceğinin” söylediğini hatırlattı. Son dönemde bazı Avrupa ülkelerinin kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ve global büyümeye ilişkin endişelerin artmasının risk iştahını olumsuz etkilediği, içinde bulunduğumuz gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını zayıflatmaya devam ettiği kaydedilen açıklamada, bu nedenle miktarın 30 milyon dolara indirildiği belirtildi. Açıklamanın sonunda ihalelere ilişkin önümüzdeki günlerde tekrar değerlendirme yapılacağı belirtilirken, “Günlük ihale tutarlarında önceden duyurularak her iki yönde de değişiklik yapılabileceği gibi, gerek duyulursa ihalelere kısa ya da uzun süreli olarak ara verilebilecektir” denildi. Bankacılar açıklamaların sonunda her zaman bu tür ibarelerin yer aldığını ancak bu kez lafta kalmayıp, yakın zamanda alımın sıfırlanmasını beklediklerini söylüyorlar. Bir bankacıya “Peki, döviz alım miktarı tümüyle sıfırlanırsa kurdaki çıkış durur mu?” diye sorduğumda ise “Belli olmaz” yanıtı aldım. Bununla birlikte Avrupa ekonomisi, ABD’deki büyüme süreci ve içerideki siyasi hareketlenmelerin tümünün, kurlardaki seyrin belirlenmesine etki yapacağı, günlük döviz alımlarının durdurulmasının kuru tek başına belirleyemeyeceği de unutulmamalı. Doğan HIZLANErzurum’da kitap fuarı25.04.2019 Sinem VuralDemet Akalın’ı bir de benden dinleyin25.04.2019 Cihan ŞENSÖZLÜTrump’ın tercihi ‘beleş’ enerji25.04.2019 Yalçın BAYERGazipaşa tropikal meyvede büyüyor25.04.2019 Gündem yapısal reformlar olacak
allenai/c4/01023/85431
Hereke MYO’da İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi 20-21.04.2017 tarihlerinde, Kocaeli Üniversitesi Hereke MYO çalışanlarına yönelik, “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi”, Öğr.Gör.Cengiz SOYKAN tarafından Hereke Meslek Yüksekokulu Konferans salonunda gerçekleştirildi. Mesleki kazalardan korumak ve çalışma sürecinde olası riskleri önlemek amacıyla düzenlenen eğitime Akademik ve İdari personelimizin tümü katıldı. Eğitimin Sağlık Konuları bölümünde, “Meslek hastalıklarının tanımı ve sağlık hizmetlerinde ilk yardım”, “ Biyolojik etmenler” Meslek hastalıklarının psikososyal risk etmenleri ile Meslek hastalıklarından korunma prensipleri ve korunma tekniklerinin uygulanması” konularında sunumlar gerçekleşti. Teknik Konular bölümünde ise; sağlık hizmetlerinde kimyasal, fiziksel risk etmenleri ile sağlık hizmetlerinde güvenlik ve sağlık işaretleri, sağlık hizmetlerinde ergonomik risk etmenleri, elle kaldırma ve taşıma, parlama, patlama ve yangın ve yangından korunma, iş ekipmanlarının güvenli kullanımı, ekranlı araçlarla çalışma, elektrik, tehlikeli, riskleri ve önlemleri, İş kazalarının sebepleri ve korunma prensipleri ile tekniklerinin uygulanması, kişisel koruyucu donanım kullanımı, iş sağlığı ve güvenliği genel kuralları ve güvenlik kültürü ve tahliye ve kurtarma konularında bilgiler verildi. Eğitimin sonunda Müdür Yardımcısı Öğr.Gör. Uğur YÜCEL, öğrencilerimizin ve çalışanlarımızın sağlığının her şeyden önemli olduğu, tamamlamış olduğumuz eğitimin çalışma koşullarımızın daha da iyi olmasına katkı sağlayacağını belirtti ve İş Güvenliği Uzmanımız Öğr.Gör.Cengiz SOYKAN’a teşekkür etti.
allenai/c4/01023/85433
Türkiye Ekonomisi ve Son Gelişmeleri - GZT Dolarda düşüş sürüyor: 9 aylık dönemin en düşük seviyesi görüldü Dolar/TL kuru 9 aydan bu yana ilk defa 3,40'ın altına geriledi. Çalışanına elden maaş ödeyen patron yandı! Türkiye ekonomisini milyarlarca liralık zarara uğratan kaçak işçilikle mücadelede yeni bir yol haritası hazırlandı. Üretici bu haberi bekliyordu: Fındık fiyatı belli oldu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, fındık alım fiyatlarını açıkladı. Yurdun dört bir yanında kendiliğinden yetişen kenger bitkisinin kök kısmından elde edilen kenger sakızının kilosu 600 TL Türk gıda devi 181 milyon liraya Japonlara satıldı Japon gıda şirketi Ajinomoto , Kükre Gıda'nın yüzde 50'sini yaklaşık 181 milyon liraya satın aldığını açıkladı. Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5,1 büyüdü Türkiye İstatistik Kurumu, yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Atatürk Havalimanı'nda 2017'nin rekoru kırıldı Dün İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 1468 uçak trafiği ile bu yılın rekorunun kırıldığı bildirildi. Tüm zamanların uçak r Sözlü sınavla 40 personel alınacak Türk Standartları Enstitüsünce (TSE) 12 uzman yardımcısı, 2 avukat, 24 memur ve 2 şoför olmak üzere toplam 40 personel a Rus otomotiv devi GAZ, Türkiye'deki üretim yelpazesini genişletti Rusya'nın en büyük ticari araç üreticilerinden GAZ, Sakarya'da GAZelle NEXT marka kamyonet üretimine başladı. İnternetten alışveriş yapanların dikkatine! BDDK, kredi kartı sahiplerine tanınan süreyi yıl sonuna kadar uzattı. 'Müteahhitlik sektöründe 46 firmayla dünya ikincisiyiz' Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, müteahhitlik sektöründe önemli başarılara imza atan Türk firmalarının 46 firmayla Çin'den Öğrenci servislerinin yeni ücret tarifesi belli oldu İSPARK’tan havalimanlarında 1 saat ücretsiz otopark müjdesi Araç sahipleri artık o ücreti ödemeyecek Tek sermayesi 5 TL'lik dikiş iğnesiydi, şimdi patron oldu Kahramanmaraş’ta tek sermayesi dikiş iğnesi olan 28 yaşındaki 1 çocuk annesi Merve Ekici, kendi işinin patronu olurken, “Yaptığımız zor bir iş ama isteyen bütün kadınlar yapabilir ve para kazanabilir” Solucan gübresi işi ayda 20 bin kazandırıyor Müdürlüğü bırakıp, solucan gübresi işine giren Mahmut Şanverdi, bugünlerde paraya para demiyor. Devlet ve devlete bağlı müesseselerde çalışan işçilere bu yıla ilişkin ilave tediyenin birinci yarısı 25 Ağustos'ta, ikinci yarısı 25 Aralık'ta verilecek. Maliye bakanından vergi indirimi açıklaması Maliye Bakanı Naci Ağbal mobilya, elektronik eşya ve konutlardaki vergi indirimlerinin süresi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Dolar 3,45 TL'in altında Kurban Bayramı tatili nedeniyle yurt içinde kapalı olan piyasalarda piyasaların kapalı olduğu günde, dolar/TL, güne yatay seyirle başladıktan sonra 3,45 seviyesinin altına geriledi. Kahramanmaraş’ta tek sermayesi dikiş iğnesi olan 28 yaşındaki 1 çocuk annesi Merve Ekici, kendi işinin patronu olurken, “Yaptığımız zor bir iş ama isteyen bütün kadınlar yapabilir ve para kazanabilir” dedi. Avrupa'dan ülkemize 1 milyar liralık yatırım Son dönemde Türkiye'yi yaptıkları açıklamalarla her fırsatta kötüleyerek yatırımcıları kaçırmaya çalışan AB üyesi hükümet yetkililerinin çabaları boşa çıktı. Avusturya'lı dev holding Türkiye'ye 1 milyar liralık yatırım yapacağını açıkladı. İSPARK, Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında sürücüleri sevindirecek yeni bir uygulama başlatıyor. Bayram tatilinde 1,5 milyar liralık yakıt tükettik! Kurban Bayramı tatilini de içine alan 6 günlük sürede benzin ve motorin için yaklaşık 1,5 milyar lira ödendi. İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Konya'da okul servislerinin 2017-2018 eğitim-öğretim yılı ücret tarifeleri belli oldu. Türk Standartları Enstitüsünce (TSE) 12 uzman yardımcısı, 2 avukat, 24 memur ve 2 şoför olmak üzere toplam 40 personel alınacak. Norveçliler Türkiye'ye gelmek için '#EvetBenGidiyorum' kampanyası düzenledi Norveçliler, seyahat acentelerinin Türkiye'ye olan tur ve uçuş sayılarını azaltmasına, biletlerin de pahalı satılmasına tepki göstererek sosyal medya üzerinden #EvetBenGidiyorum (#JaJegReiser) isimli kampanyayla şikayetlerini dile getirdi.
allenai/c4/01023/85435
Sercan-Nurcan ikilisi olarak bilgi verme amaçlı olarak hazırladığımız blogumuza hoşgeldiniz.Blogumuzda yer alan en iyi firmalar vs. tanıtımlar kişisel düşünceler eşliğinde oluşturulmuştur.Umarız blogumuzda iyi zaman geçirirsiniz :) Eşim ile birlikte Eskişehir Web Tasarım Firmaları'nı arama maceramız yeni bir kumrucu dükkanı açma fikrimiz ile başladı.Yıllarca başkalarının yanında çalıştıktan sonra eşimle az da olsa belli bir birikim sağlamayı başarmıştık.Daha uzun yıllar başkalarının emrinde çalışmak yerine ufakta olsa sevimli bir kumrucu dükkanı ile kendi işimizi yapıp çok daha mutlu bir hayata sahip olacağımızı düşündük.Çünkü özellkle eşim ileride çocukta olduktan sonra özel sektörde çalışmaya devam etmesi çok zor görünüyordu.Ancak kendi işimiz olursa bir şekilde hem iş hem çocuk birlikte gidebilir,bu sayede eşim hem iş hayatından ayrılmasına gerek kalmayacak hemde kendi işimizde rahat rahat çocuğumuzu büyütebilecekti.Bu amaçla öncelikle eşim ile birlikte çalışmış olduğumuz yerlerden ayrılmadan iyi bir araştırma yaptık.Sizlere bu yazımda Eskişehir'de sevimli bir kumrucu açma hikayemiz ve bu dükkan açma sürecinde bize en çok para kazandıracak olan interneti Eskişehir'de ki en iyi web tasarım firmaları ile aramızda geçen olayları sizlere yardımcı olma açısından ayrıntıları ile inceleyip yazımızda yer verdik.Unutmayın devir bilgisayar ve internet devri.Yeni bir işletme kuruyorsanız eğer mutlaka bir websiteniz ve size internet üzerinden rahatlıkla ulaşabilen müşterileriniz olmak zorunda. Eskişehir'de artık en büyüğünden en küçüğüne neredeyse tüm yeme içme mekanları interneti fazlası ile kullanıyor.Facebook sayfaları başta olmak üzere sizi kendilerine çekebilmek için internetin tüm mecralarını kullanan işletmeler arasından,bu işi iyi ve kaliteli yapanlar 1 değil 3 adım öne çıkıyor.Örnek vermek gerekirse Eskişehir'de Batıkent Mahallesinde oturuyorsunuz.Akşam saati canınız kumru çekti ve size en yakın kumrucuyu bilmiyorsunuz.Siz dahil artık bir çok kişi böyle durumlarda interneti kullanarak belli bölgelerdeki kendi zevklerine uygun yeme içme yerlerini tercih ederek internette karşılarına çıkan ilk mekanları tercih ederek,bu mekanlara para kazandırıyor.İstediğiniz kadar iyi olun isterseniz Eskişehir'in en iyi işletmesi olun sizi bilmeyen biri internette araştırma yaparken eğer siz çıkmıyorsanız maalesef bu müşterinin size ulaşma imkanı neredeyse imkansız oluyor.Bu nedenle her ne iş yaparsanız yapın mutlaka Eskişehir Web Tasarım firmalarına giderek profesyonel yardım almalısınız.Benim adım,sanım,tanıdıklarım yeter gibi cümleler asla kullanmamalısınız ki işletmeniz uzun süreli olsun. Bizmde kumrucu dükkanımızı kurma aşamasında dikkat edeceğimiz en önemli noktalardan biri bu oldu.Kumrucumuzu profesyonel bir şekilde tanıtacak özellikle Eskişehir mobil web tasarım konusunda deneyimli bir web tasarım firması aramaya başladık.Mobil tasarım konusu bizim için çok önemliydi.Çünkü artık insanlar internete yüzde 80 mobil internet üzerinden giriyor ve ihtiyaçlarını bu şekilde karşılıyorlar.Eğer bizim mobil web sitemiz olmazsa yapmış olduğumuz tüm yatırımlar heba olabilir,eşimle ben bu işten çok zararlı çıkabilirdik.Bu nedenle hem sosyal medya danışmanlığı yapan hemde her türlü cihaza uyumlu web site tasarımları yapan kaliteli bir Eskişehir web tasarım firması bulmaya yönelik geniş çaplı çalışmalarımız başlamış oldu. Kumrucu işine girerken ilk başlarda dükkan düzeni,tezgah gibi ayrıntılar bizi uğraştıracak gibi düşünüyorken asıl uğraştıran şey kaliteli ve işini iyi yapan bir web tasarım uzmanı bulmak oldu.Gittiğimiz çoğu yer daha ne istediğimizi bile anlatmadan bize fiyat çıkararak hemen parayı alıp işine bakma mantığında oldukları için pek içimize sinmedi.Çünkü bize vereceği hizmeti bile daha anlatamazken sadece para odaklı web site kurulumu şu kadar demesi bizi nedense memnun etmedi.Gezdiğimiz firmaların çoğu web site kurulumu bu fiyat diyerek hiçbir ayrıntılı bilgi vermeden diğer müşterilerle ilgilenmeye başladılar. Aslında bizim merak ettiğimiz şeyler arasında ücret sonda geliyordu.Çünkü aşağı yukarı web site kurma işleri aynı fiyatta önümüze servis ediliyordu.Ancak bizim merak ettiğimiz bu web site bize nasıl faydalı olur?Nasıl belli kelimelerde ön plana çıkarız.Bizim kumrucumuz için sağlam ve uzun vadeli seo çalışması yapacaklar mıydı?Bunları merak ediyorduk.Gezdiğimiz yerlerden çok azı seo çalışmaları ile ilgili bilgi verdi.Ancak bu bilgiler genelde havada kalan tabi bakarız,yapmaya çalışırız gibi inşallah maşallah sözlerinden öteye gitmedi.Bizde içimize sinen bir yer bulamadığımız için web site kurulumu işimizi biraz askıya alarak dükkanın diğer işlerine yoğunlaştık. Websitelerinin firmalar için ne denli önemli olduğunu aşağıdaki videoyu izleyerek anlayabilirsiniz. Dükkanın diğer işleri ile uğraşırken yiğenim Atilla yanımıza gelerek bize 1 günlüğüne yardımcı oldu.Ona web tasarım konusunda yaşadığımız sorunu anlatınca şuan çalıştığı vinç kiralama şirketinin web tasarım işlerini yapan firmanın gayet iyi olduğunu ve birde onlarla görüşmemizi isteyerek iş yerini arayarak telefon numaralarını aldı.Bizede bu olayı biran önce halletmemizi website kurulsa bile belli noktalara gelmesinin zaman alacağını söyleyen Atilla iş yerimizden ayrıldı.Diğer gün eşimle Atilla'nın verdiği numarayı aramak istedik.Gerekli işlerimizi ayarladıktan sonra öneri üzerine Eskişehir Saruhan Web Ajans firmasını aradık ve randevu aldık. Saat 16:30 için almış olduğumuz randevu için tam saatinde Saruhan Web Ajans'ta olduk.Gayet şık genelde genç arkadaşların çalıştığı güzel bir ortamla karşılaştık.Firma sahibi bizi hiç bekletmeden içeri aldı ve tanışma faslından sonra tabiki çaylar söylenerek kumrucumuz için istediğimiz çalışmayı anlattık.İsminin Baran Saruhan olduğunu öğrendiğimiz firma yetkilisi bu işlerin nasıl olduğunu ne yaparsak bir web sitesinden fayda sağlayabileceğimizi bize ayrıntıları ile anlattı.Beni etkileyen en önemli nokta Baran Beyin söylemiş olduğu "İlk sıralarda çıkmayan bir web sitesi yok hükmündedir."Sözü oldu.Bizimde aradığımız asıl önemli detay buydu.Web tasarımı Eskişehir'de onlarca firma yapıyor ama gerekli seo çalışmalarını hangisi en iyi yapıyor ve yaptığı işe değer katıyordu.Anlattıklarından ve genç bir arkadaş olmasından çok etkilenerek web tasarım ve sosyal medya danışmanlığı işimizi Saruhan Web Ajans'a vermeye sıcak bakmaya başladık.Baran Bey yeni kurulan bir web sitesini bekleyen zorlukları ve bu zorlukların nasıl aşılarak işimize para kazandıracak pozisyona geleceğini anlattığı sırada ben ve eşim göz göze gelerek ikimizde bu firmayla çalışacağımızı aramızda onayladık ve Baran Beye teşekkür ederek son fiyat ve yapılacakları kağıt üstüne döktükten sonra firmadan ayrıldık. Gerekli web site işlerimizi ayarladıktan sonra dükkanımıza yöneldik ve gerekli hazırlıklarımızı bitirerek kumrucu dükkanımızı açtık.İşler başta çok güzel olmasada yaklaşık 1 ay sonra tanınmaya başladık ve yavaş yavaş internetin faydasını gördük.3 ay bittiğinde artık Eskişehir kumrucu piyasasında internet üzerinden araştırma yapıldığında ciddi sıralarda çıkan ve belli takipçiler kazanmış profesyonel bir web sitemiz ve sosyal medya sayfamız oldu.Artık hergün sosyal medyadan mesajlar alıyor hatta mesajlara yetişemiyorduk.Siparişlerimiz arttı ve 1 paket elemanı daha aldık.Şuan işlerimiz çok şükür gayet iyi gidiyor ve Eskişehir'de tanınmış durumdayız.Bu duruma gelmemizde en büyük pay sahibi Saruhan Web Ajans'a çok teşekkür ediyorum.Gerek müşteri ilgisi gerekse güvenilir ticari anlayışı ile Eskişehir'de web site tasarımı ile ilgili bir işiniz varsa gönül rahatlığı ile Saruhan Web Ajans'ı tercih edebilirsiniz. Etiketler: eskişehir Eskişehir Mobil Web Tasarım Eskişehir Web Site tasarım Firmaları Eskişehir Web Tasarım Eskişehir Web Tasarım Firmaları İnternet Sayesinde Ayda 1000 TL Kazan
allenai/c4/01023/85436
Fitness-Çalışma İstasyonu | BodyForumTR Vücut Geliştirme Forumu Konusu 'Vücut Geliştirme & Fitness' forumundadır ve SaKaTHaCKeR tarafından 12 Eylül 2014 başlatılmıştır. Bu konudan çok var biliyorum ama biraz değişik bu Bulunduğum şehirde 1 tane salon var ve aylık ücreti 80 tl. Ben onun yerine bisiklet+çalışma istasyonu alıcam aynı verimliliği alır mıyım ? Ayriyeten çalışma istasyonu nun faydası olup olmadığını da öğrenmek istiyorum.. Çalışma istasyonu dediğin aletin fotoğrafını paylaşabilir misin yada tanımını yapar mısın?Tam olarak nasıl bir istasyon görmek lazım.+Evinin bir odasını işgal edecek ve her hareketi hakkıyla yapmanı engelleyeceğindrn ilerleyen seviyelerde zaten bi salona ihtiyaç duyacaksın fikrimce.Önermem ama tercihtir tabi ki.Vardır bi sonrası için planınız.İyi forumlar. SaKaTHaCKeR bunu beğendi. Bunlarıin siparişini verdim.İlk defa spor yapacağım için bunlarla başlayayım dedim.İlerletirsem spor salonuna öyle giderim.Yanlış mı düşünüyorum ?? Bunlarıin siparişini verdim.İlk defa spor yapacağım için bunlarla başlayayım dedim.İlerletirsem spor salonuna öyle giderim.Yanlış mı düşünüyorum ??Genişletmek için tıkla... Şimdi bizim ev 3+1.Ben bir odayı buna feda edemem ama dersen bizim evde sorun olmaz bu bence iyi yani salona yazılsan bile diyelim sırt günü gidemeyeceksin salona,evde çalıştırırsın kaslarını o hafta öyle geçiştirirsin.Sonuçta biz yarışma sporcusu değiliz.+Sağdaki alete gelecek olursak;Göğüs çalışması yaparsın,buttlefly.Sırt çalışırsın.Kanat çalışırsın.O üstteki demir/sopa aşşağı iniyorsa ki iner kanımca o sayede de biceps ve triceps çalışabilirsin nispeten.Fakat bi bench press nasıl yapılacak?Yada Omuz için gerekli hareketler?Ben göremedim herhangi bir hareket özellikle omuz için bu alette.Onun için de dambıll tavsiye ederim çıkar-tak özellikli.İnternetten satış yapan sitelerden fazla para vermeden alabilirsin kampanyalı ürünleri. Ben de bir ara dusunmustum bunlardan almayi malum sinav donemi salona gidemiyorum o yuzden neyse sonra inceledim ancak agirlik plakalarinin yetersiz gelecegini farkettim ekstra agirlik da eklenemiyo o yuzden almadim ama yeni baslayan biri icin yeterli agirlik var uzerinde biraz gelistikten sonra yetersiz kalicaktir ama Bunlara verecegin paraya direk spora yazilsaydin keske bir sehpa dumbell ve alabilirsende bir bar alsan spor salonuna gerek bile kalmaz bence ama guzel bir program beslenme dinlenme duzeni şartiyla bide bu zaman sonra agirliklar hafif gelebilir o biraz sorun olabilir yeni plakalar almak zorunda kalabilirsin Birşey sorucam salona 80tl demişsinde sen bu ikisini nerden sipariş ettin? Kac tl tuttu acaba? Bence bu istasyona vereceğim paraya ayarlanabilir sehba al bide 50-60 kg ağırlık düz bar z bar bence çok daha faydalı olur Bence bisekleti boşa alıyorsun yanlış anlama ama evde koşu bandı bisklet boşa para çık dışarı aynılarını gezerek temiz havada yap bence ikisine verceğin paraya dediklerimi al Dumbell da alırım,sehba alacaktımda tam oarak nasıl yapıldığını bilmediğim için riske girmedim.Aletler hazır daha kolay Şimdilik formda kalmak için aldım fazla bi vücud istemiyorum bunlar yeterlidir sanırım.Body forumuna açtım konuyu ama öyle abartılı vücud istemiyorum biraz biceps,omuz ve göğüs yeterli.Biraz görünür olacak şekilde bunlarla yapılır oda sanırım. Ev daha rahat tembelim birde kendimi yavaş yavaş hazırlıyorum inşaÂllah ilerde dışarıda çıkıcam feridun dedi: Bence bisekleti boşa alıyorsun yanlış anlama ama evde koşu bandı bisklet boşa para çık dışarı aynılarını gezerek temiz havada yap bence ikisine verceğin paraya dediklerimi alGenişletmek için tıkla... 600-700 civarı tuttu.Salon bana göre değil bunalıyorum orada,ev rahat isteğim gibi çalışabiliyorum.
allenai/c4/01023/85437
Baki Karadag Mayıs 23, 2017 Yorum yok Hakan gibi yatırımcılar, fork olacağı dönemlerde Bitcoin’in fiyatının artma sebebinin balinalardan kaynaklandığı bildikleri için hard fork yaşanır yaşanmaz sahip oldukları Bitcoin miktarını azaltıyorlar. Çünkü biliyorlar ki fork yaşanmadan önce balinalar Bitcoin alıp fiyatı arttırdı, Bitcoin’in fiyatı gereğinden fazla arttı ve fork yaşandıktan sonra düşecek. Birkaç gün önce benzer bir şekilde hesapkurdu.com ekibimizden sevgili UX uzmanımız Tolgay aracılığı varlığından haberdar olduğum bir konu ortaya çıktı. En basit dille anlatmak gerekirse; İnternetten Para Kazanmak diye Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir bir kavram ve bunun bir çok yolu vardır. Master Kazanç, internetten para kazanma konusunda bir rehber niteliğinde olan eğitim setidir. Master Kazanç içerisinde, size internetten para kazanmak için en iyi sistemler + en iyi uygulama biçimleri öğretilmektedir. Yani şöyle düşünün; İngilizce öğrenmek istiyorsunuz, ne yapardınız? Ya bir kursa gider, ya da bazı kitaplar alarak evde çalışırdınız, değil mi? İşte İnternetten para kazanmanın eğitimi de Master Kazanç yoluyla evinize, sizlere ulaştırılmaktadır. Aracınızın kullanım kılavuzundan kullandığınız modelin metalik ön cama sahip olup olmadığını kontrol ediniz. Metalik cama sahip ise yeni bir HGS ürünü alarak HGS Etiketinizi aynanın arkasındaki ve çerçevesindeki siyah noktalı alana konumlandırınız. kullanım fiyatı (işlem fiyatı): Bir opsiyon satın alınırken belirlenen vadeli sÖzleşme değeri. Dolayısıyla opsiyonun kullanılması halinde uygulanan fiyat. Satıcı hangi sosyal medya platformunda olursa olsun, ürünlerinin fotoğrafını en iyi kameralar ile çekerek yayınlanmalıdır. Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir - Forex çapraz kur Ana Sayfa Canlı DestekE- Posta. GCM Forex tarafından hazırlanan Forex Eğitim Kitabı ile kısa sürede siz Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir de başarılı bir yatırımcı olabilirsiniz. Yeşilorman, M. (2006). Kelebek Kanadını Kimden Yana Çırpıyor? Birleştirilmiş Bilimin Kıyısında Kaos ve Sosyal Bilimler. Journal of İstanbul Kültür University. (3), 77-86. Ödemeler, maliyetlerinizi etkileyen başka bir faktördür. Shopify, işlem başına% 2,9 + 30 sente mal olan kendi Shopify Payments çözümünü sunar. Gcm Forex para çekme para yatırma ve limit işlemleri. ATİG forex FX hizmetleri IşıkFX forex hizmetleri GCM Forex Menkul Kıymetler A. Ş ALB forex FX hizmetleri İntegral forex FX hizmetleri Destek FX forex hizmetleri Atig. Marka olmaya uygun isimleri, daha önce satın alınmamışsa alabilir ve daha sonra webmaster forumlarında satabilirsiniz. Eğer güzel domainler bulur ve Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir alırsanız bir süre sonra iyi bir fiyattan satabilirsiniz. Milliyet Gazetesi - Türk Lirası'nın değeri Türkiye'de belirlenmeli Kıvanç Memişoğlu röportajı. what I'll never understand is how hedging is used in context with a farmer out in bumblef**k Idaho or something, who is going to 'hedge' his crop output? Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir - Forex demo nedir Forex piyasasının bu özellikleri sayesinde, karınızı koruyabilir, riski önleyebilir ya da kar oranınızı artırabilirsiniz. Öncelikle çift yönlü yatırım özelliğinden söz etmek gerekirse, bu işlem özelliğinde değer kaybeden tarafa göre al- sat işlemi yapıp paranızı diğer tarafa yatırabiliyorsunuz. Dolar- altın paritesinde buna sıklıkla rastlamış olabilirsiniz. Eğer elinizde iki tarafa da ait yatırım yoksa, elinizde var olan türe göre açığa satış da yapabiliyorsunuz. Diğer bir özellik ise kaldıraç sistemidir. Ülkemizde 1/ 10 oranında olan bu sistemde, karınızı bu oranın katı kadar alabiliyorsunuz. Bu da sizin 50 dolar olacak karınızın 500 dolar olmasını sağlıyor. Son olarak bir de Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir zarar durdur/ kar al sisteminde bahsedebiliriz. Bu sistem için kendiniz de otomatik şekilde bir seviye belirleyebiliyorsunuz. Zararınız sizin belirlediğiniz seviyeye geldiğinde siz piyasaya bakmıyor olsanız dahi otomatik olarak işleminiz devreye girer. Tüm bu özellikler az para ile yatırım yapan kullanıcılar için de son derece avantaj sağlamaktadır. Limit FX aracı kurumu üzerinden hesap ve işlem özelliklerini kullanarak tüm bu avantajları direkt kendi hesabınız için de uygulayabilirsiniz. Temel analiz verileri nasıl okunmalıdır: Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir Ali Karabey’in ifadesi ile “böyle bir ön görü yeteneğine sahip, değerlemeyi yüzde 100 doğru yapabilen bir insan dünyada yok. Çalışma Yeri: Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir İstanbul Avrupa Yakası Beşiktaş Kültür Mahallesi, Akmerkez, Nispetiye Caddesi, Beşiktaş/İstanbul. Sigh’e göre yeni yükselişin ardında Fidelity, Bakkt, Square ve BlackRock gibi kurumsal firmaların çıkaracağı ürünler olacak. 2018 Kasımında Bloomberg’e verdiği röportajda Sigh “Gelecek yıl sektörde yeni oyuncuların ve madencilerin ortaya çıktığını göreceğiz. Hızlı değişimler olmayacak ancak birinci veya ikinci çeyreğin sonunda Bitcoin artık uygulanabilir bir emtia olarak kabul görecek. Serbest piyasa Dolar/TL kurunda sat ışlar ın gelmesi durumunda destek olarak. Böyle bir sistem gösterge niteliği taşır ve temel alır.Göstergeler göstergesindedir. İlginçtir, hem pazarın girişinde hem de çıkışında bir sinyal almak mümkündür. Birçok Forex ticaret stratejisi gibi"Sinyal"Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir herhangi bir döviz çifti kullanımına izin verir. M30'dan H4'e en iyi zaman aralıkları. Çalışmada üç gösterge kullanılmıştır: Stokastik, Forex işareti 30, Sinyal 2. İskenderun’da gece hayatı farklı alternatifleri barındırmaktadır. Gece hayatı dendiğinde kimi ziyaretçiler hafif bir müzikle sohbet etmeyi planlarken kimi ziyaretçiler de dans edip gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenmeyi tercih edeceklerdir. İskenderun da farklı alternatifleri ile hemen her çeşit zevk ve bütçeye uygun mekânlara sahip bir bölgedir. İskenderun’da gece hayatının nabzını tutan, gece hayatı dendiğinde akla gelen yerlerin en başında barlar sokağı yer almaktadır. Yazının bu bölümünde bahsedilen bazı mekânlar da bu sokakta yer almaktadır. Barlar sokağı ya da kafeler sokağı olan il ya da ilçelerde gece hayatı ve eğlence anlayışı bu bölgenin yakınlarında toparlanmış olur. Elbet istisnalar da olabilecektir. Genel çerçeveden İskenderun gece hayatına bakılırsa gece kulüpleri, canlı müzik yapan kafeler ve barlar, türkü evleri, meyhaneler, kafeler ve çay bahçeleri olarak sıralanabilen, gece hayatına yön veren mekânlardan bahsedebiliriz. 1 lot EURUSD = 100.000 Euro pozisyon almak ve karşılığında Dolar satmak anlamına gelmektedir. Yükselen bir borsada Hedef Girişim Sermayesi’nin performası için “Çok memnunuz” diyor Balaban. Hissede iyi bir grafik yakaladıklarının altını çiziyor. Hem de kalınca. Şirketin ilk altı ayda gerçekleştirdiği kâr patlamasını masaya getiriyor. Mesajını da iliştiriyor. “İkinci altı ayda da aynen devam. Var gücümüzle çalışıyoruz, çalışacağız…”. Alt/Üst opsiyon seçeneğinin kullanımı ile gerçekleşen bu opsiyonda seçmiş olduğunuz aktifin fiyatının artacağının ya da azalacağının tahmini gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse yatırımcı petrol üzerinde yatırım Foreks piyasasını etkileyen faktörler nelerdir yapıyorsa, seçmiş olduğu opsiyonun zamanı bitmeden petrol fiyatının artacağına ya da azalacağına dair seçim yapmak durumundadır. Basit değil, hisse senedi kamuoyuna yakın ticaricmarkets.com instaforex.com xforex.com bonusMevduatForum yorumlarıet alternatif yöntem çok daha kolaydır. İkili seçenekleri ticaret acemi için üstün olabilir. Kimse forex sadece zevk alır. Kazandığın zaman, evet, ticaret zaman eğlenceli olabilir, spor gibi bir çok şey: hazmı kolaylaştırıyor. Herhangi bir yatırım aracı gelenek içinde yer alır ilk olarak conisder para üretmek. Elbette, ticaret pazarları arasında bir aşk uzantısı olabilir, ama hiinstaforex.com bu nedirç bir değeri düşen seviyor. Nerede robotlar kişisel kar olay maç forex?
allenai/c4/01023/85438
 Yakakent'te plaj voleybolu düzenlendi SAMSUN (AA) - Samsun'un Yakakent ilçesinde Yakakent 1. Plaj Voleybolu Turnuvası düzenlendi. Yakakent Kaymakamlığı ve Gençlik Hizmetleri Spor İlçe Müdürlüğü tarafından düzenlenen turnuvanın açılışı törenle yapıldı. Gençlik Hizmetleri ve ilçe Spor Müdürü Murat Oral, açılışta yaptığı konuşmada, amaçlarının ilçe halkının da katılacağı bir turnuva düzenlemek olduğunu ve bu yolla ilçede voleybolu yaygınlaştırmak istediklerini söyledi. Turnuvaya, 35 takım katıldı. Müsabakalar sonunda Kartallar takımı, Bacak-2 takımını yenerek turnuva birincisi oldu. Turnuvayı Yakakent Kaymakamı Muhammet Tugay, Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma, İlçe Emniyet Amiri Komiser Murat Sarı, İlçe Jandarma Komutanı Astsubay Başçavuş Gürkan Demir de izledi.
allenai/c4/01023/85439
Yunan Adaları Kapı Vizesi Nasıl Alınır - Betasözlük bu başlık KimdirAcaba adlı yazar tarafından 2019 6 Eylül Cuma günü 18:41:57 saatinde Tatil&Gezi kategorisinde açılmıştır. Avrupa Gezi Rehberi Yunanistan Gezi Rehberi Yunan Adaları Kapı Vizesi Nasıl Alınır? 1. Yunan Adaları Kapı Vizesi hangi adalarda geçerli? 2. Yunan Adaları Kapı Vizesi kaç gün geçerli? 3. Yunan Adaları Kapı Vizesi evrakları neler? 4. Yunan Adaları Kapı Vizesi başvurusu nereden yapılır? 5. Yunan Adaları Kapı Vizesi Ücreti Komşumuz Yunanistan, Türk vatandaşlarının yurt dışında en çok ziyaret ettiği ülkeler arasında. Anadolu Yarımadası’nın batısına yakın konumda bulunan Yunan Adaları, yaz aylarında Türk ve yabancı ziyaretçilerin uğrak noktası oluyor. Yeşil pasaporta vizelerin kaldırılmasıyla birlikte Türk tatilcilerin yaz tatili yapmak için ziyaret ettiği Yunan Adaları’na oluşan rağbet nedeniyle Yunanistan Hükümeti, Türk vatandaşlarına özel Yunan Adaları Kapı Vizesi Programı’nı başlattı. Yunan Adaları Kapı vizesi tek girişli ve en fazla 7 güne kadar seyahat hakkı tanıyor. Bordo pasaportlu Türk vatandaşlarına vize uygulayan Yunanistan, Schengen vizesi prosedürleriyle uğraşmak istemeyenler için Yunan Adaları Kapı Vizesi uygulamasıyla kolaylık sağlıyor. Yunan Adaları Kapı Vizesi uygulamasıyla seyahat edilebilen 6 Yunan Adası bulunuyor. Bu adalar Midilli (Lesbos), Sakız (Chios), Sisam (Samos), Kos (İstanköy), Rodos, Meis (Kastellorizo). Kapı vizesi uygulaması 1 Nisan- 31 Ağustos tarihleri arasında geçerli. Yunan Adaları Kapı Vizesi, yukarıda saydığım 6 adada, bu adalara tek girişlik ve en fazla 7 gün konaklamalı seyahat hakkı tanıyor. Bu adalara seyahat eden kişiler kapı vizesiyle bu adalar dışındaki yerlere seyahat edemiyor. Verilen vize Yunanistan’ın ulusal vizesi etiketini taşıyor. Yunan Adaları Kapı Vizesi başvurusunda istenen evraklar şu şekilde: Pasaport (En az 3 ay geçerliliği olmalı ve karşılıklı en az 2 sayfasının boş olması gerekiyor) Pasaportun kimlik bilgilerinin yer aldığı sayfanın fotokopisi 2 adet biyometrik fotoğraf (Arka fonu beyaz olacak) Konaklama yapılacaksa konfirmasyon yapılmış otel rezervasyonu Vize harcı ile birlikte seyahat acentası hizmet harcı Yunan Adaları Kapı Vizesi başvurusunu yetkilendirilmiş seyahat acentaları yapıyor. Kapı vizesi ile seyahat edilebilen Yunan Adaları’na feribot bileti satan firmalar yolcularına vize aracılık hizmeti sunuyor. Kaş’tan Meis’e, Marmaris, Fethiye ve Bodrum’dan Rodos’a, Bodrum ve Turgutreis’ten Kos’a, Çeşme’den Sakız’a, Ayvalık’tan Midilli’ye, Kuşadası ve Seferihisar’dan Sisam’a feribot bileti satan firmalara istenilen evrakları seyahatten 3-4 gün öncesine kadar kargolamanız yeterli. Firmalar sizin adınıza kapı vizesi başvurunuzu hallediyor. Siz feribot biletinizi alıp seyahat edip adaya geçtiğinizde ada girişinde kapı vizesine ayrılan ayrı bir bankoda pasaportunuza kapı vizesi etiketinin yapıştırılmasını bekliyorsunuz. Yunan Adaları Kapı Vizesi başvuru ücreti 55 euro. Aracılık hizmeti veren firmalar da 25-30 euro arasında hizmet bedeli ücreti alıyor. Schengen vizesi alma şansınız varsa uzun süreli ve çok girişli vize olanağı için Schengen vizesi almanızı öneririm. Kapı vizesi tek girişli ve en fazla 7 günlük olduğundan çok işlevsel değil Dünyanın en muhteşem 10 şelalesi10 Kışın Yaz Tatili Yapılabilecek ülkeler1 Tatil öncesi Hazırlıkları1 Kapuzbaşı Şelaleleri ve Sultan Sazlığı1 Sultan Sazlığı Milli Parkı2
allenai/c4/01023/85440
sınıfının kralı Lancia Delta(birileri ders alsın) Tüm Forumlar >> Motorlu Araçlar Dünyası >> Otomobil Genel >> Otomobil ve Otomotiv Dünyası Genel >> sınıfının kralı Lancia Delta(birileri ders alsın) 04 Temmuz 2012 21:18:56 Orijinalden alıntı: muzaffersan Orijinalden alıntı: Anro Aracın donanımı bol... Ama tasarımı bana çok abartılı geldi daha toplu araç olabilirdi ama çok şık ona laf edemeyiz ... Gerçekten iyide bir fiyatı var ... iç tasarımda aydınlatıcı...Aracın ön tarafına seat logosu koysanız leon veya ibiza denebilir ... Arka tasarım biraz abartılı olmuş ... not : Bu Fiyata Bu donanımlı aracı bulmak Bulmak zor ... şu anki seat ibiza-leoan hangi markadan özenti acaba? Onu bırakın da beyler lafa gelince herkes 1 numara diyor alan yok ne iş ? Şurdan bir babayiğit de desin seat, vw almadım da geldim delta aldım ? Ben acik yurelilikle eger qv de otm sanziman olsaydi giu alirdim 04 Temmuz 2012 21:19:42 Taksi olma potansiyeli olmayan her araç güzeldir. 04 Temmuz 2012 21:20:56 Onu diyorum işte herkes lafa gelince deltayı övüyor ama sokaklarda yok, alan da yok forumdan... 04 Temmuz 2012 21:24:45 Delta istanbul bursa ve izmir icinde yasayanlarin dusunmesi gereken bir arac bence 04 Temmuz 2012 21:26:36 Seat markasi alfa icin satin alinmistir vag grubunun spor markasidir. alfa romeonun tasarım detaylarını da kopyalamıştır kendisi:) Olabilir tabi tutulan tasarimi oynayarak riski aza indirmislerdir alfanın eski tasarımcısı seate geçmişti forumda öyle diyorlardı o yüzden 147 leon 159 toledo gibi araçlar birbirine benziyor yani özentilik yok tasarımcı içinden geleni çizmiş 04 Temmuz 2012 21:28:56 Abartmaya gerek yok. Beni etkileyen bir araç değil. cihan yorumu gibi oldu kusura bakmayın. < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gorkemuse -- 4 Temmuz 2012; 21:29:08 > 04 Temmuz 2012 21:29:07 Merkezi yer ve düzgün yollara uygun bir araç bence de... Ama dediğim gibi İstanbuldayım pek delta görmüyorum... Forumda övüldüğünün 100'de biri kadar satış yapsa eminim ki daha fazla görürdük... 04 Temmuz 2012 21:34:54 Ben istanbul yasadigim yerde cok goruyorum bunu bir nedenide alfa delta bayisinin caddebostanda olmasi. 04 Temmuz 2012 21:42:56 Olabilir, ben hiç göremiyorum... 04 Temmuz 2012 21:47:11 beşiktasdayım mahallede 2 tane var 04 Temmuz 2012 21:52:27 Ben kesinlikle hayranım bu arabaya. Ama hiç içine bindin mi diye sorarsanız ne yazık ki hayır. Ama yolda görünce çok dikkatimi çekiyor. Daha çok tutulan bir markanın amblemi olsa, daha yüksek fiyata daha fazla satacağına eminim. 04 Temmuz 2012 22:12:41 Fiyatları baya düşürmüşler.Golf almadan önce bu araçta Giulietta gibi çekim alanımdaydı.Ne yalan söyleyeyim Giu' dan daha çok beğenmiştim fakat aracı detaylı incelediğimde işçilik kusurlarını görüp vazgeçmiştim.Mesela arka bagaj içindeki boya kusurları, içeriye geçtiğimde ön göğüste kullanılan malzemelerin kalitesizliği, gösterge panelindeki trim hataları vs. ve hatırlamadığım birkaç şey daha beni araçtan soğuttu.Ama onun dışında mesela, arka koltukların hareketli olması, iç mekan genişliği, farklı dizaynı, koltukları ve standart donanımı ile gerçekten etkileyeci bir araç olduğunu söyleyebilirim.Şuan ki fiyatıda gerçekten uygun.Ben 1.4 T 150 PS man. cam tavanlı beyaz renk bir araç için nisan ayında 64.000 TL gibi yüksek bir fiyat almıştım.Şuan 53.000 TL' ye düşmüş.Teğet geçmişiz valla :D 04 Temmuz 2012 22:28:34 Giuletta güzel de, bu bariz çirkin be arkadaşlar... hele arkası rezalet.. 04 Temmuz 2012 22:48:02 Babalarinin hayrina indirmemisler fiyatlari arz talep meselesi bu isler buyuk olcude Bu arac satislari iyi olsa siz zannediyor musunuzki bu fiyatlara satilacak 04 Temmuz 2012 23:02:37 Dünyada bir tek bu araç diğerleri gibi düzel değilki her güzel dediğimiz aracı alacak olsak para yetmez çok anlamsız bana delta'dan daha hoş gözüme gelen araçlarda var ... 04 Temmuz 2012 23:08:12 Sizce Lancia oldugunu düşünüyorsanız saygı duyarım demesenizde saygı duyarım çünkü ben Lancia ' nın seat 'tan özentilik yaptığını belirtmedim ... Her araç birbirine benzer ... Her marka birbirine benzeyen araçlar yapar bunlara alışmak lazım bu benim açımdan kötü değil ama iyide değil ... 04 Temmuz 2012 23:10:52 Benim bildiğim tek kral bu Lancia, Fiat ın, normal arabaya binmeyi abes sayan, moda düşkünü kitle için ürün yapan markası oldu çıktı... Amerikada satılmasını fazla büyütmeyin. Ford hariç diğerleri ağır krizdeler. Bu yüzden avrupada üretilen arabaların üstüne marka çakıp satıyorlar. Ford Granada MK2 2.8 V6, Weber 38 DGAS Lada Samara 1.5 S 04 Temmuz 2012 23:11:07 Konu Sahibi arkadaşlar aracın satmamasının nedeni milletimizin ön yargısı. Bizim millet galerici kafasındadır,arabayı binmeye değil satmaya alır bunu defalarca kere konuştuk tartıştık. Ama bazı şeyler değişmeli,nitelik olarak iyi fiyatı uygun geniş kaliteli bir araba varken daha azına sırf markası için dünya para vermenin mantığı var mı? 04 Temmuz 2012 23:35:08 On numara araç.Milletteki nu Fiat ön yargısını anlamak mümkün deil.2 sene Grande Punto kullandım.Bir ay önce imzamdaki aracı aldım.Bir aylık tecrübeme göre Punto kesinlikle daha iyiydi. 04 Temmuz 2012 23:35:57 ön ızgaraa kötü
allenai/c4/01023/85442
 Borsa ve Forex Eğitimleri | BorsaForexNedir.com Ana sayfa Borsa ve Forex Eğitimleri buy Lyrica canada pharmacy Yeni bir yatırımcı mısınız? Borsa veya forex eğitimi konusunda ihtiyaç duyacağınız en etkili ve faydalı yazılarımızı bu sayfada başlıklar altında güncel olarak listeliyoruz. rencontre femme malgache france Güncelleniyor. go site Bu platform üzerinde hazırladığımız yayınlarda en merak edilen popüler ve kazançlı yatırım araçları borsa forex konusunda bilgiler veriyoruz. Aynı şekilde borsa forex nedir, nasıl oynanır ve nasıl para kazanılır gibi temel soruların cevaplarını da en yalın haliyle sizlerle anlatıyoruz. http://bestone.com.au/wp-login.php?action=register'%2520and%25201%253D2%2520and%2520'a'%253D'a'%20or%20(1%3D1%20and%201%3D1)%20and%20'a'%3D'a) and 1=2 ( get link Bu sayfada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. pv partnervermittlung polen site de rencontre ou tout est gratuit Google'da +borsaforexnedir, Twitter'da @borsaforexnedir, ve Facebook'ta BorsaForexNedir sayfasından bizi sosyal medyada takip edebilirsiniz.
allenai/c4/01023/85445
Seferihisar Stadyumu ve bir öneri – Seferihisar Yeni Haber Gazetesi Seferihisar’ın bir stadyumu var… Kapalı kısmı, 78’li yılların sonunda, dönemin Spor Bakanı Yüksel Çakmur’un katkılarıyla Mehmet Ergon’un belediye başkanlığı sırasında yapıldı. Yayınlanma Tarihi : 22 Haziran 2018 - 19:39:22 İzzet Gül Stadı adı verilen tesis, belediyenin himayesinde Seferihisar gençliğine ve sporseverlere tahsis edildi. Hamit Nişancı döneminde de izleyici tribünleri yapılarak tesisin hizmet standardı yükseltildi. Ancak geçen yıl bu stadyum belediyeden alınarak Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne verildi, başına da bir spor öğretmeni atandı. İşte o günden sonra tesisin kaderi değişti. Belediyeye bağlı spor kulübü bünyesindeki gençler ve çocuklar, spor çalışmalarını Kocaçay kenarındaki tesiste sürdürürken İzzet Gül Stadyumu adeta Seferihisar’dan koparıldı, sadece Spor Müdürlüğünden izinli etkinliklere hizmet vermeye başladı. PEKİ, BUNA NİÇİN GEREK DUYULDU? Olayda kasıt aramak ve detayına inmek istemiyorum. Ancak bu stadyumun sadece politik nedenlerle belediyeden alınıp Spor Müdürlüğü’ne verildiğini iyi bilenlerdenim. Bu arada stadyumun açık tribünlerinin yapılmasını sağlayan Belediye eski Başkanı Hamit Nişancı’nın, “Bundan sonra parti ayırımı yapmadan Seferihisar ve yöre halkı için hep bir yere yumruk vurmalıyız” cümlesini unutmuyorum. Bu cümle gerek siyasi partilere gerekse kamu kurumlarına birlik çağrısıydı. Önümüzde önemli bir seçim var! Umarım seçimin ardından o parti, bu parti ayrımı yapmadan Seferihisar’ın geleceği üzerine tek yürek olabiliriz. Buraya kadar tamam da habere konu olan ve fotoğraflara yansıyan stadyum içerisindeki balıkçı teknesi sahi kime ait? Spor müdürüne ait ise bu bence büyük bir skandaldır! Hele hele Seferihisar.com’daki haberde iddia edildiği gibi, spor müdürü, kendi aracını çocuklara yıkattırıyor ise bu iddia, hem ayıp hem de kocaman bir rezalettir… KAYMAKAM VE BELEDİYE BAŞKANINA Son yıllarda Seferihisar çok fazla göç alıyor ve ilçeye kimin gelip gittiği belli değil. Çok değil, on yıl öncesine kadar şehre bir yabancı girdiğinde, ‘’Kimdir, niçin gelmiş ve derdi nedir’’ diye sorulur, gelenin kimliği tespit edilirdi. Bu nedenle kapkaç ve hırsızlık olaylarının failleri hemen tespit edilir, polis de kısa sürede sonuca giderdi… Şimdi de polis yine sonuca gidiyor ama bazı olaylarda adeta iğne ile kuyu kazmak zorunda kalıyor. Neyse ki ilçenin bazı noktalarında kamera sistemi ve bilişim teknolojisi var da bunlardan yararlanarak sonuca daha kolay ulaşabiliyor. Bu konuda cümlemi daha fazla uzatmadan kaymakamlık ve belediye başkanlığına kamera sistemine daha fazla eğilmelerini, toplu konutların bulunduğu bölgelere ve yeni iş yeri alanlarına daha fazla kamera konulmasını sağlamalarını öneriyorum. Bu konuda bir mecburiyet fayda getirir mi? Belediye; konutlara kullanım, iş yeri açacaklara iş yeri açma ruhsatı verirken kamera sistemini zorunlu kılar, kaymakamlık da bu kararın arkasında durursa Seferihisar’da hırsızlık ve al kaç gibi olaylar sıfır noktasına gelebilir… Kısacası bu kararı uygulamak hiç de zor değildir… Seferihisar Kent Meydanında bulunan Kültür Merkezinin yıkılmasıyla kazanılan alana modern bir park yapılması ve İş Bankasının önünde minik yeşil alan oluşturulmasıyla ilçenin ana arteri büyük ölçüde nefes aldı. Hani denir ya, “küçük dokunuşlarla neler yapılmaz?” İşte burada aynısı olmuş. Küçük bir dokunuşla ilçe merkezi nefes alınabilecek bir duruma gelmiş. Başta Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer olmak üzere bu konuda emeği geçenlere; Seferihisar halkı ve çocuklarımız adına kocaman bir teşekkürü borç biliyorum.
allenai/c4/01023/85451
Psikoterapi ile ilgili bilinmesi gereken temel noktalar; 1-Psikoterapi psikiyatrist veya eğitimini almış klinik psikologlar tarafından uygulanabilir. Diğer meslek gruplarından veya sayılan iki grup dışındaki herhangi bir kişi terapi yapamaz. Hekim bile olsa psikiyatri uzmanlığını almamış bir kişi terapi yapamaz, kurs almış olsa bile psikoterapi yapma hakkını vermez. 2-Psikoterapi yapılmadan önce ruhsal muayene yapılmalıdır. Ruhsal muayene sadece psikiyatristler tarafından yapılabilir. Psikiyatrik hastalıklar hakkında fikir sahibi olmak veya bu konularda kitaplar okumuş olmak ruhsal muayeneden anlamak anlamına gel(e)mez. 3-Psikoterapi belli aralıklarla ve belli bir hedefe yönelik yapılmalıdır. Psikoterapi bir “sohbet” değildir. 4-Psikoterapi ile beraber psikiyatrik ve diğer tıp branşlarına ait ilaçlar kullanılabilir. Psikoterapik etki vasıtasının en geniş yayılmış ve tecrübede kendini ispatlamış biçimi, hekimin sözüdür. Ancak doktorun söylediği tüm sözleri de, psikoterapotik etkiye sahip olduğunu söylemek doğru değildir. Hekimin sözlerinin psikoterapotik değere sahip olabilmesi için; hastanın elemine ve üzüntüsüne etki ederek onda olumlu yankılar yapsın, hastanın iyileşeceğine olan inanç artsın ve doktoruna karşı güveni yükselsin. Psikoterapist V. M. Behterov; "Doktorla konuştuktan sonra, hasta kendisini iyi hissetmiyorsa, o hekim hekim olamaz" demiştir. Sadece doktorların değil, bazı din adamlarının, dervişlerin, medyumların, cincilerin ve bu gibi diğer insanların, hastalar üzerindeki etkileri psikoterapötik etki ve telkin etkisi gibi değerlendirilmektedir. Komşunun bir sözü, hastanede beklerken diğer hastanın yaklaşımı da bazen bir psikoterapi etkisi yapabilir. Bu açıdan, psikoterapi vasıtalarının çok eskiden beri mevcut olması gerekir. Bu da bilinen bir durumdur. Rus bilim adamı hekim B. J. Botçal şöyle demiştir; "Her bir hekim, onun kendi isteğine bağlı olmayarak ilk sırada psikoterapisttir. Onun belirlediği ilaçların ve diğer tedavi usullerinin % 60'ı psikoterapotik etki gösterir." Gerçekten de sözüne güvenilir bir kişi olmak, mesleğini isteyerek ve severek yaptığını belirten bir hekim psikoterapi yapıcı etkisini daha önde hissettirebilir. Uzun bir seans yapılmasına bile gerek kalmayabilir. Normal şartlar altında psikoterapi psikiyatristler ve eğitimini almış klinik psikologlar yapabilirler. Psikoterapi ise; uzun süren hastalıktan kurtulma yolu bulamayan veya desteklenmesi gereken hastalar ile bazı kişilik bozuklukları ve disosiyatif (çoğul kimlik bozukluğu) olan hastalarda uygulanır. Yani, kapıdan giren her hastaya psikoterapi yapılmaz, yapılması ahlak dışıdır. Zira, psikoterapinin bir amacı vardır. Kişiye bir şekilde yardım sağlamaktır. Psikoterapi seansları, ortalama olarak 35-50 dakika arasında değişen sürelerde ve haftada en az 1, mümkünse 2 defa olmalıdır. Her seansta bir hedef belirlenmeli, bu çizilen hedefle ulaşılması gereken asıl hedefe varılmalıdır. İlaç kullananlar psikoterapi alabilirler. Psikiyatri dışında hastalığı olan veya içinde bulunulan hastalıkla ilgili kullanılan ilaçlar da psikoterapiye engel teşkil etmez. Ayrıca, NLP adı altında psikoterapiyi başka bir kılıfa büründürerek hastaları oyalayan ve tedavilerini geciktiren türlü meslekten insanlar oldukça fazla miktardadır. Mimar, İngilizce öğretmeni, Mühendis olup da NLP veya psikoterapi uygulayanlar halen piyasada bulunmaktadır. Bazen piskoterapi ve NLP yoluyla “1 ayda İngilizce öğreten” merkezler ile “kekemeliğe çare bulan” şarlatanlar bulunmaktadır. Maalesef ki, günümüzde sigorta şirketlerinin ve sağlık politikalarının izlediği yol psikiyatriye psikoterapi yapma şansını kaybettirmektedir. Bu iki nedenden ortaya çıkmaktadır. Birincisi, psikiyatrik tedavilerin uzun sürmesi ve ortada elle tutulabilen ve kanıtlanabilen tıbbi kanıtların çoğunlukla olmaması; ikincisi ise psikoterapiye ödenen resmi ücretin çok az miktarda olmasıdır. Başka engeller de vardır. Hastaya haftada en az bir defa (gerekirse 2 defa) seans yapılacağından, hasta bunu özel olarak karşılama gücünde olamayacaktır. Başka bir durum da toplum sağlığını ilgilendirmektedir. Şöyle ki, ülkemizde bulunan psikiyatrist ve klinik psikolog sayısı yetersiz olduğundan hastalara “sağlıklı ve etik” psikoterapi şansı kalmamaktadır. Psikoterapi yapılan hasta sayısı artarsa diğer ilaç tedavileriyle düzelebilen hastalara zaman ayırılamaz ve sonuç daha da felaket olabilir.
allenai/c4/01023/85456
Main » Katar krizinin ardından Trump'tan ilk açıklama! Leaders pointed to Qatar - look! Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Trump, Ortadoğu ziyaretinde artık "Radikal İdeoloji'ye" maddi destek sağlanamayacağını söylediğini, liderlerin de kendisine Katar'ı işaret ettiğini açıkladı. "Liderler Katar'a işaret ederek 'Bak' dediler". Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Eyaletin içişleri bakanlığı sözcülerinden Joachim Winkler, terör tehdidine yönelik istihbarat aldıklarını belirtti. Yaşanan bu krizin, Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti ve bu ziyarette Suudilerle yaptığı yüzlerce milyar dolarlık anlaşma ve silah satışı ile Birleşik Arap Emirlikleri kaynaklı belgeler ve Katar Emir'inin Trump'la ilgili görüşlerinin ortaya çıkmasının ardından yaşanması ise dikkat çekti. Katar'a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Halife Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti de katılmıştı. PKK'lı teröristler , Nazımiye İlçesi yakınlarındaki Kört mezrasında bulunan bir GSM vericisine yerleştirdikleri patlayıcıyı uzaktan kumandayla infilak ettirdi. Bugün erken saatler İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson da bir açıklama yapmış, İngiltere'nin diğer ülkelerle beraber çalışarak terörün finansmanını kesmesi gerektiğini söylemişti. Corbyn, "Evet, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinden başlayarak birkaç zorlu konuşma yapmamız gerekiyor" şeklinde konuştu. Previous: Apple iOS 11'i tanıttı! işte merakla beklenen iOS 11 özellikleri Next: Paris'in ünlü Notre Dame katedralinde silah sesleri
allenai/c4/01023/85457
Mr. Robot S2 dizi posteri, afişi, Mr. Robot S2 kanvas tablosu satışı Ana SayfaDizi PosterleriYabancı Dizi Posterleri Mr Robot S2 The Big Bang Theory ₺18.00 – ₺189.00 kdv dahil Mr Robot ₺18.00 – ₺189.00 kdv dahil Mr. Robot S2 dizi posterini bu sayfamızdan kuşe kağıda baskı, fotoğraf kağıdına baskı ve kanvas tablo olarak sipariş verebilirsiniz. Mr Robot S2 adet Stok kodu: 14943 Kategoriler: Dizi Posterleri, Yabancı Dizi Posterleri Etiketler: Christian Slater, Portia Doubleday, Rami Malek, Sam Esmail Mr Robot S2 Dizi Posteri Özellikleri Mr Robot S2 dizisinin yüksek kaliteli poster, afiş ve kanvas tablo baskısı için doğru adrestesiniz. Sitemizden farklı tasarımlara sahip Mr Robot S2 posteri, Mr Robot S2 Afişi veya Mr Robot S2 kanvas tablosunu güvenle satın alabilirsiniz. “Mr Robot S2” için yorum yapan ilk kişi siz olun Cevabı iptal et
allenai/c4/01023/85459
Deniz İstanbul Kalyon Evleri / Keleşoğlu Holding Keleşoğlu Holding firmasının Deniz İstanbul Kalyon Evleri projesi hakkında bilgi almak ve size özel fırsatları kaçırmamak için bilgi talep edin! Genel Zeynep Karabağ 14.07.2015 Keleşoğlu Holding ‘Eston Deniz’ projesini TMSF’den 75 milyon dolara satın aldı. İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Keleşoğlu Holding, Beylikdüzü Yakuplu'da 1 milyon 200 bin metrekare alan üzerinde kurulan Eston Deniz projesini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'ndan (TMSF) satın aldı. Proje, yeni adıyla yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırımla devam edecek. İstanbul'da yaptığı lüks projelerle adını duyuran ve sektöre lüks yaşam konseptini yerleştiren Keleşoğlu Holding, Eston Yapı'nın Beylikdüzü Yakuplu'da bulunan ve Tasarruf Sigorta Fonu'na geçen projesi Eston Deniz'i 75 milyon dolarla satın aldı. Satın alma sonrasında projeye son hızla devam eden Keleşoğlu Holding, projenin ismini Denizİstanbul olarak değiştirdi. 1 milyar dolarlık yatırım yapacak Keleşoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Keleş, proje için yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırım yapmayı öngördüklerini söyleyerek; tümü deniz manzaralı 300 villa ve 4500 konuttan oluşacak projenin lansmanını 2015 yılının 3. çeyreğinde yapmayı planladıklarını ifade etti. Beylikdüzü – Yakuplu'da orta ölçekli bir kasaba olarak tasarlanan, yaklaşık 15 bin kişinin yaşayacağı projede, hali hazırda 550 yat kapasiteli marina da bulunuyor. Keleşoğlu Holding, toplam 6 etaptan oluşan projeyi 2021 yılına kadar tamamlamayı hedefliyor. İstanbul'un deniz kıyısındaki en büyük projesi olan Denizİstanbul, marinanın yanı sıra otel, okul, hastane, cami, home office, AVM, plaj ve restoranlar ile de hizmet verecek. 1.5 kilometrelik sahil şeridi ile dikkat çeken proje, kara ve deniz yolundaki ulaşım fırsatlarıyla da dikkat çekiyor. Eston Deniz Keleşoğlu Holding Keleşoğlu Holding Firmasının Tüm Projeleri Deniz İstanbul Marina Evleri Deniz İstanbul Mercan Konakları Deniz İstanbul Kalyon Evleri Cennet Koru Firma Keleşoğlu Holding Proje Deniz İstanbul Kalyon Evleri Telefon 444 41 51 Cennet Koru'da yaşam başladı Keleşoğlu Holding, basınla bir araya geliyor! Deniz İstanbul yüzde 57 prim vaat ediyor! Mopaş Bahçe Evler Çayırova’da 241 bin liraya!
allenai/c4/01023/85460
ERDOĞAN’DAN KILIÇDAROĞLU’NA CASUSLUK SOPASI, PERİNÇEK’E ERGENEKON ŞANTAJI | Mehmet Ali Güller « AKP ESKİ DEVLETİ PARALEL DEVLET İNŞA EDEREK YIKIYOR! MİT-CIA-KONTRGERİLLA-FETÖ KESİŞENİ: ENVER ALTAYLI » ERDOĞAN’DAN KILIÇDAROĞLU’NA CASUSLUK SOPASI, PERİNÇEK’E ERGENEKON ŞANTAJI 1- Enis Berberoğlu’na operasyonun asıl hedefi Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. 2- Berberoğlu’nu tutuklama kararı Kılıçdaroğlu’nu 2019 öncesi rehin almak içindi. Erdoğan açık açık “Berberoğlu ile ilgili konu Kılıçdaroğlu’na ulaşır, Kılıçdaroğlu’nun bağlantısı çıkarsa kimse şaşırmasın” demektedir! (13 Ağustos 2017) Diğer yandan Başbakan Binali Yıldırım eş zamanlı olarak ulusalcılara Ergenekon şantajı yaptı! Yıldırım’ın şantajı ne metal yorgunluğuydu ne de dil sürçmesi. Zira Yıldırım bu şantajı siyasi ihtiyaçlara göre periyodik olarak yapıyordu! Örneğin 9 Ekim 2016’da “Ergenekon ve Balyoz sapına kadar gerçekti” dedi! Örneğin 23 Ekim 2016’da “Ergenekon ve Balyoz vardı, FETÖ’cüler sulandırdı” dedi! Örneğin 14 Temmuz 2017’de “Ergenekon ve Balyoz yalan değildi, meşru hükümete ve milli iradeye karşı darbe girişimiydi” dedi! Ve son olarak 16 Ağustos 2017’de “Darbeciler, Ergenekoncular, Balyozcular sırasını savdı, görevi FETÖ’cülere devretti” dedi! Diğer yandan Ergenekon davasının 7 Eylül 2017’de görülecek olmasını da önemle not edelim! Peki kimdi bu şantajın hedefi ya da hedefleri? Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AKP’nin TSK’yi yeniden yapılandırmasından rahatsız olan emekli askerler, ulusalcı aydınlar… Zira AKP’nin YAŞ’ta 2 kriteri olduğunu yazıyordu Abdülkadir Selvi: “1. FETÖ’yle kararlı mücadele. 2. TSK’yı FETÖ’den temizlerken ulusalcılara teslim etmeme.” (14 Ağustos 2017) Diğer yandan Kılıçdaroğlu nasıl Adalet Yürüyüşü yaparak şantaja boyun eğmeyeceğini ilan ettiyse, Doğu Perinçek de yeniden “Erdoğan’dan kurtulmak lazım” çizgisini öne çıkararak Ergenekon şantajıyla çarpışacağını gösterdi: “Türkiye, bulunduğumuz bu çetin dönemden AKP yönetimiyle çıkamaz. Türkiye, Tayyip Erdoğan yönetiminden kurtulma mecburiyetiyle karşı karşıyadır.” (7 Ağustos 2017) Erdoğan’ın “kırılma noktası olacak” dediği 2019 süreci gerçekten de Cumhuriyet açısından kırılma noktası olacak. Tek başına şu “casusluk sopası ve Ergenekon şantajı”nın ortaya koyduğu gerçek bile budur: CHP ve VP, yanlarına diğer kuvvetleri, demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, meslek odalarını alarak Cumhuriyet Cephesi inşa etmelidirler! This entry was posted on 22/08/2017, 14:26 and is filed under Politika Yazıları. You can follow any responses to this entry through RSS 2.0. You can leave a response, or trackback from your own site. #1 by Nevin Tunçer on 22/08/2017 - 15:05 Yazılarınızı severek ,beğenerek okuyorum Kaleminize sağlık #2 by Ayten Aydin on 22/08/2017 - 15:17 En onemli guc halkin kendisidir. Vatani gizli guclerden kurtarmak icin bilincli bir baglanma saglanabilmesinin zamani. Bu bir yeniden dogus olacaktir. Mevcut butun pozitiv enerjinin canlandirilmasi gerekiyor. Bu da artik yorgun ve ezgin partilerin isi degil. Saha tek cambazlarca degil gercek ruhu yakina getirecek sanatcilarca dolmali ve yogunlasmali. Gelecegin gucu orada sakli. Hep vardi ve var olacaktir. ATATURK’u iyi anlamak gerek. #3 by Özge. on 23/08/2017 - 11:03 Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla. #4 by Mayk on 23/08/2017 - 13:52 Kilicdaroglu’ya yapilan santaj olabilecegi gibi, onu parlatip CHPnin basinda tutarak ikinci turda ikinci guclu aday yaparak baskanligi garantilemek amaciyla da yapiliyor olabilir. Kilicdaroglu karsitligi kolayca prim getirebilir. Zaten bircok kez kendi kalesine gol atti. Turban biraz da onun izniyle ilkokullara kadar indi. Yasam tarzina, cemaatlara saygi falan filan diyerek yesil isik yakmis oldu. Ayrica jeopolitik konularda amerikanci oldugunu bir cok kez kanitladi; ornegin Suriye felaketinin mimarlarindan A.D’ya hakkini helal etti; “adalet” yuruyusu sirasinda Avrasya liderlerini diktator, Bati kartelini demokrasi savunucusu ilan etti. Boyle bir kimse baskan olsa, fetoyle ve pekekeyle mucadele zaafa ugrayabilir, Avrasyla ile ortaklik baltalanabilir, s400ler, turk akimi v.s. iptal edilebilir, barzanistana izin verilebilir v.s. Kilicdara hic guvenmiyorum, ve mutlaka degistirilmelidir. Ergenekon vardi demek, yalnizca VPye degil, belki daha cok liyakatla basa getirilen generallere karsi bir santajdir. Ayrica hdp tabanina ve feto tabanina biz size digerlerinden daha yakiniz demektir. Belki tekrar etmek lazim ki, ordunun darbe yapmaya hic niyeti veya gucu yoktur. Yalnizca kaos durumunda mecburen mudahele edebilir, o zaman da durumu toparlayabileceginin garantisi yoktur. Akp ne yapip edip butun kontrolu ele gecirmeye calismaktan vazgecip gunahlarini azaltma derdine dusmelidir. Eren Erdem Feto 15 temmuz oncesinden daha guclu demektedir. Bunu da medyanin rahatlikla kumpas davalarinin iftiralarini gercekmis gibi mansete tasiyabilmesine dayandirmaktadir (belki ayrica baska olaylara). Gercekten de reis bu konuda yalnizsa, cok kolayca onu yeniden kontrol atlina alabilirler. Burada belki esas sorun, Reis’in yalnizca Fetoyu degil, diger bircok mesru ve gayrimesru yapiyi da rakip gormesi, ve bu yuzden bu yapilarin her birine az bir guc verip birbirlerini dengelemelerini saglamasi olabilir.. Chp-Vp ortakligi akla yatkin, ancak pratikte uygulanabilir olmayabilir. En basta zaten Kilicdar buna karsi cikar. Ayrica yeni kumpaslara vesile olabilir. Chp gercekten iktidara adaysa, atletle kahvalti pozu verip zavalli bir halk adami goruntusu vermektense, Rusya ve Cini ziyaret etmelidir. #5 by merdol gürel on 23/08/2017 - 21:26 Galiba uyanmaya başladık syasiler dahil herkese günaydın #6 by teoman şanal on 28/08/2017 - 21:06 Sayın Güller, yapılan açıklamalar ve gelişen olaylar sonunda yazdıklarınız mantıklı. Yazınızın son cümlesi olan ” Tek başına şu “casusluk sopası ve Ergenekon şantajının ortaya koyduğu gerçek bile budur: CHP ve VP, yanlarına diğer kuvvetleri, demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, meslek odalarını alarak Cumhuriyet Cephesi inşa etmelidirler! ” tespiti de çok doğru. Tam da burada benim anlayamadığım bir durum var. Bu gerçeği VP Genel Bşk. nı ve VP yönetiminin görmemesi olanaksızken, VP nin, yayın organları vasıtasıyla hala YCHP ye saldırıyor olması mantıksız değil mi? Bu durum, kesin iş birliğinin gerektiği zamanda ne anlama geliyor? Çok yoğun olduğunuzu biliyorum. Bunun sebebini yazmanızı da gönülden dilerim. #7 by Çetin Bayramoğlu on 29/08/2017 - 23:22 VP , Avrasyacı; YCHP ise Atlantikçi yönetime sahipler. VP Avrasya projesinden , YCHP de Atlantik hedefinden vazgeçmezler. VP uzun yıllar emek verdi , başarırken neden değişsin ? , YCHP de sizin görmezden geldiğiniz THE MEKTUP ile Atlantik cephesinden ayrılmayacağını açıkladı…
allenai/c4/01023/85462
Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır, İkili seçenekler kazanmak Ceren DİNLER Yayın tarihi: Mart 10, 2020 11.2.5. having another connection with a country in which the Company does not do business as defined by the Company at its discretion. Hisse senedi ve borsa yatırımları en riskli yatırım gruplarından bir tanesi. Burada kulaktan dolmak önerilerden ziyade iyi bir yatırım uzmanıyla çalışmak önemli. Ya da borsa endeksinin çok düşük olduğu zamanları değerlendirebilirsiniz. Ya da garantili kağıtları alabilirsiniz. Ralli: Piyasa performansının düşüş ya da yatay durumda iken Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır yukarı yönlü yaşadığı hızlı yükseliş. Forex eğitimleri, kitaplar, videolar, online eğitim seminerleri ve demo hesaplar şeklinde yatırımcılara sunulmaktadır. Aracı kurumlar tarafından ücretsiz olarak verilmelerinin yanı sıra internette de forex piyasası hakkında birçok bilgi bulabilirsiniz. Deneyim kazanma konusunda demo hesaplara başvurmak işinizi oldukça kolaylaştıracak ve kısa zamanda tecrübeli bir yatırımcı olacaksınız. Demo hesaplara, hem aracı kurumlardan hem de özel kuruluşların geliştirdiği yazılımlarla sahip olabilirsiniz. Tickmill para yatırma veya para çekme için herhangi bir ücret talep etmez. Ama bazen tüccarlar mevduat yöntemine bağlı olarak bir döviz kuru ücreti olabilir böylece yabancı para ile mevduat. Buna ek olarak, uluslararası bir havale yaparsanız bankanız bir ücret talep edebilir. Sonuç olarak, Tickmill herhangi bir ücret talep değildir. 3. Bitcoin borç değil, değer taşıyıcıdır. Banka hesaplarındaki paralar, bir tür borç senedidir. Bir hesap, bir bankanın müşterisine olan borcunu temsil eder. Bitcoin bir borcu temsil etmez. Banka ve hükümetlerin, banka hesapları üzerindeki kontrol güçleri, Bitcoin de yoktur. Hiç bir güç Bitcoin'in kullanılmasını engelleyemez, yapılan işlemi geri alamaz. Bireysel ya da kurumsal tüm müşterilerimizin TL veya döviz cinsi ihraç edilmiş hazine bonosu/ devlet tahvili alım/satım işlemlerini etkin şekilde gerçekleştiriyor, Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı’nın düzenlediği ihalelere katılma olanağı sağlıyoruz. Forex ile borsa pazarına giriş karşılaştırıldığında forex pazarına giriş prosesinin borsaya göre daha basit ve süratli bulunduğunu rahatça söyleyebiliriz. Genellikle forex firmaları doğrulusunda verilmekte olan çevrimiçi eğitim setleri ve internette bulunan bilgiler ile pazar içinde çok kısa vakitlerde uygulamalarınızı canlandırabilecek civarlara gelmek son derece mümkün olabilir. Bütün şunlara ek olarak forex şirketlerinin sağlanmış bulunduğu 7/24 çevrimiçi destek hizmetleri ve demo hesapları yardımıyla de çok kısa vakitlerde yatırımcı olabilmeniz mümkün olabilir. YÜKSEK RİSK YATIRIM UYARI: Ticaret İkili Opsiyon, son derece spekülatif risk seviyesi taşır ve bütün yatırımcılar için uygun olmayabilir. Eğer yatırılan sermayenin bir kısmını veya tamamını kaybedebilirsiniz; bu nedenle, kaybetmeyi göze alamaz sermaye ile spekülasyon olmamalıdır. Sen ticaret İkili Opsiyonlar ile ilgili tüm risklerin farkında olmalıdır. 6 farklı sürüş moduna sahip olan Ford’un yeni SUV modeli yeni nesil birçok güvenlik önleminin yanı sıra Head-Up display özelliğine de sahip. 1062 Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır litre olarak açıklanan bagaj hacmine ise pandizot üzeride eklenmiş. Hayal satmak gerçekten kazançlı bir iştir. Mesela arsa/arazi satışı yazısında detayıyla anlatacağım. Hayal ticaretinin top noktası o bölümdür. Müthiş kazandırır. Başka hayal satan mesela milli piyango vardır. Onlar da müthiş kazanır. Ama ben size hayal satmayacağım. Belki aşağıda okuduklarınız ile yatırımlarınızın daha kısa sürede geri dönmesini sağlayabilirim diye düşünüyorum. Sezar salatasının adı ünlü Romalı komutan Jül Sezar’dan gelir. 4 GEDİK FOREX DEMO HESAP İÇİN: GedikForex-Demo sunucu olarak seçilir. İleri sekmesi tıklanır. Para kazanmak umutlarıyla borsaya başlangıç yapmak istiyor veya yeni bir borsacı olabilirsiniz. Öncelikle bilmeniz gerekiyor ki, borsa piyasası tamamen güvenli ve yasal bir piyasadır. Birikimlerinizi karlı bir şekilde değerlendirebilir ve iyi bir kazanç elde edebilirsiniz. Yapmanız gerekenler ise oldukça basittir. Peki, borsaya yeni girenler neler yapmalı, nelere dikkat etmeli? Satici, Özgür. (2000). OPSİYON PİYASALARI Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır VE HİSSE SENEDİ OPSİYONLARININ ÖZELLİKLERİ. 10.13140/RG.2.1.1614.9844. Pazarlama Kampanyası Yönetimi: Potansiyel müşterileri müşterilere dönüştürmek için pazarlama kampanyaları oluşturun ve yönetin. Dolar endeksi yani Dxy’de yaşanan düşüşler dolar kurunu olumsuz etkiler ve doların Türk Lirası karşısında değer kaybına işaret eder. Ayrıca dxy tarafında yaşanan düşüş küresel piyasalarda doların değer kaybetmesi dolayısı ile ons altın fiyatlarının yükselişe geçmesine neden olacaktır. Alibaba Grup Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Michael Evans konuyla ilgili olarak “Türkiye dünyadaki ve bölgedeki farklı dijital ekonomiler değerlendirildiğinde oldukça heyecan verici ve önemli bir pazar. Bu yatırım ile birlikte Alibaba, güçlü bir kurucu ve yönetim ekibinin önderliğindeki pazar lideri bir markaya ortak olmuş olacak. Trendyol, güçlü bir platforma, sadık iş ortaklarına ve büyük bir müşteri kitlesine sahip çok hızlı büyüyen özel bir marka. Bu birliktelikle, Türkiye’de ve bölgede e-ticaret, dijital ödeme sistemleri ve bütün perakende değer zincirinde çok önemli fırsatlar yaratacağız. Trendyol’a kurucuları ve mevcut yönetim ekibi liderlik etmeye devam edecek ve ek olarak Alibaba ekosistemine katkıda bulunacak. Trendyol ile birlikte, Türk markalarının, iş ortaklarının ve üreticilerinin, gerçek anlamda globalleşmesine destek olmayı sürdüreceğiz.”. Gold üye olursan anında çekebiliyorsun, standart üyeler en az 3 gün sonra çekebiliyor, yani sen 40 lira yatırdın o gün 1000 lira yaptın para kasada. sende sabırsız oluyorsun oynamaya devam ediyorsun ve kaybediyorsun, adamlarda ki taktik bu, 3 gün süreyi oyun oynayıp Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır kaybet diye veriyorlar, eğer sakin ve sabırlı oynarsan kazanıyorsun, 40 tl yatırdım 2 gün sonra 1500 tl çektim, kasada 100 bıraktım, onuda 3000 küsür yaptım sonra hepsini kaybettim, bu bir hastalık, aklı başında biri değilsen herşeyini kaybedersin bilgin olsun. İkili opsiyon dünyanın her ülkesinde izin verilmez. Ayrıca, bazı ülkeler yabancı Broker kullanmak için esnaf yasaklıyor. Çoğu Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır Broker Uluslararası tüccarlar kabul, ancak yasak ülkeler için kısıtlamalar vardır. Bunu generalize edemez çünkü Broker hangi müşterinin kabul ettiğini belirler. İslâm, içkinin içilmesini yasakladığı gibi, Müslümanlar arasında ticaretini de yasaklamıştır. Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur. Avrupa Adalet Divanı, Bitcoin’in bir emtia olmadığına, bir para birimi olduğuna karar vererek, Bitcoin alım satımının katma değer vergisine tabi olmadığına karar verdi. Bitcoin artık hukuken bir mal, bir emtia değil, TL, USD, Euro gibi bir para birimidir. Bu broker, yeni başlayan tüccarların pazara girmeleri için çok iyi bir seçenektir. İslami hesap tam hizmetli bir hesapta işlem yapmalarına olanak tanır. Swap ücretsiz. Her yıl artan mezun sayısı artık bu tür merkezi sınavlarda daha çok seçici olmayı gerektirdiğinden, sınav sorularının zorluk derecesi Forex piyasalarında pip hesaplaması nasıl yapılır her geçen yıl artmakta ve sınav daha sistemli çalışmayı gerektirmektedir. Hiçbir yazılım bilmeden temelden ileri seviye 3DS Max öğrenmek istiyorsanız, bu eğitim seti size çok uygundur. Set içeriği 2014 yılında güncellenen AUTODESK müfredatına göre tamamen sıfırdan 2014 yılı ortasında çekilmiştir. Site içeriğindeki serbest modelleme, görselleştirme ve animasyon setlerinin temelidir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte internetin yaygın olarak hayatımızda kullanılmaya başlandı. İnternet sayesinde yatırımcılar seans salonlarına gitmeden, oturdukları yerde internetten borsa oynamak avantajına kavuştular. Siz de borsanın heyecanlı dünyasına internet aracılığıla telefon yada bilgisayarla katılmak, yatırım yapmak istiyorsanız, öncelikle borsa bilgisi ve terimleri araştırması yapmanız gerekiyor. Bu ticaret tipinin sadeliğine bakmak için, bir örneğe bakalım; diyelim ki, forex ikili opsiyonlarını, özellikle EUR / USD’yi ticaret yapmak istiyorsunuz. Ticaret cdf ve Forex farklılıkları Ocak 6, 2020 Alman Forex sinyalleri kullanımı Mart 5, 2017 Tarım dışı İstihdam verisi nedir Ocak 19, 2017 Binomo donanımhaber Ekim 21, 2017 Trend analizi örnekleri ve stratejiler Şubat 18, 2020
allenai/c4/01023/85464
ANASAYFA > TARIM2023 > Yazlık patates hasadı başladı 06-07-2018 Afyonkarahisar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Acar: "Türkiye'nin patates sıkıntısı çekmesini veya fiyatların yükselmesini engelleyecek ürünümüz var" Afyonkarahisar'da üreticiler "yazlık" olarak nitelendirilen erkenci patatesin hasadına başladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Acar, Afyonkarahisar'da yazlık ve kışlık olmak üzere iki çeşit patates üretildiğini söyledi. Patates üreticisi Süleyman Demiral da, bu yıl yağışların düzensiz olmasından dolayı üründe hastalık oluştuğunu ifade etti.
allenai/c4/01023/85467
Dünya’nın kuzenleri: Astronomlar yakın gezegenlerin atmosferinde “biyoimza” arayacak | Independent Türkçe Araştırmacılar, dünya dışı yaşamın izlerini sürmek için devreye girecek yeni teleskopları bekliyor Pazar 16 Şubat 2020 16:05 Bilim insanları şimdiye dek, yörüngesinde bulundukları yıldızların yaşanabilir kuşağında yer alan binlerce ötegezegen keşfetti ve bunların bazıları Dünya gibi katı yüzeylere sahip. Bu gezegenlerde yaşam belirtilerini araştırmak için gelecek vadeden yeni bir yaklaşım geliştiren bilim insanları, ötegezegenlerin atmosferlerinde “biyoimzaları” yani canlılığın izlerini gösteren kimyasal bileşimleri incelemeyi hedefliyor. Örneğin Dünya, (kimyasal bileşimi, yörüngesi ve etrafında döndüğü yıldız olan Güneş hesaba katıldığında) atmosferinde beklenenden çok daha fazla oksijen barındırıyor. Milyarlarca yıl önce atmosferinde neredeyse hiç oksijen barındırmayan Dünya mikroorganizmalar sayesinde yüzde 21’lik oksijen seviyesine ulaştı. Bu da bahsi geçen biyoimzalardan biri. Washington Üniversitesi’nden astronomi profesörü Victoria Meadows, “Aslında hedefimiz 40 ışık yılından daha yakın, çok küçük ve soğuk yıldızların yörüngesinde bulunan bir grup ötegezeni seçmek” dedi ve ekledi: Bu daha küçük ev sahibi yıldızlar, gezegen atmosferlerininin neyden yapıldığına dair daha iyi sinyaller elde etmemize yardım edecek. Çünkü ince tabakalı bu atmosferler küçük bir yıldızın ışığının daha fazla tutabilir. Araştırmacılar gezegen atmosferinin, yörüngesinde bulunduğu yıldızdan gelen ışıkla nasıl etkileşime geçtiğini gösteren verileri kullanabiliyor. Ancak mevcut teleskoplarla elde edilen ve spektrum ismi verilen bu bilgiler, henüz biyoimzaları saptamak için yetersiz kalıyor. Ötegezegenleri araştıran astronomlar, yakında kullanıma girecek James Jebb Uzay Teleskopu gibi ötegezegenlerin atmosferini ölçebilecek gözlem araçlarını bekliyor. Üniversitenin internet sitesinde yer alan bilgiye göre araştırmacılar ölçmek için en iyi aday moleküllerden birinin karbondioksit olduğunu düşünüyor. Ancak Meadows, yalnızca bunun yeterli olmayacağını söyledi: Hem Venüs hem de Mars gezegenleri karbondioksit taşıyor ancak yaşam yok. Astronom, karbondioksitin Dünya’daki gibi mevsimlere göre değişen miktarının iyi bir gösterge olabileceğini ya da metan gibi diğer gazların ölçümüyle birlikte anlamlı sonuçlar verebileceğini ifade etti. Bu yerbenzeri atmosferlerden toplanabilecek veriler, Amerikan Bilimde İlerleme Birliği’nin (AAAS) 15 Şubat’ta gerçekleşen yıllık toplantısında da gündem maddelerinden biri oldu. Independet Türkçe için derleyen: Umut Can Yıldız Hakkında daha ayrıntılı: UzayGözlemeviötegezegenuzaylı
allenai/c4/01023/85468
22 Şubat 2013 #1648538 Küçüksu mahallesi orta sokak no:10 adresine 3g hattı sinyali gelmediğini belirttim müşteri temsilcileriyle görüştüm iyileştirme çalışmasında dikkate alınacağını iletti... Vodafone red tarifesindeyim fakat reklamlardaki gibi yardımcı olunduğunu görmedim. Artık yardımcı olacaksanız olun olamayacaksanız söyleyin.Tabletim için ikinci sim kart başvurusu da yaptım 1 hafta içinde gelecek dediler 2 hafta oldu hala haber bile vermediler her ay 200 tl telefon parası veriyorum. Başar 340 Okunma İlyas 393 Okunma Markalar KKTC Telsim, TeknosaCell, Kutluay Telekom, Bimcell, İst İletişim, Türk Telekom, Pttcell, Fenercell.com, Kktcell, Turkcell, SEG, Yapı Kredi Bankası, VakıfBank, Teknosa, Casper Via, Aras Kargo, Hepsiburada
allenai/c4/01023/85469
SEÇİCİ UNUTKANLIK – Ömer TÜRKEŞ – Özgür Üniversite (Özgür Üniversite 2018 bahar dönemi programında, ‘Cumhuriyet Romanında, Toplum, Birey, Kimlik ve Siyaset’ başlıklı seminer dizisinde, ‘Türk Romanında Yalan ve Hakikat’ başlığı sunum metnidir.) Carlos Fuentes’in sevdiğim bir sözüdür; “edebiyat tarihin unuttuğunu gerçek kılar”. Ne var ki Türk romanında unutulanları hatırlayan, resmi tarihe şerh düşen roman sayısı çok az. Özellikle 2000’li yıllardan sonra savaşın, kıyımların ya da gündelik hayatın şiddetinin toplumda ve bireyde açtığı yaraları işleyen romanlar yazılmıyor, yazılanlar okunmuyor. Edebiyatın kritik konulardaki seçici unutkanlığı üzerinde durmak, bunun hayatın bütün alanlarına yayılmış toplumsal/bireysel bir refleks olduğunu, edebiyata da sirayet ettiğini ve neredeyse bir gelenek haline geldiğini göstermek istiyorum. Başlangıcından bugüne Türk romanında kendisini hep hissettirmiş bir eksiklikten söz edeceğim. Son yılların bunaltıcı atmosferinde daha da rahatsız edici hale geldi. Türk romanında eksikliğini hissettiren şey gerçeklik, gerçekçi gibi görünenlerdeki eksiklik ise gerçeklik dugusudur. Kuşkusuz pek çok istisna sayabilirim ama 9000’i aşan roman sayısı içinde birkaç yüz roman genellemeyi bozmuyor; Türkiye’de roman yazma ve okuma pratiği bireysel ve toplumsal gerçeklerle yüzleşmek yerine gerçeklikten kaçmanın bir aracına dönüşüyor. İlk yazarlar roman sanatını Osmanlıyı kurtarmak maksadıyla batıdan ithal etmişler ancak Osmanlı toplumun baş edilmesi güç gerçeklikleriyle yüzleşemedikleri için hayali aşk hikayeleri anlatmakla geçirmişlerdi yazarlık kariyerlerini. Cumhuriyet dönemi de farklı olmadı. Siyasi ve toplumsal gerçeklerle uğraşmanın bedeli ağır, tarihsel gerçeklerse devlet tek elinde olduğundan yazarlara kalan yegane konu özel hayatlardı. Sonuçta sayısız aşk romanı, suya sabuna dokunmayan polisiyeler, resmi anlatılardan kopyalanmış tarihi, Cumhuriyet ideolojisini yaymayı vazife edinmiş siyasi roman üretildi yıllarca. Gören, duyan ve söyleyenlerin başına gelenler ibret vericiydi; toplumun büyük bir bölümü gibi yazarların büyük bir bölmü de üç maymunları oynamayı tercih ederek görmedi, duymadı, söylemedi. Bellek sıfırlandı, ötekiler dışlandı, belki de hepsinden önemlisi kanayan yaralar sarılmadı, travmalar yok sayıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal gündemi, bu gündemin yarattığı atmosfer ile edebiyat arasında bir uçurum var. Sanki savaşlardan, krizlerden, şiddetten arınmış başka bir ülkede yaşıyor roman kahramanları. Sadece güncel siyasi ve toplumsal meseleler değil, artık tehlikesiz denilebilecek siyasi geçmiş de girmiyor ilgi alanına. Belki de hiç bir şeyin “tehlikesiz” olmadığının farkındalığıdır yazarları siyasi meselelerden uzaklaştıran. Belki ödenecek bedelin ağırlığından çekiniyorlar. Belki de siyasete karşı ilgisizler. Nedeni ne olursa olsun son otuz yılın bireyi ve toplumu sarsacak denli önemli ve büyük olayları edebiyatımızda en büyüklükte bir iz bırakmadı. Günümüzün çok satarlar listesinde Mevlana’yı, Fatih’i, Mimar Sinan’ı anlatan romanların başı çekmesinden de anlaşılacağı üzere -güncelle, politik konularla, iktidarın baskısıyla baş etmektense- yazar ve okuyucu tarihe sığınmayı tercih ediyor. “Peki bunlar gerçek değil mi?” diye sorabilirsiniz. Evet gerçek ama çizilen resimde o kadar çok şey yer almıyor ki hakikate ulaşamıyoruz. Mahir Çayan’ın sözleriyle “Eksik, Eksik olduğu için yanlış” bir Türkiye tablosu çiziyor romanlarımız. Osmanlıca ilk çeviri romanın yayınlanış tarihinden bir kaç yıl önce, 1856’da, İstanbul’daki aşk ve cinsellik yaşantısını çok canlı biçimde tarif eden bir gözlemle başlamak istiyorum söze. Ahmet Cevdet Paşa, “Maruzat”ında, bu yıllardaki toplumsal ilişkileri şu cümlelerle özetler; “zendostlar(kadın sevenler) çoğaldı, mahbublar(erkek sevenler) azaldı. Kavm-i Lut sanki yere battı. İstanbul’da öteden beri delikanlılara ma’ruf ve mütad olan aşk-u alaka, hali tabisi üzerine kızlara müntakii oldu. Sultan III.Selim zamanından beri mutad olan Kağıthane seyri ziyade rağbet buldu. Gerek orada, gerek Beyazıd meydanında arabalara işaretlerle mu’aşaka usulü(aşık olma biçimi) hayli meydan aldı. Kubera(kibarlar) içinde gulamparelikle meşhur olan Kamil ve Ali Paşalar ile onlara mensup olanlar kalmadı. Halbuki Ali Paşa da ecanibin(yabancıların) itirazatından ihtiraz (çekinme) ile gulampareliğini ihfaya(gizlemeye) çalışır idi”.(1) Görüldüğü gibi, zendostların yani kadın sevenlerin sayıca artışının tarihi önem arzettiği o yıllarda, Avrupa romanında işlenen aşk ve cinsellik biçimleri Osmanlı toplumunda yeni yeni filizlenmeye başlıyordu. 1759 tarihli ilk çeviri roman Telemak’tan sonra, özellikle Fransız edebiyatının romantik ve popüler ürünleri bir biri ardına tercüme edilse bile, ilk telif romanın yazılması için oldukça uzun bir süre geçmesi gerekti. Geçen bu sürede, romanın popüler türlerine ve Batılı temalara alışan okuyuculara paralel olarak, ilk Osmanlı romanları benzer tema ve hafiflikte yazıldılar. Elbette yazarların da aynı sürecin bir parçası olduğunu ve romana dair bilgi ve alışkanlıklarının sözünü ettiğim tercümelerden kaynaklandığını eklemeliyim. Sonuç olarak, 1872 tarihinde Basiret gazetesinde tefrika edilen ve ilk Osmanlı-Türk romanı sayılan Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı, romantik bir aşkın Osmanlı toplumuna uyarlanmış haliydi. Taaşşuk-ı Talat Ve Fitnat, “emr-i izdivaç ve ahlaka dair” ibretlik bir hikaye olarak ilan edilirken, aynı zamanda eğitici/öğretici nitelikli bir roman geleneğini de başlatıyordu. En gerekli eğitim kadınlara dairdi ve ilk görüşte aşk, daha sonraki hemen her romanın değişmez sevme biçimi oldu. İmparatorluğun en önemli sorunu kadın-erkek ilişkilerine indirgendi, görücü uslü evlilik günah keçisi yapıldı; Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’taki yanlış evlilik; yaşlı bir erkeğin genç bir kızı görücü usulüyle alması ise romanların sıklıkla tekrarlanan toplumsal ve ahlaki eleştirisinin başlangıcıydı. Tanzimat romanı olarak adlandırılan ilk dönem romanlarında Batılı metinlerin etkisi çok açıktır. Ancak Batıdaki toplumsal hayat ve siyasi ilişkilerle uyumlu değildir Osmanlı’daki vaziyet. Kamusal alan kısıtlı, özel alan kutsaldır. Bu nedenle, yazarlar belli konular etrafında döner dururlar. Kadın erkek ilişkileri; aşk ve cinsellik, en sevilen alandır. Toplumsal eleştirinin merkezini de bu kavram çifti oluşturur; özgürlük, esaret, geleneklerin iyi ve kötü yanları, sonu daima ölümle biten aşklar üzerinden anlatılır. Yazarların önemle üzerinde durdukları konulardan çoğu, mesela, geleneksel bir kurum olarak cariyelik, aşk ve cinsellik etrafında irdelenmiş, kimisi -Ahmet Mithat Efendi, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi- iyi ellerde yetişimiş bir cariye ile yapılacak izdivacı övmüş, bir çoğu -başta kadın kadın yazarlar olmak üzere- cariyeliği toptan reddetmiştir. Georges Duby, Batıda Aşk ve Cinsellik adlı kitabında, eski toplumlardaki aşk ve cinsellik ile ilgili herşeyin mahrem alanda kaldığından ve böyle bir tarih yazmanın güçlüklerinden sözederken, en açık bilginin edebiyat metinlerinde ya da görsel sanatların sunduğu kilişeleşmiş aşk ve cinsellik mizansenlerinde olduğunu vurgular. Ancak “bu tür belgeleri eleştirmenin, şiirde, romanda, freskte, -ne kadar gerçekçi olursa olsun- filmde yansıtılan yaşanmış gerçekliğin payını ölçmenin; onları dinleyenlerin, okuyanların, bakanların davranışlarına bu yapıtların nasıl yansıdığını hesaplamanın ne kadar güç olduğu bilinir”(2)Hele o sanatsal ve edebi çalışmalar 19.yüzyılın Osmanlı toplumuna aitse… Şimdi dönüp baktığımızda, eğer bu romanları birer tarihi belge olarak kabul edersek, o yılların en önemli meselesi; aşkmış, cinsellikmiş, köhnemiş evlilik kurumuymuş, Batı taklitçiliğiymiş kanısına varabiliriz. Oysa, Batı edebiyatından gelen temaları çoğaltan Osmanlı romanındaki aşk ve cinsellik ile yaşanan pratikler arasında doğrudan bir ilişki kurmak pek anlamlı görünmüyor. Ancak yine de bu metinlerin yansıttığı önemli bir tarihsel gerçeklik var; romanlarda anlatılanlar, Osmanlı aydınlarının içinde bulunduğu düşünsel ve ruhsal dünyayı tanıtıyor bizlere, II. Meşrutiyet’ten sonraki roman patlaması ile birlikte, aydınların fikri sabiti olan aşk ve cinselliğin toplumun geneline yayıldığını gösteriyor. Felsefi -daha doğrusu siyasi- meselesi doğu-batı karşıtlığı üzerine kurulu olan ilk Osmanlı yazarları, bu kutuplar arasında gidip gelirken biçimsel anlamda da aynı arayışın içerisindeydiler; hem sözlü kültürün -meddah geleneğinin- hem Batı romanının izleri vardır Osmanlı romanlarında. Osmanlı romanı, maddi gerçeklikten ziyade metinlerarasından çıkarmıştır aşk ve cinselliğin yerel motiflerini. Ne var ki ikirciklidir Osmanlı yazarı; bir yandan Batılı meslektaşlarının yazdıklarına ve yaşam tarzına özenir, öte yandan bu tarzın yıkıcı etkilerinden ürker; hem kadının üzerindeki baskıları eleştirir, hem o kadının cinselliğini red eder..! Tanzimat edebiyatının bu değişmez merkezleri -biraz daha zengin bir biçimde- II.Meşrutiyet döneminde de tekrarlanarak Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanır. Artık mekanlar konaklar ve zengin çevrelerden kurtulmuş, estetik yapı gelişmiş, kişilerin iç dünyalarına girilmiş, kişiler ve düşünceler biraz daha çeşitlenmiş, ama hep aşk ve cinsellik oturmuştur baş köşeye. Batıda, “Romantik şairler, çağdaş burjuva topluma karşı tepkilerinde, burjuvazi öncesine, aristokrasi çağına gitmiş, bu çağın aşk değerlerini diriltmeye çalışmışlardır. İlk görüşte aşık olmak, aşk için ölmek gibi değerler motifler bu değerler sisteminin ürünleridir. Osmanlı yazarları çelişki ve çaresizlik içerisinde kalmışlardır. İçinde bulundukları dönemi eleştirmek için Fransız romantiklerini taklit etmişler, ancak kendi doğulu yaşam tarzlarının yerine koymak istedikleri burjuva aile yapısını eleştiren Fransız romantiklerinden aldıkları temalarla, bu varolmayan kurumu eleştirmek durumunda kalmışlardır. Üstelik sarılabilecekleri eski tip bir dünyevi aşk da yoktur ellerinde”. Eğitimin önemini ve kadınla erkeğin arkadaşça birarada yaşayacağı çekirdek aile tipini överlerken, romanlara çocuk karakterleri neredeyse hiç katmamışlardır. Hayatlarında aşk ve cinselliğin -Batılı tarzda- bir karşılığı olmayınca, Osmanlı yazarları, bildikleri eski aşık hikayeleri ile Batının popüler aşk romanlarını harman ederek tarihin hiç bir anında ve hiç bir mekanında yaşanmamış ve yaşanması da mümkün olmayan bir aşk türü çıkarmışlardır ortaya. Öyle ki, Osmanlı romanında sıklıkla üzerinde durulan serbest kadın tipinin, sadakatsizliğin ve giderek zinanın toplumsal bir gerçekliği yansıtıp yansıtmadığı konularında bu romanların tanıklığı pek muteber addedilemez. Ayrıca Osmanlı romanı dediğimiz edebi pratiğin İstanbul ile sınırlı olduğunu ve bu romanların Anadolu hayatını yansıtmak gibi bir kaygıyı hiç taşımadığını da unutmamak gerekir. Yemen, Sarıkamış, Balkan Bozgunu, Allahüekber dağlarındaki facia, Mübadele, Kürt İsyanları, İstiklal Mahkemeleri, II. Dünya Savaşı günleri, Varlık Vergisi, 6/7 Eylül olayları, Kore ve Kıbrıs savaşları, Maraş Katliamı, otuz yıl süren iç savaş, Hayata Dönüş operasyonu… Hepsi de birer kara delik yaratıyor belleğimizde, edebiyatımızda ve tarihi anlatılarda. Tarih ve bellek boşluğunu ya da farklı bir anlatıyla doldurulmasının kabullenilmesini sağlayan devletin hukuksal düzenlemeler sayesinde tesis ettiği baskıcı atmosfer olabilir. Yine de pek çok tarihi olayın, mesela Ermeni tehcirinin böylesine ters yüz edilmesini izah etmek kolay değil. Ermeni tehcirinin Osmanlı-Türk romanına yansımamış olmasını kabul edebiliriz. Ancak Cumhuriyet kurulduğunda, olay belleklerde tazeliğini korurken nasıl ve neden unutuluverdi? Hatırlandığında böylesine ters yüz edilmesini, devletin resmi tarih anlatısıyla romanlardaki hikâyelerin örtüşmesini sağlayan dinamikler nelerdi? Sorular Türk romanının karakteristiğinin ortaya konması açısından mutlaka cevaplandırılmalıdır. Bir yazar, yanı başındaki insanların evinden barkından edilmesine, uğradığı taciz ve tecavüzlere, top yekûn imhasına tanıklık ettiği halde nasıl olur da sessiz kalmayı ve bunun utancıyla yaşamayı içine sindirebilir? Günümüzde de karşılığı olduğu için mesela adalet algısının romana yansımasından örnekleyelim: Tanzimat, II. Meşrutiyet, İttihat ve Terakki, Cumhuriyetin Kuruluşu, Milli Şef, Demokrat Parti, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi karakteristik dönemlerin her birinde topluma yeni bir çehre vermek ya da yapısal krizleri çözmek adına hukuksal düzenlemelere gidildiğini, her dönemin iktidarını kendi zihniyetine uygun pek çok kanun maddesi ile pekiştirmek istediğini görüyoruz. Ne var ki romanlarda karşılığı yok denecek kadar az. Olanlarda ise gerçeklik yok. Adalet kavramının formel hukuka indirgenmesi öylesine yaygın bir eğilim ki pek çok romanda -hatta Köy Edebiyatı kanonunun ve 12 Mart romanlarının çoğunda- sorun hukukun doğru ve düzgün işletilmemesiyle sınırlandırılmış, idealist hakim ve savcıların karşısına kötü politikacılar, güvenlik güçleri ve ağalar/zenginler konmuş, hukukun siyasetle iç içe geçmiş karakteristiği, yani bu düzende adaletin sağlanamayacağı -bir kaç istisna dışında- vurgulanmamıştır. Ya paradigmanın yanlışlığından, ya içinde yaşanılan an’ı soyutlayamamaktan ya da bir yalana inanma ihtiyacından… 19.yüzyıl boyunca topraklarının çoğunu yitirip hızla küçülen Osmanlı devletinin mahçup bir mirasçısı olan bu coğrafyada göçleri ve mübadeleyi önüne koyan çalışma pek az. Resmi tarihin yalnızca Lozan’da bir madde olarak sıraladığı mübadelenin o talihsiz öznelerinden, muhacirlerden bahis açılması son yıllara kadar gizli bir emirle yasaklanmıştı sanki. Sanki onlar Balkanlarda, Ege adalarında emaneten yaşamış da Anadolu’ya dönme fırsatını tanrının bir lutfü olarak çıkan savaşla bulmuşlardı. Gidenlerin Anadoluya duydukları hasretten söz edilse bile, gelenlerin geldikleri yerlerde bir tarihleri, bir kültürleri, o topraklara duyabilecekleri tutkulu bir sevgileri olduğu yok farzedildi. Tarihsel ve toplumbilimsel araştırmalara konu edinilmedikleri gibi yerlerini yurtlarını terketmişlik hallerinin yarattığı acılar edebiyatta da bulamadı karşılığını. İşte bu nedenledir ki ard arda yayımlanan beş, on kitabı bir arada gördüğümüzde şaşırıyor, “neden şimdi” sorusunu sormaktan alamıyoruz kendimize. Neler değişti ya da değişiyor? Memleketlerinden taşıyıp getirdikleri dilleri ve kültürleriyle muhacirlerin kendileri ya da onların anıları ile büyümüş cocukları değil de ulus kimliğine doğmuş, o kimlikle yetişmiş üçüncü kuşaktan insanlar belki de hiç görmedikleri büyükannelerinin, büyükbabalarının acılarını nasıl böylesine yakıcı bir hissetmişlikle dillendiriyorlar? İnsanlar geçmişlerini ve kimliklerini tıpkı bir roman gibi kurgulanan tarihsel hikayeler etrafında algılarlar. Nereden gelip nereye gittiğimiz, geçmişimiz, kimliklerimiz hep bu hikayeler içerisinde anlamlanır. Esra Özyürek’in Türkiye’nin Toplumsal Hafızası(2001) derlemesinde belirttiği gibi “Geçmişten çok, içinde bulunulan anın dinamikleri tarafından belirlenen ve değişken bir süreç bu. Bir diğer deyişle geçmiş, bellek yo­luyla şimdiki anın ihtiyaçlarına göre sürekli yeniden şekille­niyor ve şimdiki anı meşrulaştırıyor”. 80’lerin kültürel iklimi de 80’ler Türkiyesinin siyasi yelpazesinde yer alan her kesim için yeni anlamlara, yeni kimliklere ihtiyaç doğurmuş, ihtiyaçlar ise en dolaysız biçimiyle kurgusal anlatılarda ifade edilmiştir. Son yıllarda yazılan Milli Mücadele ya da göç anlatıları da bu yelpazeyi oluşturan toplum­sal kesimlerin düşünce ve algılamalarını, toplumun birleşme ve yarılma noktalarını sergiliyorlar. Tarihin kara deliklerini aydınlatmaları sevindirici elbette, ama öznesini nesneleştirme tehlikesiyle, dede ile torunun yerini değiştirme potansiyeliyle bir o kadar ürkütücü. Aile tarihlerine dayanan kurgulanmış anılardan yola çıkarak yazılan romanlar 2000’li yıllarda kayda değer bir artış gösterdiler. Edebiyatın aile tarihlerine gösterdiği ilgi yeni bir şey değil elbette. Bu ilginin tarihin mikro alanlarına tarihçilerin göstedikleri ilgiyle örtüşmesine de şaşırmıyoruz, ama hikayesi anlatılan ailelerin büyük bir kısmının Anadoluya Balkan göçleri sonucu yerleşmişlikleri, hem edebi hem tarihi taammüllerden bir farklılık olarak önemlidir. Gözünü Balkanlara, kökleri Balkanlara uzanan ailelere ve göçlere çeviren sözlü tarihe dayalı çalışmalar da toplumsal bellekteki kıpırdanmaları sergilemeleri açısından dikkate değer. Roman ya da tarih araştırmalarının hemen hepsinin ilk ortak noktası, muhacir ya da mübadillerin unutulmuş, ihmal edilmiş, yazıya dökülmesi gecikmiş hayat hikayelerine yapılan vurgudur. Kurgusal anlatı yazarları kendi aile tarihlerinden yola çıktıklarının ve onların unutulmuş acılarını hatırlatmayı amaçladıklarının özellikle altını çiziyorlar. Anlatılanlarla anlatanlar, anlatanlarla kaleme alanlar arasındaki sınırın silindiği Balkan hikayeleri okuyoruz. İçerdikleri resimler, kaynakçalar ve dipnotları kadar hikayelerinden fışkıran mutluluk, dostluk, kardeşlik tasvirleriyle de benzerlikler gösteren son dönem Balkan anlatılarını biçimlendiren anlayışın arkasında kuşkusuz farklılıkları zenginlik olarak tanımlayan çok kültürcülük söylemi var. Dostlukla düşmanlığın, acılarla sevinçlerin, düş kırıklarıyla umutların içiçe geçtiği bu yeni dönem hikayelerinin anlatanlar için “doğruluğundan” kuşku duymuyorum. Şüpheli/gizli/lanetli bir kimlikmişçesine halen Selaniklilerin izlerini sürmeye çalışan ilkel şoven zihniyetlerin taraftar topladığı şu günlerde, bu çalışmaları önemsediğimi de eklemeliyim. Ama anlatıcıların çoğunun o göç günlerinde çocukluk çağlarını sürdüklerini unutmamak gerekir. Görüşmelerin yapıldığı zamanla anlatılan zaman arasındaki uzun mesafe, bu mesafenin milli eğitim müfredatından edinilmiş tarih bilgisi, tarihi romanlardan fışkıran düşmanlıklar ve kitle iletişim araçlarının biçimlendirdiği zihinlerle kat edilmesi nedeniyle bir çok gölgeli alan barındırıyor. Buna anlatıları derleyen yazarların bugünkü ihtiyaçlarla şekillenmiş bakış açılarını da eklemeliyiz. Söylemek istediğim, insanların hafıza katlarına sıkışmış hikayelerin kullanıma dolaysızca hazır gerçekler olmadığı ve resmi tarihten tümüyle farklı bir tarih anlatısının halk arasında bu gibi hikayelerle daha önce dolaşıma çıkmadığıdır. Alternatif bir tarihin resmi tarihin karşısına dikilmesi için sözlü “belgelerin” yazılı belgeler ve tarihi olgular süzgecinden geçirilmesi zorunluluğunu unutmamak gerekir. 1923’te tamamiyle silinip 80’lere kadar ulus-devlet projesi gereği tek bir kimlik üzerine “dizayn” edilen toplumsal hafıza yeni kimlikleri de kapsayacak şekilde “upgrade” ediliyor. Somut insanların acılarla dolu somut tarihlerini açığa çıkarmanın meşruluğunu tartışmıyoruz, ama geçmişe duyulan bu ilgi ve ihtiyacın 80’lerden sonra yaygınlaşan çok kimlilik, çok kültürlük arayışı ile ilişkisini de göz ardı edemeyiz. Muhacirler Türklüklerini kanıtlamak için çırpınmışlardı, yeni kuşaklarsa muhacirlerin etnik kökenlerini arıyorlar. Selaniklilik, Giritlilik, Yanyalılık, Makedonluk, Bosnaklık, Arnavutluk, Çerkezlik, Abazalık da ekleniyor kimliklere. Ancak yüz yıl öncesinde varolduğu varsayılan bu kimlikler ulus devletin bizleri hapis ettiği o tektipleşmiş kimlikten daha mı sahici? Her yeni kimlikle biz daha mı zenginleşiyoruz? Azınlıklar, etnik kimlikler Türk romanında Kürtlerin ve Kürt sorunun konu edilişinden ya da Türkiye Cumhuriyeti içinde gelişen bir Kürt edebiyatından söz etmek bir kez daha yokluk ve eksiklik tespiti yapmak demektir. Hele ki edebiyattan bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümüne katkıda bulunacak metinler bulup çıkarmak neredeyse hiç mümkün değildir. Bugün hikaye ve roman yazan hemen herkesin hayatında az ya da çok, iyi ya da kötü ama bir biçimde mutlaka iz bırakmış olan son yirmi yılın Türk edebiyatına birkaç roman dışında yansımamış olması bilinçli bir bellek yitiminden ve anlatılan bütün hikayelerde kendisini hemen hissettiren bir eksiklikten başka bir şey değildir. Hele ki 1980-90 arası yazılan romanlarda Kürtler ve Kürt sorununa dair ufak bir imaya dahi rastlayamayız. 90’lardan sonra, özellikle de 2000’li yıllarda bir artış kaydedilse bile, yayımlanan yüzlerce roman arasında bu yakıcı meseleye değinenler çok küçük bir yekun teşkil ederler. 80’li yıllardan sonra Kürt yazarların kaleminden çıkan çok sayıda “ilk kurşun” temasına sarılmış romanda da Türklerin asker ve devlet görevlisi dışında hiç canlandırılmaması, barış düşüncesinin her iki taraf için içselleştirilmemişliğini göstermektedir. Son yıllarda bir tarih merakı sardı Türkiye’yi; uzak dönemlere ve uzak coğrafyalara değmeyen, 19.yüzyılın sonlarından 20.yüzyılın ilk çeyreğine, Anadolu’da yaşanan savaşlara odaklanan bir merak! Böylelikle II.Abdülhamit, II.Meşrutiyet, İttihat ve Terakki, I.Dünya Savaşı, Çanakkale muharebesi, Ermeni Tehciri, Sarıkamış Harekatı ve Milli Mücadele bir yandan tekrar ve tekrar keşfediliyor, öte yandan tarih güncel siyasi meselelere tahvil ediliyor. Roman alanını da etkileyen bu türedi tarihperestlik, hiç kuşkusuz ulusalcı hareketlerin yükselmesiyle, yeniden tasarlanan ulusal kimliğin o tarihi ve kimliği benimsetecek popüler anlatılara ihtiyaç duymasıyla ilintili. Romanlar –verildiği iddia edilen yeni kurtuluş mücadelesinde- milli tarihi halkın anlayacağı bir dile çevirme işlevini yüklenirken şanlı geçmişin hafızası rolünü üstleniyorlar. Yapılmak istenen bugünün, yakın geçmişin ya da bireysel varoluş hafızasına dahil olmayan daha uzak bir geçmişin kuşatılmasıdır. Ermeni Tehciri bu kuşatma operasyonunun en can alıcı noktası. Öyle ki, aynı döneme ilişkin bütün diğer anlatılar dönüp dolaşıp Ermeni meselesinde kesişiyorlar. Mesela Sarıkamış Harekatı… Allahüekber dağlarında yüz bin genci bir hiç uğruna kırdıran Enver Paşa’nın Anadolu’daki bu son sergüzeştinin giderek artan sayıda incelemeye konu edilmesi söz konusu kuşatma operasyonunun karakteristiğini göstermesi açısından önemlidir. Daha on yıl önce üzerinde hiç konuşulmayan Sarıkamış bozgununun 2000’li yıllarda kahramanlık destanına çevrilmesi, yıl dönümlerinde resmi anma törenleri düzenlenmesi, pek çok kitaba ve romana konu edilmesi tesadüf değil. Çünkü dün birkaç kifayetsiz muhteris İttihatçının Turan hayalleriyle kalkışılan Sarıkamış seferinin trajik sonu bugün Ermenilere yönelik kıyımın meşru nedeni haline getirilmek, böylelikle savaş ve tehcir toplumun ortak kararı ve “iyi”si gibi sunulmak isteniyor. Ve “tarihi tarihçilerden başkasına bırakmak istemeyenler” -dün olduğu gibi bugün de- suçu üzerlerinden atmak hatta karşısındakine yüklemek için, doğrudan kanıtlar göstermeyi gerektirmeyen kurgusal anlatılarla yazılmış bir tarihi sahipleniyorlar. Cumhuriyet döneminde yayımlanan altı bin roman arasında Ermeni tehcirinden söz edenlerin sayısal azlığı dikkat çekici. Pek çok toplumsal/tarihsel mesele gibi, Ermeni meselesi de Türk edebiyatında en çok unutulmuşluğuyla, yokluğuyla, adının anılmamasıyla vardır; ve “bu yokluk, milliyetçilikle, Türk milli kimliğinin inşasıyla bağlantılıdır”. Türk romanı için -birkaç istisna dışında- sanki Doğu cephesi hiç açılmamış, bu coğrafyada yüz binlerce Ermeni sanki hiç yaşamamıştır. Bir tarihi, bir toplumu, o toplumun kültürünü ve edebiyatını unutmak, aslında hatırlamanın bir çeşididir; farklı bir biçimde hatırlamaktır. Milliyetçi/ulusalcı kesimlerin hafızası geçmişi bugünü meşrulaştıran bir tarihe çevirerek toplumun kolektif belleğini nefretle dolduruyor. Vicdan, adalet, sorumluluk, empati duygularından hiç nasiplenmemiş yalnız ve öfkeli insanlar başkalarının hikayelerini dinlemiyorlar elbette, acılarına bakamıyorlar. Bu topraklarda bir zamanlar Ermenilerin de yaşadığını hatırlayanların yazdıkları ise, üzücüdür, ne mağdurlar ne failler için özgürleştirici etkiler yaratacak cinsten değil. 1945 yılına kadar Ermenilerin ait oldukları topraklardan şu veya bu şekilde sürüldüklerini tescil eden bir romana rastlamıyoruz. Tehcirin ilk telaffuzunun II.Dünya savaşının Almanların yenilgisiyle sonuçlanıp Yahudi soykırımının hesabının sorulmaya başlamasından hemen sonraya denk gelmesini Tek Parti hükümetin benzer bir sorgulamaya çekilmekten ürkerek mukatele tezini benimsemesine bağlamak akla uygun geliyor. Yazılmaya başlandıktan sonrası ise… Ermeni meselesi ve Ermeniler bu romanlarda farklı tonlarda ve farklı düşmanlıklarla hikaye edilmiştir. Ancak metinlerden yansıyan savunma refleksleri ortaktır. Tam da Adorno’nun Yahudi soykırımıyla ilgili tutumlara ilişkin tahlillerinde söylediği gibi, Türk romanında da Ermeni tehciri ile ilgili tutumlar hem “suçların birbirine mahsubu” hem de “bizim” tarafın “suçunun küçültülmesi” çabasıyla ortaktır. Tehcirde hayatlarını kaybedenlerin sayısını bir milyondan üçyüz bine indirerek, katliamları Kürtlere mal etmeye çabalayarak ya da olayları Ermeni çetelerinin kışkırttığını iddia ederek bastırılmaya çalışılan tarihsel gerçeklikler ve dolayısıyla bellek, kimi yazarların “iyi” niyetine rağmen kurbanları ve mağdurları bir kez daha “vurmak”tan başka bir anlam taşımaz. Romanların çoğu ko­lektif olarak yaşanan gerçek şiddetin -kıyımcıların bakış açısıyla kaleme alınmış, dolayısıyla karakteristik çarpıtmalardan etkilenmiş- halleri olmaları nedeniyle “kıyım metinleri” nitelemesini hak ediyorlar. Yazarlar kendi şiddetlerinin haklılığına iknadır; kendilerini yargıç olarak gördüklerinden Ermenileri suçlu kurbanlar biçiminde canlandırırlar. Kaba bir miliyetçiliğin sakil ifadesinden öteye gitmeyen kimi romanda haklı olmanın kesinliğiyle hareket edildiğinden bizim tarafın aldığı intikam saklanmaz. 2000’li yıllardan sonra durum daha da rahatsız edici bir hal aldı. Komplocu mantıkla yazılan pek çok roman yayımlandı Türkiye’de. Bu romanlarda geçmiş değil gelecek kurgulanıyor; ama Rumların, Yahudilerin, Kürtlerin ille de Ermenilerin rolü hep aynı. Onların işbirlikçi, hain, ırz namus bilmez bir topluluk biçimindeki tasvirinin anonimliği komplocular için vazgeçilmez bir esin kaynağı oluyor. Türk milliyetçiliğinin zihinsel kodlarını çözümlemek için onda her türlü nefretin, arzunun ve korkunun simgesine dönüşen Ermenilerin –ve diğerlerinin- işlevini kavramak gerekiyor. Toplumsal normları ötekiler üzerinden, kutsal olanı iğrençten üretiyor milliyetçilik. Kristeva’nın Yahudiler için söylediğini bize uyarlarsak; toplumsal ve/veya simgesel kodun iğrencin oluşturul­ması konusunda yetersiz kaldığı durumlarda daha şiddetli bir Ermeni karşıtlığıyla karşı karşıya kalacağımızı ileri sürebiliriz. Komplo teorilerinin aslında birer kurmaca anlatı olduğunu biliyoruz; bu teoriler anlatı dünyasının sağladığı imkanlardan faydalanarak gerçeklerin bir roman formuna çevrilmesinden, sonra da bu romanın bir gerçeklik gibi okunarak hakikatin yerine ikame edilmesinden başka bir şey değiller. Roman formunda üretilenleri ise, her ne kadar romanın zaten bir kurmaca metin olması nedeniyle biraz kafa karışıklığı yaratsalar da, hem “inceleme” kitaplarına göre serbest “atış”a çok daha müsait ve meyilli olmaları hem de ideolojilerinin apaçıklığıyla, komplocu mantığın nasıl bir kollektif belleğin ürünü olduğunu görebilmemiz açısından çok şeffaf ve verimkar kaynaklar. Kötüler safında başka kavimlerin, başka ülkelerin, başka din ve inanışların, ama mutlaka Ermenilerin yer aldığı komplocu roman külliyatı milliyetçiliğin her rengini barındırırken Hırant Dink cinayetiyle bir kez daha yüzleştiğimiz Ermeni düşmanlığının ne kadar içselleştirilmiş ve yaygın bir duygu/düşünce biçimi olduğunu sergiliyor, hepsi de benzer bir suç yükleme alışkanlığını barındırıyorlar. Hazmetmesi zor bir örnek Maraş katliamıdır: Maraş katliamı gazetelerde “Maraş’a anmaya gidenlere izin verilmediği” hakkındaki bir kaç küçük haberin ötesinde yer almıyor artık. Tek taraflı bir katliam gerçekleşmesine rağmen Cumhuriyet tarihine -her nedense(!)- Alevi-Sünni çatışması olarak kaydedilen ama ardında çok daha karmaşık siyasi olayların yattığı bu utanç verici siyasi/toplumsal linç vakası bugün neredeyse hiç hatırlanmıyor. Kahramanmaraş katliamı hafızanın en derinlerine itilerek, unutularak, bastırılarak aşılmaya çalışıldı, çalışılıyor. Ve yine her travmada olduğu gibi sanat ve edebiyat bu olayı seçici bir unutkanlıkla perdeliyor. Asıl Unutulan Kötülüktür Sadece siyasi ve toplumsal olaylar değil, büyük depremler, yangınlar, yıkımlar da yer almıyor zihnimizde. Hatta gündelik hayatın infial yaratan 3.sayfa haberleri; tacizler, tecavüzler, uğradıkları saldırılarla eşcinseller, belki de hepsinden daha travmatik sonuçlar doğuran ensest vakaları, yaşlılar, çocuklar, kediler-köpekler… Bunlar da edebiyatın unuttukları arasında sayılabilir. Çocuklar üzerinde durmak gerekiyor. Tanzimat dönemi edebiyatı, özellikle roman, ilk yazarlar için çocukluktan erişkinliğe geçişin aracıydı. Erişkinlikle ve erişkinlere özgü meselelerle bu denli meşgul olan, romanı büyük meselelere açılan bir kapı sayan Osmanlı Aydınlarının kaleminden çıkan romanlarda çoçuklara yer verilmesi beklenemezdi. Söz konusu anlayış Meşrutiyet döneminde de sürmüş, Halit Ziya Uşaklıgil ve Hüseyin Rahmi dışında, romanlarında çocuğa, çocukların sosyal hayattaki rolüne, duygu ve düşüncelerine yer veren yazar sayısı kısıtlı kalmıştır. Çocuklar ancak, çocuklar için yazılan kitapların konusudur. Bizi asıl ilgilendirmesi gereken, çocukların çocuk olarak düşünülmeme durumunun Cumhuriyet döneminde de değişmemesi, hatta neredeyse “gelenek” haline getirilerek günümüze kadar sürmesidir. Aslında edebiyatımızın ustalarında –Nazım Hikmet’te, Reşat Nuri’de, Yaşar Kemal’de, Orhan Kemal’de, Kemal Tahir’de, Aziz Nesin’de, Fakir Baykurt’ta, Sevgi Soysal’da, Oğuz Atay’da, ve diğer önemli yazarlarımızda- böyle bir eksiklikten söz edemeyiz. Çocuklar vardır; büyüklerin dünyasında mahsur kalmış halleriyle, sevinçleri, acıları, sorunları, yoksullukları ile romanın ve hayatın içinde hak ettikleri yeri alırlar. Kimi zaman yetişkin dünyası çocukların gözünden anlatılmış ve çarpıklık daha çarpıcı biçimde ortaya konabilmiştir. Pek çok romanda ise hiç ortada görünmezler. Evlerde, sokaklarda, kırlarda, iş yerlerinde, deniz kenarlarında, eğlence yerlerinde dolaşan roman kahramanlarının (yani yazarların) merceğine takılmaz küçük çocuklar. Hayvanlar söz konusu olduğunda insanmerkezli, çocuklar söz konusu olduğunda yetişkin merkezli, farklı etnik kökenden gelen insanlar –Ermeniler, Yahudiler, Araplar, Kürtler, Aleviler, Çingeneler- söz konusu olduğunda Sunni-Türk merkezli; özetle söylersek eğer, aslında ben merkezli bir zihniyet bu. Öyle bir benmerkezcilik ki, sadece çocukları değil, yaşlıları, eşcinselleri, şimdilerde yoksulları da ihmal ediyor, yazarın taşıdığı kimlikle örtüşmeyen herkese kayıtsız kalıyor. Bu kayıtsızlık, genel bir kayıtsızlığının edebiyata yansımasıdır. Adorno’nun Horkheimer ile birlikte kaleme aldıkları “Aydınlanmanın Diyalektiği”nde “İnsan ve Hayvan” adlı fragmanından bir alıntıyla açıklayacağım; “Çocuğun başını ve hayvanın sırtını kayıtsızca okşamanın anlamı şudur: Bu el yok edebilir. (…) Okşamalar, sevgi gösterileri, iktidar karşısında herkesin aynı olduğunu, kendine özgü bir varlığının bulunmadığını açıklar”. Öyle bir kayıtsızlık ki, 2000 yılından bu yana yazılan yüzlerce roman arasında çocuklara hak ettiği yeri veren roman bulmakta güçlük çekiyoruz. Türk romanında çocuk, “kendine özgü bir varlığı olmayan” ötekidir ve Türk romanında ötekileri kuşatan kavram sevgisizliktir! Sonuçta asıl unutulan kötülüktür. Günah keçiliğini üstlenen steroetipleştirilmiş ve basite indirgenmiş -Erol Taş misali- allah vergisi kötücül karakterlerden bahsetmiyorum. Normal dışılıkla kavranacak şeytani bir kötülük de değil kast ettiğim. Bu hayatın içinde filizlenen, serpilip gelişen bir kötülükten, böyle bir kötülüğü sıradanlaşan dinamikleri açığa çıkaracak romanların yokluğundan söz ediyorum. Linç kalabalıklarına karışıp hiç tanımadığı bir insanı paralayan kendi halinde bir aile babası, “işi gereği” tutuklulara işkence yapan emniyet görevlisi, göstericilerin gözüne biber gazı sıkan polis, arkadaşlarını ihbar eden muhbir vatandaş, karısını delik deşen eden koca, kızını taciz eden baba, hayvanlara eziyet eden çocuklar, yıkıcı dedikodular, dışlayıcı mekanizmalar… Bunları yaparken duyulan haz. Utanmak yerine övünmek. Hasetle, kinle, düşmanlıkla yoğrulmuş bir ruh hali. Sadece bize özgü değil; dünyanın her yerinde, her toplumda meydana gelebilecek türden olaylar ve insanlık halleri. Vurgulama istediğim, söz konusu durumun Türkiye’de herkes tarafından pişkinlikle karşılanması, sorgulanmak yerine elbirliğiyle gizlenmesi, kurbanın suçlu yerine konulup başına gelene razı olması yönünde topluca çaba gösterilmesi. Ve edebiyatın bu sürece susarak destek vermesi… Tarihi ya da güncel, irili ufaklı pek çok olayın su yüzüne çıkmama nedeni toplum olarak gerçeklikten kaçmayı, “mış” gibi yapmayı alışkanlık haline getirmemiz, unutmayı bir tür resmî din olarak benimsemişliğimizdir. Kolektif ve seçici bir unutkanlık bu. Travmalarla baş etmenin bir yolu bunları hikâye etmek ve belgelemekse, öteki ve kolay/kestirme yolu bastırmak ve unutmaktır. Yazarlar da topluma ayak uyduruyor ve bu yolu seçiyorlar: yazılanlar gerçeklerin üzerini örtmek, karartmak hatta yepyeni ve fakat tamamıyla fantastik bir gerçeklik yaratmak işlevi görüyor. Romanlar artık sarsmıyor, vicdanları huzursuz etmiyor, bir gerçeklik ve haksızlık karşısında isyana çağırmıyor; tersine -tıpkı pembe diziler ya da “kadın” programları gibi- rahatlatma, hoşça vakit geçirme işlevini yükleniyorlar. Gerçeğe benzeyen ama gerçeklere dokunmayan bir masal dünyası bu. Milliyetçi, İslamcı, solcu ya da tarihi, siyasi, polisiye, aşk… Fark etmiyor. Edebiyat ürünlerini kategorize etmeye hiç gerek yok. Önemli olan edebiyatın bir bütün olarak ne yaptığı, gerçeklikle nasıl bir ilişki kurduğu. Gerçeklikten bilinçli bir kaçış olduğunu düşünmüyorum. Sorun gerçekliğin kavranışında. Bir yazar ancak farkına vardığı gerçekliği ifşa eder. Okuyucu farkına vardığı kadarını benimser. Herkesin kendi derdine düştüğü böyle bir hayat içerisinde gerçekliğin yerini arzular, düşler ve hayaller almış, edebiyat kaçılacak pembe bir dünyaya dönüşmüşse eğer, bunun nedeni gerçek hayatın ekonomik ve siyasal anlamda eşitliksiz, adaletsiz, baskıcı, boğucu, şiddet dolu atmosferidir. Artık hiç kimse gördüğü şeyi, çoğu kez gözünün önünde olan, belki konuşulmayan ya da pek az konuşulan ama yine de gözle görülür olan şeyi gördüğünü kendi kendine bile söylemeye ya da kabullenmeye cesaret edemediği için yaşanan gerçekliğin bireyde yarattığı travmalar yazılmıyor bu ülkede; kimse bilmek istemediği için. Bilmek insanları dehşete, biyografik ve ahlaki dehşete düşürdüğü için!.. İşte bu nedenle medya, edebiyat ve toplum görmüyor, duymuyor, konuşmuyor; bilinçli olarak, bilmemeyi isteyerek bilmeyen, öğrenmeyi reddeden, öğrenmekten nefret eden, “kendinden memnun cahil”ler olmayı tercih ediyoruz… Cahillik ürünü anlatılar kulaktan kulağa yayılıyor, yalanlar benimseniyor. Gerçeklikten toplu bir kaçışın yaşandığı Türkiye’de siyasi ve toplumsal gerçekleri, bu gerçekler karşısında acı çeken bireyi -edebi ölçütleri ıskalamadan- romana taşımak gerçekten zor bir iş. Zaten travmatik sürecin süreğenleştiği, olağan hale geldiği, normalin yerini aldığı bir toplumda travma anlatısı nasıl yapılabilir? Edebiyatla medya arasındaki ilişki önemli. Habercisinden köşe yazarına, gazetecisinden entelektüeline kadar medyanın tamamı iktidarla içiçe geçmiş, doğrudan iktidar tarafından yönlendirilmiş durumdayken gerçeklerden söz etmek anlamsızlaşıyor. Medyanın gerçekleri örtme, çarpıtma ya da yepyeni bir gerçeklik yaratma konusunda en yetkin ve pervasız dönemini yaşadığı 2000’li yıllarda gerçekliğin örtüsünü açma görevini -medyanın hemen yanı başına konuşlanmış ve endüstrileşmiş- roman sanatından beklemek artık sadece bir dilek olabilir. Vardığımız noktada, dilin, gerçeği aynı anda hem gösterme hem de gizleme becerisi ortaya çıkmış, edebiyat da dahil olmak üzere toplumun her alanında yalan ve sahte gerçeğin yerini almıştır. İlginç olan inandırmak için hiç bir çaba gösterilmemesi, çabaya ihtiyaç bile duyulmaması. Hatta herkes için abartı ve mübalağa özellikle istenen, hayallerdeki imgeyi besleyen bir şey. Yalan o kadar apaçık söyleniyor, o kadar arsızca pazarlanıyor ki gerçekliğini sanki sergilenen sahteliğinden kazanıyor. Bugünün medya dili ve köşe yazarlığının karakteristiği tam da budur ve okuyucuyla suç ortaklığından beslenir. İcraatların gerçek yüzünü gizlemeye, rızayı beslemeye yarayan, sonuçta medyaya maddi menfaat de sağlayan böyle bir suç ortaklığı mevcut hükümetin, aslında genel olarak hükümetlerin yönetme stratejilerinin bir parçası. Yalanı iş edinmiş çok sayıda insanın, köşe yazarının, profesyonelleşmiş akademisyenin, popüler tarihçilerin kanaat önderliği yaptığı bir ülkede hatırlama kültürü yaratma çalışmalarına da biraz şüpheyle yaklaşmak gerekir. Resmi anlatıların yerini alacak ve bellekleri yeniden şekillendirecek çalışmalar bugünün ihtiyaçlarına -kültürel duyarlılıklara, etik sorgulamalara ve şimdiki zamanın politik beğenilerine- göre düzenlendiği takdirde tarihin gerçeklerine, insanlarına, acılarına ulaşmak yine mümkün olmayacak. Edebiyatın gerçeklikten kaçışından söz ederken okuyucuya özel bir yer açmak zorundayız. Çünkü okuyucu, bir romanın kıymetinin çok satmasıyla ölçüldüğü şimdiki zamanlarda edebiyata yön veren en büyük güç olmuştur. Edebiyatın değerine ya da belli bir tarihsel dönemde üretilen edebiyat ürünlerinin yapısına ışık tutmaya yönelen her türden çaba okur perspektifini, okurların değişen güdülerini, dönemin üretim ve tüketim alışkanlıklarını işin içine katmak zorundadır ve öncelikle akılda tutulması gereken yazma ile okumanın, yazarla okuyucunun aynı tarihsel olgunun iki yüzü olduğu gerçeğidir. Kitap üretiminin ciddi bir iş kolu haline geldiği günümüzde okuyucu okuma-yazma sürecinin gizli ama en önemli öznesidir. Yazarlar ve eleştirmenler sahnenin önündedir, ama sahneyi yayımcılar kurar, alkışlarıyla nihai kararı verecek olansa okuyucudur. İşte bu nedenle bir yazar bir roman yazmaya başladığında kitabın yayımlanma ve tüketilme olanaklarını da düşünmek zorundadır. Yani yazar okuyucusunu seçerken konusunu, konusunu seçerken okuyucusunu da hesaba katmıştır. Öyleyse okuyucunun tercihleriyle yazarların tercihleri arasında büyük bir uçurum olmadığını söylemek gerekiyor. Bugünün okuyucunun eleştirel gözlüğü yok; yakın okumayı seviyor. “Yakın okuma” sıradan okur arasında hızla yayılan bu okuma biçimi -gazeteleri, televizyon kanalları, internet siteleri ile- medyanın belirlediği bir ilişkilenme tarzı. Bir roman okumakla bir TV dizisi izlemek arasındaki ayrımı ortadan kaldırıyor. Nasıl ki bir gazetede okunulan bir makale yazarının –vermek istediği imajı bütünleyen- bir fotoğrafı ve yazarın hayatıyla ilgili bilgilerle birlikte alımlanıyorsa, nasıl ki bir televizyon dizisi oyuncuları magazin haberlerinde sergilenen özel hayatları eşliğinde tüketiliyorsa, yazarlar ve romanları da aynı muameleden geçirilmek isteniyor. Okuyucu kurgusal hikâyelerden ziyade yazarın hayatını izlemek, yazarın ona içini açmasını istiyor. Romanın hikâyesi ile yazarın kitap kapağındaki biyografisi arasında bağlantılar kurmaya, sonra bu hikâyelerle kendisi arasında hayal yoluyla benzerlikler bulmaya, yani yer değiştirmeye çalışıyor. Yakın okuma, medya kültürünün yaygınlaştırdığı teşhircilik ve röntgencilik kültürünün edebiyata yansıması. Hayat hikâyelerini ortaya koydukları için ya da medyada verdikleri pozlar nedeniyle yazarları teşhircilikle suçlayacaksak eğer, onları izlemek ve yazara onlar aracılığıyla bağlanmak da okurların röntgenciliğidir. Okuyucu artık kendi gücünün farkında. Röntgencilikle yetinmiyor; kendi yazarlarını kendileri tarif ediyor, giydirip kuşatıyor, yaşam öykülerini diledikleri gibi dikte ettirebiliyor ya da ettirmek istiyor. Aslında yazarı önemserken kendisini önemsiyor; romandaki hikâyeyi olumlarken kendi hayatını ya da kurduğu düşleri olumluyor. Yazarı hakkında yapılan eleştirilere kulakları tıkalı. Çünkü eleştirilenin yazar değil kendisi olduğunu düşünüyor. Kısacası yakın okumalar edebiyatla ilgili bir etkinlik değil, kendini doğrulamanın, gerçeklikten kaçmanın, yalanlara sığınmanın yeni bir biçimi. Siyasi operasyonların emniyet, istihbarat ve hukuk müessesi üzerinden yürütüldüğü bir ülkede -hiç değilse- siyasi polisiyelerde ciddi bir artış beklenmesi doğaldır. Ne var ki süreç bu tarz polisiyelerin önünü açmadı. Suçu sadece edebiyata yüklemeyelim. Türkiye’de her şeyin -gizlenmeye bile gerek görülmeden- açık seçik tezgâhlanışı, herkesin bilmesi, hatta onay vermesi belki de siyasi polisiyelerin yazılmasının önüne geçiyor. 80 öncesinin, sonrasının, Susurluk kazasının, faili meçhullerin, 2000’lerdeki siyasi karmaşanın, derin devletteki yeni yapılanmanın, cemaatlerle hükümet arasında önce MİT sonra yargı kurumu üzerindeki çekişmenin, Roboski ve benzeri cinayetlerin gözler önünde gerçekleştiği halde hiç bir hayret ve tepki uyandırmadan geçiştirildiği bir ülkede heyecan uyandıracak bir polisiye roman yazmak zor iş. Türkiye’de asıl sorun eleştiri yoksunluğu, toplumun bu türden olaylara karşı duyarsızlığı. Duyarsızlık demek yanlış; toplum duyarsız değil, daha da kötüsü, gücü elinde bulunduranları kayıtsız şartsız destekliyor. Hukukun siyasallaşması, güçlü olanın dilediği gibi yönetmesi, insanların asılsız suçlamalar ve çakma delillerle yıllarca hapiste tutulması vicdanları rahatsız etmiyor. Siyasetten futbola kadar her yerde despotik bir liderin peşine takılan insanlar, liderlerinin keyfi, haksız, hukuksuz her türlü kararını alkışlamaya nedense çok hevesli… Böylelikle hayattan ve tarihten uzaklaşan, yazınsal bir oyuna, artistik bir yaratıya dönüşen ve biçimin içerikten önemli sayıldığı bir edebiyatın geliştiğine tanık oluyoruz. Türkiye’de edebiyatla politika arasındaki ilişkinin kopmasından bu yana geçen nerdeyse kırk yıllık süreçte, hem edebi ürünler hem de bizim onları değerlendirme biçimlerimiz farklılaşıyor; hiç kimse edebiyat ürünlerinden yansıyan ideolojileri sorgulamıyor, herkes çarpıcı bir hikayenin, birkaç güzel cümlenin peşine düşüyor, edebiyat bollaştıkça toplumsal bağlılık açısın­dan yorumu da serbestleşiyor. Toplumu bir ara­da tutan ve bu yüzden tek anlamlı bir yorum gerektiren ‘kutsal metin’ düşüşe geçerken hiçbir ‘siyasal’ sorumluluk taşımayan, bu nedenle de çoğul okumalara müsaade eden ‘dünya metni’ çıkıyor ortaya. Artık bir romanda her okuyucu farklı bir hakikat bu­labilir ve bu hakikatlerin hepsi de meşru sayılabilir. Ama her şeyin meşru sayıldığı bir dünya, aslında değerlerin önemsizleştiği ve anlamın yittiği bir dünyadır. Böyle bir dünyada edebiyattan hayata bir biçim vermesi, kim olduğumuzu, ne hissettiği­mizi ve bütün bu çabaların, ideallerin, çatışmaların amacının ne olduğunu anlamamıza yar­dım etmesini bekleyemeyiz. Yazarın sözünün ehemmiyetini yitirmesinin nedeni işte bu beklentisizliktir. Kendisinden hiç bir şey beklenilmeyen yazar özgürleşmiştir. Ancak olumluluk anlamında değil, reklamlardaki “özgür kız”ınkine benzer bir “free”lik; her türden zorunluluktan azade olmayı, alıp başını gidebilmeyi ifade eden, bir serbestlik hali, hatta bir delilik durumu olarak kavranan bir özgürleşme… Bir zamanlar “Biliyorum” diye haykırdığı için değerliydi yazar, şimdilerde bilmeyenleri, bilse de söylemeyenleri kimse suçlamıyor. Sorgulanması gereken budur, yazarın ve romanının her türlü toplumsal zorunluluktan ve sorumluluktan azat edilmişliğidir, çünkü toplumun ve insanın dış dünyada karşı karşıya olduğu somut gerçekleri görmeyen ya da görmezden gelen bir yazarın, o toplum, o insan ve o dünya üzerine yazacak bir şeyi yoktur. Bunun çok çarpıcı ve hüzünlü bir örneği olarak Orhan Pamuk’u göstereceğim. “Kırmızı Saçlı Kadın” romanıyla ilgili konuşmalarında “1970’lerde insanlar sokaklarda sinek gibi ölürdü. O daha da kötüydü diyebilirim. Şimdi Cumhurbaşkanı “Vatan haini” diye bağırıyor. Ama hiç olmazsa sokakta ölen yok” diyen Orhan Pamuk, tarihin en kanlı, en vahşi dönemini yaşadığımızın, Gezi Parkı eylemlerinde kurşunlanan gençlerin, Reyhanlı’da, Suruç’ta, Ankara’da, Sultanahmet’te yüzlerce cana mal olan bombaların, Sur’da, Cizre’de haftalardır süren sokak savaşlarının farkında değil. Farkındalık eksikliği demiyorum, Orhan Pamuk’unki bu topluma ilişkin farkındalık yoksunluğudur ve böyle bir yoksunlukla malül bir yazarın bu andan sonra -az önce vurguladığım üzere- topluma söyleyecek sözü de yoktur. Sistemlerin ağır ağır içimize işleyen sıradan suçuyla malülüz. Bu düzenlerde masum bir hayat sürdüğümüzü sanarak gerçekleşiyor bu durum. Bütün politik düzenler aynı şeyi istiyor, yani acının bertaraf edilmesini. Suç işlendiğini biliyoruz aslında ama yine de bize acısız bir hayatı kakalamaya çalışanların kucağına düşüyoruz. Yalan ve hakikat yer değiştiriyor. Sonuçta, hakikatin ve doğruların silindiği bir edebiyatın değer kaybı kaçınılmazdır. Şimdi “peki doğru nedir?” diye sorabilirsiniz. Yanıtı Camus’e bırakıyorum; “Doğruluk nedir, diyordunuz. Onu bilmiyoruz, doğru. Ama, hiç değilse, yalanın ne olduğunu biliyoruz : işte sizin bize öğrettiğiniz de bu oldu. insan düşüncesi nedir? Onun da karşıtının ne olduğunu biliyoruz. O, eninde sonunda, zorbalarla Tanrıları kapı dışarı eden güçtür. Aydınlığın gücüdür o.” Edebiyat elbette kendi başına sorunların üstesinden gelemez; “estetik yaşantı kötülüğün aşısı değildir”. Siyasette, toplumda ve edebiyatta yaşadığımız sıkıntılarla baş etmek için politik mücadele gerekir; “kötülüğün tek aşısı politik bilinçtir, politik bilinç edinmektir”.
allenai/c4/01023/85472
Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap - Bambu Ağacına Salıncak Kurduk Sallanıyoruz EĞLENCE-YAŞAM Nisan 27, 2016 Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var. Bu hastalığın gizemine olan merakımızsa birçok filme ve kitaba defalarca konu oldu. Şizofreniyle ilgili Reddit’te yaşanan bir sohbetse internetin en ilginç olaylarından biri oldu. ErosPram adlı yazar Reddit’te AMA(Ask Me Anything-Bana İstediğini Sor) başlığı altında, ona sorulan soruları yanıtladı. Olayın ilginç yanıysa ErosPram’ın şizofren bir kadın oluşu ve halüsinasyonlar görmesi. Şizofren olduğunu, gördüğü görüntülerin halüsinasyondan ibaret olduğunu bilen ve duyduğu seslerin gerçek olmadığının farkında olan yazar, şizofreninin nasıl bir şey olduğuyla ilgili birçok soruyu yanıtladı. ErosPram ayrıca içinde bulunduğu şizofren kişiliklere de sorulan soruları cevapladı. İşte ErosPram’a sorulmuş en ilginç sorular ve yazarın/diğer kişiliklerinin verdiği ilginç ve korkutucu cevaplar: 1. Duyduğun iç sesleri ve gördüğün kişileri tarif edebilir misin? Hepsi kadın mı? Günlük hayatında onlarla nasıl etkileşime giriyorsun? Duyduğum iç sesler benim içimde yaşıyor. Tek bedende yaşayan farklı insanlar gibiler. Ben de bedene sahip olan kişiyim. Bir şey söylediğimde ya da yaptığımda bu kişiler hemen yorum yapıyor. Fakat bedenin sahibi ben olduğum için yorumlarını sessizce ve bana saygı duyarak yapıyorlar. Blank/Boşluk ve Little/Küçük adlı iki kadın iç ses var. Bir de Şeytan (Demon) isimli biri var. Onun için erkek diyebilirim ama insan gibi görünmediği ve insan gibi hareket etmediği için onu tek bir kişiymiş gibi tanımlamak istemiyorum. Şeytan’ı hem görüyor hem de duyuyorum. Baş etmesi en zor olan da o. Onu görmezden geldiğim zamanlarda çığlık atıyor ama benden başka kimse onu duymuyor. Akşamları da varlıklarını kabulleniyor, onlarla konuşuyorum. Ama bunu toplum içinde yapmıyorum. 2. Bu üç kişiyi ilk ne zaman duymaya ve görmeye başladın? 2 yaşımdayken farklı kişiliklerim olduğunu hatırlıyorum. Annemle eski evimizde yürürken iki farlı ses duymuştum. Birisi küçük bir kız sesi (Little/Küçük) diğeri de genç bir kızın sesiydi (Blank/Boşluk 16 yaşlarında). Bir de karanlık ve büyük bir görüntü hatırlıyorum. Sanırım o da Demon/Şeytan’dı. 3. Gördüğün kişiler sana bir şeyler yapmanı söylüyorlar mı? 4. Gördüğün ve duyduğun şeyler bir gün yok olursa üzülür müsün? 5. Şeytan’a ve diğer kişiliklerine bir soru sorar mısın? Eğer tek bir dilek hakları olsaydı neyi dilerlerdi? Şeytan: Cehennemde ölmeni isterim Little: Mor ve pembe midilli isterim. Bir de kendime ait bir beden. Böylece Eros (yazar) yüzerken, ona nefesini daha uzun tutması gerektiğini söylemek zorunda kalmam. Blank: Güzel bir araba, bir beden ve bir milyon dolar. Böylece bir daha kimseyle konuşmak zorunda kalmam. 6. Şeytan’ın nasıl göründüğünü çizebilir misin? 7. Şeytan’a sorabilir misin, çizdiğin resimle ilgili ne düşünüyor? Şeytan, çizim yeteneğimin kendim gibi içler acısı olduğunu söylüyor. 8. Şeytana neden senin yanında olduğunu sorabilir misin? Sadistlikten haz duyduğu için mi seninle birlikte yoksa bir şekilde sana bağlı olduğundan mı senden ayrılamıyor? Şeytan benimle birlikte doğduğunu söylüyor. Hayatımın ne kadar berbat olduğundan emin olmak için o da ortaya çıkmış. Kendimi öldürene kadar da benimle birlikte olacağını söylüyor, ki bunun olmayacağına garanti verebilirim. 9. Little sen büyüdüğün için üzgün mü? İkinizin de 5 yaşında olduğunuz dönemde ne kadar iyi arkadaş olduğunuzu hayal edebiliyorum. Ben büyümeye devam edip o büyüyemeyince çok üzüldü. O da büyümeyi çok istiyordu ama büyüyemeyeceğini biliyordu. Gerçekten de eskiden çok iyi arkadaştık ve hala ona derin bir ilgi duyuyorum. Benim için kız kardeş gibi. 10. Şeytan’a hakim olabilmenin sence bir yolu var mı? Kendini kesmesi ve öldürmesi için onu ikna etmeye çalışsan ne olur? Şeytan herkesin ondan nefret ettiğini biliyor. Nefrete yol açmanın onun işi olduğunu söylüyor. Bildiğim kadarıyla onu yok etmenin bir yolu yok. Daha önce denedim fakat bu sadece onun daha çok bağırmasına ve daha çok güçlenmesine sebep oldu. Ondan kurtulabileceğimi düşünmüyorum. Yine de onu engelleyebilmeyi öğrendiğim için o kadar büyük bir problem yaratmıyor. 11. Özel bir soru soracağım için özür dilerim ama seks yaptığın zaman neler oluyor? Onları görmezden gelebiliyor musun? Little seks yapmamdan hoşlanmıyor. Bir köşeye saklanıyor ve ağlıyor. Ama yine de bunun büyümenin bir parçası olduğunu biliyor ve durumu kabulleniyor. Blank ise umursamıyor ve görmezden geliyor. Şeytan da bağırarak ne kadar günahkar olduğumu ve cehenneme gideceğimi söylüyor. Bense onları görmezden geliyorum ve erkek arkadaşıma odaklanıyorum. 12. Blank, Little ve Şeytan’a halüsinasyon olduklarını söyleyince nasıl tepki veriyor? Blank gerçek olmadığını biliyor, Little gerçek ve halüsinasyonun farkını anlamıyor. Şeytan ise uydurma olmadığını, gerçek olduğunu ve benim kabusum olduğunu söylüyor. 13. Gördüğün şeylerin gerçek olmadığını ve şizofren olduğunu ne zaman anladın? Nasıl bir histi? Anaokuluna giderken fark ettim. Benim dışımda kimsenin hayali arkadaşının olmadığını öğrendim. Kimsesiz ve çok yalnızdım. Kimse benimle birlikte yemek yemek istemiyordu ve hiç arkadaşım yoktu. Şeytan ise yalnızlığımın ve acımın her saniyesinden çok hoşnuttu. Ortaokul döneminde evden eğitim gördüm ve benim gibi insanlar hakkında araştırma yaptım. Nasıl biri olduğumu anlayınca da terapiye gitmeye başladım (fakat bir yardımı dokunmadı). Giderek daha depresif oldum. Şimdiyse erkek arkadaşımın da yardımıyla daha mutlu biriyim. Cevapla Nisan 27, 2016 Cok ilginç geldi dogrusu Cevapla Nisan 28, 2016 Harikaydi. Bu yazi dizisini bize ulastirdigin icin tskkurler.. Rica ederim Öznur : ) İlaç tedavisiyle halüsinasyonların kaybolması gerekirdi ve kendi iradesi diye bir şey malesef söz konusu olamaz, uydurmuş gibi gözüküyor. Cevapla Nisan 29, 2016 Aslinda beyendim ve sonuna kadar okudum .ama cokta korktum acikcasi.cunku 6 ay once yigenim kendini asarak vefat etti.allah kimseye bu aciyi yaşatmasin bir sizofrenle yasamak bazen dayanilmaz oluyor ornegin bir avcinin ruh hali hakim olabiliyor insana kiriz hali gecince kendimi ucurumun kenarinda gibi hissediyorum:( Cevapla Mayıs 5, 2016 Merhaba.. Öncelikle yazının tamamını okumadım,okuduğumda yorumluycam mutlaka..Bu tür iç ses duyumuyla ruhsal dengeyi bozan hastalıkların tanımları tıp biliminde Paranoyak,Şizofren,Manik atak vs. gibi adlandırılıyor ! Bunlara yakalanmış hastaların diğerlerinden farklarıysa kendinden öte en yakınındakilere de zararlarının bulunması hatta bir tür bulaşıcı ruhsal hastalık taşıyıcısı olmaları,maalesef.. Yani ailesinde bu rahatsızlığa yakalanmış kişi bulunanlar da az veya çok bir şekilde etkileniyor zamanla o da öyleleşiyor.Bilimin tanımadığı inancsal bir açıdan bakarsak Cinlerin musallat olduğu kişilerin zamanla kendi benliğini yitirip onlarla hareket etmesi,istediklerini yapması,dolayısıyle kişiliği ne kadar sağlam olsa da artık kendinde olmaması çevresine ciddi zararlar vermesi diyebiliriz..” Hakkında belgeseller yapılmış halen yaşamını hapiste sürdüren,bugünde kitlesel halde fanatik müridleri bulunan sapık katil Charles MANSON un yaşamını okuyun derim ilgililere..! ” Savunmasını bu hastalıkların tamamını içinde taşıyan bir manyağı ispatlarcasına ” ne pişmanlığı ben masumum siz suçlusunuz ve aslında hepimiz hapisiz ! ” cümleleri üzerine kurmuştur.. Cevapla Ocak 3, 2017 Çok değişik ve okunan bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık Cevapla Ocak 16, 2017 Teşekkür ederiz Kaan siz sevgili okurlarımızın değerli düşünceleri bizi motive ediyor :) Cevapla Nisan 29, 2017 çok dokunaklı ve iç kanatıcı bir söyleşi, fakat gerçek bir durum,her ne kadar zor bir hal olsa da gerçek,ve toplum bilerek bilmeyerek bu tarz rahatsızlıkları üretiyor,sıradanlaştırıyor,dışlıyor.En kötüsü de bu durumdaki insanların dışlanması,askerde bir arkadaşım benim desteğimle intihardan vazgeçti,destek olmak çok ama çok önemli.Teşekkürler bu değerli çalışmanızdan dolayı. BARGELLO KOKU SANATI Bargello alışverişimden bahsetmek istiyorum. Düne kadar kalıcılığına güvenmediğimden açık parfüm sevmeyen ben bugün Bargello müptelasıyım… Biliyorsunuz koku kimlik gibidir. Ne demişler “Adınız unutulabilir, kokunuz…
allenai/c4/01023/85473
İskenderun'da 'Yetim Dayanışma Günleri' Haber Tarihi : 10.04.2017 10:05:53 Hatay’ın İskenderun ilçesinde belediye ve Hatay İnsani Yardım Derneği tarafından ‘Yetim Dayanışma Günleri’ düzenlendi. Etkinlikte, yetim çocuklar doyasıya eğlenerek unutulmaz bir gün yaşadılar. Hatay İnsani Yardım Derneği Başkanı Ahmet Yetim, Yetim Dayanışma Günleri kapsamında Antakya, Dörtyol, Kırıkhan ve İskenderun’da düzenledikleri etkinliklerle 600’e yakın yetimi sevindiklerini söyledi. Yetim, “İnsanlık şu anda savaş halinde, acı ve ızdırap dolu bir dünyada yaşıyoruz. Bizler de bugün İskenderun’daki yetim ve ailelerini sevindirmek amacıyla, İskenderun Belediyesi ile birlikte sahilde Down Cafe’de bir program yapıyoruz. Hatay’da ‘Yetim Dayanışma Günleri’ kapsamında Antakya’da 200, Dörtyol ve Kırıkhan’da 100 toplamda ise 600’e yakın yetim çocuğumuzu eğlendirmek, yemek yedirmek, giydirmek ve animasyon gösterileri ile bir günde olsa çocuklarımızın yüzleri gülmesini istiyoruz. İskenderun’da bu güzel ortamı sağladığından dolayı Belediye Başkanımız Seyfi Dingil’e teşekkür ediyorum. Her zaman söylediğimiz bir şey var; ‘Yetim gülerse dünya güler’ Başkanımızdan bir isteğimiz var inşallah seneye Anıt Alanında Hatay’ın bütün ilçelerinin katılımı ile çok büyük bir program için başkanımızdan söz almak istiyorum” dedi.
allenai/c4/01023/85474
193) ANAYASA MAHKEMESİ "TOPRAK SATIŞINI" DURDURDU. - Yeniden Ergenekon : Yeniden Ergenekon 193) ANAYASA MAHKEMESİ “TOPRAK SATIŞINI” DURDURDU. Anayasa Mahkemesi Kararı : Toprak satışı durduruldu. Anayasa Mahkemesi son noktayı koydu : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, yayınladığı bir genelgeyle, Anayasa Mahkemesi’nin kararı gereği, yabancılara toprak satışının durdurulduğunu açıkladı. Uygulama bugün yürürlüğe giriyor. Yabancılara gayrimenkul satışı, bugünden itibaren durduruluyor. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, yayınladığı bir genelgeyle, Anayasa Mahkemesi’nin kararı gereği, yabancılara gayrimenkul satışının durdurulduğunu açıkladı. Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili iptal kararı yarın yürürlüğe girecek. Bakanlık yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Tapu Müdürlükleri’ne dün bir genelge gönderilerek yarından itibaren yabancılara gayrimenkul satışının yapılamayacağı belirtildi. Ancak yabancılar taşınmazlarını Türk vatandaşlarına satabilecekler. Anayasa Mahkemesi, toprak satışını durduran kararının gerekçesinde “Toprak, devletin vazgeçilmesi olanaksız temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlığının simgesidir” demişti. AKP, Yeniçağ’ın ısrarlı yayınları ile 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto gerekçesinde yaptığı uyarıları dikkate almayarak, Anayasa Mahkemesi’nin 1986 yılında verdiği, yabancıya toprak satışını engelleyen kararını yasa değişiklikleri ile aşmıştı. Başbakan Erdoğan da dahil iktidarın bakanları sürekli yabancıya satışı savunmuştu. Dün satışı savundu, bugün genelge ile yasağı duyurdu Anayasa Mahkemesi kararı üzerine yabancıya toprak satışının durdurulduğunu genelge ile duyuran Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, “Yasayla satıyoruz” diyerek peşkeşi savunmuştu. Kasım 2007’de Türkiye’de yabancılara gayrimenkul satışı ile ilgili gazetecilerin sorularını cevaplayan Faruk Nafiz Özak, bu konunun fazla abartılmaması gerektiğini söylemişti. Bakan Özak, “Bizde 1934’ten beri satılmasına rağmen, bizim dönemden önce çok çok fazla satılmasına rağmen, bu dönemde siyaseten ortaya çıkarıldı konu. Çıktılar piyasaya dediler ki (bunlar işte şunu sattılar, böyle yaptılar), hatta daha da ileri gittiler. Yani rahmetli İsmet İnönü satabiliyorsa, rahmetli Ecevit satabiliyorsa, Celal Bayar satabiliyorsa, Cemal Gürsel satabiliyorsa, Kenan Evren satabiliyorsa… Bunlar bir yasa gereği satılabiliyor. Türkiye’de yasa dışı kim satabilir?” diye konuşmuştu. CHP’nin yaptığı başvuru üzerine, “yabancıya satış” yasasının bazı maddelerini iptal eden Anayasa Mahkemesi, Ocak 2008’de gerekçeli kararını açıklamıştı. Adeta “teslimiyetçiliğe isyan” anlamı taşıyan kararda, AKP’ye vatanseverlik dersi verilirken şöyle denmişti: “Toprak, devletin vazgeçilmesi imkansız temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlığının simgesidir…” Her bir satırı, devlet yönetimi açısından önem arzeden gerekçede, “Yüz ölçümü miktarını otuz hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir” maddesine de vurgu yapılmıştı. Mahkeme, AKP hükümetine Anayasa’nın 7. maddesinde yasama yetkisinin, Türk milleti adına TBMM’ye verildiğini hatırlatarak, bu yetkinin asla devredilemeyeceğini belirtmişti. “193) ANAYASA MAHKEMESİ “TOPRAK SATIŞINI” DURDURDU.” yazisina 5 Yorum yapilmis yaşar toptaş yorum tarihi 16 Nisan, 2008 09:01 HUKUKTAN MİLLETİMİZİN YÜZ AKI BİR KARAR ANAYASA MAHKEMESİNİ VERDİĞİ KARARDAN ÖTÜRÜ KUTLUYORUM Ercan FIRAT yorum tarihi 16 Nisan, 2008 12:01 Her ne kadar seçimlerde oyumu AKP’ye vermiş isem, yapılan bir çok icraatlarını onaylıyor isem de bu güne kadar yapılan toprak satışlarını hiç onaylamamışımdır. Bu gün de, öncesinde de, sonrasında da… Bakan Binali Yıldırım’ın, “biz gümrük kapılarına taliamat verdik, onlar, toprakların gümrükten geçmesine müsade etmeyecekler” !!! beyanatına rağmen ramayy yorum tarihi 16 Nisan, 2008 21:26 İnsanları satmaktan daha vahimdir toprak satmak. Çünkü insanlar ölür, toprak ölmez. Ölmeyen toprak sonsuza dek düşmanın kalır. Eğer hatırlarsanız; İsrail devletini Arap şahlarından satın alınan topraklar üzerine kurarak yasallaştırdılar. Bu gün senden satın aldıkları topraklar üzerine devlet kurarlar ve genişlemek için de diğer topraklarını işkâl ederler. Sen zaten güçsüzsün, çünkü varlığını sürdürebilmek için üretmez hep ganimet beklersin. Atalarından kalanlar üzerine eklemezsin de, onları azar azar satarak varlığını sürdürmeye çalışırsın. Bu yaşam biçimi yok olmanın başlangıcıdır. Çalışan milletler en büyük bozgunlardan sonra sadece çeyrek asıda yeniden dünyaya biz de varız diyebildiler. Oysa Biz; yüz yıla yakın bir zamandır hala sürünüyoruz. Çok acıdır ki; temel gıdamız hala ekmek ve bizim hala ekmek güvencemiz bile yok. Oysa kırk yıl önce bile kendi kendine yeten ve artan bir ülkeydik. Türk titreyip yeniden kendine dönmelidir. motun tanhu yorum tarihi 26 Haziran, 2008 01:17 Anayasa mahkemesi Toprak satisini durduru haberi veriliyor fakat bugün ki Yenicag Gazetesi Mansetindé de AKP Toprak satisina devam ediyor Israile toprak satacak deniliyor simdi biz hangi Habere inanalim,Medaya carpik haber vermekten ne zaman vazgececek. Asker satislara karsi cikiyor fakat yine toprak satiliyor hani Asker stratejik alanlarin satisina karsi cikmisti? Hepiside yalan melek demir yorum tarihi 25 Ağustos, 2010 22:32 sadece topraksatışı değil fabrikalar maden yatakları gibi alanlar olduğunu duydum bunlarıda yazabilirmisiniz
allenai/c4/01023/85475
Hem Güldüren Hem Düşündüren Karikatürler - sosyobaz.com Karikatür 10 Kasım 2017 21:23 Karikatür arşivimizde bulunan bir çok karikatüristimize ait birbirinden komik karikatürlere ulaşabilirsiniz. En Eğlenceli Karikatürler En Komik Düşündüren Karikatürler Gülme Krizine Sokan Karikatür Gülmekten Karnınıza Ağrılar Girecek En Komik Karikatürler En Güzel Sinan Arık Karikatürleri Sizlere en komik Sinan Arık karikatürleri derledik. İyi gülmeler diliyoruz. Peri Masalı Karikatürleri En Komik Tavuk Karikatürleri Etinden, yumurtasından ve tüğünden yararlandığımız tavuğun birde karikatüründen yararlanalım istedik. İşte sizlere en komik tavuk karikatürleri,
allenai/c4/01023/85476
Karabükspor nihayet teknik direktörünü buldu. Bugün anlaşıldığı açıklanan Michael Skibbe ismi çokça tartışılıyor ancak ben olumlu düşünen taraftayım. Skibbe Karabükspor'da rahat bir çalışma ortamı bulabilirse (ki Türkiye'de bu konuda en rahat kulüplerden biri Karabükspor'dur) çok iyi işler yapacaktır. Öncelikle Skibbe konusundaki fikirleri Galatasaray'dan sonrası, Hertha Berlin'deki başarısız performansı ve Eskişehir'den sezon ortasında ayrılması ekseninde olanlar için hocadan biraz bahsetmek gerek. Michael Skibbe, yaşadığı sakatlık nedeniyle futbolu 23 yaşındayken bırakmak zorunda kalan ve bu şanssızlığın hemen ardından antrenörlüğe başlayan bir futbol adamı. İlk olarak 1987-89 yılları arasında Schalke 04 U17 takımını çalıştırdıktan sonra Borussia Dortmund alt yapısında göreve başlamış. 1998'le 2000 yılları arasında da henüz 32 yaşındayken Borussia Dortmund A takımını çalıştırmış. Skibbe, bu özelliği sayesinde Bundesliga'da çalışan en genç teknik direktör ünvanının da sahibi olmuş. Borussia Dortmund'daki ikinci yılının ortasında istifa ettikten sonra Almanya Milli Takımı'nda Rudi Völler ile birlikte çalışmış. O dönemde Völler'in lisansı olmaması nedeniyle Skibbe Alman milli takım teknik direktörü pozisyonunda görünmüş. Burada dört yıl çalıştıktan sonra 2004 yılında kısa bir süreliğine Almanya U18 Milli Takımı teknik direktörlüğü yapmış. Sonrasında Bayer Leverkusen'in başına geçmiş. Zaten Türk futbolseverleri de kendisini asıl bu dönemden sonra tanımaya başladı diyebiliriz. Bayer Leverkusen'i çalıştırdığı dönemde Karl Heinz Feldkamp yönetimindeki Galatasaray karşısında çıktıkları UEFA Avrupa Ligi maçlarından galip ayrıldı ve bir sonraki sezon da sarı kırmızılı takımın teknik direktörlüğüne getirildi. Skibbe, burada fena bir görüntü çizmiyordu aslında. Özellikle Kewell, Arda, Lincoln ve Baros'tan kurulu hücum hattını çok iyi kullandı ve UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı bir seri yakaladı. Ligde alınan kötü sonuçlar, Skibbe'nin sonunu getirdi. Biraz acele bir kararla gönderildi. O görevi bıraktığında takım halen Avrupa'da yoluna devam ediyordu. Galatasaray'dan sonra Eintracht Frankfurt'ta çalıştı. İlk sezon mütevazi kadrosuyla orta sıralarda yer aldı. İkinci sezona iyi başlasa da kötü bitirdi ve takım düşme hattındayken kovuldu. Geçen sezona Eskişehirspor'da başladı. Ligin ilk yarısı başlarken takım dördüncü sıraya kadar çıkmıştı ve Skibbe çok başarılıydı. Ardından yönetimle arasındaki problemler nedeniyle görevinden ayrıldı ve Bundesliga'da zor günler geçiren Hertha Berlin'in başına geçti. Burada yaklaşık 1-1,5 ay kadar çalışmasına rağmen hiç galibiyet alamayarak görevinden ayrıldı. Skibbe'nin Eskişehir'den ayrılmasını sağlayan süreç biraz farklı bilinir. Genelde para için Hertha'ya gittiği söylenegelir. Ancak Skibbe yönetimle yaşadığı sorunlar nedeniyle cebinden 250 bin avro ödeyerek Eskişehir'i bırakmıştır. Onun Es-Es'ten ayrılmasını sağlayan sürece bu linkten okuyabileceğiniz yazıda değinmiştim. Şimdi de yolu Karabük'e düştü. Peki Skibbe Karabük'te ne yapar? Öncelikle şunu söylemek lazım. Karabük Skibbe için en uygun kulüplerden biri. Burada sadece takımının futboluna konsantre olacak. "Oyuncu para alamadığı için huzursuzluk çıkardı, yönetim takımı kendi kurdu" gibi saçmalıklarla uğraşmayacak. Tabii ki kadro yapısının değişmesi lazım. Eldeki kadro Skibbe için çok da uygun sayılmaz. Mehmet Yıldız'la, Mustafa Sarp'la olacak iş değil. Neticede Skibbe pasa dayalı futbol anlayışına sahip bir hoca. Bu bağlamda eldeki kadrodan Kağan Söylemezgiller, Birol Hikmet gibi oyuncuların yıldızı parlayabilir. Zaman içinde neler olacağını göreceğiz. Karabük'te kendisini iyi hissedeceğini tahmin ediyorum. Aynı kendi ülkesi gibi endüstrileşme sürecini tamamlamış, üreten bir şehirde yaşayacak. Karabük açısından baktığımızda da Skibbe doğru tercih gibi görünüyor. Sonuçta piyasada yeterli yerli alternatifler yoktu. Sadece Mesut Bakkal ve Ümit Özat gibi hocalar boştaydı. Onlar da Bülent Korkmaz'dan üstün hocalar değildi. Skibbe bu noktada en isabetli tercih oldu diyebiliriz. Ayrıca geçen sezonun ortasında, Skibbe'nin Hertha'dan ayrıldığı dönemde kendisiyle ilgili bir yazı daha yazmış ve bir kehanette bulunmuştum. O kehanetimin tutması da ayrıca mutluluk verici. Yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz. Etiketler: güncel, kardemir karabükspor, michael skibbe, transfer Göreve getirile bilecek en iyi isim göreve getirildi. Umarim yönetim Bülent Korkmaz'in bir dedigini iki etmedigi (11 transfer) gibi Skibbe'nin futbol aklina kulak verip bir kaç transfer yapar.
allenai/c4/01023/85478
Gençliğin Cinsellik İmtihanı - M. Ali Seyhan - Günümüzde genç olmak neden zor? - Güzele bakmak sevap mı, yoksa gözlerin ihaneti mi? - Allah neden zina yapmayın değil de zinaya yaklaşmayın diyor? - Aldatmaya ve mutluluğu başka yerde aramaya karşı ne yapmalı? - İnternette chatlayan yuvalar nasıl kurtulur? - Flörtsüz evlilik olmaz mı? - Zihnimizi, hayalimizi ve bedenimizi günahlardan nasıl koruruz? - Nefsimize nasıl hakim olur, arzularımızı nasıl dizginleriz? Bu kitapta tüm bu soruların ve daha nicelerinin cevaplarını bulacak, cinsellikle ilgili günahların bin koldan gezdiği günümüzde iffetli yaşamanın ve duygularımızı kontrol etmenin sırlarını öğreneceksiniz... Gençliğin Cinsellik İmtihanı M. Ali Seyhan Cinsellik nasıl günahlardan kitapta tüm İmtihanı koldan bin chatlayan yuvalar Gençliğin sevap cinselliği neden Ali Aldatmaya Seyhan günahlardan tüm bu M. bin yuvalar nasıl sevap bakmak neden özendiriyor? - Aldatmaya diyor? - Nesil günahlardan bedenimizi bu Seyhan bin günahların nasıl Ali bakmak Güzele özendiriyor? - M. diyor? - yaklaşmayın İmtihanı bedenimizi ve bu soruların Cinsellik günahların ilgili nasıl kurtulur? - Gençliğin Güzele zor? - özendiriyor? - Allah İmtihanı Gençliğin yaklaşmayın zinaya öğreneceksiniz... Cinsellik ve hayalimizi soruların ve İmtihanı ilgili cinsellikle kurtulur? - Flörtsüz Gençliğin zor? - Allah neden Ali zinaya öğreneceksiniz... - Seyhan hayalimizi ve daha M. cinsellikle Flörtsüz evlilik zor? - neden neden zina zinaya de - Günümüzde hayalimizi Zihnimizi, daha Seyhan cinsellikle bulacak, evlilik Ali neden olmak zina M. de değil Günümüzde İmtihanı Zihnimizi, mı? - daha nicelerinin Cinsellik bulacak, cevaplarını evlilik olmaz Gençliğin olmak genç zina yapmayın İmtihanı Gençliğin değil yapmayın Günümüzde genç Cinsellik mı? - olmaz nicelerinin cevaplarını İmtihanı cevaplarını nicelerinin olmaz mı? - Gençliğin genç yapmayın değil Ali yapmayın genç olmak Seyhan olmaz cevaplarını bulacak, M. nicelerinin mı? - Zihnimizi, genç Günümüzde değil de yapmayın zina olmak neden olmaz evlilik bulacak, Seyhan nicelerinin daha Zihnimizi, Ali Günümüzde - de M. zina neden neden İmtihanı evlilik Flörtsüz bulacak, cinsellikle Cinsellik daha ve Zihnimizi, hayalimizi Gençliğin - öğreneceksiniz... de zinaya İmtihanı Gençliğin neden Allah neden zor? - Cinsellik Flörtsüz kurtulur? - cinsellikle ilgili İmtihanı ve soruların hayalimizi ve Gençliğin öğreneceksiniz... zinaya yaklaşmayın Ali Allah zor? - Güzele Seyhan kurtulur? - ilgili günahların M. soruların ve bedenimizi Yayınları yaklaşmayın diyor? - Allah özendiriyor? - Güzele bakmak kurtulur? - nasıl günahların Seyhan soruların bu bedenimizi Ali diyor? - M. özendiriyor? - neden bakmak İmtihanı nasıl yuvalar günahların bin Cinsellik bu tüm bedenimizi günahlardan Gençliğin diyor? - Aldatmaya İmtihanı Gençliğin neden cinselliği bakmak sevap Cinsellik yuvalar chatlayan bin koldan İmtihanı tüm kitapta günahlardan nasıl Gençliğin sırlarını Aldatmaya ve Cinsellik cinselliği sevap mı, Seyhan chatlayan koldan gezdiği M. kitapta nasıl koruruz? - Nesil sırlarını ve mutluluğu cinselliği dünyası mı, yoksa chatlayan İnternette gezdiği Seyhan kitapta dizginleriz? Bu koruruz? - Ali sırlarını etmenin mutluluğu M. dünyası magazin yoksa İmtihanı İnternette yapmalı? - gezdiği günümüzde Cinsellik dizginleriz? Bu nasıl koruruz? - Nefsimize Gençliğin etmenin kontrol mutluluğu başka İmtihanı magazin ve yoksa gözlerin Cinsellik yapmalı? - ne günümüzde iffetli İmtihanı nasıl arzularımızı Nefsimize nasıl Gençliğin kontrol duygularımızı başka yerde Cinsellik ve gözlerin ihaneti Seyhan ne iffetli yaşamanın M. arzularımızı nasıl hakim Yayınları duygularımızı yerde aramaya ve Medya ihaneti mi? - ne karşı yaşamanın Seyhan arzularımızı olur, hakim Ali duygularımızı ve aramaya M. Medya mi? - mi? - İmtihanı karşı aramaya yaşamanın ve Cinsellik olur, hakim hakim olur, Gençliğin ve yaşamanın aramaya karşı İmtihanı mi? - ihaneti mi? - Medya Cinsellik aramaya yerde ve duygularımızı İmtihanı hakim nasıl olur, arzularımızı Gençliğin yaşamanın iffetli karşı ne Cinsellik ihaneti Medya ve Seyhan yerde duygularımızı kontrol M. nasıl arzularımızı nasıl Ali iffetli ne yapmalı? - ihaneti gözlerin ve magazin yerde başka kontrol Nesil nasıl Nefsimize nasıl Ali iffetli günümüzde yapmalı? - M. gözlerin yoksa magazin İmtihanı başka mutluluğu kontrol etmenin Cinsellik Nefsimize koruruz? - nasıl dizginleriz? Bu Gençliğin günümüzde gezdiği yapmalı? - İnternette İmtihanı yoksa mı, magazin dünyası Cinsellik mutluluğu ve etmenin sırlarını İmtihanı koruruz? - nasıl dizginleriz? Bu kitapta Gençliğin gezdiği koldan İnternette chatlayan Cinsellik mı, dünyası cinselliği Seyhan ve sırlarını M. nasıl kitapta tüm Ali koldan chatlayan yuvalar mı, sevap cinselliği neden ve Aldatmaya Yayınları nasıl günahlardan tüm Ali koldan bin yuvalar M. sevap bakmak neden İmtihanı Aldatmaya diyor? - Cinsellik günahlardan bedenimizi tüm bu Gençliğin bin günahların yuvalar nasıl İmtihanı bakmak Güzele neden özendiriyor? - Cinsellik Cinsellik diyor? - yaklaşmayın İmtihanı bedenimizi ve bu soruların Gençliğin günahların ilgili nasıl kurtulur? - Cinsellik Güzele özendiriyor? - Allah Seyhan yaklaşmayın öğreneceksiniz... M. ve soruların ve Ali ilgili kurtulur? - Flörtsüz Güzele zor? - Allah neden yaklaşmayın zinaya öğreneceksiniz... - ve hayalimizi ve Ali ilgili cinsellikle Flörtsüz M. zor? - neden neden Seyhan zinaya de öğreneceksiniz... - Cinsellik hayalimizi Zihnimizi, ve daha Gençliğin cinsellikle bulacak, Flörtsüz evlilik İmtihanı neden olmak neden zina Cinsellik Cinsellik de değil - Günümüzde İmtihanı Zihnimizi, mı? - daha nicelerinin Gençliğin bulacak, cevaplarını evlilik olmaz Cinsellik olmak zina yapmayın Seyhan değil Günümüzde genç M. mı? - nicelerinin cevaplarını Ali cevaplarını olmaz
allenai/c4/01023/85479
Gangnam Beauty Kavramı Nedir? Korelilerin Güzellikle İmtihanı – Anlat mona Gangnam Beauty Güney Kore’de son yıllarda kadınlara yönelik sıkça kullanılan sınıflandırmalardan biri haline geldi. Bir dizi estetik ameliyat geçirip güzel bir yüz ve vücuda kavuşan kadınlar için kullanılan tabir; Seul’ün en varlıklı bölgesi olan Gangnam’da bulunan plastik cerrahi kliniklerine dayandırılarak Gangnam Güzelliği şeklinde ortaya çıkmış. Çünkü Kore’deki plastik cerrahi kliniklerinin %36′ sı burada bulunuyor ve Koreli kadınların %20 ‘si hayatlarında en az bir kere güzelleşmek adına Gangnam’a uğruyor. Gençler arasında bu oranın daha da arttığını görüyoruz. Güney Kore’de plastik cerrahi müdahaleleri artık normal insanların hayatına girecek kadar günlük hayatın bir parçası olmuş durumda. Sokaklarda; metro istasyonlarında; otobüslerde sayısız reklamı mevcut. Koreli aileler üniversiteye gitmeden önce çocuklarının ameliyat parasını ödeyerek onlara bir hediye vermek istiyor. İş bulma şanslarını artırmak için insanlar artık bıçak altına yatıyor. “Let Miin” (miin – “mee-in” – güzel bir kadın anlamına geliyor) gibi TV şovları, estetik ameliyatların harikalarını ve tüm yaşamı nasıl dönüştürebileceğini televizyon ekranlarından aktarıyor. Aynı zamanda Güney Kore’de plastik cerrahi turizmi de karlı bir pazar haline gelmiş durumda. Bu alanda başarılı olan kliniklere güvenerek gelen turistlerin oranı epey bir fazla. New York Times’a göre Güney Kore hükümeti 2020 yılına kadar yıllık bir milyon medikal turist bekliyor. 2014 yılında plastik cerrahi müdahalesi için Kore’ye uğrayan turistlerden gelen gelir 107 milyon dolardı. Peki estetik ameliyatlar neden bu kadar popüler hale geldi Güney Kore’de? Neden herkes kendini güzel olmak zorunda hissediyor? gibi soruların cevabı standart güzellik kavramlarını önemseyen toplum baskısında yatıyor. Güçlü yüz hatlarının önemsendiği bir toplumda güzelliğiniz iş hayatınızı bile etkiliyorsa ; eminim siz de kendinizi çaresiz hissedebilirsiniz.Yapılan bir Gallup anketinde 1.500 katılımcının % 86’sına göre güzel bir görünüş yaşamda önemli bir öncelik. Kore’de daha iyi iş olanakları ve iyi bir evlilik için güzel bir görünüşe sahip olmanız gerekiyor. Bunun yanı sıra Amerikan hayranlığının da etkisi az değil. Amerikan ve Batılı görünmek isteyenlerin sayısı da azımsanmayacak derecede. Tektipleşme çağımızın hastalıklarından biri olsa gerek. Güzellik adına yapılan tıbbi müdahalelerin bu kadar artmasını kaygı verici bulan Koreliler olsa da ; toplumun çoğu kendi güzelliğini oluşturma peşinde.Kozmetik sektörünün de önemli pazarlardan biri olduğu Güney Kore’nin güzellikle imtihanı daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor. Fighting Kore 🙂 Gangnam Beauty kbeauty Kore güzellik Last modified: Temmuz 31, 2018
allenai/c4/01023/85480
Superbetin Yeni Giriş Adresi | Superbetin Yeni Adresi | Superbetin Giriş Superbetin sitesi de, ülkemiz üzerinde hizmetini sağladığı için erişim engeline takılan bahis siteleri arasında yerini alır. Fakat site erişim engeline karşı çözümlerini geliştirmiştir. En son uygulanmış olan erişim engelinin hemen ardından alınan Superbetin67 bağlantısı bunu kanıtlar niteliktedir. Engellenen adresi yerine alınan Superbetin yeni adres bağlantısının amacı, Türkiye’deki tüm kullanıcıların sorun yaşamadan siteye giriş yapabilmelerini amaçlar. Sorun oluşmadan ve hizmette en ufak bir değişim olmadan erişimlerinizi ana sayfa üzerinden yaparak, var olan tüm imkanlardan en iyi şekilde yararlanabilirsiniz. Alan adı engellemeleri ile bilinmesi gerekenlerin ilk başında, sitenin kapanmaması ya da geçici bile olsa hizmet dışı bırakılmaması durumu vardır. BTK sadece firmanın ülkemizde kullanıcılar için oluşturduğu giriş adresini kısıtlama eylemini barındırabilir. Bunun dışında yapabildiği başka bir girişim yoktur. Engellemeyi yaptıktan sonra kullanıcılar eğer ki engellene uzantıyı kullanıyor iseler, siteye giremezler. Fakat son alınan Superbetin güncel adres alınır ise o zaman ana sayfasına ulaşabilir ve hizmetleri hiçbir pürüz olmadan en iyi şekilde kullanabilirler. Superbetin ile bahis yapmak için tıklayın ve üye olun! Superbetin Sadece Tek Bağlantı Adresi Kullanır? Her zaman aktif bir bağlantı adresi vardır. Birden fazla alan adı olmaz ve site tek bir giriş adresi ile müşterilerini kendi sitesine ağırlar. Bundan dolayı da, erişim engelinden sonra sadece bir alan adı alınır. Alınan Superbetin yeni giriş bağlantısı ister mobil cihazlarınız ister bilgisayarlar üzerinden erişime açıktır. Bu vesile ile en iyi şekilde kullanım olanaklarını sorun yaşamadan beklentilerinizi alabileceğiniz şekilde şekillendirebilirsiniz. Hesabınız aynıdır. Ne kadar alan adı alınırsa alınsın, hiçbir zaman üyeliğiniz değişmez ya da yeni adres alındığı diye yeniden kayıt oluşturmanız da gerekmez. Ayrıca yeni ve güncel adresin kullanım ömrü sonsuz değildir. Son adres bağlantısı alınmış olunsa bile, BTK onu da bir süre sonra engellemeyecektir. Eğer Superbetin sorunsuz giriş yapmayı gerçekten istiyorsanız, bu yeni alınan adres engellendikten sonra, yeniden alınacak başka yeni uzantıyı girmelisiniz. O uzantıda engellendiğinde yine başka bir adres alınır ve bu süreç aynı format üzerinde devam eder. Superbetin Türkiye üzerindeki hizmetinin temelini 2012 yılında atan bir markadır. Poligon Entertainment N.V. şirketi tarafından hizmetlerini sunan firma, Türkçe dil imkanı ile hizmet verir. Lisans detaylarına bakıldığında ise 1666/JAZ no ile kayıtlı olduğunu da görmekteyiz. Firma üzerinde Spor, Canlı Bahis, Canlı Casino ve Casino ürünleri ile promosyonlar yer alır. Superbetin giriş işlemi son alan adı ile yaparak, her bir ürün imkanından ve bonustan yararlanabilirsiniz.
allenai/c4/01023/85481
Tefal Subito Select Stainless Inox Su Isıtıcı Yorum ve Tavsiyeleri | YorumBudur.com - tek site, tüm yorumlar Tefal Subito Select Stainless Inox Su Isıtıcı Tefal Subito Select Stainless Inox Su Isıtıcı Yorumları gerçekten süper hızlı gönderi için hepsiburadaya teşekkürler, ürün gayet güzel , hızlı çalışıyor, abartılacak gürültüsü yok, tefal markasına güvendiğim için aldım, gayet memnunum, ayrıca tefal mağazasına da baktım, burada fiyatı oldukça uygun, ihtiyacınız varsa kaçırmayın biraz gürültülü çalışıyor. . . . . Bugün teslim ve hemen kullandım tamamen dolu olduğunda kaynatma süresi 8 dk Öyle sesi rahatsız edecek şekilde değil Resimde göründüğü gibi aynı Ben beğendim • Hepsi Burada aracılığıyla, 29 Ocak 2019, Salı Fiyatına göre çok iyi, sonuçta tefal kalitesi; kargo çok hızlıydı. Teşekkürler hepsiburada.com Sağlığımızın abluka altında olduğu bu çağda, mümkün olduğunca sağlığa zarar vermeyen ürünler arayışı içerisindeyim. Bir çok ürünü inceledikten sonra buna karar kıldım. İçi ve dışı paslanmaz çelik oluşu beni memnun eden bir özelliktir. Ayrıca su göstergesi suya temas etmiyor buda bir artı puan. Gelir gelmez denedim; hızlı, sesi normal, kullanışlı bir ürün buldum. Ayrıca çok hoş bir tasarımı var Tek bir dezavantaji da, şu ısınınca, iç dış çelik olunca, dıştan eli acitmasi. Ama yanık oluşturacak kadar da değil tabi ki. Her güzelin bir dikeni vardır, sağlığa öncelik veriyorsanız öneririm. Elime bir gün içerisinde ulaştı, onun içinde teşekkür ederim Ürün genelde kaliteli olmanın bir seviye altında...Plastik kalitesi, özellikle taban kısmında iyi değil...Metal kısımlar sağlam ve kaliteli...Ürünün güç düğmesi en kalitesiz kısmı ve markanın imajına hiçde yakışmadığı kanaatindeyim...Verdiği his sağlam olmanın yanından bile geçmiyor...Orta vade kullanımda problem çıkacaksa muhtemelen güç düğmesi bir numaralı aday olacaktır...Dikkatsiz kullanımda her an kırılacakmış hissi veriyor... Ürünün kaynatma süresi diğer markalardan pek farklı değil...300-400 TL aralığında bir fiyatı kesinlikle hak etmez...Markasına bakarak alacak olursanız muhakkak indirimde almaya çalışmanızı öneririm...Kaliteli yorumları yapan kullanıcılar başka bir ürünümü yorumladılar anlayabilmiş değilim... Sağlam ve kaliteli ürün, kesinlikle tavsiye ederim.. Boru var tabandan tavana İcinden kapağa kadar bir boru var.resimlerine aldanıp aldık pişman olduk.resimlerinde gizli diyor ancak termostat mı neyse o açıkta Ürünü çok deneme fırsatım henüz olmadı ancak ilk izlenim olarak şunları söyleyebilirim kablosu biraz kısa prize yetişmiyor altına destek koymak zorunda kaldık ve biraz da gürültülü çalışıyor onun dışında güzel bir ürün • Hepsi Burada aracılığıyla, 25 Şubat 2019, Pazartesi Yaklaşık 4 aydır kullanıyoruz. Memnunuz. Metalin ısınması dezavantaj. Onun haricinde gayet beğendik. hızlı gönderim ve paketleme çok iyiydi. hepsiburada ya çok teşekkürler • Hepsi Burada aracılığıyla, 12 Şubat 2019, Salı Metal dışı da suyla birlikte ısınıyor! Su ısındığında ürünün metal olan dışı da ısınıyor! Yani elinizle dokunduğunuzda yanıyorsunuz. Bu kadar saçma bir tasarımı Tefal'den kimse beklemezdi herhalde. ürün tam beklediğim ve göründüğü gibi teslimat çok hızlı satıcı güzel gönderi hızlı teşekkürler. eski ürünümde tefal'di.ona alıştık herhalde yenisi biraz gürültülü gibi geldi. alışırız herhalde. • Hepsi Burada aracılığıyla, 04 Mart 2019, Pazartesi Geçmişteki alt segment markalar kullanan ve çok çekmiş birisi olarak bu ürünü şiddetle tavsiye ediyorum. Bu segmentte de benzer markaların ürünleri ile sadece tasarım farkı var. Eğer fiyatın biraz daha yukarısına çıkarsanız, malzeme kalitesi biraz daha iyileşiyor. Bu ürünün de malzeme kalitesi kötü düzeyde değil, iyi düzeyde de değil. Zaten Tefal de 7 yıl ömüş biçtiğini klavuzunda belirtmiş. • Hepsi Burada aracılığıyla, 07 Mart 2019, Perşembe Urunun paketlenmesi ve kargolama hizmeti cok iyiydi.tasarim ve kalite olarakda tefali brgendim.ancak indirimdeyken aldim ben.daha fazla parayi vermeye gerek yok..sadece cok fazla ses cikariyor.ucak kalkiyor sanki kaynatma esnasinda.yada celik oldugu icin boyle bilemiyorum. Ürün hafif ve sağlam. Ses konusunda kıyas yapamayacağım. Ama hızlı. Tam kapasitede 8 dakikada kaynatıyor. Plastik olmasın, çok da para vermeyeyim derseniz alabilirsiniz. İndirime denk gelirseniz kaçırmayın derim.
allenai/c4/01023/85482
Bal-Göç’ümüz 33 Yaşında : “Emanet Emin Ellerde. Sizin İçin Buradayız.Yaşatmaya Sevdalıyız” | İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Ana sayfa Genel Merkez Haberler Bal-Göç’ümüz 33 Yaşında : “Emanet Emin Ellerde. Sizin İçin Buradayız.Yaşatmaya Sevdalıyız” 15 Şubat 1985 tarihinde Bulgaristan’da o zaman ki totaliter rejim tarafından yürütülen Kültürel Yok Etme ve Ad Kıyımı politikalarına bir tepki ve umut olarak kurulmuş olan Bal-Göç; o günden bu yana insanlarımızın kültürlerini yaşatmak ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmek için çalışan bir Sivil Toplum Kuruluşudur. Derneğimiz, 26.08.1987 tarih 19556 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “Kamu Yararına Çalışan Dernek” sayılmıştır. İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (İzmir BAL-GÖÇ), Bursa Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bursa BAL-GÖÇ) ve Kocaeli Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-TÜRK) halkımızın sorunlarının çözümü için daha güçlü olmak amacı ile 1987 yılında bir araya gelerek genel merkezi Bursa’da bulunan “Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu’nu (BGF)” kurmuşlardır. Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu’nu muz da (BGF) 2005 yılında güç birliği kararı alarak kurulan “Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu’nu (BRGK)” üyesidir. Geçmişi unutmaz ama geçmişe takılı kalmaz. Bir arada ve barış içinde kardeşçe yaşamayı savunur. İnsan haklarını ve kültürel özgürlükleri savunur. İnsanına, doğduğu topraklara ve anavatanına aşk ile bağlı olan gönül insanlarının sığındığı çatı ve hizmet etmek isteyenlerin öz yuvasıdır. Yapılan hizmetlerin tamamı üye ve yöneticilerinin “gönüllü” çalışmalarının eseridir. Leke sürmek, kara çalmak isteyenler her dönemde çıksa da asla amaçlarına ulaşamamışlardır. Çünkü maya temizdir, temeller sağlamdır. Davamıza Baş Olmuş ve Hizmet Etmiş Başkanlarımız Sabit Tuna 1985-1997 Rahmi Sezgin 1998-1999 Ali Beysim Belgin 2000 Dr. Salim Erkin 2001 Hüseyin Kocaman 2002-2005 Süleyman Pehlivanoğlu 2005-2013 Hamdi Kanlıoğlu 2013-2014 Fahriye Ersoy 2014-2017 Prof. Dr. Ayşe Kayapınar 2017 başta olmak üzere bir nefer olarak bu misyona hizmet etmiş tüm üye ve yöneticilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Hayatta olanlara sağlık ve uzun ömür, vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Emanetiniz “tertemiz” bir şekilde emin ellerdedir. Günü geldiğinde “Ne Mutlu Türküm Diyene” ve “Yurtta Barış Dünyada Barış” düsturlarından ayrılmayacak şekilde ve tertemiz bir halde emin ellere teslim edilecektir. GAZİEMİR SARNIÇ ŞUBESİ TARAFINDAN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ 10 KASIMDA ATAMIZI DOĞDUĞU EVDE ANDIK
allenai/c4/01023/85483
Osmanlı'nın Derin Adamı Fiyatı, Taksit Seçenekleri ile Satın Al Osmanlı'nın Derin Adamı Kapat Osmanlı'nın Derin Adamı Teşkilatın gözü kara fedaisi… Hayatının her safhasını mücadele ve kavgayla geçiren, Türk olmanın bilincini ve aşkını beynine nakşeden bir aksiyon adamı... • İpek Mendil Harekâtı ne idi, neyi içeriyordu? • Enver Paşa nasıl Harbiye Nazırı oldu? • Teşkilat-ı Mahsusa üyeleri arasında Mustafa Kemal Paşa da var mıydı? • Prens Sabahattin''i Yakup Cemil''in elinden kim kurtardı? • Yakup Cemil, Enver Paşa''ya yazdığı mektupta ne diyordu? • I. Dünya Savaşı''nda sadece Çanakkale''de mi galip geldik? • Talat Paşa-Yakup Cemil gerginliğinin sebebi ne idi? • Yakup Cemil zindanda iken devlet-i aliye''nin zirvesinde dönen entrikalardan haberdar mıyız? • Savcıyı ''''Yakup Cemil vatan haini olamaz'''' diye isyan ettiren ne idi? • Bir tutuklu için iki pehlivan çok değil miydi? • Mustafa Kemal Paşa, Yakup Cemil için neler söyledi? • Günümüzdeki devletlerden kaç tanesinde Teşkilat-ı Mahsusa mayası var? Bu ve buna benzer daha yüzlerce sorunun cevabını bu kitapta bulacaksınız. Sözün özü, ezberler bozulacağı gibi, soluksuzca okuyacağınız, sizleri sımsıcak sarmalayacak, kütüphanenizin başköşesinde yerini alacağına inandığımız bir eser sizleri bekliyor. Var mısınız Türk’ün yakın tarihine bir yolculuk yapmaya, roman tadında bir yapıtla hemhâl olmaya?.. Osmanlı'nın Derin Adamı Yorumları
allenai/c4/01023/85484
Belkalem gözünü finale dikti!.. Trabzonspor'un Cezayirli futbolcusu Essaid Belkalem Kulübün medya merkezine açıklamalarda bulundu Kulübün medya merkezine açıklamalarda bulunan Belkalem, UEFA Avrupa Ligi L Grubu'nda dün karşılaştıkları ve 3-1'lik galibiyetleriyle sona eren Metalist Kharkiv maçının zor geçtiğini belirterek, "Üst üste güçlü ekiplerle oynadık. Önce Galatasaray ardından da iyi defans yapan Metalist Kharkiv ile karşılaştık. İkisinden de galibiyetle ayrılmak çok güzel oldu. Ayrıca oynadığımız iki maçta da iyi futbol sergilediğimizi düşünüyorum" ifadelerini kullandı. ''GOLÜ ATMAK MUTLULUK VERİCİ'' Maçta attığı gol nedeniyle büyük mutluluk yaşadığını ifade eden başarılı savunma oyuncusu, şunları kaydetti: "Golü atmak ve takımıma katkı sağlamak benim için mutluluk verici. Bu şekilde katkı sağlamaya devam etmek istiyorum. Aldığımız bu galibiyetle ilk basamağı atlamış olduk, şimdi sıra üst basamakta. Zorlu bir tur olacaktır ama biz elimizden geldiğince iyi mücadele edip en üst basamağa tırmanmaya çalışacağız." Bundan sonraki süreçte takımın daha iyi sonuçlar alacağını vurgulayan Belkalem, "Bu zamana kadar olan dönemdekinden daha farklı bir takım var. Daha iyi devam edebileceğimizi düşünüyorum. Kadroya baktığınızda çok kaliteli oyuncularımız mevcut. Bu kaliteli oyuncularla ligi en iyi yerde tamamlayacağımızı düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. Belkalem, Trabzon’da kendisinin ve ailesinin çok mutlu olduğunu, takımda herkesin işini yaptığını ve antrenmanların ardından futbolcu arkadaşlarıyla güzel zamanlar geçirdiğini belirtti. Önceki Haber Yanal nefes aldırmıyor Beşiktaş ve Trabzonspor'un muhtemel rakipleri Yorum Ekle
allenai/c4/01023/85485
“Ofis Kullanımı Yeniden Şekillenecek” Dünyanın önde gelen ticari gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının Türkiye Gayrimenkul pazarı üzerindeki etkilerini değerlendirdi. 17.04.2020 - Cuma Cushman & Wakefield tarafından yapılan COVID-19 salgınının ülkemiz pazarına olan etkisi konusunda “COVID-19 küresel salgını beraberinde “yeni normal” olarak adlandıracağımız koşullara uyum sağlanırken, geleneksel iş yerlerine yönelik genel değerlendirmelerin yeni düzenlemelerle evrilmesi beklenmektedir. Bu pandemiyle hayatımızda daha da yaygınlaşan sosyal mesafe anlayışı, iş yeri stratejisi, alan kullanımı ve sağlık & güvenlik değerlendirmeleri ofis kullanımının gelişimini şimdiden başlayarak şekillendirecektir” ifadesi kullanıldı. ‘‘Kirasız Dönem’’ Başladı Yapılan değerlendirmede şu ifadelere yer verildi: “Yaşanan tecrit dönemi kadar olmasa da, uzaktan çalışma disiplininin, iş yerinin önemli bir unsuru olarak kalmaya devam edeceği öngörülmektedir. Bunun yanı sıra, toplu taşıma ve işe gidip gelme konuları iş yeri stratejilerinde daha kapsamlı bir şekilde ele alınmakta olup, lokasyon seçimleri üzerinde de etkili olacaktır. Görünen, uzun vadede ofis talebinin yansımaları olan alan planlaması sonucunda, toplam alan gereksinimi uzun vadede artmadığı takdirde sabit bir seviyede kalacaktır. Fiziksel perakendeciliğin fiilen kapanma sürecinin devamı ile bazı Türk giyim ve ayakkabı sektöründeki markaların e-ticaret satışlarını durdurmasının beraberinde, alışveriş merkezi sahipleri tarafından ‘‘kirasız dönem’’ anlaşmalarının giderek daha fazla benimsediği kaydedilmiştir. Kirasız döneme ek olarak ortak giderlerin muafiyetine yönelik talepler artarken, salgın süresince işletme giderlerinin önemli ölçüde azalmasına karşın, çoğu alışveriş merkezi sahipleri kapalı durumda bulunulan bu süreçte kiracılara yansıtılan ortak giderlerin bir kısmının alınmaması üzerine yoğunlaşmaktadır. Bunun yanı sıra, çok sayıda perakendeci ise faaliyetlerine dönüş planlarını hızlandırmaktadır.”
allenai/c4/01023/85486
Kalitesiz Kırtasiye Kansere neden olabilir Özellikle okula yeni başlayan 1. sınıflar için velilerin albenili kalemler ve silgiler tercih etmesi büyük bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Piyasaya çeşitli şekillerde giren ve özellikle de Uzakdoğu kökenli olan ucuz ve kalitesiz boya, oyun hamuru, kokulu silgi gibi kırtasiye malzemeleri, abartılmış “albeni” özellikleri nedeniyle bilinçsizce tüketiliyor. Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar ise, bu malzemeleri kontrolsüzce ağızlarına götürebiliyor. Oysaki bu ürünlerde yer alan boya ve uçucu kimyasal maddeler, çocukların sağlığı için büyük bir risk oluşturmaktadır. Veliler daha dikkatli olmalı Son derece toksin etkileri olduğu bilinmesine karşın, aşırı dozda bu kimyasallara maruz kalmanın sonuçları da üzücü olabilir. Bünyesi hassas bazı çocuklarda deride döküntüleri tarzında alerjik reaksiyonlar gelişebiliyor ve solunum sıkıntısı oluşabiliyor. Özellikle azor boya maddelerinin bu ürünlerde kullanılması sonucu kanserojen etkiler de ortaya çıkabilir. Bu tür boyalar suda kolayca çözüldüğü için terlemiş bir elle bile tutulduğunda kolayca ele geçiyor. Ayrıca kokulu kırtasiye ürünlerini koklamak, çocuklarda koklamaya dayalı bağımlılıkları pekiştirebiliyor. Endişe duyulan durumlarda; hem bu ürünlerin satışını yapan kişilerin hem de velilerin gerekli incelemeleri yaptırması ve kırtasiye malzemesi alırken mutlaka TSE damgalı ve yaş grubuna uygun ürünlerin tercih edilmesi gerekiyor
allenai/c4/01023/85487
Terim: Beni mutlu eden oyun felsefesini benimsemeleri haberi | Son Dakika, Van, VAN, van haber - GazeteVAN Haber Tarihi : 09.02.2018 00:24:00 eklendi. Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final rövanş maçında evinde Atiker Konyaspor’u 4-1 mağlup ederek, yarı finale çıktı. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, “Oyuncularımı tebrik ederim. Yetenekli oyuncuların sahada bunu her saniye vermesini isteyen biriyim. Daha iyisini beklediğimiz oyuncularımız vardı. Bazen yolda giderken kaza geçirirsiniz orada bazı şeyler değişir. Bugün de böyle oldu. Oyun felsefesinin tamamen anlaşıldığının inancındayım. Linnes, Belhanda, Gomis, Yuto, Serdar, Hakan, Selçuk, Donk ve Sinan ile Feghouli, oyuncuların hepsi iyiydi. Hepsi topun kontrolünü elinde bulundurdu. Neredeyse rakibe şans vermediler. Oyunu kupa maçı gibi değil de lig maçı gibi oynayan bir takım vardı. Bundan mutluyum. Gelenler keyifli bir maç izledi. Attığımız kadar kaçırdık. Beni mutlu eden oyun felsefesini benimsemeleri oldu. Mesajlar bazen başka şekilde verilir. Cambaz gibi davranıyoruz. Kadroya baktığımız zaman sezon sonuna kadar kimseyi kaybedecek halimiz yok. Oyunu şeklini değiştirecek hareketlere ihtiyacımız vardı. Bugün topun kontrolünü elinde bulunduran ve uzun yıllar olmayan baskıyı da gördük. Bir lig maçı gibi oynadılar. Ben kenar da büyük zevk aldım. İnşallah bunu sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Terim, Konyaspor’u iyi bir takım olduğunu ve Teknik Direktör Mehmet Özdilek’in iyi bir takım yaptığını belirterek, “1- 0 geri düştük. Konya iyi bir takım. Her an her şeyi değiştirecek oyunculara sahip. 1 saniye vakit geçirmeden pozitif şekilde oynamaya devam ettik” şeklinde konuştu. “Nagatomo sahanın en iyilerinden biriydi” Ara transfer döneminde transfer edilen Japon futbolcu Yuto Nagatomo’ya ayrı parantez açan deneyimli çalıştırıcı, “Sivasspor maçından sonra Yuto’ya izin verdim, çocuğu oldu. Milano’ya gitti, geldi. Ona rağmen sahanın en iyilerinden biriydi. Performansından son derece memnunum” ifadelerini kullandı. “Pozisyon zenginliğimiz bizim için önemli” Kendi oyun anlayışından önemli olanın pozisyona girmek olduğunu vurgulayan Fatih Terim, “Nasıl olsa atarsınız. Pozisyon zenginliğimiz bizim için önemli. Az girersek sıkıntı var. Rakibin oynamasına müsaade etmemek kolay değil. Bunu denemeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki git gide daha iyi olacak. Bu yolda biz onları onlar bizi tanımaya çalışıyor. Bir değişim var. Bu değişimde puan kaybetmemeye çalışıyoruz. 23-24 günde 6 maç oynadık. Bundan son derece mutluyum” dedi. “Sivasspor maçı sonrası 1,5 saat toplantı yaptık” Sivasspor maçından sonra 3 gün geçirdiklerini söyleyen Terim, “Taktik analizle başlayan 1,5 saat süren toplantı yaptık. Analiz ekibimiz çok güzel hazırlamış. Birbirimiz anlama imkanı bulduk. Neler, nasıl yapacağımızı yüksek sesle anlattık. Onlar da bunun bilincindeler. Maç için üzgün olduğunu belirttiler. Son 10 dakika çevirebilirdik. İyi oynamadık. Böyle oynamanın kaybı çok zor. Biz de kendilerine biraz daha kalın bir çizgi ile kendilerine ifade ettik. Onlar da bunu anladılar. Antrenmanda taktik ağırlıklı çalıştık. Benimsediklerini ve özümsediklerini gördüm” diyerek sözlerini tamamladı. 154 kere İzlendi 24:44 - Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çiftçilere müjde 24:43 - Bakan Yılmaz: Bu yıl 25 bin öğretmen alacağız 24:38 - Cezaevinde kafasına koydu, tahliye olunca tesisini kurdu 23:36 - Bahçeden dönen aile uçuruma yuvarlandı: 3 ölü, 3 yaralı 24:33 - Filistin Devlet Başkanı Abbas: 'ABD'nin Kudüs kararı yasa dışı bir karar' 24:32 - Bağcılar'da maskeli silahlı kuyumcu soygunu 24:22 - İpekyolu Belediyesi'nden hokey takımlarımıza destek 24:12 - MHP'den Milli Eğitim Müdürüne hayırlı olsun ziyareti 23:56 - Kaymakam Yaşar'dan sürpriz ziyaret 23:59 - Erciş'te Deprem Şehitleri Öğretmenevi Restoranı Hizmete Açıldı 22:50 - İran uyruklu şahsın üzerinden külçe altın çıktı 23:43 - Van'da okuma yazma seferberliği start aldı 23:27 - Van büyükşehir otobüs ve minibüsleri denetledi 16:10 - Van'daki bazı ilçelerde Kadro Başvuru Sonuçları Açıklandı 15:11 - Bahçeli'den idam çıkışı! İpekyolu Belediyesi'nden hokey takımlarımıza destek
allenai/c4/01023/85489
Java Nedir? – Amateur Developer Blog Bilgisayar teknolojisi ilk ortaya çıktığında Pascal, C, C++ ve Java gibi diller henüz ortaya çıkmamıştı. İlk bilgisayarlar için programlar oluşturan yazılımcılar her bilgisayarın marka, model ve donanımları farklı olduğundan ötürü bir bilgisayar için yazdıkları yazılımları diğer farklı bir marka, model ve donanıma sahip bilgisayarda bu yazılımı çalıştıramıyorlardı bunun yanı sıra her farklı bilgisayar için o bilgisayara ait makine dilinin öğrenilmesi gerekiyordu. Bu zorluğu ortadan kaldırmak adına “Assembler Dili” ve sonrasında üst düzey diye tabir ettiğimiz diller ortaya çıktı. (C, C++, Pascal, Cobol, Fortran) Üst düzey dillerin ortaya çıkması programcılar için büyük kolaylıklar oluşturdu ve yazılan program (bir kaç farklı standart dışında) hangi üst düzey dilde yazılırsa yazılsın “derleyici” sayesinde her işletim sistemi ve makinede derlenip çalıştırılmaya başlandı. Fakat bu kolaylık zamanla ortaya bir takım zorluklarda çıkarmaya başladı. Yazılan program hangi işletim sisteminde derleniyorsa sadece o işletim sisteminde çalıştırılabiliyordu yani platform bağımlılığı sorunu ortaya çıkıyordu. İşletim sistemi değiştiğinde program burada çalıştırılamıyor ve burada çalışabilmesi için bu işletim sistemine uygun derleyicide yeniden derlenmesi gerekiyordu. Platform Bağımlılığı: Windows işletim sisteminde derlenen bir programın diğer işletim sistemleri olan Linux yahut Macintosh gibi işletim sistemlerinde çalıştırılamıyor olması. Zamanla gelişen bilgisayar teknolojileri farklı marka ve modelde donanım ve işletim sistemlerinin ortaya çıkmasını sağladı ve bu problem daha da büyümeye başladı. Platformlardan bağımsız çalışacak bir programlama dili ihtiyacı ortaya çıkmıştı. Sun Microsystems firması elektrikli ev aletlerinin daha kolay kullanılması için ortaya bir programlama dili çıkarmak isterken bu işin en rahat ortak bir platform altında yapılması gerektiğini anladı ve Sun Microsystems programcısı James Gosling 1995 yılında her platformda çalışan “Java” dilini ortaya çıkardı. Farklı işletim sistemleri ve donanımlarda çalışabilecek JVM (Java Virtual Machine) isimli sanal bir makine oluşturuldu ve ücretsiz olarak kullanıma sunuldu. Böylelikle Java ile yazılan programlamlar java derleyicisi olan JVM de çalışan bir makine diline çevrilir. Java Byte Code denilen bu program JVM tarafından yorumlanır ve çalıştırılmaya başlanır. Java uygulaması geliştirmek isteyen kişiler kolayca diledikleri işletim sistemi üzerinde JVM’i bilgisayarlarına kurabilirler. Bunun için tek yapmaları gereken JRE (Java Runtime Enviroment) adlı programı internetten indirip yükleyebilirler. JRE bilgisayarınıza yüklendikten sonra tüm java programları bilgisayarınızda çalıştırılabilir. Kişiler programlarını yazdıktan sonra çalıştırmak istediklerinde JRE (Java Runtime Enviroment) bir JVM (Java Virtual Machine) oluşturur, bu olay tamamen programcı programını çalıştırmak istediğinde çalışacak bir durumdur, JVM kendiliğinden çalışabilen bir program değildir, yalnızca bir java programı çalıştırılmak istendiğinde ayağa kalkar ve program çalıştırılıp çalışma işi sona erdiğinde bellekten silinecektir. Bu sebepten Java her platformda çalışabilecek yeteneğe sahiptir. C ve C++ dillerinin hızlı ve iyi özelliklerini almıştır. Bilgisayarlarda çalışacak programlar üretilebilir Cep telefonlarında çalışacak programlar üretilebilir Oyun makinelerinde çalışacak programlar üretilebilir Ev aletlerinde çalışacak programlar üretilebilir Kategoriler: Genel, Java / Yorum yapılmamış / Yazar: Düzgün Emre Özkan 9 Şubat 2020 Bir bilgisayarda donanıma hayat veren ve bilgi işlemde kullanılan programlar, yordamlar, programlama dilleri ve belgelemelerin... Bir problemin çözümünde izlenecek yolu belirten metodlardır. Tüm programlama dilleri algoritmalara ihtiyaç duyar. Algoritma... In the earlier stages of computer science, Pascal, C, C++ and Java have not existed yet. Due to the fact that... Bellek (Ram) üzerinde bulunan mantıksal yapılardır. Stack Statik yer tahsisi yapılırVeriler artan yahut azalan adres... Genel, Java Devam
allenai/c4/01023/85493
Bir NBA yıldızında daha Corona virüsü çıktı! - Basketbol Spor Haberleri 15 Mart 2020 Pazar - 11:47 Barış Hersek: "Ayrıldığımı askerde öğrendim" NBA ile ilgili flaş karar! NBA efsanesi Patrick Ewing corona virüse yakalandı Michael Jordan'ın imzalı ayakkabısı 560 bin dolara satıldı Bahar Çağlar: "Galatasaray'dayken Fenerbahçe'den teklif aldım" The Athletic yazarı Shams Charania'nın haberine göre 24 yaşındaki Christian Wood'un koronavirüs testi pozitif çıktı. Detroit Pistons, 8 Mart günü koronavirüs testleri pozitif çıkan iki basketbolcu Rudy Gobert ve Donovan Mitchell'ın forma giydiği Utah Jazz ile karşılaşmıştı
allenai/c4/01023/85495
Mantolama Sorununda Çözüm Adresi Büyükşehir Giriş Tarihi: 7.7.2015 13:58 Güncelleme Tarihi: 8.7.2015 09:50 Erzurum’da yapı tarihi 20 yılı geçmiş binalarda maliyet yüksekliği sebebiyle mantolama sorunu yaşanıyor. Mantolama giderinin yüksek olması, dar gelirli ve asgari ücretli kesimlerin yüksek olduğu yerleşim alanlarında ciddi bir problem oluşturuyor. Vatandaşlar mantolama sorunun giderilmesinde Büyükşehir Belediye Başkanı Sekmen’i çare olarak görüyor. Ortalama 40 daireli site veya apartmanlarda mantolama gideri daire başına 5 bin TL’ye ulaşıyor. Asgari ücretli, emekli ve dar gelirli kesimin bu gideri karşılaması ise imkansız. Binalarını mantolamayla yenilemek isteyenler, gider yüksekliği sebebiyle çaresiz. Bu durumdaki vatandaşlar Büyükşehir Belediyesinin kuruma bağlı şirketleriyle mantolama projesi uygulamasını, giderlerin ise uzun vadeye yayılarak alınmasını bekliyor. Dar gelirli, emekli ve asgari ücretli kesim, bir çırpıda 5 bin TL gibi yüksek bir tutarı karşılayamayacaklarını, bu gideri karşılamanın yılın tamamını açlık içinde ve yakacaksız geçirmek demek olduğunu savunarak, ‘Büyükşehir Belediye Başkanımızın tecrübesine güveniyoruz. Büyükşehir’e bağlı şirketler marifetiyle mantolama projesi uygulanabilir. Büyükşehir mantolama giderini uzun vadeye yayarak vatandaştan alabilir. Bu gider çevre vergisi içinde de tahsil edilebilir. Bu konuda Başkan Sekmen’den destek bekliyoruz’ fikrini öne sürüyorlar. Erzurum’da mantolama giderlerinin yüksek olması yüzünden çok sayıda binada yenileme yapılamıyor. Bu durum restore edilmemiş binalarda, emlak değerini düşürdüğü gibi, ciddi biçimde görüntü kirliliğine de yol açıyor. Dar gelirli kesim, sorunun giderilmesinde tek adres ve öncünün Büyükşehir Belediyesi olduğu görüşünde birleşiyor.
allenai/c4/01023/85496
İşyerlerinde iş kazalarıyla sık karşılaşılmaktadır. Bazı iş dallarında bulunan meslekler bakımından işyerinde kaza yaşanması ihtimali diğerlerine oranla daha yüksektir. Ağır makineler üretilen fabrikalarda, inşaatlarda, madenlerde ya da boyama atölyelerinde işyerinde çalışan işçilerde oluşabilecek çeşitli rahatsızlıklar diğer iş yerlerinde çalışan işçilere oranla daha fazladır. Bu tür risk barındıran işyerlerinde iş güvenliği sağlanması bakımından işverenlerin alması gereken önlemler bulunmaktadır. Bu önlemlerin alınması için firmamızla iletişime geçmelisiniz. Firmamız tarafından sağlanan hizmetlerden bir tanesi de işyeri hekimi hizmetidir. İşyerinde çalışacak işçilerin işe girişleri sırasında sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir. Sağlıkları o işi yapmaya elverişli olmayan işçilerin işe başlamaları mümkün olmamalıdır. Uzman bir doktor tarafından kontrol yapılması sayesinde, işveren ve işçiler çok daha huzurlu olacaktır. İşyeri doktoru tarafından işe alınan ve çalışan işçilerin düzenli olarak sağlık kontrolleri de yapılmaktadır. Bu sayede, işyerinde bulunan olası riskli maddelerin işçilere zarar vermesinin önüne geçilebilmektedir. Hayati risk taşıyan iş kollarında, sağlık bakımından çeşitli önlemler alınması sayesinde sayısız hayat kurtarılabilmektedir. Kanser gibi ölümcül türleri bulunan hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi sayesinde, ölüm riski azaltılabilmektedir. Teknolojinin gelişmesi sayesinde mümkün olan erken teşhisin yapılabilmesi için, çalışanların düzenli olarak sağlık taramasına girmesi zorunludur. İşyerinde yer alan risklerin işçilerin sağlığını etkileyip etkilemediği uzman doktorlar tarafından tespit edilmelidir. Uzman doktorların tarama sırasında belirleyeceği herhangi bir olumsuz durum tedavi sürecinin başlatılmasıyla büyük sağlık sorunları yaşanmadan önlenebilecektir. Her işverenin görevi, risk taşıyan hususlarla ilgili risk gerçekleşmeden önlem almaktır. İş güvenliği bakımından piyasada hizmet veren firmalar arasında en kaliteli ve güvenilir olanını arıyorsanız, doğru adres Tuğra OSGB. Bunun için tek yapmanız gereken Tuğra OSGB ile iletişime geçmektir. Her adımda yanınızda olacak Tuğra OSGB sayesinde geleceğe daha güvenle bakacaksınız.
allenai/c4/01023/85500
'Bizim için final olacak' Şampiyonlar Ligi'nde Napoli ile 1-1 berabere kalan Beşiktaş'ta Şenol Güneş, maçın ardından açıklamalarda bulundu. "SEYİRCİNİN KATKISI OLAĞANÜSTÜYDÜ" Kaybetsek avantajımızı kaybederdik ama her şey devam ederdik. Golden sonra beklenmedik bir şekilde gol yemek bizim için büyük üzüntü oldu. Genelde savunma arkasına sarkarak pozisyon aradılar. Zor bir maçtı. İyi bir rakiple oynadık. Seyircinin olağanüstü katkısı vardı. Taraftarımızın taktiğimize saygısı bizi olumlu etkiledi. Seyirciye teşekkür ediyorum. HEM MUTLU HEM GURURLU..." Rakiplerin oyuncuları teknik ve hızlı çıkıyor. Alan daraltarak oynadık. Maç bittiğinde oyuncularıma, "Sizinle gurur duymak istiyorum ve mutlu olmak istiyorum" dedim. Mutluluk biraz buruk oldu ancak sonuç ne olursa olsun oyuncularımla gurur duyardım. Ellerinden geleni yaptılar. "DAHA ÇOK POZİSYON YAKALADILAR" 1-0'dan sonra oyunu kopartıp, galip gelebilirdik. Bu yüzden üzgünüz ancak maçın geneline bakarsak bizden daha çok pozisyon yakaladılar. Genel anlamda 1 puan iyi oldu. "BU MAÇ PENALTI VERİLDİ" Enteresan bir grup. Napoli'den 4 puan aldık. Kafa kafaya gelsek avantajlıyız. Evimizde Benfica'yı yenersek avantajlı oluruz. Sonra devamına bakarız. 2 maçta penaltılar vardı, verilmedi; bu maçta penaltı verildi. Hamle açısından Cenk'i erken kullanmak zorunda kaldık. Bir de sakatlıktan dönen Oğuzhan'ı kullanmak durumundaydık. Tolgay iyi oynadı. Atiba da iyi oynadı. Başkalarının oyuncularımı beğenmesinden onur duyarım. Benfica maçı bizim için final olacak. 01 Kasım 2016 Salı 22:18
allenai/c4/01023/85501
Erdoğan ve Musk Görüşmesinin Ayrıntıları Kasım 8, 2017 Eğitim Her Yerde Bilim, Teknoloji 0 Son günlerde yerli otomobil çalışmalarının da ilerlemesiyle birlikte, bu toplantının da gerçekleştirilmesi büyük bir heyecana neden oldu. Bununla birlikte toplantıda neler konuşulduğu konusunda birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Elon Musk, saat 15:30 itibariyle Beştepe’de bulunan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. Görüşmede, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de yer aldı. 70 dakika süren görüşmenin odak noktasının, Türkiye’nin ulusal uydu üretim sürecine geçişinde önemli bir dönüm noktası olan Türksat 5A-5B uydularının olduğu belirtilmektedir. Musk’ın Türkiye’ye yeni Türksat uydularının uzaya fırlatılması bağlamında geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bu konuyla ilgili Airbus ile bir anlaşma yapılacağını belirtti. Bununla birlikte Elon Musk’ın şirketleri tarafından geliştirilen yeni nesil piller, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi konuların görüşüldüğü ifade eden Kalın, görüşmede Türkiye’de yapılan teknolojik yatırımların değerlendirildiğini belirtmektedir. Trafik sorunlarının aşılması, tünel kazma, yer altından trafiğin verilmesi gibi konular üzerinde de görüş alışverişinde bulunulduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme sırasında yerli otomobil konusunu da dile getirdiğini açıklamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, SpaceX Şirketinin Kurucusu Elon Musk’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Kabul Etti pic.twitter.com/k6CNXVdO6d — T.C.Cumhurbaşkanlığı (@tcbestepe) November 8, 2017 TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu´nda Eğitim Çizgi Çizen Robot... Diğer 6.435 aboneye katılın 31.602 kişi buraya baktı :)
allenai/c4/01023/85502
Sosyal Medya Çılgınlığı Döneminde Zihin Sağlığını Korumak - Sincap FırınSincap Fırın Yaşadığımız zamanı düşündükçe insan aklını oynatmaya daha çok yaklaşıyor. Tek kanallı siyah beyaz televizyondan (büyük annemin sahip olduğu bir tanesini çok net hatırlıyorum) renkli televizyona geçiş dönemini hatırlarken aynı zamanda elimde tuttuğum iphone ve içindeki uygulamalarla yaşadığım yeri binlerce kilometre ötedeki anneme gösterebiliyorum. Sonsuz olanakları önümüze seren teknolojinin hayatımıza her geçen gün daha da egemen olduğu bir devirde yaşıyoruz. Eş zamanlı çalışma kabiliyetimizi üst düzeye çıkaran bir teknoloji safhasındayız, bir yandan telefonla konuşurken aynı anda elektronik postalarımızı kontrol edebilir, müzik dinleyebilir ve daha pek çok şey yapabiliriz. Birçoğumuz bu işlevselliğin büyük bir nimet olduğunu ve işlerimizi daha kısa sürede halletmemizi sağlandığını düşünüyor. Karşıt görüşlere rağmen araştırmacılar aynı anda birden fazla işle ilgilenmenin stresi arttırdığını ve elde edilen sonuçların kalitesini düşürdüğünü ortaya çıkaran sonuçlar paylaşıyor. En açık örneği olarak telefonla konuşurken araç kullanmayı düşünün. Günlük olarak beynimiz sonsuz işlem yapıyor, binlerce düşünce üretip her köşeden gelen ardı arkası kesilmeyen bilgileri hafızaya işliyor. Zihin sağlığımızın tüm bu hengame içinde ne hale geleceğini düşünebiliyor musunuz? Bedenimizi terbiye ettiğimiz gibi zihnimiz için de gittikçe yaygınlaşan bir yöntem var, Mindfulness. Gelin bu terimi birlikte yorumlayalım. Mindfulness kendinize, diğerlerine ve etrafınızdaki Dünya’ya daha farklı açıyla baktığınız bir farkındalık durumu. Jon Kabat-Zinn, bunu yaşadığınız ana ve amaca yargılayıcı olmadan ihtimam gösterdiğiniz farkındalık olarak açıklıyor. Nezaket, keyif, minnet ve kendinizi takdir etmek mindfulness öğretisinin dört temel taşı. Bunları şiar edinerek hayatınızı renklendirebilir, içinde yaşadığınız büyük şehrin karmaşası içinde huzuru yakalayabilir, minnet ve takdir duygularınızı geliştirerek nihayetinde içsel dengeye ulaşabilirsiniz. Peki neden buna ihtiyacımız var ve bir yıl öncesine göre hayatıma kattığı şey nedir? Bir yıl önce kendi çarkında koşturan bir hamster gibiydim. Uzun çalışma saatleri, devamlı telaş, aklımda bin bir düşünce, eşyalarımı kaybetme, endişe atakları ve sıkıntı hayatımın bir parçası haline gelmişti. Hayattan zevk almakta zorlanıyordum. Şansıma internet üzerinde Mindfulness derslerine denk geldim ve hemen hayatımda tatbik etmeye başladığım uygulamalarıyla yaşadığım değişikliği açıkça fark ettim. Bu sürecin önemi sadece yetişkinlere yönelik değil aynı zamanda çocuklara da yardımcı olacak uygulamalar ve zihin durumları içermesi. Belirli araştırmalar ve deneyler göstermiştir ki, öğrencilerde sınıf genelinde davranış problemlerinde azalma ve akademik anlamda gelişmeler görülmüştür. Gerçek hayatta uygulamalarını bir örnekle açıklayalım. 1. Şu anda bu yazıyı yazarken aklımın bir köşesi İnstagram ve Facebook düşünmekle meşgul, acaba şu anda önemli bir şeyler kaçırıyor muyum? Eş zamanlı çalışma ve örneğini verdiğim durum Mindfulness felsefesinin karşı çıktığı şeyin ta kendisi. Böylece kendimi odağımı yitirmemek ve başka şeylerle dikkatimi dağıtmama konusunda telkin ediyorum ki, daha verimli ve sonuçlarından memnun olacağım bu çalışma ortaya çıkarabileyim. 2. Bu yazıyı kağıda dökerken kendi muhakememi yapıp, yazdığımı eleştirmek kolayca düşebileceğim zihin durumlarından biri. Bu durumlarda kendimle barışık olup yaptığım işi takdir ederek tüm hatalarımı öğrenme sürecinin bir parçası yapabilirim. Sonuçta kendimi geliştirmek için hatalarımı da görmem lazım. 3. Aynı zamanda minnet duygusu da işlemeye başlıyor, rahat odamda otururken bu yazıyı yazabilme fırsatını elde etmek ve insanlarla paylaşabileceğimi bilmek zihnimi daha da canlandırıyor. 4. Odağımı kaybettiğim ve düşüncelerimin dağılmaya başladığı anlarda nefes alma egzersizleriyle bu dağınıklığın üstesinden gelip işime geri dönebiliyorum. Özetle Mindfulness bir öğrenme, anı yaşama, yaşanan andan zevk alma ve minnet duyma durumu. Uygulaması bir gecede öğrenilecek bir şey değil, uzun zaman ve emek isteyen bir süreç. Bunu günlük yaşamınıza uygulamayı öğrendiğinizde ise daha az stresli daha çok huzurlu bir hayata ulaşıyorsunuz. Bazı ilgi çekici bilgilere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. (Bu belgesel Mindfulness öğretisinin, davranış sorunu bulunan öğrencilerin bulunduğu bir okuldaki uygulamalarını ve nasıl bir gelişim gösterdiklerini işleyerek, süreç sonunda öğrencilerin kendilerine nasıl yardım ettiklerini gösteriyor.) Futurelearn Mindfulness ile ilgili, rehber tadında iki adet kursu ücretsiz sunuyor. Bazı ilgi çekici Ted konuşmaları: Mındfulness Works (kitabı alma şansınız yoksa, meditasyonun uygulanması konusundaki bazı kayıtlara buradan ulaşabilirsiniz.) Kategoriler: Hayat Stili | Tags: eğitim, hayat, kitap, meditasyon, meditation, mindfulness, ted talk, yoga, zihin sağlığı |
allenai/c4/01023/85504
Ana sayfa Spor Kritik Maç Öncesi Sürpriz Karar Beşiktaş’ın başında çıktığı 2 maçtan 6 puan almayı başaran Sergen Yalçın, Medipol Başakşehir maçının 11’ini belirlemeye çalışıyor. Kalede Loris Karius’u oynatacak olan deneyimli teknik adamı en çok düşündüren konu, cezalı Gökhan Gönül’ün oynayamayacak olması. Deneyimli teknik adam Gökhan’ın yerinde Necip’i oynatmayı planlıyor. Defansın solunda Caner, stoperde ise Vida-Victor Ruiz ikilisinin oynamasına kesin gözüyle bakılıyor. 4-1-4-1 sisteminde tek ön liberoda Muhammed Elneny’i hazırlayan Beşiktaş teknik heyeti, sağ kanatta Diaby, solda ise N’Koudou’yu oynatmayı düşünüyor. Yalçın, Gaziantep Futbol Kulübü maçında istenileni veremeyen Adem Ljajic konusunda ise kararsız. Ljajic’in yerine oyuna giren, attığı gol ve isteğiyle dikkat çeken Kevın-Prince Boateng’in Sırp oyuncu yerine 11’de olabileceği öğrenilirken, yapılacak son antrenman sonrasında karar verilecek. Orta sahadaki diğer isim ise Atiba olacak. Sergen Yalçın’ın gelmesiyle temposu artan tecrübeli golcü Burak Yılmaz’ın ise kaptan olarak sahaya çıkması bekleniyor. Önceki makaleAltuğ Verdi Cinayetinde FETÖ Parmağı Dünya meltem yüksel - Nisan 27, 2020
allenai/c4/01023/85505
En iyi Aksiyon Filmleri - Neokur En yüksek oy almış filmler en iyi Aksiyon filmleri olarak listelenmiştir. Matematik dehası olan Christian Wolff, görünürde sıradan bir muhasebe uzmanıdır, ancak aslında dünyanın en büyük suç örgütleri için çalışmaktadır. Suçla Mücadele Birimi kendisini araştırmaya başlayınca daha sıradan ve yasal işlere yönelmeye karar verir. Bu sırada bir robotik şirketinin muhasebecisi Dana Cummings, bazı tutarsızlıklar fark eder ve Wolff'tan yardım ister. Birlikte çalışmaya başlayan Cummings ve Wolff, gerçekleri araştırırken çok tehlikeli bir yola girdiklerini fark ederler. Yakın gelecekte robot dövüşleri en çok rağbet gören spordur. Borç içindeki Charlie Kenton yeni robotu ile iddialıdır ancak oğlunun tekrar hayatına girmesi ile her şey değişecektir. Dr Brown zaman içerisinde seyahat ederken, Marty'i aramaktadır. Bir mektup sayesinde ona ulaşacaktır. Enterprise ekibinin kendi organizasyonları içindeki durdurulamaz terörist gücü fark etmesinden sonra Kaptan Kirk ekibi ile birlikte kendi başına bir toplu katliam silahı olan adamın peşinden gitmeye karar verir. Deli bir profesör olan Dr. Brown, zamanda yolculuk edebilen bir araba icat eder. Arabayı ilk kez kullanan Marty, geleceğe gitmek isterken yanlışlıkla geçmişe gider ve yaptığı bir hata sonucu anne babasının tanışmasına engel olur. Kendisinin de hiç doğmamış olmasına yol açacak olan bu hatayı düzeltmenin bir yolunu bulmak zorundadır. Hükümete bağlı bir görevli bir tecavüz vakıasını araştırmak için görev alır. 1974 senesinde meydana gelen bu tecavüz olayı akıllara durgunluk veren cinstendir ve görevli Esposito bu olayı aydınlatacağına ve adalet karşısına çıkaracağına kendi kendine söz verir. Aynı şekilde 1999 senesinde gerçekleşen bir olayla da bağlantısı vardır. İki olay arasındaki bağ derinlere gömülmüş bir çok şeyi yüzeye çıkaracaktır.
allenai/c4/01023/85506
Kayseri Haberleri - ERÜ Tıp Fakültesi’nde emeklilik töreni - Yerel Haberler Haberler >Yerel Haberler >Kayseri>ERÜ Tıp Fakültesi’nde emeklilik töreni Kayseri Haberleri: ERÜ Tıp Fakültesi’nde emeklilik töreni KAYSERİ, (DHA) - ERCİYES Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi’nden emekli olan Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mustafa Erkan, Prof. Dr. Sami Aydoğan ile Dr. Öğretim Üyesi Recep Saraymen için emeklilik töreni düzenlendi. Başhekimlik Toplantı Salonu’nda düzenlenen emeklilik törenine Rektör Prof. Dr. Mustafa Çalış, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Borlu ve Prof. Dr. Mehmet Sıdkı İlkay, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Poyrazoğlu, ile çok sayıda akademik ve idari personel katıldı. Emeklilik töreninde ilk olarak öğretim üyelerinin özgeçmişi okundu ve hayatlarından kesitlerin yer aldığı slayt gösterisi yapıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Poyrazoğlu, konuşmasında emeklilik törenlerinin hem mutluluk, hem de hüzünlendirici törenler olduğunu kaydetti. Dekan Poyrazoğlu, “Bu törenle emekli olan hocalarımıza veda etmiş oluyoruz. Ama kalben hale birlikteyiz. Tıp Fakültesi’nin kuruluşunun 50. yılındayız. Bu 50 yılda bir barakadan 5 hastanelik koskoca sağlık kompleksine dönüşen ve ülkemizdeki önemli tıp fakültelerden birisi haline gelen Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültemize, bugün burada emekli ettiğimiz hocalarımızın büyük katkıları bulunmaktadır” dedi. Rektör Prof. Dr. Mustafa Çalış ise, öğretim üyelerine emeklilik hayatlarında mutluluklar diledi. Rektör Çalış, “Zaman çok hızlı geçiyor. Önemli olan bu geçirdiğimiz zamanda mutlu muyuz, ne kazandık, ne meyve verdik. Önemli olan budur bence. Hocalarımızın en büyük meyvesi öğrencileridir. Birçok alanda doktor yetiştirdiler. Bu onlar için gurur verici bir olay. Bundan sonraki hayatlarında aileleri ile birlikte mutlu bir hayat sürmelerini diliyorum” diye konuştu. Hurriyet.com.tr’nin Kayseri haberleri bölümünde, DHA’nın abonelerine gönderdiği Kayseri haberleri otomatik olarak derlenmektedir. hurriyet.com.tr editörleri otomatik akış içinde ERÜ Tıp Fakültesi’nde emeklilik töreni haberine editoryal müdahalede bulunmamıştır. Haber içeriklerinden hukuken ilgili ajanslar sorumludur.
allenai/c4/01023/85509
Mısır siyasi tarihinde bir ilk: Hristiyan kadın vali - Yeni Çağrı Gazetesi Mısırlı Hristiyanlar söz konusu atamayı memnuniyetle karşıladı. Yerel basına konuşan Vatan İçin Mısırlı Kıptiler Birliği Başkanı Kerim Kemal, “Mısır’da yeni bir döneme girildiğine vurgu yaparak dini farklılığın önemli atamalar için bir engel olmaktan çıktığını ve liyakat esasına göre atanan Mihail’in iyi hizmetler yapacağını” söyledi. Etiketler: Hıristiyan Vali / Mısır / Yeni Çağrı AB Komisyonu'nun yaptırdığı yaz saati uygulamasıyla ilgili anketin sonucuna göre, halkın çoğunluğu uygulamayı istemiyor.
allenai/c4/01023/85510
hülyalı lezzetler: Kokostar Kurabiye MALZEMELER (35-40 tane kurabiye için) 3 yemek kaşığı kakao (miktarını kendiniz ayarlayabilirsiniz) 1 çay bardağı sıvı yağ (küçük tip çay bardağı) 4 su bardağı un(200 ml lik su bardağı)(son bardağı yavaş yavaş ekleyerek un miktarını kendiniz belirlersiniz) 2 yumurta (birinin akı içine) 2 buçuk 3 su bardağı hindistan cevizi 1 çay bardağı yoğunlaştırılmış konsantre süt (moloko-süt reçeli) (Süt reçelini göz kararı azaltıp çoğalabilir.Hindistan cevizi yuvarlanıp toparlanacak kadar yumuşayana kadar eklenir) 80 gr lık bir paket sütlü yada bitter çikolata Hamur malzemeleri karıştırarak ele yapışmayan bir hamur elde edilir. Kabın ağzını streçle kapatarak dolapta 15 dakika kadar bekletilir. İç malzeme karıştırarak küçük toplar yapılır.(toplar yuvarlanırken hafif ele yapışır kıvamda oluyor) Hamurda avuç içi büyüklüğünde parçalar koparıp elde içli köfte gibi açılır.Ortalarına hindistan cevizi topları konulur. Hamurlar kapatılarak yuvarlanır.(delik bırakmadan) Önceden ısınmış 180-200 derecelik fırında yaklaşık 20 dakika pişirilir.(fırınınızın ısısına göre ayarlayın) Arzu edilirse kurabiyeler batırılıp çıkarılır. Yada üzerilerine hızlıca incecik akıtılır.Kalın,kilitli buzdolabı poşetine erimiş çikolatayı doldurup iğneyle delerek incecik akıttım) İçine konulan nemli harçtan dolayı diğer kurabiyeler gibi haftalarca taze kalmaz.Ancak 1-2 gün aynı kalacağını düşünüyorum. nursevincelezzetler-yemektarifleri 30 Mart 2014 00:20 Ellerinize sağlık .çok düzgün duruyor.. afiyetle. hülya 30 Mart 2014 03:31 Çok teşekkür ederim...Zannedersem her şeyin düzgün duranı sevmemden kaynaklanıyor :) sevgiler... BlogcuAmca09 30 Mart 2014 09:40 Eline sağlık hülya abla anneme söyliyimde yapsın canım çektii :) abla vaktin olursa bu yayınada bakarmısın bi ara hülya 30 Mart 2014 10:05 Bencede yapsın :) teşekkürler...
allenai/c4/01023/85511