Dataset Viewer
Auto-converted to Parquet
title
stringlengths
4
104
paragraphs
listlengths
0
72
İslamda bilim ve teknik
[ { "context": "İslam dünyasında bilimin 16. yüzyılda hala yüksek seviyede bulunduğunu gösteren çok ilginç bir örneği deskriptif coğrafya ekolünden verebiliriz. Bize bu örneği, Avrupa’da Afrikalı Leo (Leo Africanus) olarak tanınan el-hasan b. Muhammed el-Vezzan (doğumu yaklaşık 888/1483)’dır. Fas (Fez) şehrinde büyümüş ve eğitimini almış olan Granada doğumlu bu bilgin, diplomatik hizmetler yoluyla, özellikle kuzey Afrika’da olmak üzere birçok İslam ülkesini tanıyıp bir yazar olarak coğrafya ve kartografya ile ilgileniyordu. İstanbul’dan dönüş yolculuğunda Sicilyalı korsanların eline esir düşmüş, ilk olarak Napoli’ye daha sonra Roma’ya satılıp Papa X. Leo tarafından 6.1.1520 yılında bizzat Papa’nın adıyla Giovanni Leo olarak vaftiz edilmişti. İtalya’daki ikameti sırasında İtalyanca öğrendi ve Arapça öğretti. Yazar olarak faaliyetlerini Roma ve Bologna’da devam ettirdi. Afrika coğrafyası dışında kuzey Afrikalı 30 bilginin biyografilerini içeren diğer bir eser derledi. Afrika kitabını esaretinin 6. yılı olan 1526’da İtalyan dilinde tamamladı. 935/1529 yılında Tunus’a döndü ve orada Müslüman olarak öldü.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "171", "text": "Afrikalı Leo" } ], "id": 1, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan isimli bilgin avrupa’da nasıl tanınmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "278", "text": "Fas (Fez) şehrinde" } ], "id": 2, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan hangi şehirde büyümüştür ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "587", "text": "ilk olarak Napoli’ye daha sonra Roma’ya" } ], "id": 3, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan sicilyalı korsanların eline düştüğünde nerelere satılmıştır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "635", "text": "Papa X. Leo" } ], "id": 4, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan kim tarafından vaftiz edilmiştir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "658", "text": "6.1.1520 yılında" } ], "id": 5, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan kaç yılında vaftiz edilmiştir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "698", "text": "Giovanni Leo olarak" } ], "id": 6, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan hangi isimle vaftiz edilmiştir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1005", "text": "1526’da" } ], "id": 7, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan Afrika kitabını hangi yılda tamamlamıştır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1040", "text": "935/1529 yılında" } ], "id": 8, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan Tunus’a ne zaman dönmüştür ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "831", "text": "Roma ve Bologna’da" } ], "id": 9, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan yazar olarak faaliyetlerini nerelerde devam ettirmiştir?" } ] }, { "context": "Söz konusu kitap 9 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Afrika’nın ve Afrika halkının genel fiziksel ve iklimsel özelliklerini işlemektedir. İkinci bölüm Marrakuş (Marrakesch) bölgesini şehirleriyle ve dağlarıyla ele almaktadır. Üçüncü bölüm Fas’ı, dördüncü bölüm Tilimsan’ı (Tlemcen), beşinci bölüm Tunus’u, altıncı bölüm Libya’yı, yedinci bölüm Sudan’ı sekizinci bölüm Mısır’ı ve dokuzuncu bölüm Afrika’nın ırmaklarını, yeraltı zenginliklerini, bitki örtüsünü ve hayvanlarını ele almaktadır. Bu kitapta toplam 400 yer tanıtılmaktadır. Yazar, çoğunlukla kendi gözlemlerine dayandığını ve bizzat bildiremeyeceği durumlarda ise en doğru ve kesin bilgileri güvenilir kişilerden almaya çaba sarfettiğini not etmektedir. Leo Africanus’un Afrika tasviri el-İdrisi’nin Nuzhet el-Müştak’ı yanında, 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’da Afrika’nın beşeri coğrafyasının geliştirilmesi ve genişletilmesinde kullanılan en önemli kaynaklardandır. G.B. Ramusio tarafından 1550 yılındaki basımından çok kısa bir süre sonra bu kitap birçok dile çevrilmiş ve yeniden ele alınmıştır. Avrupalı yazarların 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Leo Africanus’un kitabına hangi tarz ve surette bağlı olduklarını Ch. Schefer Fransızca çevirisinin ön sözüne ustalıkla göstermiştir. Çok büyük bir ihtimalle İtalya’da Leo Africanus tarafından ortaya konulan Afrika ve Güney Asya haritası Avrupa’da kartografyanın gelişimini çok derinden etkilemiştir. Ramusio tarafından kopyalanmış ve her ikisinin adıyla tedavülde olan haritalar Arap stiline göre güneye dönüktür ve enlem-boylam skalalarıyla çok belirgin bir şekilde Arap kökenli olduklarını göstermeye yetmektedir. Bunlar, 16. yüzyıl başından itibaren Ptoleme Coğrafya’sının basılmasından az sonra ortaya çıkmaya başlayan haritalarla olan bağların kopmasına sebep olmuşlardır. Bu dönüm noktası, kendisini 1539 yılından itibaren Ptoleme haritalarının yayınlanmasına adamış olan İtalyan kartograf Giacomo Gastaldi’nin (ö.1567) 1560 yılında yayınladoğı Asya haritası tayin etmektedir. Burada, matematiksel coğrafyanın ve haritacılığın Hint Yarımadası bağlamında yaşadığı ve kapsamlı bakışla ayrıntılı şekilde kavranılması zor olan bir gelişime işaret edilmelidir. Daha önce dile getirildiği gibi, el-Biruni daha 5./11. yüzyılın ilk yarısında kapsamlı bir faaliyet çerçevesinde Hindistan’ın önemli bazı noktalarının koordinatlarını kendi araştırmalarıyla belirtebilmişti. Bu, olağanüstü derecede çalışkan bir bilginin, yıllarca süren çalışması sayesinde ulaşabileceği en büyük sonuçtu. Geriye kalan çalışmayı gelecek kuşaklar tamamlayacaktı ve bu birçok yüzyıl içinde gerçekleşebilecekti. Bugünkü bilgilerimiz ışığında görüldüğü kadarıyla, önemli kıyı noktalarının enlem dereceleri ve bu noktalar arasındaki yönler 7./13. ve 8./14. yüzyılda o derece ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirilmişti ki, artık Hint Yarımadası’nın dış çizgilerinin bir taslağını ortaya koymanın olanağı sağlanmıştı.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "17", "text": "9" } ], "id": 10, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabı kaç bölümden oluşmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "56", "text": "Afrika’nın ve Afrika halkının genel fiziksel ve iklimsel özelliklerini" } ], "id": 11, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının birinci bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "154", "text": "Marrakuş (Marrakesch) bölgesini şehirleriyle ve dağlarıyla ele almaktadır." } ], "id": 12, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının ikinci bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "242", "text": "Fas’ı" } ], "id": 13, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının üçüncğ bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "264", "text": "Tilimsan’ı" } ], "id": 14, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının dördüncü bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "300", "text": "Tunus’u" } ], "id": 15, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının beşinci bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "323", "text": "Libya’yı" } ], "id": 16, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının altıncı bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "347", "text": "Sudan’ı" } ], "id": 17, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının yedinci bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "371", "text": "Mısır’ı" } ], "id": 18, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabının sekizinci bölümünde ne anlatılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "512", "text": "400" } ], "id": 19, "question": "el-Hasan b. Muhammed el-Vezzan’ın Afrika kitabında toplam kaç yer tanıtılmaktadır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1958", "text": "1560" } ], "id": 20, "question": "Giacomo Gastaldi Asya haritasını kaç yılında yayınlamıştır ?" } ] }, { "context": "Ülkenin daha başarılmayı bekleyen iç kesimlerinin matematiksel olarak kavranılması işinin başlamasında Timur ve ardıllarının idaresi altında Semerkant okulunda hakim olan bilimsel faaliyetlerin, Babür tarafından 932/1526 yılında Moğol İmparatorluğu’nun kurulması sonucunda politik güçle birlikte Hindistan’a taşınması harekete geçirici rol oynadı. Görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 200 yıl devam eden devrenin ağırlık merkezini, ülkenin iç kesimlerinin kartografyası için gerekli verilerin tespiti oluşturmaktadır. Bu türden bilinen en eski doküman, Hint Moğol İmparatorluğunun ilk yüzyılının ikinci yarısına uzanmaktadır. Bu doküman, gayet hacimli ve bizzat Hindistan’da doğmuş olan bir çizelge-eserdir. Bu eserin yazarı Ebu el- Faḍl Allami (958-1001/1551-1593) Moğol İmparatorluğu’nda görev yapan bir devlet adamıydı. Moğol tarihi mahiyetindeki Ekbername isimli eserinin, aynı zamanda a’in-name müstakil başlıklı, beşeri coğrafyayı muhteşem bir şekilde sosyal, idari ve mali kurumların tasviriyle bağıntılandıran üçüncü bölümünde, 656 yerin koordinatlarını veren büyük bir çizelge sunmaktadır. Bu yerlerin 45 tanesi Hindistan’da bulunan şehirlerdir. 3050 küçük yeri de kısmen mesafe ölçüleriyle birlikte vermektedir. Hindistan’da bulunan yerlerin verilen koordinatlarının hepsinin kalitesi yüksektir. Enlem dereceleri bugünkü değerlerle hemen hemen aynıdır ve boylam dereceleri ise çok önemsiz sapmalar göstermektedir. a’in-name’de muhtemelen bu konuya özgü çağdaşı kaynaklardan seçilerek kayda geçirilmiş olan ve ayrıca 11./17. yüzyılın ilk yarısından gelen zengin veriler bizde, Hindistan’ın İslam’ın idaresi altında bulunduğu sürede matematiksel olarak kapsanmasının yüksek bir seviyeye ulaştığı kanaatini uyandırmaktadır. 10/16. yüzyılın Hindistan tasvirininin dikkate değer seviyesine yönelik en eski kanıtı oranın haritasını beraberinde getirip 1596 yılında Amsterdam’da yayınlayan Hollandalı Jan Huygen van Linschoten’e borçluyuz.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "195", "text": "Babür tarafından" } ], "id": 21, "question": "Hint Moğol imparatorluğu kim tarafıdan kurulmuştur ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "212", "text": "932/1526 yılında" } ], "id": 22, "question": "Hint Moğol imparatorluğu kaç yılında kurulmuştur ?" } ] }, { "context": "Burada Hindistan haritalarından Hint Okyanusu denizciliğine geçiyoruz. Mevcut kanıtlara göre, zirve noktasına daha 9./15. yüzyılda erişmiş olan bu bilimin trigonometrik- astronomik temele dayanan kendine mahsus özellikleri ancak 10./16. yüzyılın ilk çeyreğinde ilk olarak Süleyman el-Mehri’nin eserinden öğrenilmektedir. Bizim çok kısa bir süre önce adını andığımız bu bilgin denizciye göre de, Hint Okyanusu’nda geliştirilen denizcilik bilimi, teori ve gözlemden oluşan ve her bir konuya ilişkin sorular alanında değişkenlik gösteren yani gelişim yasasının kurallarına boyun eğen bir disiplindir. Yüzlerce yıl devam eden bir süreç içerisinde müstakil bir bilim dalı haline gelen bu alanın üç esas taşıyıcı direği şunlardır:", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "115", "text": "9./15. yüzyılda" } ], "id": 23, "question": "Denizcilik bilimi zirve noktasına hangi yüzyıllarda erişmiştir ? " }, { "answers": [ { "answer_start": "229", "text": "10./16. yüzyılın ilk çeyreğinde" } ], "id": 24, "question": "Denizcilik biliminin trigonometrik-astronomik temele dayanan özellikleri ne zaman öğrenilmiştir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "272", "text": "Süleyman el-Mehri’nin eserinden öğrenilmektedir" } ], "id": 25, "question": "Denizcilik biliminin trigonometrik-astronomik temele dayanan özellikleri ilk olarak kimin eserinden öğrenilmiştir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "445", "text": "teori ve gözlemden oluşan ve her bir konuya ilişkin sorular alanında değişkenlik gösteren yani gelişim yasasının kurallarına boyun eğen bir disiplindir. " } ], "id": 26, "question": "Süleyman el-Mehri ye göre Hint Okyanusunda geliştirilen denizcilik bilimi nedir ?" } ] }, { "context": "1) Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen en yüksek ve en düşük noktalarının ortasında bulunan kutbun yüksekliğinin denizden ölçülmesi ile enlem derecelerini elde etme metodu. 2) Süleyman el-Mehri’nin empirik olarak (tecribi) kazanılan ölçümden ayırdığı “hisabi” kapsamı içerisinde ulaşılan açık denizde uzaklıkların astronomik-matematiksel ölçümü. 3) Açık denizde pozisyon belirleme. Bu işlemde, ölçülecek mesafeler ve ölçüm metotları üçe ayrılmaktadır: a) İlk ve en basit ölçme işi meridyene paralel giden mesafelere ilişkindir. Bunların ölçülmesi için geminin harekete başlaması anında ve belirli bir süre yol aldıktan sonra kutup yüksekliklerini ya derece ile veya parmak ölçüsüne yani işbe ’ye (1 işbe = 1°36' 26'' ya da 1°42' 51\") göre ölçmek, her iki ölçü arasındaki farkı mesafelere dönüştürmektir (1° = b) İkinci mesafe herhangi bir açıyla meridyene eğik olarak alınmaktadır. Bu mesafenin hesaplanması, geminin harekete başladığı esnada, Kutup Yıldızı’nın yüksekliği, meridyene eğik olarak giden rotanın açı büyüklüğü ve ayrıca kutup yüksekliğinin belirli sefer mesafesine göre dereceler halinde tespit edilmesiyle sağlanır. Böylece dik açılı bir üçgenin hesaplanması gerçekleştirilir. Bu üçgende hipotenüs, yani dik açının karşısında bulunan kenar, her defasında ölçülecek olan mesafedir. c) Üçüncü mesafe, boylam derecelerinin bulunmasına götüren ölçümdür. Burada söz konusu olan, okyanus sularında bulunan kıyılardaki aynı coğrafi enleme sahip olan yerler arasındaki mesafelerin, başka bir ifadeyle, ekvatora paralel olan mesafelerin ölçümüdür.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "3", "text": "Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen en yüksek ve en düşük noktalarının ortasında bulunan kutbun yüksekliğinin denizden ölçülmesi ile" } ], "id": 27, "question": "Denizcilik bilim dalının esas taşıyıcı direklerinden olan enlem derecelerini elde etme metodu nasıl hesaplanır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "187", "text": "enlem derecelerini elde etme metodu. " } ], "id": 28, "question": "Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen" } ] }, { "context": "Sözü geçen (c) yöntemi, kelimenin tam anlamıyla, yaklaşık 500 yıl önce el-Biruni tarafından, kara üzerinde Bağdat ile gazne arasındaki yerlerin boylam farklarını tespit için kullanılan üçgenler zinciri (triangulation) metodunun açık denizde uygulanmasıdır. Bu metodu uygulayabilmek için belirli astronomik bilgilerin dışında, trigonometrik kurallara hakim olmak zorunluydu. Arap-İslam kültür çevresinde çok ileri seviyeye gelmiş ve çok büyük bir alana yayılmış olan bu hesaplama yöntemiyle elbette her denizci işlem yapamazdı. Eğer gerekli bilgiler yoksa meridyene eğik giden mesafeler ölçümünde mevcut çizelgelerden yararlanabilirdi. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "287", "text": "belirli astronomik bilgilerin dışında, trigonometrik kurallara hakim olmak" } ], "id": 29, "question": "üçgenler zinciri metodunu uygulayabilmek için neler gerekir?" } ] }, { "context": "Açık denizde yön bulma ve belirlenen bir rotaya geceleyin tam sadık kalabilme konusunda -pusulanın kulanılmasına kadar- kuzey ve güney kutup yıldızlarının yanı sıra, doğuş ve batış noktaları yaklaşık 11°15' kadar birbirlerinden aralıklı bulunan ve böylece ufuk dairesinin 32 parçaya bölümlenmesine iletmeye götüren 15 sabit yıldıza bağlı kalınmıştır. Tam olarak belirlenememekle beraber 3./9. veya 4./10. yüzyıl olması muhtemel bir zaman diliminde pusula bilgisi Arap-İslam kültür dairesine ulaşmıştı. Çok büyük bir ihtimalle magnetik iğne en eski formunda Çin’de ortaya çıkmış, ama ilk olarak Hint Okyanusu deniz bilimcileri tarafından sistematik tarzda deniz seyrüseferlerinde kullanılmıştır. Arap kaynaklarındaki çok çeşitli rivayetler bir yana, sıklıkla Portekiz kaynakları tarafından da Hint Okyanusu’nda kullanılan farklı pusula türleri hakkında bilgilendirilmekteyiz. Özellikle Portekizli tarihçi Hieronimus Osorius (1506-1580)’un Arap deniz bilimcilerinin kullandıkları pusulanın üç gelişim sürecini anlatışı gerçekten çok önemlidir. Üçüncü tipte, mıknatıslı iğne ile birlikte dönen (32 kısma bölünmüş) diski taşıyan kap, daha sonraları (İtalyan bilgini Cardanus’un buluşu sanılıp) “kardan” sistemi diye tanınan silindirik bir mekanizmaya asılmaktaydı. Bu tip, görüldüğü kadarıyla daha 15. yüzyılda Akdeniz’deki İtalyan denizcilere ulaşmış, hatta Christoph Kolombus da bu tip bir busulayı yanında bulundurmuştu. Bu tip pusula genel olarak Avrupa’da 20. yüzyılın başlarına kadar, magnetik iğne karton diskten ayrılıp diskin üstünde bulunan bir çivi üzerine yerleştirilinceye kadar kullanılmaktaydı. Eğer İbn Macid’in açıklamalarını doğru anlıyorsak (Yukarı s. 72, Katalog III, 67) o, pek yayılmamış [ve Avrupalıların bilgisine ulaşmamış] bulunan bu yeni tipin mucididir. Her iki büyük denizcilik bilgini İbn Macid ve Süleyman el-Mehri tarafından kaydedilmiş Hint Okyanusu limanları, adaları, burunları ve körfezleri arasındaki mesafe ölçümleri bugünkü değerlere şaşırtıcı derecede yakındır. Özellikle el-Mehri tarafından bildirilen Doğu Afrika kıyısıyla Sumatra veya Cava arasındaki okyanus ötesi 7 uzaklık çok önemlidir, çünkü ekvatorun yaklaşık 1° kuzeyinde bulunan bu iki yer arsındaki mesafe bugün aktüel olan değerden sadece yarım derece farklılık göstemektredir. Yine şaşırtıcı bir şey, bu kesin ekvator uzunluğunun 1519 yılı civarında Portekiz’de Jorge Reinel tarafından çizilmiş olan haritada ortaya çıkmasıdır –bunu ancak bir Arap haritasının örnek alınmasıyla anlayabiliriz– ve böylesine bir ekvator uzunluğunun haritalarda yeniden ortaya çıkması için 19. yüzyılın ikinci yarısına hatta 20. yüzyılın ilk yarısına kadar beklenmesi gerekiyordu. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "351", "text": "Tam olarak belirlenememekle beraber 3./9. veya 4./10. yüzyıl olması muhtemel bir zaman diliminde " } ], "id": 30, "question": "Pusula bilgisi Arap-İslam kültür dairesine ne zaman ulaşmıştır ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "2061", "text": "Sumatra veya Cava " } ], "id": 31, "question": "Ekvatorun yaklaşık 1 derece kuzeyinde bulunan ve el-Mehri tarafından aralarındaki okyanus ötesi 7 uzaklığı bildirilenler hangi şehirlerdir ?" } ] }, { "context": "Matematiksel-astronomik temelli bu tarz bir denizcilik bilimi çerçevesinde yüzlerce yıl boyunca toplanan verilerin, kartografların elinde çok yüksek kaliteli haritalarda ürünlerini vermiş oldukları kolaylıkla düşünülebilir. Portekizli denizcilerin ve diğer Avrupalı seyyahların Hint Okyanusu’ndaki yerel denizcilerin elinde bulunan deniz haritaları ve özellikle bu haritaların enlem ve boylam daireli oluşları hakkında defalarca verdikleri bilgilerin yanı sıra, bu haritaların bazıları Portekizce redaksiyonunlarında günümüze ulaşabilmişlerdir. Hint Okyanusu denizcilik biliminin en büyük iki temsilcisinin haritalardan hemen hemen hiç bahsetmiyor olmaları, bazı kartografya tarihçilerine, bu deniz bilimcileri haritadan ibaret olan yardımcı vasıtayı ya bilmiyorlar veya bilseler bile buna sahip değillerdi tarzındaki iddiaları için kanıt olarak kullanılmıştır. Bu açığı Osmanlı Amirali Sidi Ali (ö.970/1562)’nin Kitab el-Muhit (Okyanus Kitabı) isimli eseri kapatmaktadır. Bu kitap tıpkıbasım olarak bilimsel araştırmaların sadece birkaç yıldır hizmetinde bulunmaktadır. Aslında Akdeniz’de çalışan bu denizci, 15 Osmanlı donanma gemisini Basra’dan Süveyş’e götürme misyonu (960/1553) sırasında Portekiz saldırıları yüzünden çok büyük bir kayba uğramış, filosunun geriye kalan gemileriyle batı Hindistan’ın Suret limanına demir atmıştı. Buradaki ikametini takip eden Ahmedabad ikameti (961/1554) esnasında yukarıda adı geçen kitabını yazdı. Bu eserde genel olarak İbn Macid ve Süleyman el-Mehri’nin birçok kitabını özetledi. Özellikle haritalara ayrılmış olan yedinci bölümün dört faslında yaptığı açıklamalar, katedilecek yolun hesaplanmasına ve yön belirlemesine dayanan bir deniz seferinin ne Akdeniz’de ne de Hint Okyanusu’nda, bunun için uygun haritalar kullanılmaksızın mümkün olamayacağı konusunda hiç kuşku bırakmamaktadır. Sidi Ali üç tür haritadan bahsetmektedir: Hint Okyanusu haritaları, Akdeniz haritaları ve dünya haritaları. Bu konuda yaptığı açıklamalar genel olarak göstermektedir ki o, harita denilince matematiksel olarak kapsanan yeryüzü resmini anlamaktadır ve onun için bir deniz seferi ancak harita, pusula, pergel, usturlap ve quadrant (rubu tahtası) gibi aletler yardımıyla gerçekleştirilebilir. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "2114", "text": "harita, pusula, pergel, usturlap ve quadrant " } ], "id": 32, "question": "Sidi Ali ye göre bir deniz seferi ancak hangi aletler yardımıyla gerçekleştirilebilir ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1463", "text": "İbn Macid ve Süleyman el-Mehri’nin" } ], "id": 33, "question": "Osmanlı Amirali Sidi Ali nin Kitab el-Muhit eseri kimlerin bir çok kitabını özetlemiştir ?" } ] }, { "context": "Denizcilik biliminin desteği ile ortaya çıkmış olan Hint Okyanusu haritaları ve her denizciliüin iki esas aleti, pusula ve Avrupa’da Yakup Sopası veya balhestilha olarak tanınan gözlem aracı (Arapçası haşabat veya hatabat) dışında, meridyene eğik mesafe ölçümü kuralı da Avrupa’ya ulaşmıştır. Bu toleta de marteloio olarak isimlendirilen ve İtalya’ya 15. yüzyılda ulaşmış olan, denizde mesafe ölçme metodudur. Hint Okyanusu bağlamında doğmuş ve zamanla mükemmelleştirilmiş olan denizcilik bilimi açısından Portekizlilerin hizmeti onun kendi kavrayışlarına göre Avrupa’da daha fazla yayılmasına hizmet etmiş bulunmalarıdır. Aynı enlem derecesi üzerinde karşılıklı kıyılardaki iki nokta arasındaki uzaklığın ölçümü ve böylece okyanusların batı-doğu sahilleri arasındaki uzaklıkları sonuçlandıran boylam derecelerinin tespiti gibi denizcilik bilimin belki de en önemli başarısı sayılabilecek metot onlar için bir kapalı kutu olarak kalmıştır. Onlar problemi öğrenmişlerdi ama bunun çözümünde kullanılan metodu anlayabilmede zorunlu olan trigonometri bilgilerine sahip değillerdi. ", "qas": [] }, { "context": "11./17. yüzyılı büsbütün dikkate almayarak bu periyodun olağanüstü bir filozofuna haksızlık edeceğim duygusunun baskısını kendimde duymamış olsaydım, denizcilik bilimi alanının bu genel panoramasıyla, Arap-İslam kültür çevresinin benim bildiğim en önemli başarıları hakkındaki toplu bakışımı sonlandırır ve bu başarıların Avrupa’daki etkileri sorununa geçerdim. Bu filozof, Molla şadra olarak tanınan şadreddin Muhammed b. İbrahim Şirazi (980 civarı-1050/1572-1640)’dir. Bu filozofun felsefe tarihindeki önemli konumu 1912 yılından itibaren Max Horten’in çabasıyla gün ışığına çıkmıştır. Max Horten, Molla şadra’yı insanlık fikir tarihinin büyük meçhullerinden birisi olarak nitelemektedir. Öğretmenlik konumunun küçük ve fakir ilişkileri içerisinde o, kendi dünya görüşünü kurmaya zaman ve güç bulmuştur. Molla şadra, Şihabeddin es-Sühreverdi’nin ışık öğretisini temel alarak varlığın gelişim aşamaları öğretisini ortaya koymuştur. Bu öğretide varlık kavramı ışık tasavvurunun yerine geçmiştir. Bu yer değişikliği ile Molla şadra kendi döneminde geçerli bulunan felsefeyi tamamen değiştirebilecek bir görüş noktası kazanmıştır. Çok büyük bir özgüvenle, dönemindeki hakim felsefeye karşı çıkmış ve kendi sisteminde, tüm Yunan felsefesini mistisizmle birleştirmiştir. Aristoteles ve İbn Sina onun görüşüne göre en büyük filozoflardır. Onların arkasından Platon ve es-Sühreverdi (ö.587/1191)’yi izler. Fahreddin er-Razi (606/1209) ise Aristoteles felsefesinin en büyük eleştirmenidir. Bununla birlikte Molla şadra’nın düşünce dünyası adı geçen üstadların öğretilerinin yalnızca kuru bir iktibası değildir; bilakis o, bilinçli bir şekilde İbn Sina öğretisini geliştirmeyi üstlenmiştir. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "1238", "text": "mistisizmle" } ], "id": 34, "question": "Molla Şadra kendi sisteminde tüm Yunan felsefesini ne ile birleştirmiştir ?" } ] }, { "context": "19. yüzyılın ortalarında tarihçilerin ilgilerinin gitgide fen bilimlerindeki gelişime çevrilmiş bulunduğu ve Arap-İslam bilimlerinin öneminin takdir edilmesi yerine küçümsendiği bir sırada, Batı’ya çeviriler halinde ulaşan “Doğu Alemi”nden kitaplar hakkında ilk ve tabiîdir ki mütevazı bibliyografik tanıtımlar yayımlanmaya başlandı. Bunlar Johann G. Wenrich’in De auctorum graecorum versionibus et commentariis syriacis arabicis armeniacis persicisque commentatio (Leipzig 1842) ve Ferdinand Wüstenfeld’in Die Übersetzungen der arabischen Werke in das Lateinische seit dem 11. Jahrhundert (Göttingen 1877) isimli çalışmalarıdır. Aslında bugüne kadar da diyebileceğimiz uzunca bir süre, Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu sorununa ilgi, birkaç alan ayrı tutulursa, esas olarak çeviri yapan şahsiyetler, çevirilen eserler ve bize ulaşan el yazmalarının bibliyografyası ile sınırlı kalmıştır. Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’yı ya çeviriler yoluyla ya da insani temaslarla etkilemesi problemi ve bu Arapİslam bilimlerinin öneminin değerlendirilmesi, her şeyden önce Arapça (ya da Farsça) kitapların bilimsel içeriğinin incelenmesine ve buna bağlı olarak Arap-İslam yazarlarının, öncüleri olan Yunanlara kıyasla erişmiş oldukları ilerlemelerin tespitine bağlıdır. ", "qas": [] }, { "context": "Çalıştığı alanda döneminin hiç bir desteğine sahip olmadığı ve çok az sayıda kaynağa ulaştığı bir zamanda, Fransız arabist Ernest Renan (1823-1892)’ın felsefe alanında Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu fenomeninin, hayranlık uyandıran ve hala geçerliliğini koruyabilen Averroès et l’Averroisme isimli eserinde çizdiği tablo bilim tarihçiliğinin nadir çıkışlarından birisidir. Arapça’nın 4./10. yüzyılda İspanya Müslümanları, Hıristiyanları ve Yahudilerinin ortak dili olması düşüncesinden hareketle Renan, Yahudilerin, Arap-İslam felsefesinin Avrupa’da yayılmasında önemli bir rol oynadıkları görüşüne ulaşmıştı. Ona göre, Yahudilerin Orta Çağ’daki yazılı kültürü, İslam kültürünün yansımasından başka bir şey değildir, örneğin Maimonides (İbn Meymun)’ten beri Yahudi felsefesinin Arap felsefesinin bir yansımasından ibaret olduğu gibi, Maimonides ekolünün tamamı Averroes (İbn Rüşd)’un peripatetik (meşşaiyye) öğretisine sadık kalmıştır. Geneli itibariyle Yahudi felsefesi onların Barselona, Saragossa, Narbonne, Montpellier, Lunel, Beziers, l’Argentière ve Marsilya gibi Hıristiyan şehirlere çekilmelerinden sonra bile Araplarınkinin karakterini taşımaktadır. Arapça eserlerin İbranice’ye çevirileri bağlamında Renan’da ilginç bir bulguya rastlamaktayız: Arapça kelimeler ya muhafaza edilmişler ya da başka bir anlama sahip olsalar bile aynı kökten gelen İbrani kelimelerle ifade edilmişlerdir. Bir diğer deyimle metin, çevirilmekten ziyade taklit edilmiştir. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "283", "text": "Averroès et l’Averroisme" } ], "id": 35, "question": "Fransız arabist Ernest Renan (1823-1892)’ın felsefe alanında Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu fenomeninin, hayranlık uyandıran ve hâlâ geçerliliğini koruyabilen eserin ismi nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "901", "text": "peripatetik (meşşaiyye)" } ], "id": 36, "question": "Maimonides ekolünün tamamı Averroes (İbn Rüşd)’un hangi (meşşaiyye) öğretisine sadık kalmıştır." } ] }, { "context": "Arap felsefesinin hem İbrani aracılığıyla hem de doğrudan doğruya Latince’ye çevirilmesi sonucunda resepsiyon ve özümseme sürecinin Batı Avrupa’da nasıl yayıldığını ve Dominik tarikatı mensuplarında uyandırdığı kin, bu arada Raymundus Lullus’ta hücum ve direnme gayretleri uyandırdığını ustaca resmettikten sonra Renan, İbn Rüşd felsefesinin 13. yüzyılın başından itibaren İtalya’da gördüğü kabul konusunu ele almaktadır. Burada da Renan, yaratıcı ve çok bilgili kimliği eşliğinde, Arap peripatetik öğretisiyle 300 yıllık uğraşıları sonrasında 16. yüzyılda kendini göstermeye başlayan Averroism karşıtı reaksiyonların canlı bir tablosunu çizmektedir. Arap dilindeki astronomi ve astrolojinin Avrupa’yı ne kadar derinden etkilediğini en iyi şekilde, arabist olmayan bir bilim tarihçisi Pierre-Maurice-Marie Duhem (1861-1916) Le système du monde. Histoire des doctrines cosmologiques de Platon a Copernic isimli anıtsal eserinin 2. , 3. ve 4. ciltlerinde göstermektedir. Gerçi daha önce, büyük arabist Carlo Alfonso Nallino Al-Battani sive Albatenii opus astronomicum adlı çalışmasında gelecekteki araştırmalara paha biçilmez işaretlerle rehberlik etmişti. Fakat Duhem’in ulaşabildiği astronomik-astrolojik içerikli Arapça eserlerin Latince çevirilerini, bu eserlerin etkisi altında doğan Avrupa’lı eserlerle yaptığı karşılaştırma suretiyle ulaştığı bilimsel sonuçlar, Arapça’dan çevirilen eserlerin sadece o özel alanla ilgili çevrelerde değil, bunun da ötesinde Avrupa düşünce tarihinde ne denli büyük etkide bulunduğunu kavramamıza yardım etmektedirler.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "824", "text": "Le système du monde. Histoire des doctrines cosmologiques de Platon a Copernic isimli anıtsal eserinin 2. , 3. ve 4. ciltlerinde göstermektedir. " } ], "id": 37, "question": "Pierre-Maurice-Marie Duhem arap dilindeki astronomi ve astrolojinin Avrupa’yı ne kadar derinden etkilediğini hangi eserinde göstermiştir?" } ] }, { "context": "Müzik ve müzik teorisi alanında “Arap etkisi” problemi, sevindirici ölçüde ve nispeten erken sayılabilecek bir dönemde çok geniş çaplı eserlerle ele alınmıştır. R.G. Kiesewetter ve J.G.L. Kosegarten’ın “Arap” müziğine ilişkin panaroma niteliğindeki ilk çalışmaları üzerinden henüz yüzyıl geçmemişti ki, İspanyol arabist Julian Ribera y Tarragó La música de las Cantigas adlı, Arap etkilerine ilişkin öncü bir çalışma ortaya koydu. Üç bölümlük çalışmanın birincisinde İslam dünyasında 12. yüzyıla kadar Arap müziği tarihini, ikinci bölümde bu müziğin İspanya’daki tarihini işlemektedir. Üçüncü bölüm, yazarın asıl hedefine adanmıştır: Arap müziğinin İspanyol müziğine ve Batı’daki troubadour müziğine olan etkisi. Ribera’nın fikirleri ve ulaştığı sonuçların –özellikle Ortaçağ’da Batı müziğine olan etkiler problemi bakımından– zayıf noktalar içermesi, birçok noktada geçerliliğinin bulunmaması ve karşı çıkılmaksızın kabul edilebilir olmaması anlayışla karşılanabilir.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "327", "text": "Ribera y Tarragó La música de las Cantigas " } ], "id": 38, "question": "İspanyol arabist Julian hangi eser ile Arap etkilerine ilişkin öncü bir çalışmayı ortaya koymuştur?" } ] }, { "context": "Ribera’nın kaleme aldığı kitabın yayınlanmasından 3 yıl sonra Henry George Farmer, Clues for the Arabian influence on European musical theory isimli büyük sansasyon yaratan çalışmasını yayınladı. Hemen peşinden, müzik tarihçisi Kathleen Schlesinger’in The question of an Arabian influence on musical theory adlı eleştirisi izledi. 1929 yılında Londra’da Farmer’ın Arap müzik tarihini detaylı şekilde ele aldığı A history of Arabian music to the XIII th century isimli çalışması yayınlandı. 1930 yılında özellikle K. Schlessinger’in eleştirileriyle hesaplaştığı Historical facts for the Arabian musical influence (Londra) isimli çalışması yayınlandı. Farmer’ın bu sorunu yeni ve çok önemli tarzda ele alışından habersiz bulunan Otto Ursprung 1934 yılında onun eski çalışmasına çok sert bir reddiye yayınladı. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "228", "text": "Kathleen Schlesinger’in" } ], "id": 39, "question": "The question of an Arabian influence on musical theory adlı eleştiri kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "252", "text": "The question of an Arabian influence on musical theory " } ], "id": 40, "question": "Kathleen Schlesingerin eleştiri çalışmasının adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "490", "text": "1930 " } ], "id": 41, "question": "Farmer’ın özellikle K. Schlessinger’in eleştirileriyle hesaplaştığı Historical facts for the Arabian musical influence (Londra) isimli çalışması ne zaman yayınlandı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "727", "text": "Otto Ursprung" } ], "id": 42, "question": "1934 yılında Farmer’ın eski çalışmasına çok sert bir reddiye yayınlayan kim?" } ] }, { "context": "Farmer’ın Arap etkisini ele alan ve çok şiddetli eleştirilerle karşılaşan ana konuları ve hipotezleri, notalamaya ve erken dönem çoksesliliğe, solmisationa [do, re, mi... gibi hecelerin kullanımıyla oluşturulmuş ton sistemi], müzik aletlerine, notalara ve takt tarzına ilişkin sorulardır. Bu sorular etrafındaki tartışmaların birçoğunda asıl konu, 9. yüzyıldan beri Avrupa’da müzik alanında ortaya çıkan yeni unsurların Yunan-Bizans etkilerine mi yoksa Arap etkilerine mi bağlanacağı meselesidir. Farmer doğal olarak Arap müzik teorisinin Yunan temellerini yadsımıyordu, Arapların alınan öğretileri işledikleri ve sürekli bir şekilde geliştirdikleri inancındaydı. 1976 yılında bu konuya ilişkin iki çalışma yayınlandı. Bu çalışmalarda Farmer’ın sonuçları esaslı bir şekilde tartışıldı ve kısmen de işlendi. Bunlar Eva Ruth Perkuhn’un Die Theorien zum arabischen Einfluß auf die europäische Musik des Mittelalters ve Eckhard Neubauer’in Zur Rolle der Araber in der Musikgeschichte des europäischen Mittelalters isimli çalışmalarıdır. İlk çalışmanın sahibi, etki teorisine karşı prensipte karşı çıkmıyor, fakat yine de etno-müzikoloji tarafından Arap etkisi problemine ilişkin ortaya konulan çalışmalarda metodik ve teorik soruların yüzeysel ele alındığı fikrinde direniyor. Ona göre Arap [etkisi] teorisinin baş temsilcileri Ribera ve Farmer etno-müzikolog olmaktan çok arabisttirler ve hem Arap müzisyenlerin uygulamalarına hem de etnomüzikolojinin kültür-antropolojik problemlerine çok fazla vakıf değildirler. Onlar yöntemleri nedeniyle objektif olmaktan daha çok duygusal sebeplerden hareketle Arap müziği etkisi teorisine karşı çıkan ve çok bariz teorik tereddüt noktasında bir çok açıdan saldırı alanı bulabilen müzik bilim tarihi tarafından çok şiddetli eleştirileri üzerlerine çekmişlermiş. Hem Ribera hem de Farmer gelenek sürecine çok az dikkat etmişlermiş. Farmer alan daraltmasında, “şifahi“ aktarımı ele almada kaçınılmaz olan etnomüzikolojik yönleri bir yana bırakarak ve kendisini sadece müzik enstrümalarıyla sınırlayarak bir adım daha ileri gitmiş bulunuyormuş. Perkuhn böylelikle şu sonuca ulaşmaktadır: Orta Çağ Avrupası müzik yapımının çeşitli alanları için savunulan Arap müziği etkisi teorisinin nihai anlamda temellendirilmesi kelimenin tam anlamıyla ancak şu koşulla gerçekleşebilir: Eğer Arap müzik kültürü araştırmaları bir yeniden ele alış ve kontrole tabi tutulur, genel standart, lexikografik bilgi, etnomüzikolojik ve kültür antropolojik düşüncelerle karşı karşıya getirilirse. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "695", "text": "iki " } ], "id": 43, "question": "1976 yılında Farmer’ın sonuçlarının esaslı bir şekilde tartışıldığı ve kısmen de işlendiği kaç çalışma yayınlandı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "814", "text": "Eva Ruth Perkuhn" } ], "id": 44, "question": "Ribera ve Farmer’ın Arap müzisyenlerin uygulamalarına hem de etno- müzikolojinin kültür-antropolojik problemlerine çok fazla vakıf olmadıklarını söyleyen kimdir?" } ] }, { "context": "Bir arabist ve müzik tarihçisinin kaleminden çıkan ikinci çalışma bize sadece H.G. Farmer’ın eserleri ve başarıları hakkında uygun hükümler vermemizi sağlamakla kalmıyor bunun ötesinde, yapılan en yeni araştırmaların sonuçlarını da ortaya koyuyor: 1930 yılında İngiliz müzik araştırmacısı Henry George Farmer, Arapların müzik alanındaki etkilerine ilişkin teorileri özetlemiş ve bu teorileri özenle belirleyerek kendisinin ulaştığı birçok araştırma sonuçlarını eklemiştir. Onun Historical facts for the Arabien musical influence isimli çalışması çok tepki ile karşılaşmış ise de, şimdiye dek çürütülememiştir. Farmer’ın ele aldığı ve bu kitabında daha derinleştirdiği konulara hem Araplarda hem de Avrupa Ortaçağı’nda rastlanan enstrümental müzik notasyon denemeleri dahildir. Burada esas olan, tıpkı Eski Yunan’da bilindiği üzere, tonların adlandırılmasında harfler, derecelendirilmesinde ise –kökeni muhtemelen Yakın Doğu antikitesine uzanan– çizgiler kullanılmasıdır. Arap melodileri yazıyla, tonun süresi ve ritimi belirti heceleriyle veya rakamlarla tespit ediyor, gerçekte bunu bize ulaşan çok kısıtlı sayıdaki dokümandan çıkarsayabileceğimizin çok daha öncesinde ve sıklıkla yapmakta idiler. Tonları harflerle gösteren bir nota tabelası bize 10. yüzyıldan ulaşmış bulunmaktadır. Ayrıca, Ebu el-Ferec el-İşfehani’nin Büyük Şarkılar Kitabı [Kitab el-Egani el-Kebir], İshak el-Mavşıli ile ilgili 9. yüzyıl olarak tarihlendirilebilen bir haber muhafaza etmektedir. Bu habere göre İshak, bir meslektaşına bütün tizlikler, ses ton süreleri ve duraklar hakkındaki bilgileri de içeren yeni bir besteyi yazılı formda yollamıştır. Meslektaşı bu sayede, bir kere bile duymaksızın parçayı doğru olarak söylemiştir. İbn Sina 11. yüzyılın başında, hiç bir şarkının daha önceden özenli ve tam şekilde, hem tonun tizliğine, hem de süresine göre kağıt üzerinde tespit edilmedikçe öğrenilmemesini şart koşuyordu. Bizlere ulaştığı kadarıyla Arap notasyonunun çoğu ud ile ilişkilidir. Avrupa’nın alfabetik notasyonu da diğer enstrümentalistlerden sonra Notker Labeo (ö.1022)’dan ortaya çıkmış ve ilkin (vurma ve yaygı çalgılar) lira ve rota için kullanılmıştır. Yani başlangıçta her iki tarafta da ortak bir gelenek var görünüyor. Fakat İbn Sina’nın hayatta olduğu dönemde tizliği yazıya dökmedeki yenilikler hemen hemen aynı zamanda ve aynı prensip doğrultusunda Hermannus Contractus (ö.1054) tarafından (Avrupa’ya) sokulmuş ve aynı zamanda Bizans’ta ortaya çıkıyorsa, bunun için Arap bir örnek dışında başka bir şey söz konusu bile olamaz. Ayrıca Hermannus Contractus Arap doğa bilimlerini yakından tanıyordu. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "1836", "text": "kağıt üzerinde tespit edilmedikçe öğrenilmemesini " } ], "id": 45, "question": "İbn Sīnā 11.yüzyılın başında nasıl bir şart koşuyordu?" }, { "answers": [ { "answer_start": "2223", "text": " İbn Sina’nın hayatta olduğu dönemde" } ], "id": 46, "question": "tizliği yazıya dökmedeki yenilikler hemen hemen aynı zamanda ve aynı prensip doğrultusunda Hermannus Contractus tarafından ne zaman avrupaya sokulmuştur?" } ] }, { "context": "Gelişimin bir başka basamağı bizi Arezzolu Guido (ö.1050)’nun çizgisel notalamasına götürmektedir. Guido, üçten beşe kadar üstüste çizerek oluşturduğu çizgileri “Kiriş/ tel taklidi” olarak nitelemektedir. Bu çizgilerin iki tanesi renklendirilmiştir: “Parlak safran, üçüncü ton yerini alınca ışıldar, altıncı ise kızılboya olarak parlar” Guido’nun şimdiye kadar bizzat kendi çalışması ve başarısı olarak görülen bu sunum tarzı için kullandığı kaynaklar gizli kalsa da, Arapça kaynaklar en azından kiriş/tel, çizgiler ve renkler arasında bir bağlantı olduğuna ilişkin ikna edici bir açıklama sunmaktadır. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "496", "text": "kiriş/tel, çizgiler ve renkler" } ], "id": 47, "question": "Arapça kaynaklar hangi öğeler arasında bir bağlantı olduğuna ilişkin ikna edici bir açıklama sunmaktadır" } ] }, { "context": "Neubauer, Farmer karşıtlarının tepkisini çeken diğer noktalar hakkında açıklamalarını yaptıktan sonra şöyle devam etmekte: Arapça metinlerin çevirileri yoluyla başlayan etki konusunda sağlam bir zeminde bulunmaktayız. Müzik teorisi alanında, filozof Ebu Naşr el-Farabi (ö.950)’nin İlimlerin Sayımı [İhşa’ el-Ulum] isimli eserinin Latince’ye çevirilmesinin sebep olduğu teşvikler etkili olmuştur. Bu kitap vasıtasıyla Batı dünyası 12. yüzyılın ortalarında, musica mundana, humana ve instrumentalis (evren, insan ve enstrüman müziği) bölümlemeye ek olarak musica speculativa ve activada (teorik ve pratik müzik) bir başka bölümlemeyle tanıştı. Bu sınıflama aktif müzisyenin eyleminden türemektedir, “ya gözlemleyen ve araştıran (spekülatif) ya da eylemsel (aktif) olabilir”. Bu sınıflama daha önceleri Yunan müziği tarafından da biliniyordu, gelişmiş formda Orta Çağ yazınında yerini aldı ve orada hiç de azımsanmayacak derecede teorik bakış açısının “konu dairesinin zenginleştirilmesine” sebep oldu. \r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "840", "text": "gelişmiş formda Orta Çağ yazınında yerini aldı ve orada hiç de azımsanmayacak derecede teorik bakış açısının “konu dairesinin zenginleştirilmesine” sebep oldu." } ], "id": 48, "question": "daha önceleri Yunan müziği tarafından da bilinen sınıflandırma nelerin oluşmasına sebep oldu" } ] }, { "context": "Doğa-bilimsel ve felsefi Arapça eserlerin çevirisi zirve noktasına 12. ve 13. yüzyılda İspanya’da ulaştı. Çeviri faaliyetlerinin yaygınlaşması manidar bir tarzda ilk Avrupa üniversitelerinin kuruluşuyla aynı zamana rastlamıştır ve bu yeni üniversitelerin öğretim programlarını belirlemiştir. Bu süreçte İbn Sina’nın eserleri, bunlar arasında Latince Liber sufficientiae adıyla tanınan Kitab eş-Şifa isimli eserinin bazı bölümleri ön planda bulunmuştur \r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "87", "text": "İspanya’da" } ], "id": 49, "question": "Doğa-bilimsel ve felsefi Arapça eserlerin çevirisi zirve noktasına nerede ulaştı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "385", "text": "Kitab eş-Şifa" } ], "id": 50, "question": "İbn Sīnā’nın Latince Liber sufficientiæ adıyla tanınan eserinin adı nedir?" } ] }, { "context": "Avrupa, Araplar tarafından geliştirilen “müzik terapisi”nin teorisi ve pratiğine yine aynı çeviriler ve ilkin İspanya, İtalya ve Fransa üniversitelerindeki öğretim yoluyla ulaşmıştır. Ruhi rahatsızlıkların çalgı ve melodiler yoluyla dizginlenmesi Arap tedavisinde önemli bir yer işgal etmiştir. Araplar, öğretilerini eski Yunan teorisinden ve geç dönem antikite pratik tecrübelerinden geliştirmişlerdir. Araplar, Sasani dönemi Farsların melankoliyi müzik yoluyla iyileştirmeye çalıştıklarını biliyorlardı, Platon sonrası ahlak öğretisi, (Yunanlardan beri kabul edilegelen) bedenin dört temel sıvısı ile ud telleri arasında bağlantı kurmaya kadar etkili oluyordu. \r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "573", "text": "bedenin dört temel sıvısı ile ud telleri arasında bağlantı kurmaya" } ], "id": 51, "question": "Platon sonrası ahlak öğretisinin etkisi nedir?" } ] }, { "context": "Çok sayıda makale ve monografik çalışmayla 20. yüzyılın ikinci yarısında Heinrich Schipperges Arap-İslam tıbbının resepsiyonu ve özümsenmesi konusunda büyük bir hizmet gerçekleştirdi. Kaleme aldığı çok sayıda makaleyi takdirle anarak, ele aldığımız konuyu geniş bir zeminde işleyen iki çalışması öncelikle dile getirilecektir. Bu iki çalışmadan Ideologie und Historiographie des Arabismus adını taşıyan ilkinde Schipperges, bildiğim kadarıyla, Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da resepsiyon ve özümsenme fenomenini tarihi gelişim açısıyla değerlendirmek gibi zor bir ödevi üstlenen ilk kişidir. Bu fenomenin bilincine varıldığı tarihi başlangıç kabul etmekte ve 20. yüzyılın ortalarına kadarki gelişimi izlemektedir. Zengin içerikli çalışmalarında Schipperges, 13. yüzyıldan beri Arap-İslam kültür çevresinden alınan bilgi mirasına karşı oluşan düşmanca ve bu mirastan alınan bilim servetine karşı adil olmaya yönelik bütün çabalara rağmen, günümüz insanında bu mirasın büyük önemini hemen hemen tamamen inkara götüren tutumun net bir tablosunu çizmektedir. Schipperges için “Arabizm”, yüzlerce yıl çok güçlü etkilerde bulunan ve hala da etkilerine devam eden, onsuz, modern dünyanın kuruluşunu kavrayamayacağımız bir fenomendir. ", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "73", "text": "Heinrich Schipperges " } ], "id": 52, "question": "Çok sayıda makale ve monografik çalışmayla 20. yüzyılın ikinci yarısında Arap-İslam tıbbının resepsiyonu ve özümsenmesi konusunda büyük bir hizmet gerçekleştiren kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "94", "text": "Arap-İslam tıbbının resepsiyonu ve özümsenmesi " } ], "id": 53, "question": "Heinrich Schipperges hangi konuda hizmet gerçekleştirmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "345", "text": "Ideologie und Historiographie des Arabismus" } ], "id": 54, "question": "Heinrich Schipperges ele alınan konuyu geniş bir zeminde işleyen çalışmalarından birini söyleyiniz ?" }, { "answers": [ { "answer_start": "759", "text": "13. yüzyıldan beri" } ], "id": 55, "question": "Arap ve Arap-İspanyol öncüler tarafından başarılmış olan çizelgelerin gelişimleri ne zaman hız kzanmıştır?" } ] }, { "context": "Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da alınmasına ve bunun etkisine ilişkin bilim-tarihsel fenomenin gerçeğe yakın bir tablosunu elde etme girişimimizde bize oldukça yardımcı olan Die Assimilation der arabischen Medizin durch das lateinische Mittelalter isimli ikinci çalışmasında, Schipperges ilgisini herşeyden önce şu konuya çeviriyor: Arap tıbbının resepsiyonu Latin Ortaçağında nasıl gerçekleşti? Schipperges resepsiyonu gerçekleşen bu tıp için Yunan-Arap nitelemesini kullanmaktadır ve bu ifadeden Arapİslam kültür çevresinde bu bilimde Yunan öncülerin çalışmaları üzerine kurulan “tedavi sanatı”nı anlamaktadır. Konuyu sınırladıktan sonra, herşeyden önce Arabizmin çok temel rol oynadığı bilinen 11. yüzyıldan 13. yüzyılın sonuna kadar uzanan bir zaman dilimini konu olarak almaktadır, bu hedefini şöylece çizmektedir: Burada Yunan-Arap tıbbının alınması sadece Latince çeviriler bakış açısıyla değerlendirilecek; araştırmamız çeviri yapan kişilerle ve onların kitaplarıyla sınırlı kalacak, bunların Arapça içerikleri ele alınmayacak, daha ziyade onların Latince el yazmalarıyla yetinilecektir. Schipperges kendisine düşen ödevin, resepsiyon döneminin zaman şartlarına bağlı anlayışlar açısından bütün Orta Çağ tıbbına sistematik bir şekilde bakmak olduğunu görmektedir. Bunu yaparken tıbbî materyali ve teoriyi bir yana bırakmaktadır. Schipperges, Arap- Latin çevirilerin Avrupa tıbbındaki önemine ilişkin soruda yüzlerce yılın hükmüne dair historiyografik bir genel bakış temelinde hedefine ulaşmaktadır.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "698", "text": "11. yüzyıldan" } ], "id": 56, "question": "Schipperges resepsiyonun gerçekleştirme sürecini ne zaman başlatmaktadır?" } ] }, { "context": "Schipperges bu resepsiyonun gerçekleşme sürecini 11. yüzyılda Salerno’da başlatmakta ve Karl Sudhoff’un 1930 yılında Ortaçağ Batı Avrupa tıbbı için kaderin bir Monte lütfu olarak nitelediği, din değiştirmiş bir Arap ve daha sonra Monte Cassino’da rahip olan Constantinus Africanus (yaklaşık 1015/1087) ile ilişkilendirmektedir. Anlaşılan o ki Constantinus ki Kartacalıdır ve – ölümünden yaklaşık elli yıl sonraki Batılı bir kaynağın bildirdiğine göre – Irak ve diğer ülkelerde yürüttüğü çok yönlü bilimsel çalışmalar sonrasında Salerno’ya52 gitmiştir. Constantinus düzinelerce Arapça tıp kitabını beraberinde getirmiştir veya arkasından gelmesini temin etmiştir. Şaşılacak bir çalışkanlıkla ve din kardeşlerinin desteğiyle, 25’ten fazla kitabı Latince olarak yayma imkanına sahip olmuştur. Bunların çoğunu Constantinus kendi telifiymiş gibi, çok azını ise Yunan otoritelerin eserleriymiş gibi ortaya koymuştur. Hiç kuşkusuz, bu kitapların en önemlisi Ali b. el-Abbas el-Mecusi (ö.4./10. yüzyılın son çeyreği)’nin Büveyhi Prensi Aḍudeddevle (dönemi: 338/949-372/983)’ye ithaf Monte ettiği, Kamil eş-şınaa et-Tıbbiyye veya el-Kunnaş el-Meleki ismini taşıyan hayli büyük hacimli tıp ders kitabıdır53. Latince versiyonunda Yunanca başlıkla Liber pantegni olarak isimlendirilen bu eser, K. Sudhoff54 tarafından şu şekilde tanıtılmaktadır: Yunan tıbbının hiç tanımadığı, sanki Monte bir kalıptan çıkmış, tam düzen ve mantıksal kavrayışla bir bütünlük arzeden bir eser.\r", "qas": [] }, { "context": "1127 yılında yani Constantinus’un ölümünden tam 40 yıl sonra, Antakyalı Stephanus bu kitabı, gerçek yazarı Ali b. el-Abbas adı altında bir kere daha Latince’ye çevirmiştir (Liber completus artis medicinae, qui dicitur regalis dispositio hali filii abbas…)55. Bu ifade, kendisini bu eserin yazarı gibi gösteren Constantinus’un şu iddiasının tam tersidir: Constantinus, bu bilimin faydasını kavrayarak, ilkin birçok Latince eseri incelemiş ve bu eserlerin ders için uygun olmadığı sonucuna varmıştır. Daha sonra eski Yunan yazarlardan Hipokrat ve Galen’e, birkaç yüzyıl sonra yaşayan yazarlardan da Oribasius (Bizanslı)’a, Alexander (Trallesli)’e ve Paulus (Eginalı)’a dönmüştür. Fakat yalnızca Hipokrat’ı yani bu sanatın mükemmel ustasını taklit etmek istememiştir, çünkü onun eserleri çok açık ve seçik olmadığı gibi aynı zamanda kısadır. Galenos çok sayıda büyük eser kaleme almıştır… fakat bu eserlerin hacmi göz korkutucu şekilde büyük olduğundan çoğunlukla onun 16 eseri kullanılmaktadır56. Adı geçen eserin ikinci çevirmeni Antakyalı Stephanus tarafından Constantinus’a karşı ileri sürülen aşırmacılık suçlamasından sonra, Constantinus’un yazar olarak rolü günümüze kadar çok farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Constantinus aşırmacı olarak ayıplanmış, magister orientis et occidentis novusque effulgens Hippocrates (doğunun ve batının yeni ortaya çıkan Hipokrat’ı) olarak övülmüş ve deli rahip! diye aşağılanmıştır. 19. yüzyılın ortalarında bir Fransız tıp tarihçisi şu öneride bulunmaktaydı: Oluşturulacak bir Avrupalı bilim adamları kongresi Constantinus için ya Salerno körfezinde ya da Monte- Cassino tepesinde bir anıt dikmelidir. Julius Hirschberg’e göre düşünsel miras anlayışından nasibini alamamış olan Arap mürtet ve daha sonra Monte-Cassino’lu rahip57, diğer yandan Karl Sudhoff58 tarafından şöyle övülmektedir: Constantinus, Salerno’nun dilini çözdü. Onun etkisi altında, yetenekleriyle canlandırılan Orta Çağ tıbbının ilk yazını yaratıldı. Rahip kardeşlerinden Petrus Diaconus’un onun hakkındaki övgü dolu ifadelerinden bazıları aşırı olsa da, şu tartışılmazdır: Constantinus, Avrupa tıbbının üstadı (Magister Occidentis) olmuştur!. Sudhoff59, Constantinus’un birçok Arapça tıp kitabını Latince versiyonda kendi adıyla ortaya çıkarttığını biliyor, bu davranışı şu şekilde açıklıyordu: Tam anlamıyla doğulu yazarlar sözkonusu olduğunda hiçbir isim kaydetmiyor. Bir dizi küçük eser bu yazarlara ait olabilir, mesela cinsel ilişki, melankoli, unutkanlık, cüzam hakkındaki kitaplar gibi. Bu eserlerde yalnızca kendi adını zikretmiştir, tıpkı “Viaticus” ve “Pantegni” isimli, sadece Arapça’dan çeviri eserleri haksız olarak yalnızca kendi adıyla ortaya çıkarması gibi. Böyle yapmakla Constantinus, Müslüman bir yazarın ismini taşımadığı takdirde, bu eserlerin Salerno bilginleri tarafından daha kolay kabul edileceğini ümit etmiştir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "2436", "text": "cinsel ilişki, melankoli, unutkanlık, cüzam hakkındaki kitaplar gibi" } ], "id": 57, "question": "Constantinus, çevirdiği kitapları kendi adıyla yayınlamasını ne şekilde açıklıyor?" } ] }, { "context": "Sudhoff’un bu açıklamasına karşı şu itirazda bulunulabilir: Constantinus, bir Hıristiyan olan huneyn b. İshak’ın60 (194-260/809-873) oftalmoloji kitabının (Kitab Aşr Makalat) Latince versiyonunu biliyordu, onun adını ve dinini övünçle açıklayabilirdi. Fakat o, okuyucuya bu eseri de kendi eseriymiş gibi sunmuştur. Onun bu esere yazdığı önsözün çevirisi şu şekildedir: Bizim “Pantegni” [Kamil eş-şınaa] ve “Viaticus” [Zad el- Musafirin] kitaplarında göz hakkında yeteri ölçüde açıklamış olduğumuz sözler Latin dilinde olan sözlerin toplamıdır. Çünkü biz o zamanlar gözü inceleyen o kitapçığı bilmiyorduk. Bu nedenle ben Monte Cassinolu rahip Constantinus, sen Johannes için bu kitapçığı derledim. Böylelikle, diğer kitapların oftalmolojinin temelleri hakkındaki öğretileri sana yetersiz görünürse, gözün doğası ve yapısı hakkında öğrenmek istediklerini bulabilesin diye.\r", "qas": [] }, { "context": "Constantinus’un bir yandan elinde bulunan kitapçıktan bahsetmesi ve böylelikle ipucu vermesi, diğer yandan da kendisini bu kitabın yazarı olarak çok açık bir şekilde ileri sürmesi şaşılacak bir durumdur. Her halükarda bu kitap 800 yıl boyunca Constantinus’un kendi eseriymiş gibi tanındı. İlk olarak 1903 yılında Johannes Hirschberg, bunun huneyn b. İshak tarafından yazılan kitabın çevirisi olduğunu ispatlayabildi. Bundan daha şaşırtıcı olan, yine Hirschberg’in tesbit ettiği üzere, huneyn b. İshak’ın aynı kitabının başka bir Latince çevirisinin, bu sefer Galen’in Demetrio tarafından çevirilmiş bir eseriymiş gibi ortaya çıkması ve Avrupa’da yüzlerce yıl Galen’in adı altında yürürlükte kalmış olmasıdır. Constantinus’un kitabı bu diğer çeviri ile yani Galeni de oculis liber a Demetrio translatus ile birebir örtüşmektedir. Ne bir cümle fazla ne de bir cümle eksiktir ve incelenen konular da aynı dizide ele alınmaktadır, sadece bölümlerin taksiminde bir fazlalık vardır, ayrıca Constantinus’unki daha erken sona eriyor; zira onda kitabın son, yani göz merhemlerinden bahseden onuncu bölümü bulunmamaktadır.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "757", "text": "Galeni de oculis liber a Demetrio translatus" } ], "id": 58, "question": "Galen’in çevirisinin adı nedir?" } ] }, { "context": "Constantinus’un Arapça kaynaklarıyla nasıl bir ilişki içinde olduğu sorununu açıklamaya yönelik bir başka örnek, De melancholia isimli kitabı dile getirilebilir. Avrupa’da Ephesoslu Rufus’un adı altında 1536 yılında basılan bu kitap, el yazmasında Constantinus’a nispet edilmiştir. Kitabın zahriye sayfasında tam olarak şu ifadeler bulunmaktadır: Ben Constantinus, bu kitapçığı, alanında tecrübeli hekimlerimizin çok sayıda eserinden derledim. Bu derlemeyi, benim için önemli ve öncelikli görünen herşeyi özet şeklinde ekleyerek yaptım. Görüyoruz ki çok meşhur bir doktor olan Rufus melankoli hakkında bir kitap yazmıştır ve ilk bölümünde melankoli hastalarında bulunan belirtilere ilişkin birçok şey söylemiştir. Bahsedilen kitabı Rufus, melankolinin hipokondri (üzüntü ve vesvese) formu hakkında yazmış olmakla beraber diğer iki formuna da değinmiştir.\r", "qas": [] }, { "context": "Kitabın bu başlangıç ifadesi Constantinus’un Arapça kaynaklarını nasıl fena kullandığı hususunda oldukça ilginç bir örnek teşkil etmektedir. Bunun Arapça aslının başlangıç sayfasıyla yapılan bir karşılaştırması göstermektedir ki o, gerçek yazarın adı yerine kendi adını geçirmektedir64. Constantinus külliyatından benzeri örnekleri çoğaltacak olsak da, kazandığımız bu tablo aynen kalacaktır. Constantinus’un adını taşıyan eserler çok serbest çevirilerdir, bazı yerler atlanmış, Arap hekimlerin, özellikle de bu eserlerin yazarlarının isimleri bertaraf edilmiştir. 11. yüzyılda Salerno’da ortaya çıkan bu tip Latince eserler, Schipperges’in ifadesiyle, tıp alanındaki ilk resepsiyon dalgasının65 sonucudur. Schipperges’e göre [tercüme edilen kitapların] aralarındaki konu sırası sistematik bir bütünlük yapısını tanıtmaktadır66. Ben bu noktada başka bir görüşe ulaşmaktayım: Külliyatın [Constantinus’un] orijinal kitapları, Kuzeybatı Afrika’da yaygın olan tıp eserlerinden oluşmaktadır. Constantinus’un seçkisi önceden tasarlanmış değildir, daha çok rastlantısaldır. O, çok büyük emek sarfetmeden toplayabileceği eserleri almış, bu Arapça eserleri Salerno’ya getirmiş ve rahip kardeşlerinin yardımıyla Latince’de olabildiğince erişilebilir kılmıştır. Kendisinden planlı sistematik bir çalışma beklenemez.", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "435", "text": "serbest çevirilerdir" } ], "id": 59, "question": "Constantinus’un adını taşıyan eserler nasıl nitelendirilir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "924", "text": "Kuzeybatı Afrika’da" } ], "id": 60, "question": "Constantinus’un orijinal kitaplarının yaygın olarak tıp alanında oluştuğu yer neresidir?" } ] }, { "context": "Constantinus’un yaptığı etkiye gelince, Schipperges şu görüştedir: Avrupa tıbbına bir stratejik etkide bulunamamıştır. Constantinus’un külliyatı Solerno için çok önemli olsa da, Avrupa’daki diğer okullara sadece hazırlayıcı etkide bulunmuştur. Bu yargılamasında Schipperges, tıp kitapları resepsiyonunun ilk dalgasını, İber Yarımadası üzerinden gerçekleşen ikinci dalga ile karşılaştırdığı açısından haklı olabilir, şu kadar var ki, hazırlayıcı etkinin önemi küçümsenemez. Üstelik yalnızca bir tanesi müstesna olmak üzere, onun yaklaşık yirmi eserin çevirisi daha iyi çevirilerle yerlerini kaybetmiş değil, bilakis onlar yüzlerce yıl Constantinus’un kendi eserleriymiş gibi elden ele dolaşmıştır. Constantinus’un Latince’ye aktardığı eserlerle ilişkisi sözkonusu olduğunda Schipperges onu aşırmacı olarak nitelemekten kaçınmaktadır. Ona göre, Constantinus’un çalışmaları alışıldık terim “resepsiyon” ile nitelendirilemez, onun yaptığı daha çok başlangıçtan beri, belirli bir organik amaç için yabancı bilgi malzemesinin bilinçli bir koadunasyonu (bir öğretinin geniş bir kitle için yorumlanması/ şerhi) ve adaptasyon formunda işlenmesi olarak nitelendirilebilir. Bu faaliyet için asimilasyon/ özümseme daha doğru bir ifadedir68. Ama ben şahsen, Schipperges’in Constantinus’un Latince’ye aktardığı eserlerle olan ilişkisinin tarzına ve şekline yönelik yaptığı bu nitelemelerde isabetli davrandığına inanmıyorum. Bence Constantinus’un çevirilerinde söz konusu olan husus, kendine has bir resepsiyon tarzıdır. Constantinus’un, çevirdiği eserlerin gerçek yazarlarının isimlerini saklamaya asla hakkı yoktu. Bu durum karşısında onun neden böyle davrandığı sorusunu cevaplandırmak gerekir. 1930 yılında buna ilişkin olarak Hermann Lehmann şöyle demektedir: Constantinus’un bu davranışıyla Salerno’daki yüksek okulun gözündeki üstünlüğünü yüceltmek istemiş olacağından başka bir şey düşünemiyorum. Ben daha farklı bir açıklamaya varıyorum. Buna göre, Constantinus’un kendisine esas aldığı eserlerle olan bu aşırmacı ilişkisi birden çok faktörle izah edilebilir:\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "212", "text": "hazırlayıcı etkide bulunmuştur." } ], "id": 61, "question": "Constantinus’un eserlerinin Avrupa okullarına etkisi ne olmuştur?" }, { "answers": [ { "answer_start": "789", "text": "aşırmacı olarak nitelemekten" } ], "id": 62, "question": "Schippinges, Constantinus’u ne olarak nitelendirmekten kaçınmaktadır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "713", "text": "Latince’ye aktardığı eserlerle ilişkisi" } ], "id": 63, "question": "Schippinges eden dolayı Constantinus’u araştırmacı olarak nitelendirmekten kaçınmasına ne sebeptir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "871", "text": "alışıldık terim “resepsiyon” ile" } ], "id": 64, "question": "Schippinges’e göre Constantinus’un çalışmaları hangi terim ile nitelendirilemez?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1001", "text": "bilgi malzemesinin bilinçli bir koadunasyonu" } ], "id": 65, "question": "Schippinges’e göre Constantinus’un çalışmaları nasıl nitelendirilebilir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1820", "text": "üstünlüğünü yüceltmek istemiş olacağından" } ], "id": 66, "question": "Hermann Lehmann, Constantinus’un çevirilerine kendi ismini yazması hakkında düşünmüştür?" } ] }, { "context": "1) Constantinus’un Arapça tıp kitaplarını Salerno’ya getirme kararı hakkındaki 13. yüzyıldan gelen bir rivayet son derece aydınlatıcıdır. Buna göre Constantinus, Salerno’daki bir hekime, orada Latin dilinde yeterli derecede tıp literatürünün olup olmadığını -ki bu henüz iddia edilemezdi- sormuştu. Orada pratik çalışmalar sonucunda Studio et exercitio tıp bilgisi elde edilmiş ve kullanılmıştır [diye cevaplamıştı].\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "42", "text": "Salerno’ya" } ], "id": 67, "question": "Constantinus’un Kartaca’da topladığı Tıp kitaplarını nereye getirdi?" }, { "answers": [ { "answer_start": "79", "text": "13. yüzyıldan" } ], "id": 68, "question": "Constantinus’un Arapça tıp kitaplarını Salerno’ya getirme kararı hakkındaki rivayet kaçıncı yüzyılda gelmiştir?" } ] }, { "context": "Constantinus bu cevaptan kendisinin kültür ödevini kavradı ve Kartaca’ya döndü ve 3 yıl boyunca yeniden tıp bilimiyle uğraşdı, çok sayıda Arapça tıp ders kitabı topladı… gemiye bindi … bir fırtınaya yakalandı…bu fırtınadan yazma hazinesi çok büyük zarar gördü…Geriye kalan eserlerle mutlu bir şekilde Salerno’ya ulaştı.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "62", "text": "Kartaca’ya döndü" } ], "id": 69, "question": "Constantinus kendi kültür ödevini kavradıktan sonra nereye dönmüştür?" }, { "answers": [ { "answer_start": "82", "text": "3 yıl" } ], "id": 70, "question": "Kartaca’ya dönen Constantinus kaç yıl geçirmiştir?" } ] }, { "context": "Bizim dile getirdiğimiz soru açısından bu rivayetteki kesin sonucu temin eden olgu, Salerno’nun yukarı tarafında bulunan ve Constantinus’un da daha sonra üyesi olduğu Monte Cassino manastırı rahiplerinin tıpla ilgili çalışmalarının sadece pratik yönde olması ve en azından tıp alanında kitap yazma tecrübelerinin ya hiç olmaması, yada çok az olmasıdır. Bundan dolayıdır ki onlardan, Arapça’dan çevirilen kitapların yazarları konusunda Constantinus’un uygunsuz hareketi karşısında bir hayrete düşme beklenemezdi.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "167", "text": "Monte Cassino manastırı" } ], "id": 71, "question": "Constantinus’un da daha sonra üyesi olduğu manastırın adı nedir?" } ] }, { "context": "2) Constantinus, oradaki rahiplere kıyasla, sahip olduğu dilbilgisi, konulara vukufiyeti ve yazarlık yönüyle çok üstün bir konumdaydı. Tahminen diğer rahipler tarafından kendisine aşırı saygı duyulmuş ve böylece eserlerin yazarlığını belirtme konusunda özgürce karar verebilmiştir.\r", "qas": [] }, { "context": "Schipperges, Arap tıbbının ikinci resepsiyon evresinin başlangıcını zaman olarak 12. yüzyılın ilk yarısında, yer olarak 711 yılından 1085 yılına kadar Arap hakimiyetinde kalan Toledo’da görmektedir. Daha 10. yüzyılda İber Yarımadası’nda tektük görülmeye başlayan Arapça kitapların Latince’ye tercümelerinin etkisiyle de, Toledo’da Arapça Aristoteles’in yoğun bir resepsiyonu gerçekleşti. Bu şehir, Hıristiyanların eline geçtiğinde, galiplere Arap-İslam bilginliğinin yazılı birçok belgelerini sunmakla kalmamış, ayrıca dilsel ve kültürel bileşimi bakımından kapsamlı bir kültür alış-verişi için uygun atmosferi temin etmiştir. Bu resepsiyon dalgasıyla Avrupa’ya ulaşan peripatetik ansiklopediyi Schipperges yeni Aristoteles olarak nitelemektedir. Bu eser Ebu Ali İbn Sina (Avicenna, 980-1037)’nın Aristoteles külliyatını yeniden işlediği Kitab eş-Şifa isimli eseridir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "81", "text": "12. yüzyılın ilk yarısında" } ], "id": 72, "question": "Schipperges’a göre , Arap tıbbının ikinci resepsiyon evresinin başlangıç yılı ne zamandır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "176", "text": "Toledo’da" } ], "id": 73, "question": "Schipperges’a göre , Arap tıbbının ikinci resepsiyon evresinin başlangıç yeri nerededir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "838", "text": "Kitab eş-Şifa" } ], "id": 74, "question": "Ebū ʿAlī İbn Sīnā (Avicenna,1037)’nın Aristoteles külliyatını yeniden işlediği eserin adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "176", "text": "Toledo’da" } ], "id": 75, "question": "Schipperges’e göre Arap tıbbının ikinci resepsiyon evresinin başlangıç yeri neresidir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "217", "text": "İber Yarımadası’nda" } ], "id": 76, "question": "Arap kitapları 10. Yüzyılda hangi yarımadada tektük görülmeye başlandı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "331", "text": "Arapça Aristoteles’in yoğun bir resepsiyonu" } ], "id": 77, "question": "Arapça kitapların Latince ‘ye tercümelerinin etkisiyle Toledo’da gerçekleşen resepsiyon hangisidir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "707", "text": "yeni Aristoteles" } ], "id": 78, "question": "Schipperges resepsiyon dalgasıyla Avrupa’ya ulaşan peripatetik ansiklopediyi nasıl niteler?" }, { "answers": [ { "answer_start": "838", "text": "Kitab eş-Şifa" } ], "id": 79, "question": "Schipperges’in yeni Aristoteles olarak nitelediği eser hangisidir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "755", "text": "Ebu Ali İbn Sina" } ], "id": 80, "question": "Kitab eş-Şifa eserinin yazarı kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "838", "text": "Kitab eş-Şifa" } ], "id": 81, "question": "Ebu Ali İbn Sina’nın Aristoteles külliyatını yeniden işlediği eseri hangisidir?" } ] }, { "context": "Arap tıbbının Avrupa’da resepsiyonunun üçüncü dalgasını Schipperges Toledo’daki çeviri sürecinin daha da gelişmiş evresinde görmektedir. Bu dalga 12. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Bu evrenin en önemli çevirmeni Cremonalı Gerhard (yaklaşık 1114-1187)’dır. Ebu Bekir er-Razi (Rhazes, 865-925)’nin eserlerinden şu kitapları çevirmiştir: Kitab el-Manşuri fi et-Tıbb (Liber medicinalis ad Almansorem), Kitab et-Tekasim (Liber divisionis) ve Kitab el-Cederi ve-el-haşbe (De variolis et morbillis). Bu eserler dizisiyle patoloji ve terapinin temeli yeteri ölçüde atılmış oldu. er-Razi’nin muhteşem en son eseri el-havi veya Continens ilk olarak 100 yıl sonra Ferec ben Salim tarafından çevirildi, ve tamamlanmamış halde kaldı. Toledo’daki Arap tıbbının resepsiyonu sürecinde Ebu Ali İbn Sina’nın Kitab el-kanun fi et-Tıbb (Liber canonis de medicina) isimli eseri çok önemlidir. Yine Cremonalı Gerhard tarafından çevrilen bu eser kayıtsız şartsız Avrupa için bilimsel tıbbın temel kurallarının yasası olmuştur.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "574", "text": "er-Razi’nin" } ], "id": 82, "question": "El-Ḥāvī veya Continens adlı eser kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "656", "text": "Ferec ben Salim" } ], "id": 83, "question": "El-Ḥāvī veya Continens adlı eser ilk defa kim tarafından çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "215", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 84, "question": "Schipperges, Arap tıbbının Avrupa’da resepsiyonunun üçüncü dalgasındaki önemli gördüğü çevirmen kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "793", "text": "Kitab el-kanun fi et-Tıbb" } ], "id": 85, "question": "Toledo’daki Arap tıbbının resepsiyonu sürecindeki önemli eserin adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "772", "text": "Ebu Ali İbn Sina’nın" } ], "id": 86, "question": "Kitāb el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb (Liber canonis de medicina) isimli eser kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "215", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 87, "question": ": Kitāb el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb (Liber canonis de medicina) isimli eser kim tarafından çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "215", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 88, "question": "Ebū el-Ḳāsım Ḫalef b. ʿAbbās ez-Zehrāvī kim tarafından çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "215", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 89, "question": "Arap tıbbının Avrupa’da resepsiyonunun üçüncü dalgasının en önemli yazarı kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "642", "text": "100 yıl sonra" } ], "id": 90, "question": "er-Razi’nin muhteşem en son eseri ilk olarak kaç yıl sonra çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "656", "text": "Ferec ben Salim" } ], "id": 91, "question": "er-Razi’nin muhteşem en son eseri 100 yıl sonra kim tarafından çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "772", "text": "Ebu Ali İbn Sina’nın" } ], "id": 92, "question": "Toledo’daki Arap tıbbının resepsiyonu süresince çok önemli olan Kitab el-Kanun fi et-Tıbb eserinin yazarı kimdir?" } ] }, { "context": "Yine Cremonalı Gerhard tarafından çevirilen Ebu el-kasım halef b. Abbas ez-Zehravi (ö.400/1010 civarında)’nin tıbbın bütün alanlarına yönelik eğitim kitabının (et-Taşrif li-men Acize an et-Taşnif) cerrahiye ayrılmış 30. bölümü bu bağlamda anılmalıdır. Avrupa’da Cirurgia Albucasis veya Tractatus de operatione manus adıyla tanınan bu metin cerrahi dalını yüzlerce yıl etkilemiştir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "262", "text": "Cirurgia Albucasis" } ], "id": 93, "question": "Cerrahi dalını yüzyıllarca etkileyen eser avrupa’da hangi adla anılmaktadır?" } ] }, { "context": "Ayrıca huneyn b. İshak (809-873)’ın Tıbba Giriş eseri de (el-Mudhal ila et-Tıbb veya Mesa’il fi et-Tıbb li-l-Müteallimin) burada anılmalıdır. Daha Constantinus Africanus’un Ysagoge Iohannicii ad tegni Galieni adıyla yaptığı çeviri aracılığıyla Avrupa’ya ulaşan bu eser, Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntısında Toledolu Marcus isimli bir şahıs tarafından Liber introduction in medicinam ismiyle tedavüle sokulmuştur. Bu kitap Avrupa’daki tıp elkitaplarının en yaygınlarından biridir ve 17. yüzyıla kadar bütün üniversitelerde okunmuştur.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "7", "text": "huneyn b. İshak" } ], "id": 94, "question": "Tıbba Giriş eseri de kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "362", "text": "Liber introduction in medicinam " } ], "id": 95, "question": "Avrupa’daki tıp elkitaplarının en yaygın olan kitabın adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "318", "text": "Toledolu Marcus" } ], "id": 96, "question": "Liber introduction in medicinam adlı eserin çevirisini kim yapmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "36", "text": "Tıbba Giriş eseri" } ], "id": 97, "question": "Constantinus Africanus’un Ysagoge lohannicii ad tegni Galieni adıyla anılan çevirisi hangi eserdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "318", "text": "Toledolu Marcus" } ], "id": 98, "question": "Huneyn b. İshak’ın Tıbba giriş eseri Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntısında kim tarafından tedavüle sokulmuştur?" }, { "answers": [ { "answer_start": "36", "text": "Tıbba Giriş eseri" } ], "id": 99, "question": "Toledolu Marcus’un Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntısında tedavüle soktuğu eser hangisidir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "362", "text": "Liber introduction in medicinam" } ], "id": 100, "question": "Toledolu Marcus’un Toledo tıp kitapları çeviri dalgası akıntısında Huneyn b. İshak’ın eserini hangi isimle tedavüle sokmuştur?" } ] }, { "context": "Schipperges bu soruları yanıtlamak için dikkatini Fransa, İngiltere ve Güney İtalya’daki özümseme merkezlerine çevirmektedir. Daha 10. yüzyılın sonuna doğru Arap doğa bilimleriyle irtibata geçilmiş olan Chartres’da 12. yüzyıl, Aristoteles (Arabus) ve Arap astronomisi ve tıbbıyla tanışmaya şahit oldu. İspanya eyaletlerinin Hıristiyanlarca tekrar ele geçirilmesinden sonra Fransız eğitim kurumlarında Arap etkileri altındaki kültür merkezlerinden gelen Arap kültür birikiminin resepsiyonu gerçekleşmeye başladı. 12. yüzyılın başında güney Fransa’da, Arap bilimleriyle olan ilk temasın meyvesi sonucunda ortaya çıkan yeni bir bilimsel filizlenmenin ilk belgelerini bulmaktayız.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "50", "text": "Fransa, İngiltere ve Güney İtalya’daki" } ], "id": 101, "question": "Schipperges 13. Yüzyıla ilişkin olarak açıklığa kavuşturmaya çalıştığı soruları yanıtlamak için dikkatini hangi özümseme merkezlerine çevirmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "512", "text": "12. yüzyılın başında" } ], "id": 102, "question": "Güney Fransa’da Arap bilimiyle olan ilk temasın meyvesi sonucunda ortaya çıkan yeni bir bilimsel filizlenmenin ilk belgelerini kaçıncı yüzyılın başlarında bulmaktayız?" } ] }, { "context": "12. yüzyılın ortalarına doğru Toulouse’da yeni bir çeviri merkezi görüş alanına çıktı. Bu merkez Fransız geleneğine dayanmaktadır ve kısa bir süre sonra İspanyol eğitim merkezlerine köprü olacaktır. Toulouse okulunun 12. yüzyıldaki en önemli çevirmenleri Hermannus Dalmata ve Robertus Ketenensis’tir. Onların çevirdiği kitaplar ağırlıklı olarak astronomi, astroloji ve fizik alanına aittir. Toulouse okulu 13. yüzyılın başında başka bir önem daha kazandı: 1215 yılında Aristoteles’in Paris’te [okunma] yasağından sonra bu merkez, etkisi süren Aristoteles geleneğinin devamını garanti eden bir konuma geldi. Felsefe ve doğa bilimleri orada çok özel bir önem kazandılar. Gerçi bu yasak 1245 yılında Papa IV. Innozenz tarafından Toulouse Üniversitesi’nde de yaygınlaştırılmış ve 1263 yılında IV. Urban tarafından yinelenmiştir fakat bu fermanlar pratik bir etkide bulunamadılar.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "255", "text": "Hermannus Dalmata ve Robertus Ketenensis’tir" } ], "id": 103, "question": "12. yüzyıldaki en önemli çevirmenleri kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "456", "text": "1215 yılında" } ], "id": 104, "question": "Paris’teki okuma yasağı ne zaman başlamıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "684", "text": "1245 yılında" } ], "id": 105, "question": "Paris’teki okuma yasağı ne zaman yaygınlaştı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "697", "text": "Papa IV. Innozenz" } ], "id": 106, "question": "Paris’teki okuma yasağı kim tarafından yaygınlaştırılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "30", "text": "Toulouse’da" } ], "id": 107, "question": "12. Yüzyılın ortalarına doğru görüş alanına çıkan yeni bir çeviri merkezi nerededir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "97", "text": "Fransız geleneğine" } ], "id": 108, "question": "12. Yüzyılın ortalarına doğru görüş alanına çıkan yeni bir çeviri merkezi hangi ülke geleneğine dayanmaktadır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "153", "text": "İspanyol eğitim merkezlerine" } ], "id": 109, "question": "12. Yüzyılın ortalarına doğru görüş alanına çıkan yeni bir çeviri merkezi hangi ülke eğitim merkezlerine köprü olacaktır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "254", "text": " Hermannus Dalmata ve Robertus Ketenensis’tir" } ], "id": 110, "question": "Toulouse okulunun 12. Yüzyıldaki en önemli çevirmenleri kimlerdir?" } ] }, { "context": "Orta Çağ’ın her türlü tanrısızlık görüşünün sembolü [tanıtılan] Averroes, tarihi bir şahsiyet olarak alınma yerine, 13. yüzyılın karşıt görüşlerinin savaş aracı olarak kullanıldı. Yazılı bir şekilde ifadesine cesaret edilemeyen her türlü görüş İbn Rüşd’ün diliyle aktarıldı, yine onun şahsında bütün aşırı sistemlere ayırım yapmaksızın savaş açıldı. İlk olarak 14. yüzyılın teoloji temsilcileri gerçek Averroizmi [İbn Rüşdçülük] tashih etme girişiminde bulundular. Averroes yoluyla Paris, Arapça’da yoğrulmuş antik bilimlerle yapılan en aşırı çatışmaların merkezi oldu.\r", "qas": [] }, { "context": "Bu akımın en önemli temsilcisi Bathlı Adelard (ki, faaliyeti 1116 ve 1142 yıllarını kapsar)’dır. Fransa, İspanya, İtalya’da bulunan özümseme merkezlerindeki ve Suriye’deki uzun süreli ikametlerinden sonra İngiltere’ye geri döndü. Arapça’dan Latince’ye yaptığı çeviriler yoluyla Bathlı Adelard, önemli astronomik-astrolojik ve matematiksel bazı eserleri Avrupa’da erişilebilir kıldı. Muhtemelen o, Arap-İslam bilimlerinin yüksek seviyesinin kendi kültür çevresininkine karşı üstünlüğünü dile getiren sadece ilk İngiliz değil, belki de ilk Avrupalıdır. Yeni doğa bilim bilgileri İngiltere’de diğer aracı şahsiyetlerden birisi, 1079 yılından 1095 yılına kadar Hereford başpiskoposu olan Robertus de Losinga, bir diğeri de Malvernli Walcher (ö.1135)’dir. Bu Lothringen doğumlu bilgin İtalya’yı ziyaret etmiş ve 1091 yılında İngiltere’ye dönmüştü. O, özümseme sürecini Bathlı Adelard anlayışında devam ettirdi. Bundan başka ayrıca Malvern’de (Hereford civarında) Herefordlu Roger 12. yüzyılın ikinci yarısında arabist araştırmalar merkezi kurdu.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "31", "text": "Bathlı Adelard" } ], "id": 111, "question": "Anglo-Sakson akımının temsilcisi kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "684", "text": "Robertus de Losinga" } ], "id": 112, "question": "1079 yılından 1095 yılına kadar Hereford başpiskoposu kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "958", "text": "Herefordlu Roger" } ], "id": 113, "question": "12. yüzyılın ikinci yarısında arabist araştırmalar merkezini kim kurdu?" } ] }, { "context": "Arabizm ve İngiltere konusu bağlamında Robertus Ketenensis adı unutulmamalıdır. Gerçi o bir İngiliz değildi fakat Schipperges’e göre, doğrudan doğruya Bathlı Adelard’ın geleneğini izlemiştir. Eğitimini ve donanımını Arap İspanya’ya borçludur. Chartres Okulu’nda faaliette bulunmuştur ve 1147 yılından itibaren Londra’da olduğu saptanabiliyor. Arap cebirini ve kimyasını İngiliz okullarına getiren odur.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "39", "text": "Robertus Ketenensis" } ], "id": 114, "question": "Schipperges’e göre, doğrudan doğruya Bathlı Adelard’ın geleneğini kim izlemiştir?" } ] }, { "context": "Anglo-Sakson resepsiyon ve özümseme hareketinin önemli bir temsilcisi olarak 12. yüzyılın ikinci yarısında karşımıza Morleyli Daniel çıkmakta. Cremonalı Gerhard’ın öğrenci halkasına dahil olduğu Toledo’daki ikametinden sonra 1177 yılında çok sayıda Arapça kitapla memleketine döndü. Bizzat kendisinin bu eserlerden çeviri yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Arabizm anlamındaki etkisi Liber de naturis inferiorum et superiorum isimli eserinden daha çok kişisel aracılığıyla olmuştu.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "117", "text": "Morleyli Daniel" } ], "id": 115, "question": "Anglo-Sakson resepsiyon ve özümseme hareketinin 12. yüzyılın ikinci yarısındaki temsilcisi kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "117", "text": "Morleyli Daniel" } ], "id": 116, "question": "Anglo-Sakson resepsiyon ve özümseme hareketinin önemli bir temsilcisi kimdir?" } ] }, { "context": "Schipperges, Arap tıbbının Avrupa ortaçağında alınıp benimsenmesi konusundaki genel panoramayı, İtalya güneyindeki özümseme akımları hakkındaki bölümle sonlandırmaktadır. Çok değerli açıklamaları, Arap fethinden sonra 9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar doğu ile batı kültürleri arasında doğal bir bağlantı noktası olan Sicilya’daki durum hakkında canlı bir tablo sunmaktadır. Orada özümseme süreci özellikle Kayser II. Friedrich (dönemi: 1212-1250) şahsıyla yeni bir nitelik kazandı. Kayser kişisel eğilimi ve özel temaslar nedeniyle Arap kültürüne yönelmişti. Bunun hangi tarzda ve bu temaslardan doğan ürünlerin ne kadar önemli olduğuna ilişkin soruya başka bir bağlamda değineceğiz. Burada sadece, özümseme sürecine dahil olan ve Schipperges tarafından bildirilen bilginlerin isimleri anılacaktır. II. Friedrich’in bilginler halkasındaki en önemli şahsiyet Michael Scotus’dur. Bu filozof, kimyacı, astrolog ve çevirmen, Toledo ve Bologna’daki faaliyetlerinden sonra Kayser tarafından Palermo’ya çağrıldı. Michael Scotus, Sicilya’daki çeviri periyoduna İspanya’nın bilimsel geleneğinin ruh ve tekniğini beraberinde getirdi, bilhassa yeni Aristoteles [Aristoteles Arabus], meteoroloji ve kimya alanındaki bilgisini. Onun tarafından Palermo’da çevirilen eserler burada dile getirilmeyecektir, ama yine de Schipperges’e dayanarak Michael Scotus adına deforme olan çeviri yazını eğilimine işaret etmek istiyorum. Bu eğilim, bilimler tarihi açısından, kaynaklarla ne kadar berbat bir ilişki içinde bulunulduğunu göstermektedir ve 14. ve 15. yüzyılda fevkalade bilimsel olmayan ve karmakarışık risaleler doğurmuştur. Paris’teki bir el yazmasına göre Michael Scotus Averroes’u [İbn Rüşd] Yunanca’dan çevirmiştir! Çok daha vahim bir örnekte, 16. yüzyıldan kalma bir el yazması, uydurma bir Arapça metin üzerinde yeşil, kırmızı ve siyah renklerde yazılmış Latince şerhler içermektedir. Sözde Arapça olan yazı, ki yazarının Praglı Michael Scotus olduğu anlaşılmaktadır, “secreta naturae” başlığı altında birçok batıl inancı tıbba sokmaktadır. Schipperges’in de işaret ettiği gibi, bilim tarihi açısından önemli olan, tıbba astrolojinin ve büyünün karıştırılması eğilimi ve bu öğretinin Arap otoritelere dayandırılarak tedavüle çıkarılması 16. yüzyılın başlarına kadar takip edilebilir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "434", "text": "1212-1250" } ], "id": 117, "question": "Kayser II. Friedriche dönemi hangi yıllar arasıdır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "487", "text": "kişisel eğilimi ve özel temaslar nedeniyle" } ], "id": 118, "question": ": Kayser II. Friedriche neden Arap kültürüne yönelmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "856", "text": "Michael Scotus’dur." } ], "id": 119, "question": "II.Friedrich’in bilginler arasındaki en önemli şahsiyet olarak belirttiği kişi kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "879", "text": "filozof, kimyacı, astrolog ve çevirmen" } ], "id": 120, "question": "Michael Scotus’un mesleği nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "983", "text": "Palermo’ya" } ], "id": 121, "question": "Michael Scotos Toledo ve Bolonga’daki faaliyetlerinden sonra nereye çağrılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "856", "text": "Michael Scotus" } ], "id": 122, "question": "Toledo ve Bolonga’daki faaliyetlerinden sonra Palermo’ya kim çağrılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "965", "text": "Kayser tarafından" } ], "id": 123, "question": "Toledo ve Bolonga’daki faaliyetlerinden sonra Palermo’ya Michael Scotus kim tarafından çağrılmıştır?" } ] }, { "context": "Bu bölümde son olarak, resepsiyon ve özümsenme sorununun daha önce kısmen kapsamlı şekilde ortaya konulduğu Arap-İslam bilimleri alanlarından olan kartografya ile beraber coğrafya ele alınacaktır. Burada öncelikle şaşırtıcı nokta, Arap-İslam kültür çevresinin çok önemli seviyeye ulaştığı bir bilimsel dal olan yöresel beşeri coğrafyanın klasik eserlerinden hiçbirisinin Avrupalı kosmografların malumu olmamasıdır. Hangi sebeplerden dolayı bu alana özgü eserlerden hiçbirisinin Latince’ye çevirilmediği sorusu uzun zamandan beri beni meşgul etmektedir. Yoksa asıl neden, bu konuya ilginin eksikliği miydi? 4./10. yüzyılın klasik coğrafya eserlerini bir kenara bırakacak olsak bile, el-İdrisi’nin Sicilya’da yazdığı coğrafyasının etkisinin Avrupa’da neden sadece onun haritalarıyla sınırlı kaldığı sorusu yanıtlanmamış halde durmaktadır. Coğrafya biliminin Avrupa’da Ortaçağ’dan 16. yüzyıla kadar kayda değer bir ilerleme kaydetmemesini ve beşeri coğrafyanın Arapİslam kültür çevresinde tanıdığımız düzeyine Avrupa’da ancak 19. yüzyılda ulaşılabilmesini, belki de bu disipline ait temel eserlerden hiçbirinin resepsiyon dalgalarının birisi dahilinde Latince’ye veya başka bir Avrupa diline çevrilmemesiyle ilişkilendirmek doğru olmaz mı?\r", "qas": [] }, { "context": "Görünen o ki İber Yarımadası’nda çeviriler yoluyla belirli ölçüde tanınan Arapça coğrafya eserleri bile, İspanya’nın komşularında hiçbir ilgi görmemiştir. Bu gözlemi bir örnekle daha belirgin kılalım. Ebu Bekir Ahmed b. Muhammed b. Musa er-Razi (273-344/887- 955)’nin Endülüs coğrafyası Portekiz Kralı Denis (1279-1325)’in direktifiyle Arapça bilmeyen Gil Peres isimli bir keşiş tarafından Müslüman Maese Mohamed (el-Muallim Muhammed)’in şifahi çevirisine dayanılarak Portekizce’ye çevirilmiştir. Bu çeviriden bir Kastilyanca versiyon ve birçok Kastilce uyarlama ortaya çıkmıştır. Portekizce’ye çevrilmeden önce bu kitabın İspanya’da hayli ünlü olduğu anlaşılıyor. Orta Çağ uzmanı Fransız P. Gautier Dalche tarafından yapılan bir araştırma sonucunda biliyoruz ki Historia veya Chronica Pseudo-Isidoriana isimli eserin muhtemelen 12. yüzyılda yaşamış olan anonim yazarı, İber Yarımadası tasviri ve haritasını er-Razi’nin kitabından almıştır. Gerçi, Gautier Dalche burada Arap kültürünün Latin kültürüne olan etkisinin hassas bir olgusunu görme eğilimindedir, fakat bu durumda etkilemenin sadece İber Yarımadası ile sınırlı kaldığı görünmektedir. Avrupa’ya ulaşan tasvir karakterli Arap coğrafyasının şimdiye dek bilinen en eski eseri 1550 yılında Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che ivi sono adıyla Gian Battista Ramusio tarafından Navigationi et viaggi koleksiyonu içerisinde yayınlanan Afrika tasviridir. Bu tasvir, önceden İtalyan esaretine düşüp Leo Africanus adıyla vaftiz edilen kuzey Afrikalı el-hasan b. Muhammed el-Vezzan tarafından yazılmıştır. Bu kitabın hem haritalarıyla hem de mükemmel tasvirleriyle 16. ve 17. yüzyıl İtalyan bilginlerini derinden etkilediği hususu yukarıda (s. 77) anıldı\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "201", "text": "Ebu Bekir Ahmed b. Muhammed b. Musa er-Razi" } ], "id": 124, "question": "Endülüs coğrafyasının çevirisi kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "352", "text": "Gil Peres" } ], "id": 125, "question": ": Endülüs coğrafyasının çevirisi kim tarafından yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "13", "text": "İber Yarımadası’nda çeviriler yoluyla" } ], "id": 126, "question": "Arapça coğrafyası nasıl tanınmaya başlamıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "763", "text": "Historia" } ], "id": 127, "question": "İber Yarımadası ve tasviri hangi eserde yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "689", "text": "P. Gautier Dalche" } ], "id": 128, "question": "Historia veya Chronica Pseudo-Isidoriana isimli eserdeki İber Yarımadası ve tasvirinin Er-Razi’nin kitabından alındığı araştırmasını yapan Orta Çağ Fransız uzman kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "870", "text": "İber Yarımadası tasviri ve haritasını" } ], "id": 129, "question": "Orta Çağ Fransız uzman P. Gautier Dalché hangi araştırmayı yapmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1246", "text": "Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che ivi sono" } ], "id": 130, "question": "Arap coğrafyasının şimdiye dek bilinen en eski eseri nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1233", "text": "1550" } ], "id": 131, "question": "Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che ivi sono hangi yılda yazılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1320", "text": "Gian Battista Ramusio" } ], "id": 132, "question": "Della descrittione dell’Africa et delle cose notabili che ivi sono kim tarafından yazılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1353", "text": "Navigationi et viaggi" } ], "id": 133, "question": "İtalyan bilgin Gian Battista Ramusio’nun toparlayıp yayınladığı eserin ismi nedir?" } ] }, { "context": "Yine hayrete düşüren bir diğer husus –haritaların aksine– yukarıda bahsedilen el-İdrisi’ye ait eser metninin geç dönemde ve aşırı kısaltılmış, hatta neredeyse tahrif edilmiş bir redaksiyonla Avrupa’da tanınmış olmasıdır. Bu metin ilkin 1592 yılında Roma’da basıldı ve 1600 yılında B. Baldi tarafından İtalyanca’ya ve 1619 yılında iki Maronit Gabriel Sionita ve Johannes Hesronita tarafından Latince’ye çevirildi. Fakat Latince çeviri, yazar elİdrisi adı anılmaksızın, Geographie Nubiensis (Sudanlının Coğrafyası) diye yayınlandı ve uzunca bir süre bu şekilde alıntılandı. Arap-İslam beşeri coğrafyası geniş ölçüde ve uzun zaman İspanya dışı Avrupa’da bilinmemiş olarak kaldıysa da, bugün biz kuşkusuz, Arap-İslam kültür çevresine ait matematiksel coğrafya ve kartografyanın 11. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Avrupalı ardıllarını çok derinden etkilediğini tespit edebiliyoruz.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "78", "text": "el-İdrisi’ye ait" } ], "id": 134, "question": "Geç dönemde ve aşırı kısaltılmış, hatta neredeyse tahrif edilmiş bir redaksiyonla Avrupa’da tanınmış olan eser kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "236", "text": "1592" } ], "id": 135, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser hangi yılda basılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "249", "text": "Roma’da" } ], "id": 136, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser nerede basılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "301", "text": "İtalyanca’ya" } ], "id": 137, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser 1600 yılında hangi dile çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "268", "text": "1600" } ], "id": 138, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eserin İtalyanca çevirisi hangi yılda yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "281", "text": "B. Baldi" } ], "id": 139, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser 1600 yılında kim tarafından İtalyancaya çevrildi?" }, { "answers": [ { "answer_start": "391", "text": "Latince’ye" } ], "id": 140, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser 1619 yılında hangi dile çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "317", "text": "1619" } ], "id": 141, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eserin Latince çevirisi hangi yılda yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "342", "text": "Gabriel Sionita ve Johannes Hesronita" } ], "id": 142, "question": "El-İdrisi’ye ait olan eser 1619 yılında kimler tarafından Latinceye çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "468", "text": "Geographie Nubiensis (Sudanlının Coğrafyası)" } ], "id": 143, "question": "1619’daki Latince çeviride , yazar el- İdrīsī nasıl anılmaktadır?" } ] }, { "context": "Matematik coğrafya açısından öncelikle şu belirtilmelidir: Önemli bir bölümü kartografik ön bilgilendirmeden ve yaklaşık 8000 yerin koordinat çizelgelerinden oluşan Ptoleme Coğrafyası 15. yüzyıla kadar Latin dili bölgesinde bilinmiyordu. Kaybolduğu varsayılan Yunanca orijinalini ilk olarak Bizanslı Maximos Planudes 13. yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş sırasında yeniden bulduğunu bildiriyor. Bu eserin Latince çevirisi Jacopo Angeli (Jacobus Angelus) tarafından 15. yüzyılın başlarında yapıldı.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "291", "text": "Bizanslı Maximos Planudes" } ], "id": 144, "question": "Kaybolduğu varsayılan matematik coğrafyanın Yunanca orijinalini kim tarafından bulundu?" }, { "answers": [ { "answer_start": "416", "text": "Jacopo Angeli" } ], "id": 145, "question": "Matematik coğrafyanın Latince çevirisi kim tarafından yapıldı?" } ] }, { "context": "Matematiksel coğrafyanın Ebu er-Reyhan el- Biruni (ö.440/1048) tarafından yazılan temel eseri Tahdid Nihayat el-Emakin li-Taşhih Mesafat el-Mesakin ne yazık ki Avrupa’ya ulaşmadı. Enlem-boylam derecelerine ve bunların el-Biruni’den önceki zamanlarda nasıl ve hangi tarzda belirlendiğine ilişkin bir tasavvuru Avrupa, daha 10. yüzyılda Arap İspanya’yla temas sayesinde tektük halde ve daha sonra 11. yüzyılda bu kavramların ve hesaplama işleminin önemli bir yer tuttuğu ilk Arapça astronomik eserlerin yoğun bir şekilde çevirilmesiyle elde etmişti.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "94", "text": "Tahdid Nihayat el-Emakin li-Taşhih Mesafat el-Mesakin" } ], "id": 146, "question": "Matematiksel coğrafyanın yazıldığı eserin adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "24", "text": " Ebu er-Reyhan el- Biruni" } ], "id": 147, "question": "Matematiksel coğrafyanın yazıldığı Taḥdīd Nihāyāt el-Emākin li-Taṣḥīḥ Mesāfāt el-Mesākin adlı eser kime aittir?" } ] }, { "context": "Henüz 10. yüzyılda, daha sonra Papa II. Silvester olacak Aurillaclı Gerbert (ö.1003)’e atfedilen usturlabın taşıdığı iç diskte bazı enlem bilgileri görülüyor. Kaydedilen değerlerin ve çizgilerin üçü İslam dünyasında bulunan bölgelerle ilgilidir, 4. enlem derecesi (42°) Roma’yla ilgilidir. Bu değer de (41°40’ olarak) 9. yüzyıldan beri Arap koordinat çizelgelerinde kaydedilmiş olan enlem derecelerine aittir. Oysaki Gerbert’in yazıları, onun matematiksel coğrafya bilgisine sahip olduğuna dair herhangi bir unsur içermemektedir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "57", "text": "Aurillaclı Gerbert" } ], "id": 148, "question": "Arapça astronomik eserler 10.yy da kime atfedilmiştir?" } ] }, { "context": "Yedi iklim çizelgesini taklit halde alıntılayan bildiğimiz en eski Latince eser, Benedikt rahipler grubu mensubu Hermannus Contractus (Reichenaulu Hermann, 1034-1054)’un yazar olarak gösterildiği De compositione astrolabii isimli eserdir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "113", "text": "Hermannus Contractus (Reichenaulu Hermann, 1034-1054)" } ], "id": 149, "question": "Benedikt rahipler grubu mensubu yazar olarak kimi göstermiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "196", "text": "De compositione astrolabii" } ], "id": 150, "question": "Benedikt rahipler grubu mensubu Hermannus Contractus’un yazar olarak gösterildiği eserin adı nedir?" } ] }, { "context": "Arap-İslam bilimlerinin resepsiyonu sürecinin hayli ilerlediği 12. yüzyılın ilk yarısında belirli kavramlar, definisyonlar, yöntemler ve matematiksel coğrafyanın verileri Arap astronomisinin bazı elkitaplarının tercümesiyle Avrupa’ya ulaşmıştır. 1120 ve 1130 yılları arasında Bathlı Adelard, Muhammed b. Musa el-harizmi (el-Me’mun döneminde faaliyette bulundu, 198-218/813-833)’nin Ebu el-kasım Mesleme b. Ahmed el-Mecriti (ö.398/1007) tarafından yeniden gözden geçirilen astronomik çizelgelerini çevirdi. Latin dünyasına sinüsün fonksiyonu ve kullanılışı sadece bu yolla ulaşmış değildir. Matematiksel coğrafyayla gelecekteki uğraşılarda yardımcı araç olarak çok daha önemlisi, bu çizelgede bildirilen ve herhangi bir yerin enlemini bulmaya yarayan dört kuraldır. Böylelikle ilk olarak el-harizmi’de karşılaşılan şu metot bilinir hale geldi: Bir dolay kutupsal yıldızının bulunduğu en üst ve en alt noktalardan kutup yüksekliğini ve bununla ilişkili olarak bir yerin coğrafi enlemini belirleme. Ayrıca anılmalıdır ki “algorithmus” terimi ve bu terimle ilintili olan türevler, bu matematikçi ve astronom el- harizmi adının bozulmuş şekline bağlı bulunuyor.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "292", "text": "Muhammed b. Musa el-harizmi" } ], "id": 151, "question": "1120-1130 astronomik çizelgeler kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "246", "text": "1120 ve 1130 yılları arasında" } ], "id": 152, "question": "Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī ’nin astronomik çizelgeleri hangi yıllarda çizilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "292", "text": "Muhammed b. Musa el-harizmi" } ], "id": 153, "question": "1120 ve 1130 yılları arasında Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī ’nin astronomik çizelgeleri kim tarafından yeniden gözden geçirilmişitir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1080", "text": "matematikçi ve astronom el- harizmi adının bozulmuş şekline" } ], "id": 154, "question": "“Algorithmus” terimi ve bu terimle ilintili olan türevler,kime bağlı bulunmuştur?" } ] }, { "context": "Muhammed b. Cabir el-Battani (ö.317/929)’nin astronomi elkitabı hemen hemen aynı zamanda, ilk kez Tivolili Plato’nun çevirisi olarak, ikinci kez ise çok kısa süre sonra Robertus Ketenensis’in çevirisi halinde Avrupa’ya ulaşmıştır. Matematiksel coğrafya bakış açısından bu kitap, sadece küresel trigonometri için önemli başlangıçları ve enlem derecelerini bulmaya yarayan kuralları içermemekte, ayrıca kapsamlı bir coğrafik koordinatlar çizelgesini de taşımaktadır.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "98", "text": "Tivolili Plato’nun çevirisi" } ], "id": 155, "question": "Muḥammed b. Cābir el-Battānī ’nin astronomi elkitabı çevirisini ilk kez kim tarafından yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "169", "text": "Robertus Ketenensis’in çevirisi" } ], "id": 156, "question": "Muḥammed b. Cābir el-Battānī ’nin astronomi elkitabı çevirisini ikinci kez kim tarafından yapılmıştır?" } ] }, { "context": "Ahmed b. Muhammed b. Kesir el-Fergani (218-247/833-861 yılları arasında faaliyette bulunmuştur) tarafından yazılan Arap astronomisinin bize ulaşan en eski elkitabı, yaklaşık 1130 yılından itibaren yapılan birçok çevirisiyle Latin dünyasına ulaşmıştır. Bu çeviriler yoluyla Avrupa’ya, biraz önce bahsedilen iki eserden çok daha açık seçik formda, Halife el-Me’mun’un direktifiyle gerçekleşen bir derecelik meridyen uzunluğu ölçümünün sonucuna göre (562/3 mil) yeryüzü büyüklüğü tasavvurunu ve yedi iklimdeki meskun bölgelerin bölümlenme bilgisi ulaşmıştır. Yine bu kitap, iklimlere göre ülkelerin ve şehirlerin bir listesini koordinatsız bile olsa içermektedir. Bu kitabın 13. ve 14 yüzyılda Robert Grosseteste, Albertus Magnus, Ristoro d’Arezzo ve Dante Alighieri gibi şahsiyetleri çok derinden etkilediği bilinmektedir. Hatta Johannes Regiomontanus, 1464 yılında Padua Üniversitesi’nde el-Fergani’nin kitabı hakkında dersler vermekteydi.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "827", "text": "Johannes Regiomontanus" } ], "id": 157, "question": "1464 yılında Padua Üniversitesi’nde el-Ferġānī’nin kitabı hakkında dersler veren kişi kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "851", "text": "1464 yılında" } ], "id": 158, "question": "Johannes Regiomontanus hangi yıllarda ve nerede El-Ferġānī’nin kitabı hakkında dersler vermiştir? " }, { "answers": [ { "answer_start": "851", "text": "1464 yılında" } ], "id": 159, "question": "Johannes Regiomontanus Padua Üniversitesi’nde el-Ferġānī’nin kitabı hakkında dersleri hangi yılda vermiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "174", "text": "1130 yılından itibaren" } ], "id": 160, "question": "Arap astronomisinin bize ulaşan en eski elkitabı hangi yılından itibaren yapılan birçok çevirisiyle Latin dünyasına ulaşmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "346", "text": "Halife el-Me’mun’un direktifiyle" } ], "id": 161, "question": "Bir derecelik meridyen uzunluğu ölçümünün sonucuna göre yeryüzü büyüklüğü tasavvurunu ve yedi iklimdeki meskûn bölgelerin bölümlenme bilgisini kim ortaya koymuştur?" }, { "answers": [ { "answer_start": "459", "text": "yeryüzü büyüklüğü tasavvurunu ve yedi iklimdeki meskun bölgelerin bölümlenme bilgisi ulaşmıştır" } ], "id": 162, "question": "Halife el-Meʾmūn’un ortaya koyduğu direktifler nelerdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "691", "text": "Robert Grosseteste, Albertus Magnus, Ristoro d’Arezzo ve Dante Alighieri" } ], "id": 163, "question": "Astronomi el kitabı 13. ve 14. yy da kimleri etkilemiştir?" } ] }, { "context": "Avrupa’da bu gelişmeyle uyumlu bir şekilde, Arap astronomisinin adı geçen el kitaplarının ilk çevirilerinden hemen birkaç yıl sonra, coğrafik yerlerin derleme türü ilk çizelgeleri doğdu. Bunlardan biri 1139-1140 yıllarında Raymundo adında bir Marsilyalı tarafından derlenen Liber cursuum planetarum isimli eserdeki çizelgedir. Derleyen, kullandığı eserlerin çevirmenlerinin isimlerini görmezden gelmekte ve kendisini Arap bilimlerinin ilk çevirmeni olarak tanıtmaktadır. Gerçi, bir dizi Arap ve Avrupalı otoritenin ismini anmaktadır, fakat onların eserlerini çok büyük bir ihtimalle çalışmasında kullanmamıştır. Diğer yandan kendisini ez-Zerkali’nin taklitçisi olarak görmekte, hatta 1139 yılında çizelgeleri yanlış olan iki bilginle tartıştığını bildirmektedir. Bizim özel konumuz açısından, bu kitapta bulunan çizelgelerden birisinin sadece Arapça kaynaklardan alınan 60 şehrin koordinatlarını içermesi önemlidir. Burada kaydedilen veriler birçok Arapça eserden alınan koordinat çizelgelerinin, oldukça erken (İspanya üzerinden) Avrupa’ya gitmiş olduğunu göstermektedir. Kompilatör bu koordinatların aynı cinsten yapısını ve boylam derecelerinin kısmen farklılık gösteren sıfır meridyenlerine göre sıralanmasını anlayamamıştır. Geneli itibariyle söylecek olursak en eski Latince kompilasyonun Arap astronomisinden aşırmacı bir tarzda olması üzücüdür.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "202", "text": "1139-1140 yıllarında" } ], "id": 164, "question": "Coğrafik yerlerin derleme türü ilk çizelgeleri hangi yıllarda yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "223", "text": "Raymundo" } ], "id": 165, "question": "Coğrafik yerlerin derleme türü ilk çizelgeleri kim tarafından oluşturulmuştur?" }, { "answers": [ { "answer_start": "274", "text": "Liber cursuum planetarum" } ], "id": 166, "question": "Coğrafik yerlerin derleme türü ilk çizelgeleri hangi eserdir?" } ] }, { "context": "Latin dünyasında bazı Avrupa şehirlerinin koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik en eski deneme 12 yüzyılın sonuna doğru yapılmış görünüyor. Bu çabayı, Arapça eserlerin meşhur çevirmeni Cremonalı Gerhard (ö.1187)’a atfedilen Theorica planetarum isimli eserde görmekteyiz. Yazar bu eserde Fransa İtalya İspanya ve bazı Avrupa şehirlerinin istisnasız Arapça kaynaklara dayanan koordinatlarını veriyor. Ne var ki karmaşık yollarla ulaşılan bu koordinatların gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Buna göre Paris Roma’nın yaklaşık 4° doğusunda (gerçekte 9°50’ batı), Toulouse’ün ise 16' güneyinde (gerçekte 5°15' kuzey) bulunmaktadır.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "100", "text": "12 yüzyılın sonuna doğru" } ], "id": 167, "question": "Latin dünyasında bazı Avrupa şehirlerinin koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik en eski deneme ne zaman yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "190", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 168, "question": "Avrupa şehirlerinin koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik en eski deneme kime atfedilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "229", "text": "Theorica planetarum" } ], "id": 169, "question": "Avrupa şehirlerinin koordinat çizelgesini genişletmeye yönelik en eski denemenin atfedildiği eserin adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "507", "text": "Roma’nın yaklaşık 4° doğusunda" } ], "id": 170, "question": "Theorica planetarum isimli eserde Paris’in koordinatları nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "190", "text": "Cremonalı Gerhard" } ], "id": 171, "question": "Liber de naturis inferiorum et superiorum isimli eser kime aittir?" } ] }, { "context": "Arap yer çizelgelerinin çevirileri veya uyarlamaları ve bunun üzerine inşa edilen kompilasyonlar veya koordinatları bulma yöntemlerini tanıtmaları 13. yüzyılda o kadar yayılmıştı ki bundan böyle adım adım İspanya dışı Avrupa’da da, enlem ve boylam derecelerini tespite yönelik gayretler kendisini göstermeye başladı. Bildiğimiz kadarıyla Ristoro d’Arezzo (ö.1282 sonrası), kendisini bu gelişim mecrasında, bir yerin enlem derecesini astronomik olarak belirleyebilecek durumda hisseden ilk İtalyandır. Doğduğu şehir Arezzo’nun enlemini 42°15' olarak, yani sadece 1°13' lık bir yanlışlıkla tespit etmişti.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "338", "text": "Ristoro d’Arezzo" } ], "id": 172, "question": "Bir yerin enlem derecesini astronomik olarak belirleyebilecek durumda hisseden ilk İtalyan kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "515", "text": "Arezzo’nun enlemini" } ], "id": 173, "question": "Ristoro d’Arezzo 1°13' lık bir yanlışlıkla nerenin enlemini bulmuştur?" } ] }, { "context": "Avrupa’nın o dönemde Arap-İslam matematiksel coğrafyası açısından ulaşmış olduğu en yüksek özümseme basamağı kendisini bir Fransisken olan Roger Bacon (1214-1292)’da göstermektedir. Onda, kendi kültür çevresinin bilinen tek erken dönem, enlem-boylam derecelerini göz önünde bulundurarak bir harita çizimi denemesini bulmaktayız. Bu arada onun, Latin dünyasında enlem-boylam derecesi bilgisinin hala bulunmadığına ve bunun da Papalığın, Kayserliğin ve Krallığın destekleri olmaksızın başarılamayacağına dair şikayetini duymak bizim için aydınlatıcıdır. Okuyucuya gerekli boylam ve enlem derecelerini kendisi bulmuş gibi göstermeyip kaynak olarak astronominin kanun’unu (tabi ki ez-Zerkali’nin kitabının Latince çevirisi) ve Boylam ve Enlem Dereceleri Çizelgelerini (muhtemelen Toledo çizelgeleri ve bundan yapılan taklitler) anmaktadır. Eli altındaki kaynakların koordinatlarının hiçbir şekilde bir dünya haritası veya sadece bir parça-harita çizmek için bile yeterli olamayacağı bir tarafa, bu koordinatlar farklı sıfır meridyenlerine göre kaydedilmiş oldukları için birbirlerinden hayli büyük farklılıklar göstermekteydi.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "151", "text": "(1214-1292)’da" } ], "id": 174, "question": "Roger Bacon hangi yıllar arasında yaşamıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "139", "text": "Roger Bacon" } ], "id": 175, "question": "Arap-İslam matematiksel coğrafyası açısından ulaşmış olduğu en yüksek özümseme basamağı kendisini bir Fransisken olarak gören kişi kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "291", "text": "harita çizimi denemesini" } ], "id": 176, "question": "Roger Bacon hangi denemeyi yapmışıtır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "645", "text": "astronominin kanun’unu" } ], "id": 177, "question": "Roger Bacon okuyucuya gerekli boylam ve enlem derecelerini kendisi bulmuş gibi göstermeyip kaynak olarak neleri göstermiştir?" } ] }, { "context": "Toledo’nun 11° batısında bulunan sıfır meridyeni dışında Roger Bacon, yeri bu şehirden 28°30' batıya kaydırılmış değeri, kendisinin verum occidens - gerçek batı olarak isimlendirdiği meridyeni de bilmektedir. Bu değeri, alternatifi olan ve Endülüslü diğer astronomların yaymaya çalıştıkları 29° ye tercih etmektedir. Bunu temellendirmesi kesinlikle gösrtermektedir ki Bacon, sıfır meridyeninin (yerinin) Kanarya Adaları’nın 17°30' batısına kaydırılmasının Arap astronom ve coğrafyacıların 5./11. yüzyılın başlarında Toledo ile Bağdat arasındaki boylam derecelerini radikal bir tashihe tabi tutmalarının sonucu olduğunu bilmemektedir. Bu tashih sonucunda Akdeniz hemen hemen gerçek boylamına kavuşmuştu\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "132", "text": "verum occidens" } ], "id": 178, "question": "Roger Bacon’un verum occidens - «gerçek batı» olarak isimlendirdiği meridyen neresidir?" } ] }, { "context": "Gerekli boylam ve enlem derecelerinin eksikliğine rağmen Roger Bacon, bir iddiaya göre bir harita çizmiş ve bir kopyasını dönemin papasına hediye etmişti. Bazı araştırmacılar, (bize ulaşmayan) bu haritada globular projeksiyon olarak yeryuvarlağının kuzey yarımküresiyle sınırlı bir tasviri düşünme eğilimindedirler. Bu durumda tabi ki şu soru sorulur: Bizzat kendisinin de yakındığı gibi, Latin dünyasında enlem ve boylam dereceleri bulunmamakta idiyse, Bacon ne çizebilirdi? Bildiği sınırlı sayıdaki değerleri birbirini tutmayan koordinatlar, kıyı çizgileri olmaksızın Latin dünyası dışındaki dünyayı da kartografik olarak tasvir edebilmek için yeterli miydi? Yoksa onun daha ziyade Arap-İslam kültür çevresi kaynaklı bir model harita, belki de büyük bir ihtimalle, globular projeksiyon içeren el-Me’mun coğrafyacılarının dünya haritası mı eline geçmişti? Bu soruyu cevaplandırmaya çalışırken onun çağdaşı olan Albertus Magnus’un, sadece birkaç yeri şematik olarak kabaca basitleştiren ve gerçekliğe aykırı bir formda tasvir eden ilkel haritasını da gözden ırak tutmamalıyız. Burada ayrıca, yeryüzünün dairesel tasvirinin Roger Bacon’ın yeryüzünün şekline ilişkin tasavvuruyla apaçık çelişki içinde olacağını da dikkate almalıyız. İbn Rüşd’ün güney yarımkürenin yaşanabilirliğine ilişkin öğretisinin yanlış anlaşılması sonucunda o, bir yandan kutuplarda yeryuvarlağının ortasında bulunduğundan çok daha büyük su kütleleri bulunduğuna ve yeryuvarlağının ortasında bulunan suların ise doğuda Hindistan ile batıda İspanya arasında uzanmakta olduğuna inanırken, diğer yandan da birinin kuzey dönüm dairesinde diğerinin ise ekvatorda bulunduğu Syene isimli iki yerin varlığı tasavvuruna dayanmaktaydı. Böylece o, Opus maius isimli eserinde çizdiği şu iki kubbeli dünya tasavvuruna varmıştı:\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "1709", "text": "Opus maius" } ], "id": 179, "question": "İki kubbeli dünya tasavvuruna ait şema hangi eserde yer alır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1232", "text": "İbn Rüşd’ün" } ], "id": 180, "question": "Güney yarımkürenin yaşanabilirliğine ilişkin öğreti kime aittir?" } ] }, { "context": "Matematiksel coğrafyanın basit yöntemleri ve Arvupa’nın el-Fergani’nin astronomi elkitabının defalarca çevirisi yoluyla öğrendiği sayısal değerleri Albertus Magnus (yaklaşık 1200-1280)’da açıkça görülmektedir. De caelo et mundo isimli eserinde onun, Halife el-Me’mun tarafından yaptırılan yeryüzü ölçümlerini bildiği görülmektedir. Albertus bu ölçümlerde elde edilen bir meridyen derecesinin uzunluğunun 56 2/3 mil olduğunu ve ayrıca Arap ve Latin milleri arasındaki farkı bilmektedir. Yine onda, yedi iklimin el- Me’mun coğrafyasından tanıdığımız kuzey ve güney sınırlarının derece bilgilerine rastlamaktayız. Albertus Magnus’un burada sadece tam derece rakamlarını almış ve dakikaları bırakmış olduğu açıkça görülmektedir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "148", "text": "Albertus Magnus" } ], "id": 181, "question": "Kutuplarda yeryuvarlağının ortasında bulunduğundan çok daha büyük su kütleleri bulunduğuna ve yeryuvarlağının ortasında bulunan suların ise doğuda Hindistan ile batıda İspanya arasında uzanmakta olduğuna inancı kime aittir? " }, { "answers": [ { "answer_start": "250", "text": "Halife el-Me’mun tarafından " } ], "id": 182, "question": "Yeryüzü ölçümlerini kim tarafından yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "210", "text": "De caelo et mundo" } ], "id": 183, "question": "Albertus Magnus’un Halife el-Meʾmūn tarafından yaptırılan yeryüzü ölçümlerini bildiği hangi eserde görülmektedir?" } ] }, { "context": "Yine aydınlatıcı bir başka nokta Albertus’a (veya aynı zamanda Roger Bacon’a) nispet edilen Speculum astronomiae isimli kitapta İskenderiye’nin coğrafik boylamının Ptoleme Coğrafyası’ndaki (60°30') olarak görünen değerine kıyasla (51°20') olarak kısaltılmasıdır, ayrıca bu kısaltma Ptoleme’nin Kanon ’una dayandırılmaktadır. Bu tashihin ilk olarak el-Me’mun coğrafyacıları tarafından yapıldığı kesinlikle ispat edilebilir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "92", "text": "Speculum astronomiae" } ], "id": 184, "question": "Albertus’a nispet edilen kitap nedir?" } ] }, { "context": "Ağırlıklı olarak Arapça astrolojik ve astronomik kaynakların kompilasyonundan ibaret olan bu kitaptaki açıklamalardan rahatlıkla anlaşılır ki yazar Toledo’dan geçen daireyi sıfır meridyeni ve Arin’i merkez meridyenin başlangıcı olarak tanımıştır. Başka bir yerde yazar, çok sayıda astronomik çizelge tanıdığını ve bu çizelgelerde Marsilya, Londra, Toulouse veya Paris’in sıfır meridyenin yeri olarak kabul edildiğini bildirmekte ve ayrıca, bu son iki şehrin 40°47' lık boylama ve 49°10' lık bir enleme sahip olduğunu belirtmektedir. Avrupa’da 13. yüzyılın ikinci yarısında bile önemli şehirlerin boylamlarına ve birbirleri arasındaki boylam farklarına ilişkin berrak bir tasavvurun olmadığı izlenimi sadece bu yanlış değerlerden öğrenmiyoruz.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "148", "text": "Toledo’dan" } ], "id": 185, "question": "Speculum astronomiæ isimli kitapda sıfır meridyeni nereden geçer?" }, { "answers": [ { "answer_start": "192", "text": "Arin’i merkez meridyenin başlangıcı olarak tanımıştır." } ], "id": 186, "question": "Speculum astronomiæ isimli kitapda merkez meridyenin başlangıcı neresidir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "330", "text": "Marsilya, Londra, Toulouse veya Paris’in" } ], "id": 187, "question": "Speculum astronomiæ isimli kitapda sıfır meridyenin yeri olarak kabul edildiği yerler neresidir?" } ] }, { "context": "Arap-İslam kültür dünyasının matematiksel coğrafya alanında ulaştığı kazanımların Avrupa tarafından adım adım alındığının ve benimsendiğinin daha belirgin izlerine Dante Alighieri (1265-1321)’de rastlanmaktadır. Onun astronomisi gibi kosmografisi de el-Fergani’nin elkitabına bağlıdır. Dante bu kitaptan sadece iki Latince çevirisinden değil, aynı zamanda Fransızca çeviriye göre hazırlanan İtalyanca versiyonundan yararlanmıştır. el-Fergani’nin yedi iklim tasviri Dante’de en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkmaktadır. İlahi Komedya’daki Arap matematiksel coğrafyasından alınmış bazı boylam ve enlem dereceleri, onun bu bağlamda da Arap kaynaklara bağlı olduğunun ve muhtemelen elinin altında bir Arap haritası bulunduğunun işaretleridir.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "164", "text": "Dante Alighieri" } ], "id": 188, "question": "Arap-İslam kültür dünyasının matematiksel coğrafya alanında ulaştığı kazanımların Avrupa tarafından adım adım alındığının ve benimsendiğinin daha belirgin izlerine kim tarafından anlaşılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "250", "text": "el-Fergani’nin " } ], "id": 189, "question": "Dante Alighieri kosmografisi de kimin el kitabından yararlanmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "520", "text": "İlahi Komedya’daki" } ], "id": 190, "question": "Dante’nin Arap kaynaklara bağlı olduğunun ve muhtemelen elinin altında bir Arap haritası bulunduğunun işaretleri hangi eserdeki bilgilerden anlaşılır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "180", "text": "(1265-1321)’de" } ], "id": 191, "question": "Dante Alighieri hangi yıllarda yaşamıştır?" } ] }, { "context": "Bize kadar ulaşan Avrupalı koordinat çizelgeleri, 14. yüzyılın başından itibaren bu konuya ilginin arttığı ve ilgi duyanlar çevresinin zamanla genişlediği izlenimi uyandırmaktadır. Mathematische Geographie und Kartographie im Islam und ihr Fortleben im Abendland [İslam’da matematiksel coğrafya ve kartografya; bunların Avrupa’da devamı] isimli çalışmam esnasında yüz kadar çizelgeyi incelemem sonrasında onların doğuş ve karakterlerine dair elde ettiğim tasavvur burada tekrar edilecektir. Bahsedilen çizelgelerin bir kısmı Arapça orijinallerin çevirileridir, bir kısmı da Toledo çizelgelerinin taklididir ve bir kısmı da bu taklitlerin geliştirilmişidir, eğer ortaya çıkış tarihleri yaklaşık 1250 yılından önceye rastlıyorsa. 13. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Arap ve Arap-İspanyol öncüler tarafından başarılmış olan çizelgelerin gelişimleri Avrupa’da, bulunan yerler bakımından herşeyden önce İspanya’da hız kazanmıştır. Geliştirilen versiyonlar Alfons Çizelgeleri adıyla yayınlanmıştır. 14. yüzyılın başından itibaren İslam dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeler Bizanslı bilginler tarafından Yunanca’ya çevriliyordu. Bu çizelgeler 15. yüzyılın başından itibaren Avrupa’ya ulaşmaya başlamış görünüyorlar. Avrupa’da 15. yüzyılda derleme türü çalışmalar, bir yandan mevcut kaynakların koordinatlarıyla birlikte yer adlarının seçilmesinden ibaret iken, diğer yandan da Avrupa’daki yerlerin, hangi prensibe dayanarak elde edildikleri sorusu bir yana, koordinatlarının eklenmesinden ibaretti. Görüldüğü kadarıyla bazı derlemeciler, mevcut haritaları kaynak olarak ilaveten kullanmayı ihmal etmemişlerdir. Değişik tarihlerden gelen ve farklı sıfır meridyenlerine göre elde edilmiş değişik kaliteli koordinatların oradan buradan öylesine toplanması yeterince karışıklığa yol açarken, 15. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Ptoleme Coğrafyası’nın çevirilmesiyle yeni bir karmaşa ortaya çıktı. Bu durumda İtalya’dan başka bilhassa Almanya’da, Regiomontanus ve Nürnberg ekolünün diğer mensupları gibi bir bilginler grubu, yarım yüzyıl veya biraz daha uzun bir süre sistemlerini Ptoleme koordinatları üzerine kuruyorlardı.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "900", "text": "İspanya’da" } ], "id": 192, "question": "Arap ve Arap-İspanyol öncüler tarafından başarılmış olan çizelgelerin gelişimleri nerede hız kazanmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "953", "text": "Alfons Çizelgeleri" } ], "id": 193, "question": "Geliştirilen versiyonların yayınlandığı isim nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1077", "text": "Bizanslı bilginler tarafından" } ], "id": 194, "question": "14. yüzyılın başından itibaren İslam dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeler kim tarafından çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1107", "text": "Yunanca’ya" } ], "id": 195, "question": "14. yüzyılın başından itibaren İslam dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeler hangi dile çevrilmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1829", "text": "Ptoleme Coğrafyası’nın çevirilmesiyle" } ], "id": 196, "question": "15. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren ortaya çıkan karmaşanın nedeni nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1947", "text": "Regiomontanus ve Nürnberg" } ], "id": 197, "question": "Almanya’da Ptoleme koordinatları üzerine kurulu olan ekoller nelerdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "2081", "text": "Ptoleme koordinatları" } ], "id": 198, "question": "Regiomontanus ve Nürnberg ekolleri ne üzerine kuruludur? " }, { "answers": [ { "answer_start": "1077", "text": "Bizanslı bilginler" } ], "id": 199, "question": "14. yüzyılın başından itibaren İslam dünyasının doğusunda yapılan bazı çizelgeleri Yunanca’ya kim çeviriyordu?" } ] }, { "context": "Ptoleme Coğrafya’sının Yunanca’dan Latince’ye çevirilmesiyle (1406) ve özellikle ilk baskısından (1477) sonra Avrupa’da onun zengin malzemesine sahip olunmakla beraber, yeni zorluklarla da yüz yüze gelindi. Zira daha önce Arapça çizelgelerden koordinatlar alınmıştı ki, bunlar kısmen Ptoleme’nin tashih edilmiş verileriydi. Bunlardan bazıları Akdeniz’in doğu-batı ekseninin tashih edilmiş 53° olan boylamı, diğer taraftan Atlantik’te 17°30' batıya kaydırılmış sıfır meridyeni ve Ptoleme’den farklı yeryüzü çevresi uzunluğu ve buna bağlı olarak Arap coğrafyacılarda geçerli olan meridyen derecesi uzunluğunun 56 2/3 mil olmasıdır (Ptoleme tarafından alınan Poseidonios’un beşyüz Stadion’u [Eski Yunan’da 179-213 m. arasında bir uzunluk ölçüsü] karşısında). Bütün bunlar işi daha da zorlaştırıcı ve karmaşık hale getiriyordu.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "61", "text": "(1406)" } ], "id": 200, "question": "Ptoleme Coğrafya’sının Yunanca’dan Latince’ye çevirisi hangi yılda yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "97", "text": "(1477)" } ], "id": 201, "question": "Ptoleme Coğrafya’sının Yunanca’dan Latince’ye çevirisinin ilk baskısı hangi yılda yapılmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "608", "text": "56 2/3 mil olmasıdır" } ], "id": 202, "question": "Arap coğrafyacılarda geçerli olan meridyen derecesi uzunluğunu nedir? " } ] }, { "context": "Ptoleme Coğrafya’sına yeniden dönüşün sonuçlarından birisi de, Avrupa’daki bilginlerin bir bölümünün, önce Poseidonios tarafından tahmin edilmiş olup sonra da Ptoleme tarafından kabullenilen bir derecenin 500 stadyonluk uzunluğunu yeniden kullanmalarıdır ki, buna göre bir meridyen derecesi el-Me’mun coğrafyacıları tarafından belirlenen ve uzun zamandır Avrupa’da bilinen 562/3 mil yerine 62 1/2 Roma mili olarak değerlendiriliyordu.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "390", "text": "62 1/2 Roma mili olarak" } ], "id": 203, "question": "Bir meridyen derecesi el-Meʾmūn coğrafyacıları tarafından ne kabul edilmiştir?" } ] }, { "context": "Yaklaşık 100 yıl boyunca geçerli boylam ölçüsünden kaynaklanan kargaşa sonrasında bir meridyen derecesini yeniden belirlemeye yönelik birçok deneme yapılmıştı. İlk denemeyi Fransız Jean Fernel gerçekleştirmişti. Asıl mesleği hekimlik olan bu şahıs 1525 yılında Paris ile Amiens arasındaki mesafeyi posta arabası tekerleklerinin dönüşünden tespit ekmekle öğünerek bir derecenin uzunluğunun 110,602 metre olduğu ve yeryüzü çevresinin 39.817 kilometre olduğu sonucuna ulaşıyordu. Onun, birçok belirsizliklere rağmen böylesine şaşırtıcı derecede iyi bir sonuca ulaşması ardılı Willebrord Snellius’u kuşkulandırmıştı. Snellius diyor ki: Fernel, Arap derece ölçümlerini keyfi bir tarzda geometrik adımlara dönüştürdü, çağdaşları da göz kamaştırıcı bir sonuçla yanıltılmış oldular. Aslında o, ulaştığı bu sonuca rağmen boylam ölçümü bağlamında kendisine model teşkil eden Araplardan çok geride kalmıştır.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "389", "text": "110,602 metre" } ], "id": 204, "question": "Fransız Jean Fernel bir derecenin uzunluğu ne kadardır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "432", "text": "39.817 kilometre" } ], "id": 205, "question": "Fransız Jean Fernel ‘e göre yeryüzünün çevresi kaç km?" }, { "answers": [ { "answer_start": "212", "text": "Asıl mesleği hekimlik" } ], "id": 206, "question": "Fransız Jean Fernel’in asıl mesleği nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "248", "text": "1525 yılında" } ], "id": 207, "question": "Fransız Jean Fernel hangi yılda bir derecenin uzunluğunun 110,602 metre olduğu ve yeryüzü çevresinin 39.817 kilometre olduğu sonucuna ulaştı?" }, { "answers": [ { "answer_start": "573", "text": "Willebrord Snellius’u" } ], "id": 208, "question": "Fransız Jean Fernel’in birçok belirsizliklere rağmen böylesine şaşırtıcı derecede iyi bir sonuca ulaşması kimi kuşkulandırmıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "632", "text": "Fernel, Arap derece ölçümlerini keyfi bir tarzda geometrik adımlara dönüştürdü, çağdaşları da göz kamaştırıcı bir sonuçla yanıltılmış oldular." } ], "id": 209, "question": "Willebrord Snellius’u kuşkusunu hangi cümlesi ile dile getirmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "483", "text": "birçok belirsizliklere rağmen böylesine şaşırtıcı derecede iyi bir sonuca ulaşması " } ], "id": 210, "question": "Fransız Jean Fernel’in ardılı Willebrord Snellius neden kuşkulanmıştır?" } ] }, { "context": "Bir meridyen derecesinin uzunluğunu ölçme denemelerinde biraz önce adı geçen Hollandalı bilgin Willebrord Snelllius (1580- 1626) yüksek bir bilimsel kaliteyi gösteriyor. Bunu yaparken bir triangulasyon [üçgenler zinciri] formundan yararlandı. Bununla birlikte, iki çıkış yerinin enlem derecelerini verecek olan kutup yüksekliklerinin hatalı yapılmış ölçüleri yüzünden yeryüzü çevresi ölçümünde çok küçük bir değere ulaştı. Doğrusu bugün ben, modern coğrafyanın ne zamandan beri yeryüzü çevresi için el- Me’mun coğrafyacılarının ulaştığı değerden daha kesin bir değere sahip olduğunu bilmemekteyim.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "77", "text": "Hollandalı bilgin Willebrord Snelllius" } ], "id": 211, "question": "Triangulasyon [üçgenler zinciri] formundan yararlanan bilgin kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "77", "text": "Hollandalı bilgin Willebrord Snelllius" } ], "id": 212, "question": "Bir meridyen derecesinin uzunluğunu ölçme denemelerinde yüksek bir bilimsel kaliteyi gösteren kimdir?" } ] }, { "context": "Ptoleme Coğrafya’sının Latince çevirisi ilk baskısının (1477) etkisiyle enlem-boylam derecelerinin belirlenmesindeki gelişimin Almanlarda büyük ölçüde, İtalyanlarda ise tamamen kesintiye uğradığı periyotta Ebu el-Fida’ (ö.732-1331)’nın coğrafi eseri (Takvim el-Büldan), karşılaştırmalı koordinat çizelgeleriyle Avrupa’ya ulaştı. 1534 yılından itibaren İslam dünyasında elçi ve misyoner olarak birkaç yıl geçiren Fransız oryantalist Guillaume Postel, bu kitabın bir nüshasını İstanbul’dan Paris’e getirmişti. Cosmographiae compendium adlı eseri (Basel 1561) için faydalı gördüğü kısımları çevirdi ve Avrupa haritalarında, özellikle Venedik haritalarında bulunan yer pozisyonlarını tashih etmek için, çevirdiği bölümlerden çizelgeler oluşturdu. 1554 yılında Postel, yukarıda adı geçen, Navigationi et viaggi isimli eseri toparlayıp yayınlayan İtalyan bilgin Gian Battista Ramusio’yu bu çizelgelerden haberdar etti. Bu şahıs da bunları haritacı Giacomo Gastaldi’ye tanıttı. Belki de her iki bilgin Ebu el-Fida’’nın kitabını bir Latince çevirisinde kullanma olanağına sahip olmuşlardır. Ramusio bu eserden küçük bir koordinatlar seçkisi almıştır ve bu kitabın bulunuşuna dair sevincini şu kelimelerle ifade etmektedir: Bu eser bugün ilahi bir lütuf olarak gün ışığına çıkmıştır. Kısa bir süre içerisinde kitabın bütün Avrupa’ya yayılan bu şöhreti İngiliz bilgin Richard Hakluyt (ö.1616)’da bu eseri edisyon yoluyla daha geniş ilgililer kitlesine ulaştırma arzusunu doğurmuştu. Bu amaca yönelik olarak 1583 yılında bu kitabın Suriye’de yani Ebu el-Fida’nın memleketinde bulunan bir yazmasını araştırmıştı.\r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "251", "text": "Takvim el-Büldan" } ], "id": 213, "question": "Ebū el-Fidāʾnın coğrafi eserinin adı nedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "432", "text": "Guillaume Postel" } ], "id": 214, "question": "Cosmographiae compendium adlı eser kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "784", "text": "Navigationi et viaggi isimli eseri" } ], "id": 215, "question": "İtalyan bilgin Gian Battista Ramusio hangi eseri yayınlamıştır?" }, { "answers": [ { "answer_start": "599", "text": "Avrupa haritalarında, özellikle Venedik haritalarında bulunan yer pozisyonlarını tashih etmek için" } ], "id": 216, "question": "Guillaume Postel, hangi amaçla eserlerini çevirmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1215", "text": "Bu eser bugün ilahi bir lütuf olarak gün ışığına çıkmıştır" } ], "id": 217, "question": "Ramusio kitabın bulunuşuna dair sevincini hangi kelimelerle ifade etmektedir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1358", "text": "Richard Hakluyt" } ], "id": 218, "question": "Edisyon yoluyla daha geniş ilgililer kitlesine ulaştırma arzusu kim tarafından doğurmuştu?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1521", "text": "Suriye’de" } ], "id": 219, "question": "Ebū el-Fidāʾ’nın memleketi nerededir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "841", "text": "İtalyan bilgin Gian Battista Ramusio" } ], "id": 220, "question": "Navigationi et viaggi isimli eseri toparlayıp yayınlayan kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "1497", "text": "1583 yılında" } ], "id": 221, "question": "İngiliz bilgin Richard Hakluyt bu kitabın Suriye’de yani Ebū el-Fidāʾ’nın memleketinde bulunan bir yazmasını ne zaman araştırmıştı?" } ] }, { "context": "Ebu el-Fida’’nın kitabının yaygın şöhretine John Dee’nin bugüne kadar yayınlanmamış Volume of Great and Rich Discoveries isimli eseri de şahitlik etmektedir. Bu eserde, birçok şeyin yanı sıra 1570’li yıllarda, Asya’nın Arktik kıyısı boyunca ilerlenerek Tabin burnuna gemi ile ulaşılabileceği yönündeki düşüncelerin yeni ortaya çıktıkları da rivayet edilmektedir. Bu, Doğu Asya’ya kuzeyden deniz yoluyla ulaşılıp ulaşılamayacağı sorunudur. Bunu, dönemin çok önemli iki haritacısı Gerhard Mercator ve Abraham Ortelius yadsırken, John Dee bu yolun katedilebileceğini savunuyordu. Bu noktada John Dee, Ebu el-Fida’’nın Kuzey Çin’in ve kuzeyde Rusya ile birlikte Asya kıyısının birbirleriyle bağlantılı olduğuna yönelik bilgilerine dayanmaktadır ve bu bilgiyi şu şekilde nitelemektedir a record worthy to be printed in gold [altın harflerle yazılmayı hak eden bir kayıt]. Ebu el-Fida’nın kitabı en büyük takdiri Alman bilgin Wilhelm Schickard \r", "qas": [ { "answers": [ { "answer_start": "84", "text": "Volume of Great and Rich Discoveries" } ], "id": 222, "question": "Ebū el-Fidā’nın kitabının yaygın şöhretini hangi eserle elde etmiştir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "44", "text": "John Dee" } ], "id": 223, "question": "Volume of Great and Rich Discoveries kime aittir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "479", "text": "Gerhard Mercator ve Abraham Ortelius" } ], "id": 224, "question": "1570’li yıllardaki önemli iki haritacı kimdir?" }, { "answers": [ { "answer_start": "907", "text": "Alman bilgin Wilhelm Schickard " } ], "id": 225, "question": "Ebu el-Fida’nın kitabı en büyük takdiri kimde bulmuştur?" } ] } ]
Türk Şairler
[{"context":"ABASIYANIK, Sait Faik. Hikayeci (Adapazarı 23 Kasım 1906-İstanbul 11 Mayıs 1954). (...TRUNCATED)
Adnan Ataman
[{"context":"Adnan Ataman, (doğum 1917, İstanbul - ölüm 14 Ağustos 1992), Türk akademisyen. A(...TRUNCATED)
Ali Mukbil Gökdoğan
[{"context":"Ali Mukbil Gökdoğan (Türk akademisyen) 1909 yılında doğmuş, 29 Ekim, 1992'de İs(...TRUNCATED)
Câbir bin Hayyan
[{"context":"Ebû Mûsa Câbir bin Hayyân (, Latince: 'Geber' ya da 'Geberus'; (al-Barigi Kabilesi (...TRUNCATED)
Engin Umut Akkaya
[{"context":"Engin Umut Akkaya, 1961'de İstanbul'da doğdu. Lise Öğrenimini 1980 yılında Kadık(...TRUNCATED)
Evliya Çelebi
[{"context":"Evliya Çelebi (; d. 25 Mart 1611, İstanbul - ö. 1682), 17. yüzyılın önde gelen g(...TRUNCATED)
Gıyaseddin Cemşid
[{"context":"Gıyaseddin Cemşid, (doğum 1380, Kaşan, İran -ölüm 1429, Semerkand) 14. yüzyıl(...TRUNCATED)
Hüseyin Namık Orkun
[{"context":"Hüseyin Namık Orkun (doğum 15 Ağustos 1902, İstanbul'da –ölüm 23 Mart 1956,(...TRUNCATED)
Metin Gürses
[{"context":"Metin Gürses, 2 Nisan 1945'te Hacıbektaş, Nevşehir'de doğmuş Türk fizikçidir.",(...TRUNCATED)
End of preview. Expand in Data Studio

No dataset card yet

Downloads last month
8