Dataset Viewer
Auto-converted to Parquet
text
stringlengths
5
8.47k
Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com BAKIRKÖY 34. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE DOSYA NO : 2025/89 E. DAVALI : Kumport Liman Hizmetleri ve Lojistik San. ve Tic. A.Ş. Marmara Mah. Liman Cad. No:43 Beylikdüzü/İstanbul VEKİLLERİ : Av. Erim BENER, Av. Nurettin Yiğit PEKEL "Adres Antettedir." DAVACI : Uğur Sarıboğa (T.C.K.N: 66094130986) VEKİLİ : Av. Vedi Akdağ Kocatepe Mah. Şehit Muhtar Bey Cad. No:4 Beyoğlu/İstanbul KONU : Yasal süre içerisinde dava dilekçesine karşı cevaplarımızın ve delillerimizin sunulması ile usul ve yasalara aykırı olarak açılan haksız davanın REDDEDİLMESİ talebinden ibarettir. AÇIKLAMALAR : I.USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ 1) HUZURDAKİ DAVANIN BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK İKAME EDİLMESİ HUKUKEN MÜMKÜN DEĞİLDİR. Davacı, dava dilekçesinde iş sözleşmesinin Müvekkil Şirket tarafından haksız şekilde feshedildiğini iddia ederek, fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağı, hafta tatili alacağı ve AGİ alacağı yönünden belirsiz alacak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağı talepleri yönünden kısmi dava ikame etmiştir. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, işbu dava alacak davası olup, davacı, dava dilekçesinde ne kadar ücretle, haftanın kaç günü hangi saatler arasında çalıştığını belirtmiştir. Davacı taraf talep konusu miktarın belirli olmasına rağmen kısmi alacak ve belirsiz alacak davası açmış bulunmaktadır. Bilindiği üzere işçi çalıştığı süreyi ve ücretini en doğru şekilde bilen kişidir. Bu nedenle hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere; ne kadar kıdem 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağı olduğunu açıkça belirleyebilecek konumdadır. Bir diğer ifade ile davacı ücretini bildiğine ve çalışma süresini iddia ettiğine göre talep ettiği işçilik alacaklarını hesaplamak için her türlü veriye sahiptir. Davacı buna rağmen bir takım talepler için davasının belirsiz alacak davası olduğunu iddia etmekte ve fakat hiçbir hesaplama yapmamaktadır. Belirsiz alacak davası dava açan tarafın iddia ettiği ve bu kapsamda dava dilekçesinde tespit ettiği iddiaları üzerinden hesaplanarak açılması gereken bir davadır. Önemle ifade etmek gerekir ki, davacı ücretini bildiğine ve çalışma süresini iddia ettiğine ve kendisini vekil ile temsil ettirmesi dikkate alındığında; iddiaları kapsamında talep ettiği işçilik alacaklarını hesaplamak için her türlü veriye sahiptir. HMK 107. maddesi uyarınca davacı bu iddiaları üzerinden dava açması hukuki bir zorunluluk iken, aksine düşük harç ödemek için açılan davada dava şartları noksandır. Davacının iddiaları kapsamında tam dava, yani HMK 105. maddesi uyarınca eda davası açması veya talebi gibi iddiaları ile hesaplayabildiği kadarı ile belirsiz alacak davası gerekirken, HMK 107 kapsamında hiçbir hesaplama yapmadan belirsiz alacak dava açması, kanunu dolanarak bu şekilde eksik harç yatırmasını ve davada haksız kazanç sağlamak için kötü niyetli iddialarının reddi halinde lehimize hükmedilecek karşı vekâlet ücretinin düşük hesaplanmasını sağlaması ve haksız faize hak kazanmaya yönelik olup, kabul edilemez. Nitekim yerleşik yargı içtihatlarında belirtildiği üzere, işçilik alacakları yönünden mutlak belirsiz alacak davası olarak açılması gerektiği ve/veya mutlak belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı hususunun her dava ve talep üzerinden ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir. Bu kapsamda; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2017 tarihli 2017/314 E. 2017/451 K. sayılı ilamında; “…HMK.nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davalı istinaf başvurusunun kabulü ile davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle ihbar tazminatı ve ücret alacağı yönünden belirsiz alacak davası açılamayacağından bu alacak kalemleri ili 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com ilgili mahkemece esas hakkında verilen hüküm fıkralarının, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile belirsiz alacak davasında faiz başlangıcının dava tarihinden itibaren işletilmesi gerekmekle belirsiz alacak davasına konu olabilen alacak kalemleri yönünden faiz başlangıç tarihinin (dava tarihi de yanlış yazılmakla) artırılan kısmı içinde dava tarihi olmak üzere bu konudaki verilen hüküm fıkralarının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere mahkeme kararının KALDIRILMASINA…” karar verilmiştir. Yine aynı şekilde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 15.12.2017 tarihli 2016/6 E. sayılı kararında; “…İşçilik alacaklarının çok çeşitli tür, nitelik ve kapsamda olması, somut olayın özelliklerine göre oldukça değişkenlik göstermesi, hatta aynı tür işçilik alacaklarında dahi somut olayın özellikleri itibariyle işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı konusunda soyut ve genel nitelikte, her bir olayda geçerli olacak ölçüde bir karar alınamayacağından içtihadı birleştirmeye gerek olmadığına…" şeklinde içtihadı birleştirmeye yer olmadığı açıkça belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen nedenler ve yerleşik yargı içtihatları uyarınca işbu davanın öncelikle dava şartları noksanlığı nedeniyle usulden reddini talep ediyoruz. Nitekim, davacı varlığını iddia ettiği bir takım alacak kalemlerini belirleyebilir nitelikte olduğundan Belirsiz Alacak Davası ikame edilmesi için gerekli hukuki şartlar oluşmamıştır. Bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmekteyiz. Tüm bu nedenlerle; hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere; dava konusu alacaklar davacı tarafından açıkça belirlenebilir olduğundan kısmi dava veya belirsiz alacak davası açılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki Yarar; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h bendi uyarınca dava şartlarındandır. Dava şartlarının yokluğunda ise davanın usulden reddedilmesi gerekmektedir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/2 maddesi uyarınca da “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” 2) KABUL ANLAMINA GELMEMEK KAYDIYLA, DAVACININ TALEP ETTİĞİ ALACAKLAR ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞTIR. 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Hiçbir şekilde davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın talep ettiği fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağı, hafta tatili, yıllık izin ve AGİ talepleri ücret niteliğinde alacaklar olup, 4857 sayılı İş Kanununun 32/son paragrafı uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Huzurda bulunan işbu dava 26.03.2025 tarihinde açıldığından 26.03.2020 öncesi talepler yönünden tüm alacaklar zamanaşımına uğramış olup, zamanaşımı itirazımızın kabulüne karar verilmesi öncelikle talep olunur. II-) ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: 1)DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN KAPSAMI Davacı tarafın talepleri yersiz ve hukuki mesnetten yoksun olup, haksız kazanç sağlama amacına yönelik haksız davanın reddi talep olunmaktadır. Müvekkil Şirket kurulduğu günden bu yana; dünya konteyner taşımacılığının bölgesel
4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Hiçbir şekilde davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın talep ettiği fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağı, hafta tatili, yıllık izin ve AGİ talepleri ücret niteliğinde alacaklar olup, 4857 sayılı İş Kanununun 32/son paragrafı uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Huzurda bulunan işbu dava 26.03.2025 tarihinde açıldığından 26.03.2020 öncesi talepler yönünden tüm alacaklar zamanaşımına uğramış olup, zamanaşımı itirazımızın kabulüne karar verilmesi öncelikle talep olunur. II-) ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: 1)DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN KAPSAMI Davacı tarafın talepleri yersiz ve hukuki mesnetten yoksun olup, haksız kazanç sağlama amacına yönelik haksız davanın reddi talep olunmaktadır. Müvekkil Şirket kurulduğu günden bu yana; dünya konteyner taşımacılığının bölgesel lojistik üssü olma vizyonuyla modern makine parkuru ve yüksek iş hacmini destekleyen liman otomasyon sistemi ile yüksek standartlarda liman hizmetleri sunan bir şirkettir. Limancılık hizmetlerinde öncü Müvekkil Şirket liman hizmetleri yönetimi, altyapısı ve teknolojileri konusunda sürekli iyileştirme ve geliştirme temel prensibimini benimsemiş ve sektöründe Türkiye'nin en iyi işvereni sertifikasını kazanan ilk limandır. Çalışanlarına değer veren bir firma olan Müvekkil Şirket, bu doğrultuda da çalışanlarının çalışma sürelerindeki tüm özlük haklarını gözetmektedir. Davacı, 13.09.2023 tarihinde müvekkil şirkette Liman Hizmet Personeli olarak çalışmaya başlamış, (EK-1 İşe giriş bildirgesi) iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği 04.02.2025 tarihine kadar da aynı görevde çalışmaya devam etmiştir (EK-2 Fesih Bildirimi) . 2) DAVACININ İŞ SÖZLEŞMESİ HAKLI NEDENLE FESHEDİLMİŞ OLUP DAVACININ KAZANMIŞ OLDUĞU KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI BULUNMAMAKTADIR. DAVACI KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANMAMIŞ OLMASINA RAĞMEN DAVACIYA İYİNİYET GÖSTERGESİ OLARAK KIDEM ÖDEMESİ YAPILMIŞTIR. BU NEDENLERLE HAKSIZ TALEPLERİN REDDİNİ TALEP EDİYORUZ. Davacının iş sözleşmesi, İş Kanunu m.25/1-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshedilmiş olduğundan, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebi hukuken dayanaksızdır. 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 18.10.2024 tarihinde Müvekkil Şirket tarafından davacıya heyet raporu istemi talebi tebliğinde bulunulmuştur. Akabinde ise davacı, 18.10.2024 - 20.10.2024 tarihleri arasında 3 gün istirahat raporu, 21.10.2024 - 30.10.2024 tarihleri arasında 7,5 gün ücretli izin, 03.11.2024 - 04.11.2024 tarihleri arasında 1,5 gün istirahat raporu, 06.11.2024 - 07.11.2024 tarihleri arasında 2 gün ücretsiz izin kullanmıştır. Ardından, 08.11.2024 tarihinde işe dönmüş ancak aynı gün içerisinde yeniden sağlık durumunun nüks etmesi sebebiyle çalışmaya devam edememiş ve bu nedenle de tekrar heyet raporu ibraz etme zarureti doğmuştur. Müvekkil Şirketin talebine rağmen davacı tarafından 08.11.2024 tarihinden sonra herhangi bir heyet raporu ibraz edilmemiştir. Bilindiği üzere yürürlükte olan yasal mevzuatımız uyarınca çalışan kendisi ve sağlığı ile ilgili bilgileri işvereni ile paylaşmak zorundadır. Ancak davacı tarafça işbu yükümlülüğe aykırı hareket edilmiş ve müvekkil şirkete gerekli bildirimlerde bulunulmamıştır. Müvekkil şirketçe hiçbir zaman davacının sağlığı hiçe sayılmamış, aksine bu süreçte kendisine yüksek bir hassasiyetle yaklaşılmıştır. Ancak davacı, 08.11.2024- 17.11.2024 tarihleri arasında 10 gün ücretli izin, 18.11.2024-31.12.2024 tarihleri arasında 38 gün yıllık izin ve 1.01.2025 tarihinden 31.01.2025 tarihine kadar içeride bakiye yıllık izin hakkının kalmaması ve yıllık izninin eksi bakiyeye düşmesi sebebiyle 30 gündür ücretsiz izin kullanarak işe devamsızlık yapmıştır. Akabinde Müvekkil Şirket'e ibraz ettiği 31.01.2025 tarihli Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Sağlık Kurulu Raporuna göre "6 ay süreyle ağır iş yapmasının uygun olmadığı" tespit edilmiştir. 31.01.2025 tarihli T.C. Sağlık Bakanlığı Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporunda, davacının 6 ay süreyle ağır iş yapması uygun bulunmamıştır. Bu tıbbi bulgu, işçinin mevcut pozisyonunda çalışmasının mümkün olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Müvekkil Şirket tarafından 18.10.2024 tarihinden günümüze kadar uzanan süreç, genel sağlık durumu ve 31.01.2025 tarihli Sağlık Kurulu Raporu bir arada değerlendirilmiş ve iş akdinin devamı müvekkil şirket yönünden mümkün olmadığı, davacının sağlık durumuna ve yetkinliklerine uygun pozisyon bulunmadığı tespit edilmiştir. Müvekkil şirket bünyesinde 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com davacının sınırlı fiziksel yeterliliğine uygun hafif iş niteliğinde bir pozisyon mevcut olmadığından sağlık durumuna ve yeterliliklerine uygun başka bir pozisyonda istihdamı mümkün değildir. Davacının çalıştığı pozisyon ve iş tanımı gereği saha çalışması yapması zorunlu olup dava dilekçesinde kendisine Müvekkil Şirket tarafından daha basit işlerde çalıştırılacağı beyanında bulunulduğu iddiası ise tamamen gerçek dışıdır. Müvekkil şirket, çalışanlarından sağlık durumu hakkında doğru ve zamanında bilgi almak, iş gücü planlamasını buna göre yapmak zorundadır. Davacının uzun süre boyunca raporsuz devamsızlık yapması, yıllık izninin eksi bakiyeye düşmesi ve geç sunulan heyet raporu nedeniyle işverenin iş organizasyonu ciddi şekilde sekteye uğramış; işin sürekliliği tehlikeye girmiştir. Bu tür belirsizlikler, ticari faaliyetlerin sağlıklı sürdürülebilmesini olanaksız hale getirmektedir. Yukarıda açıklanan şebepler doğrultusunda, Müvekkil Şirket tarafından davacının iş sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu'nun madde 25. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendi uyarınca tek taraflı, önelsiz ve haklı nedenle 04.02.2025 tarihi itibari ile feshedilmiştir. Nitekim Yargıtay 7. H.D. 2016/1588 E. 2016/3224 K. ve 15.02.2016 tarihli ilamı; "Fesih, işverenin haklı nedenle feshi olduğundan davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken olaya uymayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup karar bozulmalıdır." Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 12.11.2018 tarihli ve 2017/26304 E., 2018/20232 K. sayılı ilamı; "Davacı işçinin davalı işyerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaya devam etmesinin sağlığı açısından sakıncalı olduğuna ilişkin verilen sağlık kurulu raporu üzerine davacının iş akdi İş Kanununun 25/1-b maddesi gereğince feshedilmiş olup, bölge adliye mahkemesince sırf savunma alınmamasının feshi geçersiz hale getirdiği belirtilmişse de davacının iş akdi 4857 sayılı İş Kanununun 25/1-b maddesi gereği feshedilmiş olup, 19/10/2018 tarih ve 2017/9 esas sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre İş Kanununun 25/1-b maddesine göre yapılan fesih öncesinde savunma alınmasına gerek olmadığından ve ağır işlerde çalışamayacağına dair raporu bulunan davacının ağır ve tehlikeli iş sınıfında yer alan davalı işyerinde çalıştırılması mümkün olmadığından davalı işverenin feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır." Aynı şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 06.11.2018 tarihli ve 2016/22915 E., 2018/19745 K. sayılı kararı: 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90
feshi geçersiz hale getirdiği belirtilmişse de davacının iş akdi 4857 sayılı İş Kanununun 25/1-b maddesi gereği feshedilmiş olup, 19/10/2018 tarih ve 2017/9 esas sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre İş Kanununun 25/1-b maddesine göre yapılan fesih öncesinde savunma alınmasına gerek olmadığından ve ağır işlerde çalışamayacağına dair raporu bulunan davacının ağır ve tehlikeli iş sınıfında yer alan davalı işyerinde çalıştırılması mümkün olmadığından davalı işverenin feshinin haklı nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır." Aynı şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 06.11.2018 tarihli ve 2016/22915 E., 2018/19745 K. sayılı kararı: 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com "Fesih bildiriminde özetle; davacının, meslek hastalıkları hastanesinden aldığı raporun işyeri hekimi tarafından değerlendirildiği ve sağlık problemleri nedeni ile mevcut araç arkasındaki görevini yapmasının mümkün olmadığı, şirket nezdinde görevlendirilebileceği başkaca uygun bir pozisyonda bulunmadığı ifade edilerek, iş sözleşmesinin İş Kanunu 25/I-b maddesi uyarınca feshedildiği belirtilmiştir. ... Meslek Hastalıkları Hastenesinden alınan, 25/02/2015 tarihli Sağlık Kurulu raporunda; davacıya intervertebral disk bozuklukları teşhisi konulduğu ve uzun süre ayakta kalmayacağı ve ağır yük kaldırmayacağı işlerde çalışmasının gerektiği bildirilmiştir. 19.10.2018 tarih ve 2017/9 Esas sayılı içtihadı birleştirme kararında, İş Kanununun 25/1-b maddesi gereğince yapılan fesihlerde işçiden savunma alınmasının gerekmediğine karar verilmiştir. Yargılama sırasında, iş sağlığı güvenliği uzmanları ile beyin ve sinir cerrahisi uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup, söz konusu raporda davacının mevcut sağlık probleminin işyerinde yürüttüğü araç arkası işçiliği ile ilgili çalışmasına engel olacağı, bu işlerde çalışmasının sağlık sorunu kapsamında uygun olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, davacının mevcut işinde çalışmasının sağlık sorunu kapsamında uygun olmadığı; ancak işverenlik ve asıl işverenlik bünyesinde sağlık durumuna uygun işlerin olacağı bu durumun araştırılmadan iş sözleşmesinin feshedilmesinin, feshin son çare ilkesine uygun düşmediği gerekçesi ile feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine hükmedilmiştir. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere, davacının sağlık sorunları nedeni ile mevcut işinde çalışması mümkün değildir. Her ne kadar ilk derece mahkemesi, feshin son çare ilkesine uyulmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine hükmetmiş ise de, davalı şirketin feshin son çare olması ilkesine uymadığına dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davalı şirket, dava dışı belediyeden çöp toplama ve taşıma işini almış olup, davacı bu iş kapsamında çalıştırılmıştır. Tanık beyanlarında bahsi geçen engelli kadrosunda çalışanların statüleri farklı olup, davacının bu kapsamda değerlendirilmesi de mümkün değildir. Ayrıca, davacının muvazaa iddiasında bulunmadığı ve sadece alt işveren olan şirkete karşı dava açtığı dikkate alındığında; davacının asıl işverenlik bünyesindeki işlerde çalıştırılabileceği yönündeki yerel mahkeme gerekçesinin de isabetli olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının sağlık sorunları nedeni ile işyerinde çalışmasının mümkün olmadığı ve iş sözleşmesinin İş Kanununun 25/1-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiği saptanmıştır." Davacının müvekkil şirket nezdindeki yıllık izin bakiyesi, iş sözleşmesinin fesih tarihinde -20 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com gün (eksi yirmi gün) olarak gerçekleşmiş olup, bu süreye tekabül eden ücret tutarı davacının kıdem tazminatından mahsup edilmiştir. Mahsup işlemi sonrasında kalan kıdem tazminatı bakiyesi, davacının maaş hesabına eksiksiz şekilde ödenmiş olup, buna ilişkin ücret hesap pusulası ekte sunulmaktadır. (EK-3; Kıdem tazminatı ödendiğini gösterir ücret hesap pusulası) Her ne kadar işbu fesih 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/1-b maddesi kapsamında işveren açısından haklı nedene dayansa da, müvekkil şirket, işbu fesihte iyi niyetli yaklaşım sergileyerek davacıya kıdem tazminatı ödemesinde bulunmuştur. Bu durum, işverenin yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğü olmamakla birlikte, tamamen takdiren yapılmış bir ödeme niteliğindedir. Bu itibarla, dava dilekçesinde talep edilen kıdem tazminatı talebi, halihazırda ödenmiş bir kaleme ilişkin olduğundan hukuken dayanaktan yoksun ve mükerrer talep niteliğindedir. Bu sebeple, Sayın Mahkeme tarafından kıdem tazminatı talebinin tamamen reddine karar verilmesi gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle davacı tarafın asılsız ve haksız kazanç elde etmeye yönelik iddialarının reddi Sayın Mahkemeden talep olunmaktadır. 3) DAVACININ ALDIĞI ÜCRET İLE İLGİLİ İDDİALARI GERÇEK DIŞIDIR. ÜCRET VE SAİR HAKLARA İLİŞKİN OLARAK ÜCRET BORDROLARININ, SGK İŞE GİRİŞ-ÇIKIŞ BİLDİRGELERİ İLE İŞYERİ KAYITLARININ ESAS ALINMASI GEREKMEKTEDİR. Davacının aylık ücreti banka aracılığıyla ödenmektedir. Ücret ödemelerine ilişkin bordrolar işbu dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemeye sunulan özlük dosyası içinde yer almaktadır. Bordrolarda da görüleceği üzere davacının en son aldığı aylık net ücreti 30.670,50 TL'dir. Aksi yöndeki iddialar tamamen gerçek dışıdır. brüt? Davacı tarafın, ücretinin net 35.000,00 TL olduğu iddialarının hiçbir maddi ve hukuki dayanağı ve delili olmadığı açıktır. Davacının ihtirazı kayıt koymadan imzalamış olduğu ücret bordrosu kesin delil niteliğindedir. Davacı da ücreti ve yol ve yemek ücreti konularında bordroların aksini ispatlayabilecek hiçbir yazılı delil sunamamıştır. Devamla, davacı çalıştığı tüm süre boyunca aylık ücretini ve istihkakının tamamını, banka hesabından itiraz etmeksizin almıştır. İhtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması halinde fazlaca talep edilen ücretlerin yazılı delille ispatlanması gerekmektedir. Nitekim bu husus Yargıtay 9. 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Hukuk Dairesi’nin ilkelerinin yer aldığı 21/09/2010 T. 2010/28788 E. 2010/25224 K, 09/07/2010 T. 2008/31993 E. 2010/22653 K ve 18/02/2010 T. 2008/16280 E. 2010/3868 K sayılı kararlar ile de sabit olmuştur. Davacı ise bu konuda hiçbir yazılı delil ileri sürmediğinden taleplerinin reddi gerekmektedir. Görüldüğü üzere Yargıtay’ın müstekar hale gelmiş içtihatları uyarınca ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş ücret bordrosu çalışanın aldığı maaş konusunda değerlendirmeye esas teşkil edebilecek yegane yazılı delildir. Bu nedenle davacı tarafın aldığı son aylık net ücretin 35.000,00 TL olduğuna ilişkin iddiaları kabul edilemez iddialar olup soyut ve gerçek dışıdır. 4)DAVACININ FAZLA MESAİ ALACAĞI YOKTUR, ŞAYET YAPMIŞ OLDUĞU HERHANGİ BİR FAZLA MESAİ ÇALIŞMASI VAR İSE, DAVACIYA EKSİKSİZ OLARAK ÖDENMİŞ VE BORDROLARINA DA YANSITILMIŞTIR. Bilindiği üzere gerek İş Kanunu ve gerekse Yargıtay ilke kararları gereği ispat külfeti fazla mesai ücreti talep eden tarafta olup, HMK gereği davacı taraf iddiasını ve taleplerini dava dilekçesinde açıkça belirtmeli ve ispat vasıtalarını sunmalıdır. Ancak davacı yan dava dilekçesinde soyut ve açık olmayan iddialarını kabul etmiyoruz. Nitekim davacı fazla mesai iddialarını detaylandırmadığından, ek delil ve bilgi sunma haklarımızı saklı tutmaktayız.
müstekar hale gelmiş içtihatları uyarınca ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş ücret bordrosu çalışanın aldığı maaş konusunda değerlendirmeye esas teşkil edebilecek yegane yazılı delildir. Bu nedenle davacı tarafın aldığı son aylık net ücretin 35.000,00 TL olduğuna ilişkin iddiaları kabul edilemez iddialar olup soyut ve gerçek dışıdır. 4)DAVACININ FAZLA MESAİ ALACAĞI YOKTUR, ŞAYET YAPMIŞ OLDUĞU HERHANGİ BİR FAZLA MESAİ ÇALIŞMASI VAR İSE, DAVACIYA EKSİKSİZ OLARAK ÖDENMİŞ VE BORDROLARINA DA YANSITILMIŞTIR. Bilindiği üzere gerek İş Kanunu ve gerekse Yargıtay ilke kararları gereği ispat külfeti fazla mesai ücreti talep eden tarafta olup, HMK gereği davacı taraf iddiasını ve taleplerini dava dilekçesinde açıkça belirtmeli ve ispat vasıtalarını sunmalıdır. Ancak davacı yan dava dilekçesinde soyut ve açık olmayan iddialarını kabul etmiyoruz. Nitekim davacı fazla mesai iddialarını detaylandırmadığından, ek delil ve bilgi sunma haklarımızı saklı tutmaktayız. Davacı yanın açık olmayan bu istemlerinin öncelikle bu yönden reddini talep etmekteyiz. Hukukumuzda işyerinde uygulanmakta olan çalışma süresi ne olursa olsun 7 günden oluşan 1 haftalık zaman dilimi içerisinde işverenin talebi üzerine yapılan çalışmalar ve bu çalışma sonucunda işverene bir menfaat sağlanıyor ise, 45 saati aşan çalışmalar fazla mesai olarak değerlendirilmektedir. İşverenin talebi olmaksızın yapılan çalışmalarda fazla mesai teşekkül etmez ve bu süreler için işverenden ilave bir ücret de istenemez. Bu husus Yargıtay 9HD 17/09/1979 T 9523 E 11090 K ve Yargıtay 9 HD 17/09/1979 T 9526 E 11093 K, Yargıtay 9 HD’nin 27/01/1983 T 9868 E 324 K ( İş Kanunu Şerhi, Mustafa ÇEMBERCİ 1986, Sayfa: 809 ) kararları ile de istikrar bulmuş bir uygulamadır. Hukukumuzda yedi günlük bir dilimden oluşan bir haftalık süre içerisinde 45 saatlik çalışma süresini aşmayan çalışmalar hiçbir zaman fazla mesai sayılmamaktadır. Bu husus Yargıtay [Yargıtay HGK, 21/03/1979 T 919 E-318 K sayılı kararı, Y9HD 27/11/1980 T 1417 E 12267 K, Y9HD 07/02/1984 T 1984/58 E 984/10044 K (Yargıtay’ın İş Hukuku Kararlarının Değerlendirilmesi 1988, Tebliğ Sahibi Prof.Dr.Fevzi DEMİR, MESS Yayın No:152,Sayfa:132), Yargıtay 9HD 15/10/2003 T 2003/3877 E 2003/17102 K (Çalışma ve Toplum Sayı:2004/3 s:213) ve Yargıtay 9 HD. 01/02/1990 T 1989/9833 E 1990/899 K (Tekstil İşveren, Temmuz 1990, s.19)] kararları ile 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com istikrara kavuşmuş bir konudur. Davacı her gün en az 1 saat ara dinlenmesi kullanarak, haftalık toplam 45 saatin altında, çalışmaktadır. Davacı taraf ara dinlenmelerini öğlen yemeği yemek, çay- kahve içmek ve özel işlerini yapmak şeklinde kullanmıştır. Davacının 08.00'den 16.00'e, 16.00'dan 24.00'a, 24.00'dan 08.00'e kadar bilfiil çalıştığı iddiaları kabul edilmemekle birlikte hayatın olağan akışına da aykırıdır. Bir kimsenin bu kadar saat bilfiil çalışması mümkün değildir. Davacının giriş çıkış kayıtları Ayrıca, fazla mesai iddiasında bulunan davacının bu iddiasını somut ve kesin delillerle ispatı yasa gereği zorunludur. Davacı ise bu yönde bir delil sunabilmiş de değildir. Bu durum yerleşik Yargıtay kararları ile de sabittir. Bu çerçevede davacının haftalık çalışma saati İş Kanunu’nun 63.maddesi uyarınca belirtilen haftalık 45 saatlik çalışma süresinin altındadır. Müvekkil şirketin iş yoğunluğuna bağlı olarak bazı zamanlarda fazla mesai ile çalışmanın gerekmesi durumunda ise, fazla mesai yapan tüm çalışanlar ve davacı da fazla mesai ücretini yürürlükte olan İş Kanunu uyarınca çalışılan her fazladan saat için % 50 zamlı ücret ödenmektedir. BU HUSUS SAYIN MAHKEMEYE SUNULAN BORDROLAR İLE DE SABİTTİR. BORDROLARDA FAZLA MESAİ YAPILDIĞI ZAMANLARDA FAZLA MESAİ ÜCRETİ ÖDENDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. Nitekim davacı değişkenlik arz eden istihkakları toplamını da ihtirazı kayıt koymadan bankadan almaktadır. Ayrıca davacı ücret alacaklarının tamamını aldığını kabul etmiş, bu hususla ilgili bir talepte bulunmamıştır. Davacı, Yargıtay 9HD’nin ilkelerinin de yer aldığı 21/09/2010 T. 2010/28788 E. 2010/25224 K, 09/07/2010 T. 2008/31993 E. 2010/22653 K ve 18//02/2010 T. 2008/16280 E. 2010/3868 K. sayılı içtihatları uyarınca fazla mesai yaptığını ve varsa hak kazandığı fazla mesai ücretilerini açık ve kesin yazılı delillerle ispat etmek zorundadır. Bu nedenledir ki davacı dava dilekçesinde fazla mesai hususunda somut bir delil sunamamış, sadece talepte bulunmuştur. Keza, davacının herhangi bir fazla mesai ücret alacağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle fazla mesai talebinin de reddi gerekmekte olup, yazılı ispat şartı gerektiğinden davacı tarafın bu konuda tanık dinletmesine de muvafakatimiz bulunmadığını peşinen beyan ederiz. Yine, ücret bordrolarından da görüleceği davacıya yapmış olduğu herhangi bir fazla çalışma olması halinde ücreti ödenmiş olduğu görülecektir. Aynı zamanda davacının işi devamlı olarak fazla mesai yapmasını gerektiren bir iş değildir. DAVACI TARAFIN FAZLA MESAİ YAPTIĞINA İLİŞKİN İDDİALARINI İSPATLAYAN HERHANGİ BİR MADDİ OLGU BULUNMAMAKTADIR. DAVACI 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com SADECE SOYUT İDDİALARDA BULUNMAKTADIR. KABUL ANLAMINA GELMEMEK KAYDIYLA; DAVACININ YAPMIŞ OLDUĞU HERHANGİ BİR FAZLA ÇALIŞMASI OLMASI HALİNDE, FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETLERİ DE ÜCRET BORDROSUNA YANSITILMIŞ VE DAVACIYA ÖDENMİŞTİR. İDDİALARININ SOYUT OLMASI VE YUKARIDAKİ TÜM AÇIKLAMALARIMIZ VE DELİLLERİMİZ DİKKATE ALINDIĞINDAN DAVACININ FAZLA MESAİ ÜCRETİ ALACAĞI OLMADIĞI AŞİKARDIR. BU NEDENLE DE İSTEMİN TÜM YÖNLERİ İLE REDDİNİ TALEP EDİYORUZ. 5)DAVACININ HAFTA TATİLİ VE UBGT ÜCRETİ ALACAĞI OLDUĞUNA İLİŞKİN İDDİALARINI İSPATLAYAN HERHANGİ BİR MADDİ OLGU BULUNMAMASI, İDDİALARININ SOYUT OLMASI SEBEBİYLE BU YÖNDEKİ TALEPLERİNİN DE REDDİ GEREKMEKTEDİR. BU İSTEMLERİN DE TÜM YÖNLERİ İLE REDDİNİ TALEP EDİYORUZ. ŞAYET DAVACININ HAFTA TATİLİNDE VEYAHUT ULUSAL BAYRAM İLE GENEL TATİL GÜNLERİNDE HERHANGİ BİR ÇALIŞMASI VAR İSE, BORDROSUNA YANSITILARAK KENDİSİNE ÖDENMİŞTİR. Bilindiği üzere gerek İş Kanunu ve gerekse Yargıtay kararları gereği, ispat külfeti, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması alacağı talep eden tarafta olup, HMK uyarınca davacı taraf iddiasını ve taleplerini dava dilekçesinde açıkça belirtmeli ve ispat vasıtalarını sunmalıdır. Bu nedenle, davacının açık olmayan bu istemlerinin öncelikle bu yönden reddini talep etmekteyiz. Ulusal Bayram ve Genel Tatil günlerinde davacı tarafından herhangi bir çalışma yapılması halinde buna ilişkinde zamlı ücret davacıya ödenmiş bulunmaktadır. Sayın Mahkemeye sunulan bordrolarla bu hususta sabittir. Nitekim, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/26778 Esas, 2013/20295 sayılı Kararında “ Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır.” şeklindedir. Dolayısıyla davacının başkaca bir fazla mesai ücret alacağı ile
günü çalışması alacağı talep eden tarafta olup, HMK uyarınca davacı taraf iddiasını ve taleplerini dava dilekçesinde açıkça belirtmeli ve ispat vasıtalarını sunmalıdır. Bu nedenle, davacının açık olmayan bu istemlerinin öncelikle bu yönden reddini talep etmekteyiz. Ulusal Bayram ve Genel Tatil günlerinde davacı tarafından herhangi bir çalışma yapılması halinde buna ilişkinde zamlı ücret davacıya ödenmiş bulunmaktadır. Sayın Mahkemeye sunulan bordrolarla bu hususta sabittir. Nitekim, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/26778 Esas, 2013/20295 sayılı Kararında “ Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır.” şeklindedir. Dolayısıyla davacının başkaca bir fazla mesai ücret alacağı ile UBGT alacağı bulunmamaktadır. Nitekim davacı tarafından da fazla mesai ücretinin ödenmediğine dair olan iddialarını kanıtlayabilecek herhangi bir belge delil sunulamamıştır. 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Müvekkil Şirkette 7 günden oluşan 1 haftalık zaman dilimi içerisinde yasal süreler gereğince tüm haftalık tatiller kullanılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde hafta tatillerinde çalışma yaptığını iddia etmişse davacı hafta tatillerini eksiksiz olarak kullanmış olup davacı tarafın iddiaları haksız, mesnetsiz ve somut dayanaktan yoksundur. Davacı hafta tatillerini eksiksiz kullanmış olup işbu dilekçemiz ekinde sunulan puantaj kayıtları da incelendiğinde söz konusu beyanlarımızın doğruluğu ortaya çıkacaktır. Bu itibarla, davacının haksız taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı hafta tatillerini de kullanmış ve şayet ulusal bayram ile genel tatile denk gelen herhangi bir çalışması olmuş ise, karşılığı da kendisine ödenmiştir. Bu nedenle davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti isteminin reddini talep ediyoruz. 6) DAVACI TÜM YILLIK İZİNLERİNİ KULLANMIŞTIR. DAVACININ YILLIK İZNİNİ SOMUTLAŞTIRMASI İÇİN MAHKEME TARAFINDAN SÜRE VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR. Davacı, müvekkil şirket bünyesinde çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerini kullanmıştır. Bu nedenle, davacının yıllık izin ücreti alacağı bulunmamaktadır. Davacı, 18.11.2024-31.12.2024 tarihleri arasında 38 gün yıllık izin ve 1.01.2025 tarihinden 31.01.2025 tarihine kadar içeride bakiye yıllık izin hakkının kalmaması ve yıllık izninin eksi bakiyeye düşmesi sebebiyle 30 gündür ücretsiz izin kullanarak işe devamsızlık yapmıştır. Davacının yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve yıllık izin ücretlerinin de ödenmediği yönündeki iddiaları gerçek dışı ve kötü niyetlidir. Davacı tarafça tüm yıllık izinleri kullanılmış olduğundan davacının yıllık izin alacağı isteminin de reddini talep ediyoruz. Ayrıca, davacı kaç günlük yıllık izninin bulunduğunu ve bunu kullanmadığını somutlaştırmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 194. Maddesi kapsamında davacının davayı somutlaştırma yükü bulunmakta olduğundan Sayın Mahkemenizce süre verilmesi gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 15.1.2020 tarihli 2017/26810 E. 2020/337 K. Nolu kararı da; "...Somut olayda davacı çalıştığı süre boyunca yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 10 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle 170 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 10 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ..." şeklindedir. 7) DAVACI TARAF DAVA DİLEKÇESİNDE TÜM ALACAK KALEMLERİ İÇİN EN YÜKSEK MEVDUATA UYGULANAN FAİZ TALEP ETMİŞTİR. KABUL ANLAMINA GELMEMEKLE BİRLİKTE, DAVACI TARAFINDAN TALEP EDİLEN FAİZ TÜRÜ HATALIDIR. Davacı dava dilekçesinde kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, UBGT ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarının mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Alacağın varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının tüm alacak kalemleri için yüksek banka mevduat faizi talep etmesi hatalıdır. Bilindiği üzere ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretine yasal faiz uygulanmaktadır. Bu doğrultuda, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2010/38449 E., 2013/254 K., 14.01.2013 T. kararı: "Dairemizin yerleşik kararlarına göre ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına uygulanacak faiz türü, temerrüt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faizdir." şeklindedir. Tüm bu nedenlerle davacının asılsız ve mesnetsiz iddialarının reddi Sayın Mahkemeden talep olunmaktadır. HUKUKİ SEBEPLER : 4857 sayılı Kanun, 1475 sayılı Kanun ve sair yasal mevzuat. HUKUKİ DELİLLER : Davacı tarafın sunacağı beyanlara karşı ilave iddia, savunma, 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com delil ve tanık sunma hakkımız saklı kalmak kaydı ile delillerimiz: SGK işe giriş kayıtları ve ücret bordroları 1. Fesih Bildirimi 1. Kıdem tazminatı ödendiğini gösterir ücret hesap pusulası 2. Yıllık izinlerin kullandırıldığını gösteren kayıtlar 3. Türkiye’de Yerleşik Çalışanlar İçin Çalışan Kılavuzu ve El Kitabına Ek, İşyeri Kılavuzu4. Ücret Pusulaları, bordroları 5. Şirket tüzükleri, İç Yönetmelik, İşyeri kılavuzu, 6. İş-Kur kayıtları, 7. Özlük dosyası 8. SGK Kayıtları 9. Maaşların ve diğer işçilik alacaklarının ödendiğini gösterir banka kayıtları 10. Davacının çalışma saati kayıtları, 11. İşyeri kayıtları 12. Yargıtay Kararları 13. Keşif ve Bilirkişi incelemesi 14. Tanık beyanları 15. Yemin 16. İkamesi mümkün sair deliller. 17. SONUÇ VE TALEP : Sayın Mahkemenizce re’sen görülecek nedenler ve yukarıda gerek maddî, gerek hukukî olarak izah ve ispat ettiğimiz üzere; DAVANIN TÜM YÖNLERİ Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. İLE USULDEN VE ESASTAN REDDİNE, davacının yasaya aykırı faiz taleplerinin ve faiz temerrüt tarihlerinin de reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz. Davalı Vekilleri Av. Erim Bener, Av. Nurettin Yiğit Pekel (E-İmzalıdır.)
incelemesi 14. Tanık beyanları 15. Yemin 16. İkamesi mümkün sair deliller. 17. SONUÇ VE TALEP : Sayın Mahkemenizce re’sen görülecek nedenler ve yukarıda gerek maddî, gerek hukukî olarak izah ve ispat ettiğimiz üzere; DAVANIN TÜM YÖNLERİ Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. İLE USULDEN VE ESASTAN REDDİNE, davacının yasaya aykırı faiz taleplerinin ve faiz temerrüt tarihlerinin de reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz. Davalı Vekilleri Av. Erim Bener, Av. Nurettin Yiğit Pekel (E-İmzalıdır.)
İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA, ŞİKAYETÇİ : Türk Philips Ticaret A.Ş. (Vergi No: 8760051212) Ünalan Mah. Libadiye Cad. Emaar Square Sitesi F Blok No:82F İç Kapı No:92 Üsküdar / İstanbul VEKİLİ : Av. Müge Andaç - Av. Nur Şevval Çınar (Adres antettedir) ŞÜPHELİ : Cengiz Kaya (TCKN:17945832054) (GSM: 05443321191) - HCS Tekno Market KONU : Şüpheli HCS Tekno Market tarafından Müvekkil Şirket’e ait ürünlerin sahtelerinin allesego.com ve idefix.com sitelerinde satışa sunulduğu tespit edilmiş olup şüphelinin sahte ürün satması sebebiyle hem insan sağlığını riske atması hem de Müvekkil Şirket’e ait ürünün sahtesini satması sebebiyle dolandırıcılık suçunun işlendiği sabit olup şikayetçi olma gereği hasıl olmuştur. I. VAKIALAR : 1. Müvekkil Şirket sağlık teknolojisi alanında lider bir sağlayıcı olarak insanların sağlığını ve refahını iyileştirmek ve onlara sağlık sürekliliğinin tüm aşamalarında uygun ürün ve çözümlerle eşlik etmeyi misyon edinmiştir. 2. Müvekkil Şirket’e ait IPL ürünlerinin sahtesinin yapıldığı ve allesego.com ve idefix.com (https://www.allesgo.com/b2c/philips-lumea-prestige-kablolu-tuy-alma-cihazi-om-3022-65e9991a135bb1fd2c6ddd5e, https://www.allesgo.com/b2c/philips-lumea-lazer-epilasyon-1000-000-atim-65e9991ccb4f53fd64cf1545 , https://www.idefix.com/satici/hcs-tekno-market-1718) sitelerinde şüpheli tarafından satışa sunulduğu Müvekkil Şirket tarafından tespit edilmiştir. Söz konusu sahte ürünlerin ismleri aşağıdaki şekildedir: Philips Lumea IPL 3. Müvekkil Şirket tarafından sahte ürünlerin satıldığının tespit edilmesi üzerine, ürünlerin sahteliğinin ispat edilebilmesi için sahte ürün satışının gerçekleştiği idefix.com üzerinden şüpheli ile iletişime geçilmiş ve ürün satın alınmıştır. 4. Şüpheli tarafından satışın tarafımıza gerçekleştirilmesine binaen ürünler gerçeği ile birlikte detaylı olarak incelenmiş ve ürünlerin sahte olduğu şüpheye mahal vermeksizin ortaya çıkmıştır. Nitekim ürünün sahte olduğunu gösteren birçok detay bulunmaktadır. Bunlar; ürünün tasarımı, rengi, kutu üzerindeki görseller/tasarım, OM3022 kodu, teknik özellikleri 1m + atım sayısı (bizim ürünlerimizde max 450k) gibi hususlardır. 5. Müvekkil Şirket tarafından yapılan incelemelerde, orijinal ürün ile sahte ürün arasında ciddi farklar bulunduğu belirlenmiştir. Nitekim, dosyaya sunduğumuz satıcı tarafından paylaşılan videolar, ürün fotoğrafları gerçeği ile birlikte incelendiğinde ürünün sahte olduğu açıkça görülecektir. 6. Müvekkil Şirket'e ait bir ürünün sahtesinin satılması sonucunda hem tüketicilerin sağlığı ciddi bir şekilde tehlikeye atılmakta, hem de Müvekkil Şirket'in itibarı büyük ölçüde zedelenmektedir. Ayrıca, şüpheli bu sahte ürünleri satarak Müvekkil Şirket'in markasını izinsiz kullanmakta ve bu yolla haksız kazanç elde etmektedir. II. HUKUKİ GEREKÇE VE AÇIKLAMALAR ŞÜPHELİ TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEMDE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNUN UNSURLARI OLUŞMUŞTUR. Vakıalar kısmında da belirttiğimiz üzere Şüpheli, Müvekkil Şirket’in ürünlerinin sahtesini allesego.com ve idefix.com isimli internet sitelerinde satışa sunmuştur. Müvekkil Şirket tarafından yapılan incelemelerde, orijinal ürün ile sahte ürün arasında ciddi farklar bulunduğu belirlenmiştir. Nitekim, dosyaya sunduğumuz satıcı tarafından paylaşılan videolar ve ürün fotoğrafları incelenerek orijinal ürün ile kıyslandığında da ürünün sahte olduğu açıkça görülmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesi’nde dolandırıcılık suçu “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 158. Maddesi’nde ise; bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlendiği takdirde bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılacağı açıkça belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki, dolandırıcılık suçunun unsurları; hileli davranışlar, mağdurun aldanması, hileli davranışlar sonucu menfaat elde etme ve zararın meydana gelmesidir. Somut olayda, dolandırıcılık suçuna ilişkin tüm unsurlar bulunmaktadır. Hileli Davranış: şüphelinin sahte ürünleri orijinal ürün gibi göstererek aldatıcı tanıtım ve satış yapması Mağdurun Aldanması: Tüketicilerin sahte ürünleri orijinal zannederek satın almaları Menfaat Elde Etme: Şüpheli sahte ürünlerin satışından haksız kazanç elde etmesi Zararın Meydana Gelmesi: Tüketicilerin sağlık açısından risk altına girmesi ve maddi zarara uğramaları, Müvekkil Şirket’in itibarının zedelenmesi ve ticari kayba uğraması Yukarıdaki açıklamalarımıza ek olarak somut olayda, dolandırıcılık suçunun bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi sebebiyle nitelikli dolandırıcılık suçu mevcuttur. Bu doğrultuda, somut olayda Müvekkil Şirket’e ait ürünlerin sahtelerinin bilişim sistemleri kullanılarak satılması sebebiyle TCK’nın 158. Maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçu meydana gelmiştir. Nitekim, Yargıtay 23. CD. 2015/3380 E. 2016/3580 K. Ve 29.03.2016 tarihli ilamı; ‘’.....isimli internet sitesinde sanığın vermiş olduğu ... marka cep telefonu ilanını arayarak 700 TL'ye telefonun alımı konusunda anlaştığı ve sanığın vermiş olduğu hesap numarasına parayı gönderdiği, sanığın ise şikayetçiye kargo ile değeri düşük sahte... marka cep telefonu gönderdiği, bu suretle bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.’’ ŞÜPHELİ TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEMDE MARKA HAKKINA TECAVÜZ SÇUNUN UNSURLARI OLUŞMUŞTUR. Vakıalar kısmında da belirttiğimiz üzere Şüpheli, Müvekkil Şirket’in ürünlerinin sahtesini allesego.com ve idefix.com isimli internet sitelerinde satışa sunmuştur. Dolayısıyla Şüphelinin 6769 Sinai Mülkiyet Kanunu’nda yer alan hükümlere aykırı hareket ederek Müvekkil Şirket’e ait Philips markası kullanılarak sahte ürün üretilmiş ve satışa sunulmuştur. Bilindiği üzere; 6769 Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesi şu şekildedir: “(1)Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır. (6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.” Şüphelinin internet sitesi üzerinden sahte ürünler satarak, Müvekkil Şirket’e ait Philips markasını hukuka aykırı şekilde kullandığı ve bu yolla haksız kazanç elde ettiği ve marka hakkına tecavüz ettiği izahtan varestedir. Bu doğrultuda, şüphelinin Müvekkil Şirket’e ait Philips Lumea IPL adlı ürünün sahtesini yaparak satışını gerçekleştiren marka hakkına tecavüz ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işleyen kişiler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi ve 6769 Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesi kapsamında cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını, tüketicilerin sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atan bu durumun bir an önce önüne geçilmesi için satıcıların sahte ürün satışını önlemek için gerekli tedbirlerin alınmasını, sağlığı tehlikeye atan sahte ürünlerin piyasadan toplatılmasını arz ve talep ederiz. SONUÇ VE İSTEM
şarttır. (6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.” Şüphelinin internet sitesi üzerinden sahte ürünler satarak, Müvekkil Şirket’e ait Philips markasını hukuka aykırı şekilde kullandığı ve bu yolla haksız kazanç elde ettiği ve marka hakkına tecavüz ettiği izahtan varestedir. Bu doğrultuda, şüphelinin Müvekkil Şirket’e ait Philips Lumea IPL adlı ürünün sahtesini yaparak satışını gerçekleştiren marka hakkına tecavüz ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işleyen kişiler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi ve 6769 Sinai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesi kapsamında cezalandırılmaları için kamu davası açılmasını, tüketicilerin sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atan bu durumun bir an önce önüne geçilmesi için satıcıların sahte ürün satışını önlemek için gerekli tedbirlerin alınmasını, sağlığı tehlikeye atan sahte ürünlerin piyasadan toplatılmasını arz ve talep ederiz. SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan ve Sayın Başsavcılığınızca Re’sen belirlenecek diğer suçlar ve nedenlerle, fazlaya dair tüm şikayet, dava ve takip açma haklarımız saklı kalmak kaydıyla; şüphelilerin tespit edilerek unsurları oluşmuş marka hakkına tecavüz ve nitelikli dolandırıcılık suçları sebebiyle cezalandırılmaları için gerekli soruşturmanın yapılarak şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 06.06.2024 Şikayetçi Vekilleri Av. Müge Andaç
Büyükdere Cad. No: 193/4, 34394 Levent, İstanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NE DOSYA NO : 2024/448 E. DAVALI : Stereos Makina İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş. VEKİLİ :Av. Erim Bener, Av. Güzide Dilek Şahin, Av. Nur Şevval Çınar ''Adres antettedir.'' DAVACI : ISS Global Forwarding Taşımacılık A.Ş. VEKİLİ : Av. Savaş İnandıoğlu KONU : Cevap dilekçemizin ve delillerimizin sunumudur. AÇIKLAMALAR : 1)İŞBU DAVADA YETKİLİ MAHKEME, İSTANBUL ANADOLU ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİDİR. BU DOĞRULTUDA, YETKİSİZLİK KARARI VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR. Dava dosyası incelendiğinde, davacı tarafın iddialarına dayanak gösterdiği ticari ilişkiye dair dava, davalı müvekkil şirketin ticaret sicilindeki ikamet adresine göre İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin yetki alanında değerlendirilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ("HMK") 6. maddesi uyarınca, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Müvekkil şirketin ticari ikamet adresi İstanbul Anadolu Yakası'nda bulunduğundan, davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri'nde görülmesi gerekmektedir. 2) MÜVEKKİL ŞİRKET TARAFINDAN FATURAYA KONU HİZMET ALINMAMIŞ OLUP DAVACININ İDDİALARI HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL EDİLEMEYECEKTİR. Müvekkil Şirket hakkında İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün 2023/32980 E. Sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itirazımız üzerine davacı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasına karşı esasa ilişkin itirazlarımız aşağıdaki gibidir: Davacı tarafından, Müvekkil Şirket'e taşıma hizmeti verildiği iddia edilmiş olup, uyuşmazlık 03.07.2023 düzenleme tarihli 3.750,00 USD tutarındaki IFE2023000005423 nolu ve 03.07.2023 düzenleme tarihli 750,00 TL tutarındaki IFA2023000005424 nolu faturalara dayandırılmıştır. Ancak davasını ispatla yükümlü olan davacı müvekkil şirketin bu faturaya dayalı olarak hizmet aldığını ispat edememiştir. Davacı, iddia ettiği alacağına konu hizmetin Müvekkil Şirket tarafından alındığını yazılı deliller ile kanıtlamak zorundadır. Zira, Müvekkil Şirket faturaya konu hizmeti almamıştır. Bilindiği üzere, fatura tek başına alacağın varlığına delil olmamaktadır. Bu durumda dava konusu hizmet gerçekleştirilmesi hukuki bir işlem olup, ancak TMK 6. ve HMK. 190 ve 200 Büyükdere Cad. No: 193/4, 34394 Levent, İstanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. Dosyaya ibraz edilen fatura Müvekkil Şirket tarafından davacıdan hizmet alındığını göstermemektedir. Davacı yasal delillerle hizmet olgusunu ispat etmelidir. Mahkemece, dava konusu yapılan hizmetin Müvekkil Şirket tarafından alındığının yasal delillerle ispatlanması gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay 13. H.D. 2017/8713 E., 2020/1330 K. ve 05.02.2020 tarihli ilamı; ''Davacı, eldeki dava ile faturaya dayalı olarak yapmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise fatura konusu malların teslim edilmediğini ve teslim makbuzlarındaki imzanın davacının kendi çalışanlarına ait olduğunu, kendilerinin bir imzası olmadığını savunmuştur. Mahkemece, davacının ticari defterleri incelenerek sunulan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir . Oysa ki; fatura tek başına alacağın varlığına delil olmadığı gibi davalının da söz konusu makbuzların altında imzası yoktur . Teslim hukuki bir işlem olup, ancak yazılı delille ispat edilebilir, bu hususta da delil bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.'' Sayın Mahkemece de bilindiği üzere faturaya dayalı takibe itirazın iptali yada faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir. Fatura tek başına taraflar arasında ki akdi ilişkinin belgesi sayılamayacaktır. Nitekim, Yargıtay 19. H.D. 2016/8604 E. VE 2017/3054 K. Sayılı ilamı; ''Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.'' Davacı tarafından talep edilen icra inkar tazminatı talebinin reddi önem arz etmektedir. Belirtilmesi gerekmektedir ki, uyuşmazlığa konu likit olmayan alacak için icra inkar tazminatı talep edilemeyecektir. Nitekim Yargıtay 15.Hukuk Dairesi'nin 2001/5490 Esas ve 2002/1558 ve 03.04.2002 tarihli ilamı; “İtirazın iptaline ilişkin davalarda icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit (muayyen) olması gerekir . Somut olayda, yanlar arasında alacak tutarını gösteren yazılı bir sözleşme olmadığından alacağın miktarı bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkmış, yani muhakemeyi gerektirmiştir. Bu haliyle alacağın likit olmadığı sabittir.” Yukarıdaki Yargıtay kararında da belirtildiği üzere davacı tarafın icra inkar tazminatı istemi ve ayrıca yasaya aykırı faiz oranı ve talep edilen fahiş tutar hiçbir şekilde yerinde değildir. Büyükdere Cad. No: 193/4, 34394 Levent, İstanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Yukarıdaki tüm açıklamalarımız doğrultusunda, haksız davanın reddini talep etmekteyiz. DELİLLERİMİZ : Delillerimizi sınırlamıyor, davacının sunacağı delillere karşı delil ileri sürme, beyanda bulunma ve ek delil ileri sürme hakkımız saklı kalmak kaydıyla delillerimizi sunuyoruz. 1)Müvekkil Şirket'in ticari defter ve kayıtları, 2) Keşif, 3) Bilirkişi incelemesi, 4) Tanık (gerektiğinde isim ve adresleri bildirilecektir), 4) Yemin, 5) İsticvap, 6) İkamesi mümkün her türlü deliller SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlere istinaden, öncelikle yetki itirazımızın kabulüne, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla, Davalı Vekili Av. Nur Şevval Çınar e-imzalıdır
İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE, DAVACI : Mars Sinema Turizm Ve Sportif Tesisler İşletmeciliği A.Ş. (VN: 6120068870) Dereboyu Cad. Ambarlıdere Yolu No:4 K:1 Ortaköy/İstanbul VEKİLLERİ : Av. Erim Bener, Av. Güzide Dilek Şahin, Av. Öykü Eyüboğlu Büyükdere Cad. No: 193/4, 34394 Levent/ İstanbul DAVALI : Watergarden Gayrimenkul Yatırım A.Ş. (0800091240000001) Mahmutbey Merkez Mah. Taşocağı Yolu Cad. No:24 Bağcılar/İSTANBUL HARCA ESAS DEĞER : 555.191,64- TL KONU : 1. İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararının devamı, 2. Davalı kiraya veren nezdinde bulunan 555.191,64- TL tutarlı teminat mektubu (Ek-1) yönünden borçlu olunmadığının tespiti, 3. Dava konusu teminat mektubunun müvekkile iadesi taleplerini içerir dava dilekçesidir. AÇIKLAMALAR : USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ 1. Aşağıda ayrıntılarına yer vereceğimiz, taraflar arasında akdedilen 01.10.2016 tarihli kira sözleşmesinin 23. Maddesi uyarınca: “ Bu Sözleşmenin yorum ve uygulanmasından doğacak ihtilafların halinde İstanbul (Çağlayan) Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu taraflarca kabul edilmiştir.”. Dolayısıyla bahsi geçen kira sözleşmesinden doğan işbu davada da yetkili mahkeme İstanbul Sulh Hukuk Mahkemeleri olacaktır. 2. Tarafımızca işbu dava açılmadan önce 14.05.2021 tarihinde 2021/8417 büro başvuru numarası, 2021/54999 dosya numarası ile dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş ancak bu süreç 26.05.2021 tarihinde anlaşamama tutanağı ile sonlandırılmıştır (Ek-2 Karekodlu Arabuluculuk Anlaşmazlık Tutanağı). Bilindiği üzere 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinin 15. bendi uyarınca, Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. 3. İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş sayılı dosyası kapsamında 30.04.2021 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının devamında tarafımızca 14.05.2021 tarihinde dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş olması ve bu sürecin 26.05.2021 tarihinde sonlanması nedeniyle, HMK 397 maddesi uyarınca, işbu davanın süresi içinde açılmış olduğu gözetilerek, aşağıda izah edeceğimiz üzere, ihtiyati tedbir ara kararının devamını talep etmekteyiz. ESASA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ I. İSTANBUL 16. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2021/42 D.İŞ SAYILI DOSYASI KAPSAMINDA, 555.191,64- TL TUTARLI TEMİNAT MEKTUBUNUN NAKDE ÇEVRİLMEMESİ YÖNÜNDE VERİLEN 30.04.2021 TARİHLİ İHTİYATİ TEDBİR ARA KARARININ DEVAMINI TALEP ETMEKTEYİZ. 1. Müvekkil şirket ile davalı arasında akdedilen 01.10.2016 tarihli kira sözleşmesi uyarınca müvekkil şirket, Watergarden Alışveriş Merkezi’nde bulunan mecuru Cinemaximum sinema salonlarını işletmek üzere kiralamıştır. Ancak Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Mart 2020 tarihinden itibaren tüm ticari faaliyetleri duran müvekkil şirket, kira sözleşmesini Beyoğlu 3. Noterliği’nin 26.04.2021 tarih ve 13359 sayılı ihtarnamesiyle, TBK 331. maddesi uyarınca üç aylık yasal fesih ihbar süresine uyarak, 30.07.2021 tarihi itibariyle haklı nedenle feshetmek durumunda kalmış olup, işbu fesih ihbarı davalı kiraya verene 28.04.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir (Ek-3). Müvekkil şirketin haklı nedenle feshine rağmen, Sözleşme mucibince davalıya verilmiş olan İş Bankası Kurumsal Şubesinin 16.09.2019 tarihli, 01.10.2021 vade tarihli TMDZ19-83555 sayılı 555.191,64- TL tutarlı süreli teminat mektubunun davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde nakde çevrilmesi riski bulunmaktadır. Bu sebeple, tarafımızca İstanbul 16 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı dosyası kapsamında teminat mektubunun nakde çevrilmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. Bunun üzerine, Mahkeme tarafından alınan 30.04.2021 tarihli ara karar ile teminat mektubunun nakde çevrilmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağının yaklaşık olarak ispatlandığı anlaşılmakla HMK'nin 390/1,2 ve 392/1 maddesi uyarınca karsı tarafın muhtemel uğrayacağı zararlara karşılık talebe konu teminat mektubuı bedeli olan 555.191,64-TL'nin %15 oranında teminat yatırılması şartıyla talebin kabulüne karar verilmiştir (Ek-4). Bu kapsamda Davalı Şirket ile üçüncü şahısların uğrayacakları zararlara karşılık olarak düzenlenen azami 83.278,75-TL tutarındaki İş Bankası'nın 30.04.2021 tarih ve TMDZ21-29428 sayılı teminat mektubu aslı dosyaya sunulmuş ve ihtiyati tedbir kararı tatbik edilmiştir (Ek-5). Öncelikle Sayın Mahkeme’den, İstanbul 16 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı dosyası kapsamında, sözleşme uyarınca karşı tarafa teslim edilen teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde verilen 30.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamı yönünde ara karar verilmesini talep etmekteyiz. Zira, İstanbul 16 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı ara kararında da aynen belirtildiği üzere, “…Dilekçe ve eklerinin incelenmesinde; HMK' nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin sartları düzenlenmis olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir degisme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlasacagı ya da tamamen imkânsız hâle gelecegi veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacagı endisesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve sartı olarak kabul edilmistir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdigi inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. Ihtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel sartlarını olustururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmis ihtiyati tedbire iliskin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmistir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmıs, ancak ihtiyati tedbirin uyusmazlık konusu hakkında verilecegini düzenlemistir. HMK' nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin sartları düzenlenmis olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir degisme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlasacagı ya da tamamen imkansız hale gelecegi veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacagı endisesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve sartı olarak kabul edilmistir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdigi inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. Ihtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel sartlarını olustururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmis ihtiyati tedbire iliskin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmistir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmıs, ancak ihtiyati tedbirin uyusmazlık konusu hakkında verilecegini düzenlemistir. Ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldügü mahkemeden talep edilir. Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karsı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandıgı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılıgını yaklasık olarak ispat etmek zorundadır (HMK md. 390/1). Bu açıklamalar dogrultusunda ihtiyati tedbir talebinin yerinde oldugu görülmekle, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmistir.” İçinde bulunduğumuz öngörülemez ve kaçınılamaz olağanüstü dönemin sonuçlarının yarattığı çekilmezlik olgusu karşısında, müvekkil şirketin sözleşmeyi haklı nedenle fesih hakkının bulunduğu açıktır. Müvekkil şirketin yüksek tutarlı teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesi durumunda, ekonomik olarak çok zor dönem geçiren müvekkil şirket için telafisi imkansız zararlar doğacaktır. Ayrıca, İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından
hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldügü mahkemeden talep edilir. Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karsı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandıgı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılıgını yaklasık olarak ispat etmek zorundadır (HMK md. 390/1). Bu açıklamalar dogrultusunda ihtiyati tedbir talebinin yerinde oldugu görülmekle, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmistir.” İçinde bulunduğumuz öngörülemez ve kaçınılamaz olağanüstü dönemin sonuçlarının yarattığı çekilmezlik olgusu karşısında, müvekkil şirketin sözleşmeyi haklı nedenle fesih hakkının bulunduğu açıktır. Müvekkil şirketin yüksek tutarlı teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesi durumunda, ekonomik olarak çok zor dönem geçiren müvekkil şirket için telafisi imkansız zararlar doğacaktır. Ayrıca, İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından HMK'nun 390/3. maddesi hükmünde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüştür. Daha açık bir anlatımla, ihtiyati tedbir yargılamasında maddi hukuk talebinin (ihtiyati tedbire esas teşkil eden talep) ve tedbiri haklı gösteren tehlikeli halin (tedbir sebebinin) yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmesi yeterlidir. Üstelik 555.191,64- TL tutarlı teminat mektubu kira sözleşmesinin mevcut kira bedeli karşısında çok yüksek kalmaktadır. Davalı tarafın orantısız bir şekilde teminat mektubunu elinde tuttuğu ve bu mektubu nakde çevirmesi durumunda büyük mağduriyet doğacağı da açıktır. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere, müvekkil şirket yönünden Sözleşme’nin devamının çekilmez hale gelmesi nedeniyle, Sözleşme Beyoğlu 3. Noterliği’nin 26.04.2021 tarih ve 13359 sayılı ihtarnamesiyle, TBK m. 331’deki yasal bildirim süresi uyarınca, üç aylık fesih ihbar süresine uyularak feshedilmiş ve bu kapsamda taraflar arasındaki ilişki sona erdirilmiştir. Bu bağlamda yukarıda yer alan açıklamalarımız doğrultusunda, Sayın Mahkemece ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesi için yaklaşık ispat ölçüsünün yerine getirildiği kabul edilmelidir. İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı kararı uyarınca dosyaya sunulan Davalı ile üçüncü şahısların uğrayacakları zararlara karşılık olarak düzenlenen azami 83.278,75-TL tutarındaki İş Bankası'nın 30.04.2021 tarih ve TMDZ21-29428 sayılı teminat mektubu da gözetilerek ihtiyati tedbir kararının devamını dilemekteyiz. II. TARAFLAR ARASINDA AKDEDİLEN KİRA SÖZLEŞMESİ HAKLI NEDENLE FESHEDİLMİŞ OLUP, DAVALI NEZDİNDE BULUNAN 555.191,64- TL TUTARLI TEMİNAT MEKTUBU YÖNÜNDEN MÜVEKKİL ŞİRKETİN BİR BORCUNUN BULUNMADIĞININ TESPİTİ VE TEMİNAT MEKTUBUNUN İADESİNİ TALEP ETMEKTEYİZ. 1. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere, Müvekkilimiz Mars Cinema Group çatısı altında Cinemaximum sinema salonlarının işletmecisidir. Müvekkil şirketin kiraladığı salonların kira bedelleri belirlenirken kiralanan yerin müşteri yoğunluğu esas kriter olmaktadır. Bu kapsamda müvekkil şirket ile davalı arasında Beyoğlu 3. Noterliği’nin 30.12.2016 tarihinde 50925 yevmiye sayısı ile onaylanan kira sözleşmesi “Sözleşme” akdedilmiştir (Ek-6 Taraflar arasındaki sözleşmeler). Burada açıklık getirmek isteriz ki, söz konusu sözleşme müvekkil şirket ile Zilyan Gayrimenkul Yatırım ve Yönetim A.Ş. imzalanmış; fakat ardından ekte yer alan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanından da görülebileceği üzere bu şirket, Watergarden Gayrimenkul tarafından devralınmıştır (Ek-7 TTSG İlanı). İlgili kira sözleşmesine ilişkin sonradan akdedilen ek protokoller de zaten bu nedenle davalı Watergarden Gayrimenkul ile imzalanmıştır. Kira Sözleşmesinin 5.1. maddesi uyarınca ise kira bedeli son ay ödenen için 175.399,14-TL+KDV‘dir. Kira ödemeleri, davalı kiraya verenin Albaraka Bankası nezdindeki TR240020300007964863000002 IBAN numaralı hesabına yapılması kararlaştırılmış ve müvekkil şirket tarafından gerekli bütün ödemeler yapılmıştır, müvekkil şirketin davalı kiraya verene hiçbir borcu bulunmamaktadır. 2. Öte yandan müvekkil şirketin haklı fesih nedeni ise, Dünyada 2019 Aralık, Ülkemizde ise Mart 2019 itibari ile ortaya çıkan ve kısa sürede küresel bir sağlık sorunu haline gelen Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sinemacılık sektörünün tamamen durması ve bunun sonucunda ortaya çıkan çekilmezlik olgusudur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen salgın durumunun ise daha ne kadar süreceği bu aşamada belli değildir. Sosyal hareketliliğin kısıtlanması, insanların bir arada bulunacağı etkinliklerin yasaklanmasının ve sınırlandırılmasının doğal sonucu olarak Covid-19 salgınının etkilediği sektörlerden en önemlisi sinema hizmetleri sektörü olmuştur. Nitekim, bu salgının etkilerini azaltmak amacıyla Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan 16 Mart 2020 tarihli Koronavirüs konulu genelge uyarınca ülke çapındaki tüm sinemalar, 16 Mart 2020 saat 24:00 itibariyle hükümet kararı ile geçici olarak tamamen kapatılmış ve sinema işletmeciliği alanında faaliyet göstermekte olan müvekkil şirket işletmesi 1 Temmuz 2020 tarihine kadar, Bakanlık kararı doğrultusunda faaliyete kapalı kalmıştır (Ek-8). Bununla birlikte, Covid-19 salgınının etkisinin, sinema işletmelerinin yeniden açılış tarihi olan 1 Temmuz 2020 tarihinin ardından ciddi şekilde bir yükselişe geçerek, salgının başından beri söz konusu olmayan vaka ve vefat sayılarına ulaşılması sebebiyle müvekkil şirket işletmesi, İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ve sinema işletmelerini ilgilendiren ikinci bir genelge doğrultusunda yeniden kapatılmış (Ek-9) ve işbu dava tarihi itibariyle de yayımlanan genelge ile halen faaliyete geçememiştir (Ek-10). Üstelik sinema salonlarının açılması için öngörülen 1 Nisan 2021 tarihinin yaklaşması ile birlikte ise, yine İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan bir diğer genelge ile bu tarih 12 Mayıs 2021 tarihine ertelenmiştir (EK-11). 26.04.2021 tarihinde yapılan resmi açıklama ile de tam kapanma ilan edildiği bildirildiğinden sinema salonları yine kapatılmıştır (EK-12). Önümüzdeki günlerdeyse işletmenin, yeni bir Bakanlık kararı doğrultusunda kapalı kalmaya devam edip etmeyeceği konusunda maalesef henüz bir kesinlik bulunmamaktadır. Zira, yeniden faaliyete geçen işletmeler ise, çok kısa süreler içerisinde alınan kararlar doğrultusunda yeniden kapanabilmektedir. Kaldı ki, dava konusu kira sözleşmesine konu işletmenin açılması durumunda dahi sinema gösterimi yapılan kapalı alanlara, virüsün yayılma hızı sebebiyle insanların gitmeyi tercih etmeyeceği öngörülmektedir. Bu durumun yanısıra 2020 Mart ayından bu yana tüm yerli ve yabancı filmlerin yapımı durmuş, yerli ve yabancı vizyona girecek neredeyse tüm filmler iptal edilmiştir. Sadece bu yıl değil, gelecek dönemleri de etkileyen film içerik sorunu bulunmaktadır. Dolayısıyla salonlar 17 Mayıs 2021 tarihinde açılsa dahi vizyona girecek film zaten bulunmamaktadır. Tek geliri sinema bileti geliri ve büfe geliri olan müvekkil şirket 1 yıldan fazla süredir, hiçbir geliri olmaksızın, üstelik personel giderlerini ve diğer tüm giderleri üstlenerek, bu zor şartlar altında işletmesini devam ettirmeye çalışmakta, bu nedenle de çok büyük zarara uğramış ve uğramaya da devem etmektedir. Bu bakımdan, Kira Sözleşmesi kapsamındaki kira bedelinde bir uyarlamanın yapılarak, sözleşme kapsamındaki bedellerin, günümüz koşullarına uygun hale getirilmesine ilişkin davalı ile birçok kez mutabakat sağlanmaya çalışılsa da; davalı, maalesef bu kapsamda olumlu bir geri dönüşte bulunmadığı için herhangi bir uyarlama gerçekleştirilememiştir. Müvekkil şirket yönünden, bu ağır şartlar atlında kira ilişkisinin devamı çekilmez hale gelmiştir. Bu kapsamda müvekkil şirketin kira ilişkisini sona erdirmesi kaçınılmaz olmuştur. 3. Gelinen durumda, müvekkil şirketin kira sözleşmesinin güvencesi olarak davalı tarafa vermiş olduğu, İş Bankası Kurumsal Şubesinin 16.09.2019 tarihli 01.10.2021 vade tarihli TMDZ19-83555 sayılı 555.191,64- TL tutarlı süreli teminat mektubunu, davalı tarafın kira ilişkisinin sona ermesine rağmen, haksız ve hukuka aykırı bir
giderleri üstlenerek, bu zor şartlar altında işletmesini devam ettirmeye çalışmakta, bu nedenle de çok büyük zarara uğramış ve uğramaya da devem etmektedir. Bu bakımdan, Kira Sözleşmesi kapsamındaki kira bedelinde bir uyarlamanın yapılarak, sözleşme kapsamındaki bedellerin, günümüz koşullarına uygun hale getirilmesine ilişkin davalı ile birçok kez mutabakat sağlanmaya çalışılsa da; davalı, maalesef bu kapsamda olumlu bir geri dönüşte bulunmadığı için herhangi bir uyarlama gerçekleştirilememiştir. Müvekkil şirket yönünden, bu ağır şartlar atlında kira ilişkisinin devamı çekilmez hale gelmiştir. Bu kapsamda müvekkil şirketin kira ilişkisini sona erdirmesi kaçınılmaz olmuştur. 3. Gelinen durumda, müvekkil şirketin kira sözleşmesinin güvencesi olarak davalı tarafa vermiş olduğu, İş Bankası Kurumsal Şubesinin 16.09.2019 tarihli 01.10.2021 vade tarihli TMDZ19-83555 sayılı 555.191,64- TL tutarlı süreli teminat mektubunu, davalı tarafın kira ilişkisinin sona ermesine rağmen, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde nakde çevirme riski bulunmaktadır. Bilindiği üzere, haklı nedenle fesih kira sözleşmesinin devamı sırasında ortaya çıkan ve taraflardan biri için sözleşmeye devam etmesini çekilmez hale getiren olgulara dayalı fesihtir. Zira, taraflardan biri için çekilmez hale gelen bir sözleşme ilişkisinin sürdürülmesini beklemek dürüstlük kuralına uygun olmayacaktır. Nitekim Türk Borçlar Kanununun önemli sebepler başlıklı 331. Maddesi, “Taraflardan her biri, kira ilişkisinin devamını kendisi için çekilmez hâle getiren önemli sebeplerin varlığı durumunda, sözleşmeyi yasal fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir. Hâkim, durum ve koşulları göz önünde tutarak, olağanüstü fesih bildiriminin parasal sonuçlarını karara bağlar. Şeklindedir. Türk Borçlar Kanunu’nun aşırı ifa güçlüğü başlıklı 138 maddesi ise yukarıda belirttiğimiz 331. maddesi ile aynı hukuki temele dayanmaktadır. Bu madde ise, “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” Amir hükmüne haizdir. Sonuç olarak, içinde bulunduğumuz öngörülemez ve kaçınılamaz olağanüstü dönemin sonuçlarının yarattığı çekilmezlik olgusu karşısında müvekkil şirket, haklı nedenle fesih hakkı kullanmıştır. Müvekkil şirketin yüksek tutarlı teminat mektuplarının davalı tarafından nakde çevrilmesi durumunda, ekonomik olarak çok zor dönem geçiren müvekkil şirket için telafisi imkansız zararlar doğacaktır. Açıklanan tüm bu nedenlerle, anılan sözleşme mucibince karşı tarafa teslim edilen İş Bankası Kurumsal Şubesinin 16.09.2019 tarihli, 01.10.2021 vade tarihli TMDZ19-83555 sayılı 555.191,64- TL tutarlı süreli teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünden verilen 30.04.2021 tarihli İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı kararının devamı ile, 555.191,64- TL tutarlı teminat mektubu yönünden müvekkilimizin borçlu olunmadığının tespitini ve devamında dava konusu teminat mektubunun müvekkilimize iadesine karar verilmesini talep etmekteyiz. HUKUKİ NEDENLER : HMK m. 389,390 vd. TBK m. 138, m.331 vd. DELİLLERİMİZ : Davalının delillerine karşı her tür delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla, cevap dilekçemizin ekinde sunulu belgeler, İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı dosyası, Beyoğlu 3. Noterliği’nin 30.12.2016 tarihinde 50925 yevmiye sayısı ile onaylanan kira sözleşmesi ve ekleri, taraflar arasındaki bütün sözleşmeler, Kira Sözleşmesi Ek Protokoller, Beyoğlu 3. Noterliği’nin 26.04.2021 tarih ve 13359 sayılı fesih ihtarnamesi, ihtarnameler Teminat mektubu, banka hesap hareketleri, ödeme dekontları, müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları (yerinde incelenmesi), gelir gider tabloları, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin, ve sair her türlü delil SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/42 D.İş Sayılı dosyası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının devamına, Davalı kiraya veren nezdinde bulunan İş Bankası İstanbul Kurumsal Şubesinin 16.09.2019 tarihli, 01.10.2021 vade tarihli TMDZ19-83555 sayılı 555.191,64- TL tutarlı süreli teminat mektubu yönünden borçlu olunmadığının tespitine, Dava konusu teminat mektubunun müvekkile iadesine, Yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz. Davacı Vekili Av. Güzide Dilek Şahin, Av. Öykü Eyüboğlu
Itri Sokak, No:32, 34349, Balmumcu, Istanbul, Türkiye Tel: + 90 (212) 270 70 50 Faks: + 90 (212) 270 68 65 [email protected] www.bener.com ANKARA 12. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE Esas No:2014/305 E. DAVALI :KRM Yönetim Danışmanlık A.Ş. VEKİLLERİ : Av. Burcu OKYAY, Av. İmren AKSOY DAVACI :Ceren Doğan BEKTAŞ VEKİLİ :Av. Ülkü SOYLU KONU : Davanın islahına ilişkin itiraz ve beyanlarımızın sunulmasından ibarettir. AÇIKLAMALARIMIZ Davacı taraf ıslah dilekçesi ile; 3.000,00-TL olan Kıdem Tazminatı talebini 3.579,51-TL’ye 2.000,00.-TL olan İhbar Tazminatı talebini 3.843,15-TL’ye arttırmıştır. Davalı tarafça yapılan ıslahı kabul etmiyoruz. Şöyle ki; Davalı taraf hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda davayı ıslah etmiştir. Tarafımızca sunulan bilirkişibeyan dilekçemizde detaylıca açıkladığımız üzere, Sayın bilirkişinin dosyaya sunulan yanlış değerlendirerek ve bunun yanı sıra yetkisi dışına çıkıp adeta hakim yerine geçerek hazırlamış olduğu raporun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle Davalı tarafça yapılan ıslahı kabul etmiyoruz. Bilirkişi, yapmış olduğu hesaplamada brüt ücreti esas almış olup, kıdem ve ihbar tazminatının net ücret üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Aleyhimize olan hiç bir hususu kabul anlamına gelmemek kaydıyla belirtmek isteriz ki, davanın kabulü halinde kıdem ve ihbar tazminatları net ücret üzerinden hesaplanmalıdır. Brüt ücret içerisinde yer alan ve çalışanın ücretinden veya her türlü istihkakından yapılacak vergi ve SGK kesintileri devlet alacağı olup, işverenin, kaynağından kesinti kuralları ve yasal düzenlemeler gereği bunları ilgili vergi dairesi ve SGK’ya yatırması gerekmektedir. Bu nedenle tüm brüt ücret/istihkaklar içerisinde yer alan vergi ve SGK primleri çalışan işçinin alacağı olmadığından, ücret hesaplaması sırasında brüt üzerinden hesaplama yapılamaz. Davanın brüt ücret üzerinden yapılan hesaplama uyarınca ıslahını kabul etmiyoruz. Aleyhe hüküm kurulması halinde ıslah edilen kısım için ıslah harçlarının yatırıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesini talep ediyoruz. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın ihbar tazminatında ıslah ettiği kısım için sözleşmenin feshedildiği iddia olunan tarihten itibaren faiz talep etmesi yasaya aykırı olup, aleyhe hüküm kurulması halinde ıslah edilen kısımlar için ıslah harcının yatırıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesini talep ediyoruz. Dosyaya sunulan bilirkişi dilekçemizde dosyanın ek bilirkişiye gönderilmesi talebimize ilişkin herhangi bir hüküm kurulmaksızın davacı tarafça yapılan ıslahın kabulü mümkün değildir. Bilirkişi bilirkişinin raporunda varmış olduğu sonucu kabul etmiyor, dosyanın ek bilirkişiye gönderilmesini talep ediyoruz. Talebimiz hususunda herhangi bir karar vermeden dosyanın ıslahı doğrultusunda karar vermek yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca mümkün değildir. Bu nedenle Sayın Mahkemenizden öncelikle dosyanın ek bilirkişiye gönderilmesine karar vermenizi talep ediyoruz. SONUÇ VE İSTEM : Dosyaya sunduğumuz tüm beyanlarımız kapsamında öncelikle davanın tüm yönleri ile reddini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini, hatalı bilirkişi raporunun yok sayılmasını ve dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdiini Sayın Mahkemenizden vekaleten ve saygılarımızla talep ediyoruz. Davalı KRM Yönetim Danışmanlık A.Ş. Vekilleri Av. İmren AKSOY, Av. Burcu GÖKTAN
Bener Hukuk Bürosu Itri Sokak, No:32, 34349, Balmumcu, Istanbul, Türkiye Tel: + 90 (212) 270 70 50 Faks: + 90 (212) 270 68 65 [email protected] www.bener.com 11.03.2016, İstanbul GAZİANTEP(ŞEHİTKAMİL) ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA Gönderilmek üzere İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE DAVACI : STAUBLİ BAYREUTH GMBH 95448 Bayreuth, Theodor- Schmidt-Str.19, Germany VEKİLİ : AV. RAMAZAN YILMAZ Adres antette DAVALI : MAJESTİC HALI SAN VE TİC. A.Ş 2. Organize San Böl, Dursun Bak Bulvarı, No:12, Şehitkamil/Gaziantep KONU : Ticaret Kanunu’nun 732. maddesi uyarınca, 110.553,47 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro cinsi ile yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli meduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili taleplerimiz hakkında DAVA DEĞERİ : 110.553,47 EURO(110.553,47 X 3,15 = 348.243,43 TL) AÇIKLAMALAR : Müvekkil şirket, davalı ile olan ticari ilişki kapsamında davalıya “dokuma tezgahları” satışı yapmıştır. Davalı, söz konusu satışlar nedeniyle doğan borçlarını ödemek için müvekkil şirket emrine poliçeler düzenlemiştir. Davalı tarafından, müvekkil şirket lehine düzenlenen poliçelerden biri de, işbu huzurdaki davaya konu 15 Mart 2015 vadeli poliçedir(EK 1- Poliçe) Söz konusu poliçe incelendiğinde, davalının kendi üzerine poliçe düzenlediği ve vadenin ise 15 Mart 2015 tarihi olarak belirlendiği tespit edilecektir. Müvekkil şirketin, işbu huzurdaki dava konusu poliçeyi davalıya ibraz etmeyi sehven atlaması üzerine, davalının poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüştür. Davalı da, poliçe bedelini müvekkil şirkete bugüne değin ödememiştir. Bu nedenlerle; Ticaret Kanunu’nun 732. maddesinde özel olarak düzenlenmiş kambiyo hukukundan doğan sebepsiz zenginleşme gerekçesi ile işbu huzurdaki davanın açılması zarureti hasıl olmuştur. Şöyle ki; TK m. 732’e göre; “(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş olsa bile, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar. (2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürebilir. (3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez. (4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir” Doktrinde ve Yargıtay kararlarında TK m. 732’nin şartları şu şekilde saptanmıştır; i- Poliçeden doğan hakların sona ermiş olması: Poliçede sebepsiz zenginleşme bakımından; zarar, başvurma hakkının sona ermesi ya da poliçe zamanaşımının gerçekleşmesi ile doğmuş sayılmaktadır. Bunun dışında, temel ilişkiden doğan alacağın ya da poliçede karşılığının talep edilebilir olup olmaması üzerinde durulmamaktadır. Bu bakımından, kambiyo hukukunda sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, poliçeden doğan talep hakkının usuli işlemlere uyulmaması ya da zamanaşımı dolayısıyla kullanılmaması halinde ileri sürülmektedir. Oysa, borçlar hukukunda zamanaşımına uğramış borçlar hakkında sebepsiz zenginleşme isteminde bulunulamaz. ii- Hamilin zarara uğraması: Sebepsiz zenginleşme bakımından ikinci şart, hamilin zarara uğramış olmasıdır. Önemle ifade edilmesi gerekir ki, poliçeden doğan alacağın başvurma hakkının yitirilmesi ya da zamanaşımı dolayısıyla talep edilememesi; hamilin zarara uğramış sayılması için yeterlidir. Gerçekten TK 732 uygulamasında zarar, borçlar hukuku anlamında zarar kavramından farklı ve kambiyo hukukuna özgü olup; poliçe karşılığının ilgililer arasında yer değiştirmesinden kaynaklanır. iii- Düzenleyenin ya da poliçeyi kabul etmiş olan muhatabın hamilin zararına zenginleşmiş olması: Kambiyo hukukuna özgü olarak zenginleşme, ancak poliçeyi düzenleyen ya da poliçeyi kabul etmiş muhatap nezdinde gerçekleşebilir. Daha açık bir anlatımla; poliçeyi düzenleyen, poliçeyi karşı edim olarak lehdara vermiş ancak muhatap nezdinde(kendi üzerine poliçede kendi nezdinde) karşılık oluşturmamış ise ve bu arada, hamil de başvuru hakkını yitirmiş ise veyahut zamanaşımı gerçekleşmiş ise poliçeyi düzenleyen, sebepsiz zenginleşmiş olur. İfade etmemiz gerekir ki, TK m. 732 ile hemen hemen aynı olan Eski TK m. 644 gereğince açılacak sebepsiz zenginleşme davalarında ispat yükünün kimin üzerinde olduğu tartışmalı olmakla beraber, isbat yükünün sebepsiz zenginleşmediğini iddia eden kimseye ait olduğu savunuluyordu. Yargıtay da bu maddeye göre açılan davalarda, ispat yükünün sebepsiz olarak zenginleşmediğini veya senet bedelini cirantalardan birine veya hamile ödediğini savunan düzenleyen(keşideci) davalıya ait olduğuna karar vermişti. Ancak, TK m. 732/4 bu konuya açıklık getirmiş ve ispat yükünün sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Yukarıdaki açıklamalarımız ışığında, davalının işbu huzurdaki dava konusu poliçe bedeli oranında sebepsiz zenginleştiği sabittir. Zira, poliçe bedelinin müvekkil şirkete ödenmediği tartışmasızdır. TK m. 732/4 uyarınca, ispat yükü, yani sebepsiz zenginleşmediğinin ispatı davalı tarafta olduğundan davalı, poliçe bedelini müvekkil şirkete ödediğini yazılı deliller ile ispatlamak zorundadır. Aksi halde, başkaca bir araştırma yapılmasına gerek kalmaksızın işbu huzurdaki davanın kabulü zorunludur. DELİLLER : Delillerimizi sınırlamıyor, davalının sunacağı delillere karşı delil ileri sürme, beyanda bulunma ve ek delil ileri sürme hakkımız saklı kalmak kaydıyla, delillerimizi sunuyoruz; Poliçe, Müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları, Bilirkişi incelemesi, Tanık, Yemin, İkamesi mümkün hertürlü deliller SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan sebeplere istinaden, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; Ticaret Kanunu’nun 732. maddesi uyarınca, 110.553,47 EURO’nun dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro cinsi ile yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli meduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla, Davacı Vekili Av. Ramazan Yılmaz
Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com İSTANBUL ANADOLU 45. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE, DOSYA NO : 2025/149 Esas DAVALI : UNILEVER SANAYİ VE TİCARET TÜRK ANONİM ŞİRKETİ VEKİLLERİ : Av. Erim BENER, Av. Müge ANDAÇ (Adres antettedir.) DAVACI : UTKU SEVER (TCKN: 38710572968) Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No:32 İç Kapı No:9 Beşiktaş/İST. VEKİLİ : Av. Melisa BAYSAL - [16114-11682-82818] UETS KONU : Huzurdaki davaya ilişkin cevap dilekçemizin ve delillerimizin süresi içinde sunulmasından ibarettir. AÇIKLAMALAR : Davacı tarafından iş akdinin geçersiz nedenle feshedildiği iddiası ile huzurdaki dava ikame edilmiştir. Öncelikle, davacı yanın dava dilekçesindeki hukuki mesnetten ve gerçeklikten uzak iddia ve beyanlarını kabul etmiyoruz. Davacının iş sözleşmesi, Müvekkil Şirket tarafından geçerli nedenle feshedildiğinden; aşağıda açıklayacağımız sebepler doğrultusunda, huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: 1.DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN KAPSAMI Müvekkil Şirket; 190 ülkede 400’ün üzerinde markası ile Hollanda-İngiliz menşeli bir şirket olup, tüketicilerinin beslenmesine yardımcı olmakta, tüketicilerin kendilerini ve evlerini temiz ve ferah tutmak için tercih ettikleri ürünleri üretmekte, pazarlamakta ve dağıtmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’de birden çok fabrikası, binlerce çalışanı ve binlerce tedarikçisi ile faaliyet gösteren köklü ve kurumsal bir şirkettir. 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Davacı ile Müvekkil Şirket arasında imzalanan 01.09.2023 tarihli İş Sözleşmesi uyarınca; davacı, UFS Field Chef pozisyonunda çalışmıştır. (EK-1: Davacı ile Müvekkil Şirket arasındaki İş Sözleşmesi ve davacının işe giriş bildirgesi) . Davacının, görevini düşük performans ile ifa etmesi ve bu sebeple başlatılan performans iyileştirme sürecinin de olumsuz sonuçlanması nedeniyle, iş sözleşmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca geçerli sebebe dayalı olarak 17.03.2025 tarihinde feshedilmiş ve söz konusu feshin ardından davacının işten çıkışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmiştir. (EK-2: Fesih bildirimi ve davacının işten ayrılış bildirgesi) Aşağıda ayrıntıları ile açıklayacağımız üzere, feshin son çare olması ilkesi kapsamında, fesih öncesinde uzun bir süre davacının performansının iyileşmesi için Müvekkil Şirket tarafından tüm önlemler alınmış, buna rağmen davacının performansında herhangi bir yükseliş olmamış aksine davacı düşük performans ile çalışmaya devam edip, işin ve iş yerinin verimliliğini kötü yönde etkilemiştir. Bu nedenlerle son çare olarak, İş Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca, geçerli sebebe dayalı olan fesih bildirimi, davacıya 17.03.2025 tarihinde tebliğ edilerek, iş sözleşmesi sonlandırılmış ve akabinde bütün hak edişleri davacıya 21.03.2025 tarihinde ödenmiştir. 2. MÜVEKKİL ŞİRKET TARAFINDAN DAVACININ PERFORMANSININ YÜKSELMESİ İÇİN TÜM ÇALIŞMALARIN YAPILMASINA RAĞMEN DAVACININ DEVAMLI SURETLE DÜŞÜK PERFORMANS İLE ÇALIŞMASI SONUCUNDA İŞ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİ NEDENLE FESHİNDEN BAŞKA ÇARE KALMAMIŞTIR . 2.1. Davacının 2024 yılının ikinci yarısından itibaren düşük performans ile çalışması ve görev ve sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle 09.09.2024 tarihinde Müvekkil Şirket tarafından savunması (EK-3; 09.09.2024 tarihli savunma istemi ve savunma yazısı) talep edilmiştir. Sayın Mahkemeye sunulan savunma talebinde de belirtildiği üzere; Yaratılan demo sayısı, yapılan demolardan gelen ciro katkısının düşük oluşu, 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Demo randevusu alınan key operatör sayısının düşük oluşu, Mevcut operatörlerdeki grab artışının düşük oluşu ve Lead Chef'ten alınan geri bildirimlere göre mutfak kurallarına uygun olmayan davranışlar (chef ceketi giymeme vb.) Performansın beklenen seviyenin altında kalması gibi nedenlerle davacının savunması talep edilmiştir. Davacı savunma yazısında özetle var olan performans düşüklüğünü ve organizasyon aksaklıklarını kabul ederek, performansını yükselteceğini ve aksaklıkları düzeltileceğini belirtmiştir. 2.2. Bunun üzerine Müvekkil Şirket tarafından 16.09.2024 tarihinde davacı yazılı olarak uyarılmış ayrıca davacının performansının iyileştirilmesine yönelik olarak davacının ile motivasyonunun yükseltilmesi ve verimliliğinin artması için toplantı yapılması gibi gerekli aksiyonları almıştır. Bunlara ilaveten davacı, 24.09.2024 tarihinde, aylık demo sayısının arttırılması, demo verimliliğini arttırılma, ziyaret verimliliği arttırılma, potansiyeli yüksek bilinen key operatörleri merkez mutfağa davet edilerek demo planlanması, rutundaki operatörlerde grab artışı sağlanması için davacı Performans İyileştirme Planı'na (Bundan sonra kısaca "PIP" olarak anılacaktır) (EK-4) dahil edilmiştir. PIP kapsamında davacı ile görüşülerek madde madde iyileştirme hedefleri ve aksiyon adımları belirlenmiş, aksiyon adımlarının tamamlanma süreleri de planlanarak davacı ile birlikte imza altına alınmıştır. PlP'te belirlenen sürelerin dolması akabinde davacıyla, davacının amirlerinin de katılım sağladığı 20.11.2024 ve 26.11.2024 tarihli 2 ayrı toplantı yapılmıştır. 20 Kasım 2024 tarihli toplantıda davacının, PIP'te belirlenen hedefleri gerçekleştiremediği ve iş performansının da beklenen seviyenin altında kalmaya devam etmesi nedeni ile Performans İyileştirme Süreci’ne devam etmesine karar verilmiştir. Ayrıca 26 Kasım tarihli toplantıda da davacının hedeflerini gerçekleştirmesi için görüşmeler yapılarak davacıya ihtiyaç duyduğu tüm destek sağlanmıştır. Akabinde davacı 01.12.2024- 31.01.2025 tarihleri arasında 2. Kere Performans İyileştirme Planı'na (PIP) dahil edilmiştir. Davacının yine hedeflerini gerçekleştirmemesi ve iş performansının yeterli görülen ve 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com beklenen seviyenin altında kalması nedenleri ile davacı ile üst yöneticilerinin katılımı ile 5 Mart 2025 tarihli toplantı yapılmıştır. 2.3. Ancak davacının bu toplantıdaki olumsuz tavırları ve hedeflerini gerçekleştirme konusundaki isteksizliği, düşük motivasyonu, performans eksiklikleri ve PIP'te yer alan hedeflerini halen gerçekleştirememesi nedeni ile 07.03.2025 tarihinde 2. kere savunması talep edilmiştir (EK-5; 07.03.2025 Tarihli Savunma Talep Yazısı) . Davacı da bu doğrultuda 10.03.2025 tarihinde yazılı savunmasını vererek hedefini gerçekleştirmekte başarısız olduğunu beyan etmiştir. Müvekkil Şirket tarafından, davacının 10.03.2025 tarihli savunması değerlendirilmiş ve savunma yeterli görülmeyerek son çare olarak davacının iş sözleşmesi geçerli sebeple, kıdem ve ihbar tazminatı başta olmak üzere tüm hakedişleri ödenerek 17.03.2025 tarihinde feshedilmiştir. 3.DAVACININ İŞ SÖZLEŞMESİ GEÇERLİ NEDENLE FESHEDİLMİŞ OLUP, DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN DEVAMI İMKANSIZ HALE GELMİŞTİR, BU KAPSAMDA HUZURDAKİ İŞE İADE TALEBİNİN REDDİ ZORUNLULUK ARZ ETMEKTEDİR. 3.1. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Müvekkil Şirket tarafından davacının performansının iyileştirilmesine ve motivasyonunun yükseltilmesine dair tüm aksiyonlar alınmış, performans iyileştirme programı uygulanmış ancak beklenilen performans seviyesine gelemediği, performansında istikrarlı bir düzelme olmadığı tespit ve rapor edilmiştir. Müvekkil şirketin iç işleyişi ile ilgili uyulması gereken tüm işyeri kuralları ve prosedürler, işverenin kurumsal ilkeleri vb. hususlar “Unilever İş İlkeleri Yönetmeliği ve İlgili Kural Politikaları” ve “Unilever Türkiye Performans
Müvekkil Şirket tarafından, davacının 10.03.2025 tarihli savunması değerlendirilmiş ve savunma yeterli görülmeyerek son çare olarak davacının iş sözleşmesi geçerli sebeple, kıdem ve ihbar tazminatı başta olmak üzere tüm hakedişleri ödenerek 17.03.2025 tarihinde feshedilmiştir. 3.DAVACININ İŞ SÖZLEŞMESİ GEÇERLİ NEDENLE FESHEDİLMİŞ OLUP, DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN DEVAMI İMKANSIZ HALE GELMİŞTİR, BU KAPSAMDA HUZURDAKİ İŞE İADE TALEBİNİN REDDİ ZORUNLULUK ARZ ETMEKTEDİR. 3.1. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Müvekkil Şirket tarafından davacının performansının iyileştirilmesine ve motivasyonunun yükseltilmesine dair tüm aksiyonlar alınmış, performans iyileştirme programı uygulanmış ancak beklenilen performans seviyesine gelemediği, performansında istikrarlı bir düzelme olmadığı tespit ve rapor edilmiştir. Müvekkil şirketin iç işleyişi ile ilgili uyulması gereken tüm işyeri kuralları ve prosedürler, işverenin kurumsal ilkeleri vb. hususlar “Unilever İş İlkeleri Yönetmeliği ve İlgili Kural Politikaları” ve “Unilever Türkiye Performans İyileştirme Yönetmeliği” ile düzenlenmiş olup, davacı tarafından da imzalanarak kendisine tebliğ edilmiştir. Ayrıca Müvekkil Şirket tarafından davacıya bütün Unilever politika/ standart ve usullerinin 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com düzenlediği yönetmelik ve kurallar bildirilmiş, davacı da işbu belgeyi imzalamak suretiyle, Müvekkil Şirket'e karşı işbu yükümlülükleri yerine getirmeyi kabul etmiştir. 3.2. Öte yandan, Müvekkil Şirket tarafından, “Unilever Türkiye Performans İyileştirme Yönetmeliği” ile objektif ve somut olarak ortaya konulan işbu kriterler kapsamında, çalışanların işyerine özgü performansının değerlendirileceği bir performans değerlendirme sistemi oluşturulmuştur. Buna yönelik olarakta çalışanların belirli zaman ve durumları kapsayan performans değerlendirme formları/ süreçleri hazırlanmaktadır. Müvekkil Şirket nezdinde gerçekleştirilen performans değerlendirme neticesinde davacının performansının Müvekkil Şirket tarafından belirlenen ölçütlerin altında kaldığı tespit edilmiş ve davacıya “Unilever Türkiye Performans İyileştirme Yönetmeliği” kapsamında performansını geliştirmek için PIP uygulanmıştır. Davacıya uygulanan performans geliştirme programı kapsamında Müvekkil Şirket yetkilileri tarafından davacının performansını yeterli düzeye taşıyabilmek için öncelikli hedefler belirlenmiş ve hedeflerin ne kadar gerçekleştirileceği değerlendirilmiştir. Beklenen aksiyonların alınmaması ve haftalık toplantılarda herhangi bir ilerleme ile gelinmemesi sebeplerinden dolayı yapılan değerlendirmeler sonucunda davacının iş performansının yeterli seviyenin altında kalmaya devam ettiği rapor edilmiştir. Davacıya 2 KERE Performans İyileştirme Planı uygulanmasına rağmen beklenilen performans seviyesine gelemediği, performansında istikrarlı bir düzelme olmaması ve buna bağlı yetersizlikleri nedeniyle 7 Mart 2025 tarihinde davacının 2. kere savunması istenmiştir. Ancak davacı savunmasında geçerli bir neden sunamadığı gibi başarısız olduğunu da kabul etmiştir. Görüldüğü üzere, Müvekkil Şirket ve davacının amirleri tarafından davacıya performansının iyileştirilmesine yönelik gerekli bildirimler yapılmış olup, davacı, mevcut durumu düzeltmek adına gerekli tüm aksiyonların ivedilikle alınması hususunda dönemsel olarak defalarca uyarılmıştır. Ancak davacı performansını iyileştirmek ve beklenen seviyeye gelmek için hiçbir çaba göstermemiştir. 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Müvekkil Şirket tarafından, davacıya karşı sabırlı, özverili ve hoşgörülü yaklaşılmış ancak davacı, ısrarla düşük performans ile çalışmaya devam ederek, çalışma arkadaşlarını da kötü yönde etkilemiş, işin verimliliğinin düşmesine sebep olmuştur. Bu durum karşısında, Müvekkil Şirket tarafından, davacının iş sözleşmesinin son çare olarak feshedilmesinden başka seçeneği kalmamıştır . Bu itibarla, davacının iş sözleşmesi ortalama olarak benzer işi görenlerden daha az verimli çalışması, gösterdiği niteliklerden beklenen daha düşük performansa sahip olması sebepleri ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesi uyarınca geçerli nedenle son çare olarak 17.03.2025 tarihinde feshedilmiştir. 3.3. Dolayısıyla dava dilekçesi ile fesih usulünün geçersiz olduğu iddialarının da kabulü mümkün değildir. Nitekim; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesine göre işveren iş sözleşmesini işçinin davranışlarından kaynaklanan nedenlerle geçerli olarak feshedebilir. Yine işçinin çalıştığı süre boyunca gözlenen performansı ile işin sonucuna bağlı ölçülen verimliliğine bağlı olarak performans yönünden yetersiz kaldığını belirlenmesi halinde işçinin yetersizliğinden doğan geçerli fesih nedenlerinden söz edilebilir. İş Kanunu’nun gerekçesinde işçinin hangi hallerde yetersiz sayılacağı ve buna dayalı olarak işverene fesih hakkının ortaya çıkacağı haller tespit edilmiştir. İşçinin yaptığı işe yatkın olmaması, mesleğe uyum yetersizliği, işe yoğunlaşmamasının ve dikkatinin azalması, aynı çalışma temposunu sürdürememesi, öğrenme ve kendini yetiştirme yetersizliği gibi haller mesleki yetersizliğe diğer deyişle verim ve performans eksikliğine dayanan geçerli fesih nedenleridir. Diğer yandan Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da performans değerlendirilmesinde objektif olabilmek ve geçerli nedeni kabul edebilmek için, performans değerlendirme kriterleri önceden saptanmalı, işçiye tebliğ edilmeli, işin gerektirdiği bilgi, beceri, deneyim gibi yetkinlikler, işyerine uygun davranışlar ve çalışandan gerçekleştirmesi beklenen iş ve kişisel gelişim hedeflerinde bu kriterler esas alınması gerektiği istisnasız bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka anlatımla, çalışanın niteliği, davranışları ve sonuçta ulaştığı hedef önemli olmaktadır. Bu kriterler çalışanın görev tanımına, verimine, işverenin kurumsal ilkelerine, uyulması gereken işyeri kurallarına uygun olarak objektif ve somut olarak ortaya konmalı ve buna yönelik performans değerlendirme formları hazırlanmalıdır. İşyerine özgü 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com çalışanların performansının değerlendirileceği, performans değerlendirme sistemi geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Yukarıda bahsedildiği üzere, Müvekkil Şirket bünyesinde, bireysel hedef performansının değerlendirildiği ölçümler yapılmaktadır. Bu ölçüm ve değerlendirmeler çerçevesinde, tespit edilen hususlar konusunda Müvekkil Şirket tarafından çalışanlara geri bildirim yapılmakta olup; çalışanın performansının hedeflenenden düşük olduğunun tespit edilmesi halinde ise çalışana performans iyileştirme programı uygulanmaktadır. Nitekim Müvekkil Şirket tüm dünya çapında faaliyet gösteren global ve köklü bir firma olup, şirket içerisinde uygulanan kural/program ve prosedürler kişiden kişiye değişmemekte, herkese uygulanan prosedür ve kurallar aynı şekilde sürdürülmektedir. Davacıya da bu kapsamda PIP uygulanmıştır. Davacı da Müvekkil Şirket prosedürlerini ve genel ilkelerini çok iyi bildiği halde manipülatif beyanlarla mahkemeyi yanıltmaya çalışmaktadır. Davacı bu noktada İş Hukukunda yaygın bir şekilde uygulanan işçi lehine yorum esasını açıkça kötüye kullanmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’inin 08.04.2008 tarihli, 2007/27829 E. ve 2008/7831 K. sayılı ilâmı: “İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalıdır. Objektiflik ölçütü o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde uygulanmalıdır. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonuçlarına dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır. İşçinin kapasitesi yüksek hedefler için yeterli ise ancak işçi bu hedefler için gereken gayreti göstermiyorsa geçerli neden söz konusu olabilir.” şeklindedir. Nitekim, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin
ilkelerini çok iyi bildiği halde manipülatif beyanlarla mahkemeyi yanıltmaya çalışmaktadır. Davacı bu noktada İş Hukukunda yaygın bir şekilde uygulanan işçi lehine yorum esasını açıkça kötüye kullanmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’inin 08.04.2008 tarihli, 2007/27829 E. ve 2008/7831 K. sayılı ilâmı: “İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalıdır. Objektiflik ölçütü o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde uygulanmalıdır. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonuçlarına dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır. İşçinin kapasitesi yüksek hedefler için yeterli ise ancak işçi bu hedefler için gereken gayreti göstermiyorsa geçerli neden söz konusu olabilir.” şeklindedir. Nitekim, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin gerekçesinde örnekleme olarak sayılan yetersizlikten kaynaklı nedenler dışında, işçiyle yapılan iş sözleşmesi, işyeri personel yönetmeliği, kurumsal çalışma ilkeleri veya işyerine özgü performans değerlendirme kriterlerinde yer alan işçinin verimliliği ile ilgili beklentilerin karşılanmaması halinde de 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com geçerli nedenle fesih uygulanabilir. Bu itibarla, son çare olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesi uyarınca davacının iş sözleşmesi tüm hakedişleri ödenmek suretiyle geçerli nedenle feshedilmiştir. Dolayısıyla feshin usulüne uygun olmadığı yönündeki davacı beyanları mesnetsiz ve gerçek dışıdır. YUKARIDA ARZ VE İZAH EDİLEN SEBEPLER DOĞRULTUSUNDA, FESHİN GEÇERLİ NEDENE DAYANDIĞI AŞİKÂRDIR. BU DURUM EMSAL YARGITAY KARARLARI İLE DE SABİTTİR. BU NEDENLE YARGITAY KARARLARINA VE DOKTRİNE AYKIRI OLAN HAKSIZ İŞBU DAVANIN REDDİNİ TALEP EDİYORUZ. 4.DAVACI YANIN TALEP ETMİŞ OLDUĞU İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATI FAHİŞTİR. Davacının Müvekkil Şirkette çalışmış olduğu toplam süre göz önünde bulundurulduğunda, hiçbir şekilde herhangi bir iddianın ve talebin kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, davacının talep ettiği 8 aylık brüt ücret tutarındaki işe başlatmama tazminatı talebi fahiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına bakıldığında; davacının yaklaşık 1,5 yıllık kıdemi olup 5 yıla kadar çalışmalarda 4 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatı ödenmesine hükmedildiği görülecektir. Nitekim, işe başlatmama tazminatının belirlenmesinde hangi ölçütlere başvurulacağı hususunda yasada açıkça bir hüküm bulunmamakla birlikte; işe başlatmama tazminatının hesaplanmasında yerleşik Yargıtay içtihatlarında davacının kıdemi ile doğru orantılı olarak belirlenmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir. Nitekim, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 08.05.2017 tarihli 2017/20414 E., 2017/7947 K. sayılı ilamı; “... Dairemiz yıllık ücretli izinle ilgili 53. Maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmekte, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır.” şeklindedir. 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Aynı şekilde, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 03.04.2017 tarihli 2017/10199 E., 2017/7509 K. sayılı ilamı; “... Dairemiz yıllık ücretli izinle ilgili 53. Maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmekte, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır.” şeklindedir. Yukarıda Sayın Mahkemeniz huzuruna sunduğumuz Yargıtay kararları ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği gibi; işe başlatmama tazminatının belirlenmesi için davacının kıdemi değerlendirmeli ve tazminat tutarı belirlenirken bu husus dikkate alınmalıdır. Davacının müvekkil şirketteki kıdemi düşünüldüğünde; 8 aylık brüt ücret tutarındaki işe başlatmama tazminat talebi abesle iştigaldir ve davacının haksız kazanç elde etme iradesini ortaya koymaktadır. 5.DAVACININ MÜVEKKİL ŞİRKETTEN HERHANGİ BİR ALACAĞI BULUNMAMAKTADIR. Müvekkil Şirket tarafından iş sözleşmesi geçerli nedenle feshedilen davacı yana tüm hak ve alacakları eksiksiz bir şekilde 21.03.2025 tarihinde ödenmiş olup, söz konusu ödemeler dosyada mübrez bordrolar ve banka kayıtları ile sabittir. Bu noktada davacıya yapılan ödemeleri gösterir banka kayıtlarının celbini talep etmekteyiz. Söz konusu banka kayıtları ile davacının Müvekkil Şirketten herhangi bir alacağının kalmadığı bir kez daha teyit edilecektir. Arz ve izah edilen nedenlerle ve dahi mahkemenizce re’sen öngörülecek nedenlerle, mesnetsiz iddialarla ikame olunan huzurdaki işe iade davasının reddi zorunluluk arz etmekte ve Sayın Mahkemenizden talep olunmaktadır. HUKUKİ SEBEPLER : 4857 Sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili yasal mevzuat. HUKUKİ DELİLLER : Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla delil listemiz aşağıdaki gibidir: 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com Davacı ile Müvekkil Şirket arasında akdedilen İş Sözleşmesi ve davacının iş yeri giriş bildirgesi (Ektedir), 1) Fesih bildirimi ve davacının işten ayrılış bildirgesi (Ektedir), 2) 09.09.2024 tarihli savunma istemi ve savunma yazısı (Ektedir), 3) Unilever Performans İyileştirme Planları (Ektedir), 4) 07.03.2025 tarihli savunma istemi ve savunma yazısı (Ektedir), 5) Davacının özlük dosyasına ilişkin diğer kalan tüm belgeler (Ektedir), 6) Ticari defter ve belgeler, 7) Bilirkişi incelemesi ve keşif, 8) Tanık beyanları, 9) Tanık Listemiz : Deniz Sırman (TCKN: 16156783186) i. Adres: İnkılap Mah. Dorakent Sokak B2 Blok/ 10 Dorapark sitesi 34768 Ümraniye/İstanbul Osman Bahadır (TCKN: 41443335298) ii. Adres: Meşrutiyet mah. Ebe kızı sok. 29/9 Osmanbey, Şişli/İstanbul Tarık Karasu (TCKN: 17722956010) iii. Adres: Atakent mah.220.sk Sinpaş GYO İstanbul Sarayları Hünkar konakları 29 A/ D:9 Halkalı, Küçükçekmece, İstanbul Yemin, 10) Ve sair her türlü yasal delil. 11) NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve inceleme sırasında re’sen öngörülecek nedenlerle fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz işbu DAVANIN REDDİNE, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz. 03.06.2025 Davalı Vekili Av. Müge ANDAÇ (E-İmzalıdır.) İnternet yoluyla göndermek istediğiniz evraklar onay için Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10)
29/9 Osmanbey, Şişli/İstanbul Tarık Karasu (TCKN: 17722956010) iii. Adres: Atakent mah.220.sk Sinpaş GYO İstanbul Sarayları Hünkar konakları 29 A/ D:9 Halkalı, Küçükçekmece, İstanbul Yemin, 10) Ve sair her türlü yasal delil. 11) NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve inceleme sırasında re’sen öngörülecek nedenlerle fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz işbu DAVANIN REDDİNE, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz. 03.06.2025 Davalı Vekili Av. Müge ANDAÇ (E-İmzalıdır.) İnternet yoluyla göndermek istediğiniz evraklar onay için Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) i. ii. iii. 10) 11) İstanbul Anadolu 45. İş Mahkemesi katiplerine [15406398652] iş emri numaralarıyla gönderildi. Bu iş emir numaraları ile İşlemlerim menüsünden evrakların durumunu takip edebilirsiniz. Onay işlemleri yapıldığı takdirde 2025/149 nolu Hukuk Dava Dosyasına eklediğiniz evrakları görebilirsiniz.
Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ'NE DOSYA NO :2023/626 E. DAVALI : Societe Air France S.A. VEKİLİ : Av. Bucu Okyay, Av. Altar Şahin (Adres Antettedir.) DAVACI : Zurich Sigorta A.Ş. VEKİLİ : Av. Erol Ertan KONU : Davaya karşı cevaplarımızın sunulmasından ibarettir. AÇIKLAMALAR: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; 51 kolide 276,70 kg tekstil hazır giyim eşyasının ATÜ Turizm İşletmeciliği AŞ tarafından 25517846 numaralı nakliyat emtea sigorta poliçesi ve eki zeyilnameler ile sigorta ettirildiğini, davaya konu eşyaların taşınmasının Arkas Lojistik AŞ tarafından üstlenildiğini (akdi taşıyıcı) ve Arkas Lojistik AŞ'nin de taşıma işini Gruber Logistics S.P.A. kanalıyla fili taşıyıcı Air France firmasına bırakıldığını, eşyaları fiili taşıyan olarak Air France firmasının AF/1331-250322 seferi ile Milan'dan İstanbul'a taşıdığını, 057-062P6-4090 sayılı ana konşimentoya kayıtlı olarak 51 koli eşyanın 47 kolisini 238/2022/MI numaralı, 4 kolisini 246/2022/MI numaralı ara konşimentolar ile taşındığını, davalı Air France firmasının 47 koli yerine 46 koli ve 4 koli yerine 3 koli teslim ettiğini dolayısıyla 2 kolinin eksik teslim edildiğini, fiili taşıyan ile akdi taşıyanın müteselsil sorumlu olduklarını iddia ve dava etmiştir. Bu iddiaların tarafımızca kabulü mümkün olmayıp huzurdaki mesnetsiz davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki; USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: Dava Şartı Arabuluculuk Usulüne Uygun Şekilde Yerine Getirilmemiştir. 1- Sayın Mahkemenizin de takdir edeceği üzere huzurdaki itirazın iptali davasının dava şartlarından bir tanesi arabulucuya usulüne uygun yapılan bir başvurudur. Belirtmek gerekir ki, davacı arabulucuya başvurusunu, huzurdaki davaya konu icra takibi yoluna başvurmadan önce gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla takipten önceki arabuluculuk başvurusuyla, itirazın iptali davası için öngörülen arabuluculuk şartı usulüne uygun şekilde yerine getirilmemiştir. Bu durumda herhangi bir usuli işlem yapılmadan ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Hal bu iken, dava şartından yoksun işbu davanın öncelikle usulden reddini talep etme zarureti hasıl olmuştur. 2- 3- 1- Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- Davacının, Hakları Talep Etme Hak ve Yetkisi Mevcut Olmayıp Davacı Halef Olamamıştır.2- Davacı, dava dilekçesinde iddia ettiği üzere, sigorta ettirenin haklarına halef olamamıştır. Detayları aşağıda açıklanacağı üzere, davacının dava dilekçesi eklerinde ibraz ettiği sigorta poliçesi, KAMYON ile taşıma yapılması için düzenlen bir sigorta poliçesidir (EK-1 Sigorta Poliçesi). Bu poliçe akdedildikten sonra nakliyat uçak ile gerçekleşmiş ve mallar Milan'dan İstanbul'a gelmiştir. Nakliyatın tamamlandığı tarihten sonra, davacı ile sigortalısı arasında düzenlenen poliçe, 7 Nisan 2022 tarihli zeyilname vasıtasıyla UÇAK ile taşıma olarak değiştirilmiştir (EK-2 Zeyilname) . Zira, Poliçe ve zeyilname davacının dava dilekçesi eklerinde de mevcuttur. Ayrıca önemle belirtmek isteriz ki, riziko gerçekleştikten sonra poliçede yapılan değişikliklerin geçersiz olacağı izahtan varestedir. Gerçekten de taşıma tarihinden sonraki bir tarihte, zeyilname ile sigorta poliçesi üzerinde değişiklik/güncelleme yapılmak istenmiştir. Ancak bu değişiklik riziko gerçekleştikten sonra yapılmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen poliçe, uçuş tarihinde yalnızca KAMYON ile taşımayı kapsamaktadır ve KAMYON ile yük taşımacılığı için düzenlenmiştir. Bu durumda geçerli bir poliçenin varlığından söz edilemeyeceği için, davacının, sigortalının haklarına halefiyet iddiası yerinde değildir. Dolayısıyla davacının taraf sıfatının bulunmadığı çok açıktır. Bu doğrultuda davanın Müvekkil Şirket yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı Tarafça Uğranıldığı İddia Edilen Zararın Muhatabı Müvekkil Şirket Değildir.3- Davacı, dava dilekçesinde müvekkil şirketin iddia edilen zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte zararın varlığının kabulü halinde bu zarar öncelikle akdi taşıyıcı olan Arkas Lojistik AŞ'den istenmelidir. Akdi taşıyıcının sorumluluğuna gidilmeden, fiili taşıyıcının sorumlu olduğu talebinin reddi gerekmektedir. Hal böyleyken, davanın usulden reddini talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur. ESASA LİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: Zeyilname, Havayolu ile Yük Taşımacılığı Tamamlandıktan Sonra Düzenlenmiştir ve Geçersizdir1- Davacı, dava dilekçesinin ekinde sigorta poliçesi ve zeyilname ibraz etmiştir. Poliçe; 01.01.2022 - 01.01.2023 vadeli, 25195309 numaralı Abonman Nakliyat Sigorta poliçesine bağlı olarak 25.03.2022 tarihli 25517846 numaralı Kati Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesinin 51 koli emtianın İtalya'dan Türkiye'ye KAMYON aracılığıyla nakledilmesi için düzenlenmiştir. Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- Kamyon aracılığıyla nakil için düzenlenen poliçenin tarihi 25 Mart 2022 'dir (Bkz. EK-1) . KAMYON aracılığıyla nakliyatı öngören poliçenin nakliyat tarihinden daha sonra, 07 Nisan 2022 tarihinde yapılan 2 numaralı zeyilname ile nakliyat aracı UÇAK olarak değiştirilmiştir. Bu durum, davacı tarafından dosyaya ek-8 olarak ibraz edilen "Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporunda" da açıkça görülmektedir. (EK-3 Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporu) Belirtmek ve altını çizmek gerekir ki, zeyilnamenin düzenlenme tarihi, fiili taşıma tarihinden (Milan - İstanbul uçuşundan) daha sonraki bir tarihtir. Kaldı ki bu husus davacı tarafça huzurdaki dosyaya ibraz edilen Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporu'nda da açıkça görülmektedir (Bkz. EK-3). Dolayısıyla zeyilname, riziko gerçekleştikten sonra düzenlenmiştir. Nakliye tarihinde davacının sigortalısıyla olan poliçesi Kamyon ile taşımayı kapsamaktaysa da riziko gerçekleştikten sonra ilgili poliçe kapsamında, zeyilname ile değişiklik yapılmış ve nakliye aracı Uçak olarak değiştirilmiştir. Hal böyleyken, riziko gerçekleştikten sonra düzenlenen ve olaya uygun hale getirilen zeyilnameye dayanan halefiyet iddiasının reddi gerekmektedir. Nitekim sigorta hukukunun en temel ilkeleri rizikonun gerçekleşmemiş olmasıdır. Kamyon ile taşıma için düzenlenen bir poliçenin havayolu taşımaclığı söz konusuyken uygulanması mümkün değildir. 2- Davacının Kaybolduğunu İddia Ettiği Kolilerden Biri Hemen Sonra Bulunmuştur. Davacı, dava dilekçesinde yukarıda da açıkladığımız üzere iki kolinin eksik teslim edildiğini iddia etmiştir. Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kaybolduğu iddia edilen 2 koliden 1'i bulunarak 18 Nisan 2022 tarihinde sigortalıyla teslim edilmiş olup bu husus, davacı tarafından dosyaya ek olarak sunulan "Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporu" ile tespit edilmiştir (Bkz. EK-3) . Kaldı ki yine kaybolduğu iddia edilen 2 adet koliden birinin bulunarak teslim edildiği konusu davacı tarafça dosyaya sunulan delil dilekçesiyle de ikrar edilmiştir (EK-4 Davacı Tarafın Delil Dilekçesi). Dolayısıyla mevcut durumda, kaybolduğu iddia edilen yalnızca net 9,29 kg ağırlığında bir koli mevcuttur. Belirtmek gerekir ki, davacı tarafından kaybolduğu iddia edilerek tazmini talep edilen 2 koli emtianın 1 kolisi sigortalıya teslim edilmiştir. Bu durum gerek "Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporuyla" (Bkz. EK-3) gerekse kendi delil dilekçeleriyle sabittir (Bkz. EK-4). Davacının, teslimatı sağlanmış olan 1 koli emtia için de tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte teslimatı sağlanmış olan bu 1 koli emtia için öne sürülen talep haksızdır ve bu talebin de reddi gerekmektedir. Nitekim davacının söz konusu talebinin kabulü halinde, davacı hem emtiayı ele geçirmiş hem de
ki yine kaybolduğu iddia edilen 2 adet koliden birinin bulunarak teslim edildiği konusu davacı tarafça dosyaya sunulan delil dilekçesiyle de ikrar edilmiştir (EK-4 Davacı Tarafın Delil Dilekçesi). Dolayısıyla mevcut durumda, kaybolduğu iddia edilen yalnızca net 9,29 kg ağırlığında bir koli mevcuttur. Belirtmek gerekir ki, davacı tarafından kaybolduğu iddia edilerek tazmini talep edilen 2 koli emtianın 1 kolisi sigortalıya teslim edilmiştir. Bu durum gerek "Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporuyla" (Bkz. EK-3) gerekse kendi delil dilekçeleriyle sabittir (Bkz. EK-4). Davacının, teslimatı sağlanmış olan 1 koli emtia için de tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte teslimatı sağlanmış olan bu 1 koli emtia için öne sürülen talep haksızdır ve bu talebin de reddi gerekmektedir. Nitekim davacının söz konusu talebinin kabulü halinde, davacı hem emtiayı ele geçirmiş hem de bedelini tazmin ederek ikinci kez menfaat elde etmiş olacaktır. Bu nedenle öncelikle ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte kayıp olduğu iddia edilen 1 kolinin bulunduğu ve teslim edildiğinden bahisle geriye kalan 1 koli üzerinden Sayın Mahkemenin Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- değerlendirme yapmasını talep etmek zarureti hasıl olmuştur. 3-Hiçbir Şekilde Kabul Anlamına Gelmemek Kaydıyla, Müvekkil Şirket'in Bir An İçin Sorumlu Olduğu Kabul Edilse Dahi Bu Sorumluk Varşova ve Montreal Konvansiyonlarına Göre Sınırlıdır. Türkiye'nin de taraf olduğu Montreal Sözleşmesi'nin onay süreci, 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 'un 14.04.2009 tarihli ve 27200 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla başlatılmıştır. Montreal Sözleşmesi, Türkiye için 26 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye'nin ve İtalya'nın tarafı olduğu ve usulüne uygun şekilde yürürlükte olan Montreal Sözleşmesi'nin (Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme'nin) 22. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hava yoluyla yük taşımacılığında sorumluluk sınırını kilogram başına Özel Çekme Hakkıyla belirlemiştir. (ÖÇH). Özel Çekme hakkı ise, (Special Drawing Rights, SDR) IMF’nin uluslararası hesap birimi ve ödeme aracı oluşturulması amacıyla kabul ettiği sanal bir para birimidir. Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme'nin (Montreal Konvansiyonu'nun) Resmi Gazete'de yayımlanan versiyonunun 22. maddesinin 3. fıkrası; Kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluğu 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır... şeklindedir. Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte Müvekkil Şirket'in bir an için sorumlu olduğu kabul edilse bile bu sorumluluğun sınırı yukarıda bahsi geçen Montreal Konvansiyonunun belirlediği sınırlar çerçevesinde olacaktır. Özel Çekme Hakkı ise, uluslarası bir hesap birimi ve ödeme aracıdır. Değeri küresel ekonomik sistemde önemli görülen para birimlerinden oluşan “para sepeti” yöntemiyle hesaplanmaktadır. ABD Doları, Euro, Yen ve Sterline ilaveten 2015 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin para birimi Yuan da sepete eklenmiştir. Bu eklemeyle "para sepeti" içerisinde 5 farklı ülkenin para birimi yer almaya başlamıştır. Para birimlerinin sepetteki ağırlıkları ise, para birimlerinin dünyadaki önemine göre IMF tarafından beş yılda bir yeniden değerlendirilmektedir. ÖÇH'nın değeri ise IMF web sitesinde günlük olarak ilân edilmektedir. (https://www.imf.org/external/np/fin/data/rms_mth.aspx?reportType=CVSDR) Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- Davacı taraf dava dilekçesinde iki koli emtianın kayıp olduğunu iddia etmiştir. Ancak bu iki koli emtianın bir tanesi bulunmuş ve Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporunda Tespit edildiği üzere sigortalıya teslim edilmiştir (Bkz EK-3). Kayıp emtianın ağırlığının ise net 9,29 kg olduğu davacı tarafça sunulan Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporunda da görülmektedir. Bu durumda, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı müvekkilin sorumluğu Montreal Konvansiyonu'nda çizilen sınırlar çerçevesinde kilogram başına 17 özel çekme hakkı ile sınırlıdır. Dolayısıyla davalı müvekkilimizin bir an için sorumluluğu olduğu kabul edilse dahi bu sorumluluğun tavanının sınırı 17 ÖÇH x (çarpı) 9,29 kg olacaktır. Bu durum gerek uluslararası havayoluyla yük taşıma mevzuatında, gerekse Yargıtay içtihatlarında sabittir. Nitekim Yargıtay 11. HD., E. 2012/4436 K. 2013/3648 T. 27.02.2013 ilamı; "Uyuşmazlığa uygulanması gereken 4 sayılı Montreal Protokolü ile değiştirilen Varşova Konvansiyonu'nun 22 nci maddesi uyarınca yük taşımasında paket taşıyıcıya verilirken gönderici varış yerindeki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe taşıyıcının sorumluluğu kilogram başına 17 SDR (Özel Çekme Hakkı) ile sınırlıdır. Ayrıca, yine 4 sayılı Montreal Protokolü'nün IX ve X. maddeleri ile değişik Varşova Konvansiyonu'nun 25 ve 25/A maddeleri de ancak yolcu ve bagaj taşımalarında uygulanacak hükümler olup, yük taşımasında uygulanmaları mümkün değildir. Bu itibarla yük taşımalarında taşıyıcının sorumluluğu Konvansiyonun 22/2-a maddesindeki halin bulunmadığı hallerde sınırlı sorumluluktur. Somut olayda, dava hava yolu ile gerçekleşen yük taşımasından kaynaklandığına göre, taşıyıcının sorumluluğunun Varşova Sözleşmesi uyarınca sınırlı sorumluluk olduğu kabul edilerek, davalının sorumluğunun üst sınırının anılan düzenlemeye göre belirlenip, gerçek zararın tespit edilen sorumluluk sınırı olan miktarın üzerinde bulunması halinde, sınırlı sorumluluk miktarından, altında ise saptanan gerçek zarardan davalıyı sorumlu tutmak gerekirken, bu hususlar nazara alınmadan yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. " şeklindedir. Yine Yargıtay 11. HD., E. 2019/1927 K. 2020/5609 T. 2.12.2020 ilamında; Montreal Konvansiyonu 22/3. maddesinde "kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun, taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda, gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcın kargonun tahrip olması, kaybolması yada kargoya hasar gelmesi her kilogram için sorumluluğu 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır." denilerek, taşıyıcının sorumluluğu ve sorumluluk sınırları düzenlenmiştir. Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- Yine Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/258 Esas, 2022/100 Karar sayılı 17.02.2022 tarihli ilamında; "Hava yolu ile yapılan tüm taşımaların tabi olduğu uluslararası bir sözleşme olan Montreal Sözleşmesi hükümlerine göre ..., taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluluğu 17 Özel (revize 19 Özel Çekme Hakkı) Çekme Hakkı ile sınırlıdır. (Montreal Sözleşmesi madde 22/3)" Somut olayda davacı taraf, Müvekkil Şirket'in uluslararası taşıma mevzuatında öngörülen sınırlı sorumluluğunu kaldırmaya yönelik herhangi bir bildirimde bulunmamış, buna yönelik ek bir meblağ ödememiştir. Burada hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla Müvekkil Şirketin sorumlu olduğu bir an için kabul edilse dahi bu sorumluluk Montreal
193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- Yine Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/258 Esas, 2022/100 Karar sayılı 17.02.2022 tarihli ilamında; "Hava yolu ile yapılan tüm taşımaların tabi olduğu uluslararası bir sözleşme olan Montreal Sözleşmesi hükümlerine göre ..., taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluluğu 17 Özel (revize 19 Özel Çekme Hakkı) Çekme Hakkı ile sınırlıdır. (Montreal Sözleşmesi madde 22/3)" Somut olayda davacı taraf, Müvekkil Şirket'in uluslararası taşıma mevzuatında öngörülen sınırlı sorumluluğunu kaldırmaya yönelik herhangi bir bildirimde bulunmamış, buna yönelik ek bir meblağ ödememiştir. Burada hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla Müvekkil Şirketin sorumlu olduğu bir an için kabul edilse dahi bu sorumluluk Montreal ve Varşova Konvansiyonları ile kilogram başına belirlenen 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlandırılmıştır. 4- Hiçbir Şekilde Kabul Etmemek Kaydıyla Davacının İcra İnkar Tazminatı Talebinin De Reddinin Gerektiği Açıktır. Huzurdaki olayda icra inkar tazminatının şartları oluşmamıştır. Sayın Mahkemenin de takdir edeceği üzere, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit bir alacağın inkarının varlığı şarttır. Nitekim bu şartın varlığının aranması da yerleşik bir uygulama halini almıştır. Likit olma şartına ilişkin pek çok kararda olduğu gibi örnek bir kararda Yargıtay (10.HD 14.2.2005, 11877/1110) "borçlunun vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve borçlunun yüzde 40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip konusu alacağın likit, yani belirgin olması, başka bir anlatımla hak etmediği aylıkları her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında borçlunun icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekir” şeklinde hüküm kurmuş ve bu şartın altını çizmiştir. Taşıma sırasında kaybolduğu iddia edilen emtia bedeline ilişkin icra inkar tazminatı talebine yönelik de aynı yaklaşımı sürdürmüştür. Nitekim Yargıtay 11. HD., E. 2012/4436 K. 2013/3648 T. 27.02.2013 ilamı; "Dava, taşıma sırasında kaybolan emtia bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir . ... Ayrıca, davalı taşıyıcı aleyhine hükmedilecek miktar tazminat niteliğinde olup, miktarının ancak mahkemece yapılacak yargılama sonucunda belirlenmesinin mümkün olmasına göre alacağın likit olduğundan söz edilemez. Bu nedenle İİK'nın 67. maddesi uyarınca davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir." şeklindedir. İlgili Yargıtay ilamında, taşıma sırasında kaybolduğu iddia edilen emtia bedeline ilişkin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, Türkiye T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1- 2- 3- 1- Yukarıda izah olunan nedenlerle; Müvekkil Şirket yönünden davanın usulden ve esastan reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine, haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, davacının karar verilmesini talep etmek gerekmektedir. HUKUKİ NEDENLER : İİK, HMK, TMK, TTK, Montreal Konvansiyonu, Viyana Konvansiyonu ve sair mevzuat. DELİLLER : Davacının sunacağı delillere karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak üzere, 1-) Davacı tarafından dayanılan ve dosyada mübrez tüm deliller. 2-) Montreal Konvansiyonu, Viyana Konvansiyonu 3-) Tarafların ticari defter ve kayıtları 4-) Tanık 5-) Bilirkişi İncelemesi 6-) Yemin 7-) İsticvap 8-) Keşif 8-) Cevap dilekçemizde bildirdiğimiz tüm deliller. 9-) İkamesi mümkün her türlü yasal delil. SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ile; Davanın USULDEN ve ESASTAN REDDİNE, haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz. 26.10.2023 EKLER : 1-) Sigorta poliçesi 2-) Zeyilname 3-) Nakliyat Hasarı Ekspertiz Raporu 4-) Davacı Tarafın Delil Dilekçesi 5-) Bir adet onaylı ve harçlandırılmış vekaletname örneği Saygılarımızla, Davalı Vekili Av. Altar Şahin
Itri Sokak, No:32, 34349, Balmumcu, Istanbul, Türkiye Tel: + 90 (212) 270 70 50 Faks: + 90 (212) 270 68 65 [email protected] www.bener.com İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NE Gönderilmek Üzere İSTANBUL NÖBETÇİ FİKRİ VE SİNAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NE DOSYA NO : 2016/8 E. DAVACI : Tarkett INC VEKİLİ : Av. Serkan KOLAY, Av. Nurettin Yiğit PEKEL (Adres antettedir) DAVALI : Mineteko İç Tasarım Ürünleri ve Ticaret Limited Şirketi Şerifali Mah. Kutup Sok. No:50/7 34785 Ümraniye - İstanbul KONU : Cevaba Cevap Dilekçemizin Sunumundan İbarettir. AÇIKLAMALAR: Davalı Şirket tarafından Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde kötüniyetle tescil ettirilmiş “OMNISPORTS” markası üzerinde dava dilekçemizde ayrıntısıyla izah edildiği üzere Davacı Müvekkilimiz Tarkett Inc Şirketi dünyanın bir çok ülkesinde tescil ile öncelikli hak sahibi olup, bu marka kötüniyetle haksız menfaat temin etmek amacıyla ülkemizde tescil ettirilmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi ile bir takım mesnetsiz iddia ve beyanlarda bulunduğundan bu iddia ve beyanlara cevap verilmesi zarureti hasıl olmuştur. Davalı taraf cevap dilekçesinde, “MİNEFLO” markasının uzun süreden beri kendileri tarafından kullanıldığından bahisle, söz konusu markanın yer döşemeleri alanında bilinen ve ürünle özdeşleşen bir marka haline geldiğini iddia etmiştir. Bir an için söz konusu iddianın doğru olduğu düşünülse bile davalının tanınmış olduğunu iddia ettiği söz konusu marka “MİNEFLO” ile dava konusu olan “OMNİSPORTS” markası arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Nitekim bizim iddiamız davaya konu olan “OMNİSPORTS” markasının Türkiye’de müvekkil şirket tarafından uzun yıllardır kullanıldığı ve Türkiye’ye müvekkil şirket tarafından tanıtıldığıdır. Bu kapsamda bizim “MİNEFLO” markasına ilişkin bir iddiamız yoktur ve davalı tarafın neden özellikle “MİNEFLO” markasının ürünle özdeşleştiğini iddia ettiği anlaşılamamıştır, belli ki davalı taraf ya markanın Türkiye’ye müvekkil şirket tarafından tanıtılmış olması nedeniyle öncelikli hak sahibi olduğumuzu iddia ederken sözü edilen markanın “OMNİSPORTS” markası olduğunu anlayamamıştır. Yani burada önemli olan husus davaya konu “OMNİSPORTS” markasının Türkiye’de müvekkil şirket tarafından uzun yıllardır kullanıldığı ve Türkiye’ye müvekkil şirket tarafından tanıtıldığıdır. Bu husus dosyaya sunduğumuz faturalar ve diğer delillerimiz ile açıkça ispat olmuştur. Nitekim davalı taraf da bu iddiamızı çürütecek hiçbir somut delil ortaya koyamamıştır. Davalı taraf sadece bir takım mesnetsiz iddialar ile Sayın Mahkemeyi yanıltarak kötü niyetle tescil ettirdiği markayı suistimal etme amacındadır. Bu nedenle davamızın kabulünün gerekeceği açıktır. Davalı taraf müvekkil şirketin faaliyetlerinin 19. Sınıf içerisine girdiği ve kendi adlarına tescilli bulunan “OMNİSPORTS” markasının 19. Sınıfta tescilli olmadığından bahisle bu hususun müvekkil şirket için bir engel taşımadığını beyan etmiştir. Davalı taraf adına tescilli olan bir çok marka 19. Sınıf adına da tescilli olup nedense davaya konu “OMNİSPORTS” markası ise sadece 27. ve 35. Sınıflar için tescil edilip 19. Sınıf için tescil edilmemiştir. Sırf bu durum bile kendi başına davalı tarafın kötü niyetli olduğunu kanıtlar niteliktedir. Kaldı ki kötü niyetle tescil edilen marka, müvekkil şirketin kullandığı markanın birebir aynısıdır. Nitekim davalı taraf müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet göstermekte olup, davalı tarafın kendi adlarına tescilli olan markaların bir çoğu 19. Sınıfta da tescillidir. Bu kapsamda davalı tarafın aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkil şirketi tanımadığı iddialarının hiçbir dayanağı olmadığı açıktır. Müvekkil Şirket dünya çapında davalı tarafın da faaliyette bulunduğu zemin kaplama sektörünün lideridir ve bu kapsamda global anlamda müvekkil şirkete ait olan “OMNİSPORTS” markası Türkiye’de davalı taraf adına tescilli olup davalı taraf bu markanın tanınırlığından faydalanmayı amaçlamaktadır. Davalı tarafın söz konusu tescilin başka bir sınıfta yapıldığı iddiasının hiçbir geçerliliği yoktur. Nitekim hem davalı taraf müvekkil şirket ile birebir aynı sektörde faaliyet göstermektedir, hem de tescil ettirdiği sınıflar “OMNİSPORTS” markasının globalde müvekkil şirket adına olan tescillere benzer sınıflar için yapılmıştır ve söz konusu markayı aynı sektörde kullanmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle davalı tarafın Türkiye’de markanın adından faydalanmak istediği ve kötü niyetli olduğu açıktır. Davalı tarafın söz konusu markanın TPE ve WIPO kayıtlarına göre korunan bir marka olmadığı iddiasının da hiçbir hukuki ve maddi dayanağı yoktur. Nitekim işbu davanın kabulünün gerektiği dosyaya sunmuş olduğumuz çeşitli ülkelerdeki müvekkil şirket adına olan tescillerle sabittir. Kaldı ki davalı taraf “OMNİSPORTS” markasının ne globalde ne de Türkiye’de kendileri tarafından tanıtıldığına ve öncelikli hak sahibi olduklarına dair hiçbir belge sunamamıştır. Davalı taraf sadece bir takım afaki beyanlar ve mesnetsiz iddialar ile Sayın Mahkemeyi yanıltmayı amaçlamaktadır. Söz konusu markanın Türkiye’de de müvekkil şirket tarafından uzun yıllardır kullanıldığına ve Türkiye’ye müvekkil şirket tarafından tanıtıldığını kanıtlar faturalar dava dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemeniz dosyasına sunulmuştur. Tarafımızdan markanın hem globalde hem de Türkiye’de kullanımının ve tanıtımının müvekkil şirket tarafından yapıldığına ilişkin bir çok delil sunulmuşken, bu hususta hiçbir delil sunamayan davalı tarafın iddialarının mesnetsiz olduğu açıktır ve davamızın kabulü gerekmektedir. Yine davacının marka tescillerinin ülkesellik ilkesi gereği ancak tescil edildikleri ülke için hukuki koruma sağlayacakları iddiasının da bilindiği üzere hiçbir geçerliliği yoktur. Markanın global anlamda yapılan tescilleri, fiili olarak faaliyette olduğu ancak tescillerinin yapılmadığı ülkelerde söz konusu markanın korunmasını sağlamaktadır. İşbu husus Yargıtay kararları ile sabittir. Nitekim birebir emsal olayda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/15654 E. 2015/1254 K. 04/02/2015 tarihli kararında uzun yıllardır bir çok ülkede tescilli olan markanın Türkiye’de kötü niyetli olarak tescil ettirildiğini, söz konusu markanın bilinmediğinin, bu markadan haberdar olunmadığının kabulünün ticari hayatın olağan akışına uygun düşmediği, markanın gerçek sahibinin uzun yıllardır global anlamda tescili bulunan ve markayı tanıtan taraf olduğundan bahisle davanın kabulüne ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermiştir. Bu kapsamda söz konusu husus Yargıtay kararları ile sabit olmuşken somut olayımızda da davamızın kabulünün gerekeceği açıktır. Dava dilekçemizde de detaylıca açıkladığımız üzere, davalı taraf müvekkil şirket gibi zemin kaplama sektöründe faaliyet göstermektedir. İşbu husus ticaret sicil gazetesi kayıtları ile sabittir (Ek-1). Müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafın global anlamda sektörünün lideri olan müvekkil şirketi ve yine global anlamda tescilli olup global anlamda tanınan markasını tanımadığını iddia etmesinin hiçbir maddi ve hukuki dayanağı olmadığı izahtan varestedir. Nitekim birebir emsal olayda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/15654 E. 2015/1254 K. 04/02/2015 tarihli kararında açıkça global anlamda tescilli olup tanınan markadan haberdar olunmadığının kabulünün ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu açıkça belirtmiştir. Kaldı ki dosyaya sunduğumuz faturalar ve diğer deliller ile sabit olduğu üzere söz konusu marka Türkiye’de de tarafımızdan uzun yıllardır kullanılmaktadır ve Türkiye’ye tarafımızdan tanıtılmıştır. Müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının TPE nezdinde tescil ettirdiği markayı faaliyet gösterdiği sınıf olan 19. Sınıf için tescil etmeyip sadece 27. ve 35. Sınıflar için tescil etmesi bile tek başına davalı tarafın kötü niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim davalı taraf kendisine ait olduğunu iddia ettiği diğer
ve yine global anlamda tescilli olup global anlamda tanınan markasını tanımadığını iddia etmesinin hiçbir maddi ve hukuki dayanağı olmadığı izahtan varestedir. Nitekim birebir emsal olayda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/15654 E. 2015/1254 K. 04/02/2015 tarihli kararında açıkça global anlamda tescilli olup tanınan markadan haberdar olunmadığının kabulünün ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu açıkça belirtmiştir. Kaldı ki dosyaya sunduğumuz faturalar ve diğer deliller ile sabit olduğu üzere söz konusu marka Türkiye’de de tarafımızdan uzun yıllardır kullanılmaktadır ve Türkiye’ye tarafımızdan tanıtılmıştır. Müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının TPE nezdinde tescil ettirdiği markayı faaliyet gösterdiği sınıf olan 19. Sınıf için tescil etmeyip sadece 27. ve 35. Sınıflar için tescil etmesi bile tek başına davalı tarafın kötü niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim davalı taraf kendisine ait olduğunu iddia ettiği diğer markaları 19. Sınıf için de tescil ettirmiş olup, nedense müvekkil şirkete ait olan markayı 19. Sınıf için tescil ettirmemiştir. Davamızın kabulünün gerektiği bu bakımdan da sabittir. “OMNİSPORTS” markasının ABD, Kanada, Çin gibi ülkelerde müvekkil şirket adına tescilli olduğunun kayıtları dosyaya sunulmuş olup davalının bahsedilen tescillere rastlayamadığı veya söz konusu markanın bu ülkelerde başka şirketler adına kayıtlı olduğu iddiasının hiçbir maddi ve hukuki geçerliliği yoktur. Bir an için bu ülkelerde de söz konusu markanın başka şirketler adına tescilli olduğu düşünülse bile bu husus işbu davamızın konusu olmayıp sadece markanın haksız tescil ettirilmesi durumunda müvekkil şirketin hükümsüzlük davası açması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle davalı tarafın dava dışı bu iddialarına cevap verme gereği dahi duymuyoruz. Davalı şirket “OMNİSPORTS” markasını 2014 yılında TPE nezdinde tescil ettirmiştir. Müvekkil Şirketin içinde bulunduğu şirketler grubu ise söz konusu markayı çok daha uzun süreden beri Türkiye’de kullanmaktadır. Nitekim müvekkil şirketin içinde bulunduğu şirketler grubu uzun yıllardır Türkiye çapında birçok kurumsal ve tanınmışlığı bulunan kurumların spor salonlarına “OMNİSPORTS” markası ile zemin kaplama işleri yapmıştır. Bu hususlar dava dilekçemiz ekinde sunduğumuz 2010-2015 yılları arasına ait bir kısım faturalar, referans belgesi, katalog gibi deliller ile ispat olunmuştur. Yani müvekkil şirketin dünya çapında tescilli “OMNİSPORTS” markasının Türkiye’de de müvekkil şirketin içinde bulunduğu grup şirketleri tarafından davalının tescilinden çok daha önce kullanıldığı ve tanıtıldığı açıktır. Bu kapsamda Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri ile sabit olduğu üzere davalı adına tescilli bulunan markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekecektir. Davalı taraf adına tescilli bulunan marka müvekkil şirketin hem global anlamda hem de Türkiye’de kullanılan markasının birebir aynısıdır. Nitekim davalı tarafın dosyaya sunduğu Yargıtay kararlarıda somut olayımızla ilgisizdir. Çünkü somut olayda davalı taraf müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet göstermektedir ve müvekkil şirketin markasından haberlerinin olmadığı iddiası ticari hayatın olağan akışına aykırıdır. Davalı taraf “OMNİSPORTS” markasının TPE nezdinde tescilinin Abdülkadir Çoban isimli kişi tarafından yapıldığını, davalı şirketin ise markayı bu kişiden devir aldığını ve bu nedenle ortada kötüniyetli bir tescil olmadığını belirtmiştir. Söz konusu iddianın bir an için doğru olduğu düşünülse bile davalı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket ederek markayı devir almadan önce ilgili araştırmaları yapması gerekirdi. Müvekkil Şirketin üstün hak sahibi olduğu marka davalı şirket adına tescilli olduğundan bu kapsamda markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi gerekeceği açıktır. Yukarıda detaylıca açıkladığımız üzere davaya konu “OMNİSPORTS” markasının Müvekkil Şirket’in bir çok ülkede tescilli ve tanınmış markası olduğu, Türkiye’de de “OMNİSPORTS” markasının müvekkil şirketin içinde bulunduğu grup şirketleri tarafından davalının tescilinden çok daha uzun süredir kullanıldığı ve Türkiye’ye müvekkil şirketin grup şirketleri tarafından tanıtılmış olduğu ve bu nedenle koruma altında olduğu, Yargıtay kararları ile sabit olduğu üzere müvekkil şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının müvekkil şirketin global anlamda tanınan markasını bilmediğini iddia etmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları izahtan varestedir. Bu kapsamda “OMNİSPORTS” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi gerektiği doktrin görüşleri ve Yargıtay içtihatları ile sabit olmuştur. Davacı Tarkett INC Vekilleri Av. Serkan KOLAY - Av. Nurettin Yiğit PEKEL
1 10.09.2024/İstanbul İSTANBUL ANADOLU 39 İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE, DOSYA NO : 2024/785 E. CEVAP VEREN DAVALI : Versuni Ev Aletleri Tic. AŞ (VN:7291062578) (Önceki Unvanı: Philips Ev Aletleri Ticaret A.Ş.) Ünalan Mah. Libadiye Cad. Emaar Square Sitesi F Blok No:82f İç Kapı No:100 Üsküdar/İstanbul VEKİLLERİ : Av. Erim Bener, Av. Güzide Dilek Şahin Büyükdere Caddesi, No: 193/4, Levent, 34394, Istanbul, DAVACI : Cem Güne ş VEKİ Lİ : Av. Emre Özcan KONU : Dava dilekçesine karşı cevaplarımızın , delillerimizin sunumu ile davanın reddine karar verilmesinin arz ve talebidir. AÇIKLAMALAR : Sayın Mahkemeniz huzurunda açılan davaya ilişkin olarak dava dilekçesi müvekkil şirkete tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içinde davaya karşı cevaplarımızı ve delillerimizi işbu dilekçemiz ile sunarız. Aşağıda detayları ile açıklayacağımız üzere, davacıdan savunma talep edilirken davacıya ihbar içerir e-maillerin gösterilme yerek davacının savunma hakkının dolaylı yoldan engellendiği , davacıya iftira atıldığı, davacıyı tazminatsız kovma yarışı içine girildiği, çok başarılı olan davacının iftiralarla kovulduğu iddiası külliyen gerçek dışıdır. 2 Dava dilekçesinde iddia edilen hususlar somut gerçeğe, usule ve hukuka aykırı olup; işbu dilekçede ifade ettiğimiz hususlar doğrultusunda müvekkil şirket yönünden huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. A. MADDİ VAKIALAR: 1. Dava cı taraf, müvekkil şirket bünyesinde 24.10.2011tarihinden 11.06.2024 tarihine kadar “ Key Account Manager ” olarak çalışmıştır (Ek-1 İş Sözleşmesi ve İş Sözleşmesinin devri sözleşmesi) . Dava cının en son aylık brüt ücreti 102,694.0 TL’dir. Davacının görevi sorumlu olduğu müşterilere düzenli ziyaretler gerçekleştirerek müşteri ihtiyaçlarını tespit etmek, satış planlarını oluşturmak, şirket hedefleri doğrultusunda aktiviteler düzenlemek, kısa -orta ve uzun vadeli ürün planlaması yapmak, müşteri stratejilerini oluşturmak, fatura takibini yapmak, müşteri satış hedeflerine ulaşması yönünde aksiyonlar almanın yanı sıra pazarda ya da sorumlu olduğu müşterisinde ek fırsatlar yaratıp bu fırsatları hayata geçirmek ve ayrıca müşteri sözleşme süreçlerini yönetmek olmuştur. 2. Aşağıda detayları ile izah edeceğimiz üzere, davacının iş sözleşme si, müvekkil şirket tarafından 11.06.2024 tarihinde İş Kanunun 25/II -e maddesi uyarınca “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarda bulunması” nedeniyle feshedilmiştir (Ek-2 Fesih Bildirimi). 3. Fesih bildiriminden hemen önce müvekkil şirkete, dava cının eşi olan Ayşe Gündüz Güneş tarafından dava cının Şirket içinde ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarda bulunduğu hakkında çok ciddi gerekçe lerle ihbarda bulunulmuştur (Ek-3 İhbar maili ve eklerini içerir bir adet cd) . Bu ihbarın dayanağı olarak Ayşe Gündüz Güneş tarafından müvekkil şirketin incelemesi için dava cı ile arasında geçen WhatsApp uygulama mesajları , görseller, belgeler ve ses kayıtları sunulmuştur. Söz konusu WhatsApp uygulama mesajları ile mesajların tarih ve saatleri , görseller ve belgeler ile müvekkil şirket kayıtları ve yaşanan olaylar tek tek incelen erek soruşturma yürütülmüş tür (Ek-4 Soruşturma kararı ve raporu ). Soruşturma sürecinde dava cının eylemlerine ilişkin olarak ihbardaki iddiaları da içerecek şekilde davacıya ayrı ayrı soru lar sorularak 20.05.2024 tarihinde birinci savunma talep edilmiş , davacının iddiaları delil göstermeksizin reddetmesi akabinde tüm bilgi ve belgeler tekrar incelenerek 03.06.2024 tarihinde davacıdan ikinci savunma talep edilmiştir (Ek-5 a ve b Savunma Talepleri) . 4. Bu soruşturmada, dava cının her ikisi savun ması ile birlikte ihbar ekinde gelen tüm bilgi ve belgeler , müvekkil şirket kayıtlarıyla karşıl aştırılarak incelenmiştir (Ek-6 Savunma lar). Soruşturma sonucunda dava cının tamamen kişisel kullanımı için çalışanlara 3 uygun fiyatlı satış yaptığı personel sitesinden almış olduğu ürünleri, üzerine kar koyarak bizzat ve eşi vasıtasıyla 3. kişilere sattığı ve bu durumdan kazanç sağladığı, pozisyonu ve görev tanımını gereği iş ilişkisi içerisinde olduğu müşterilerin, distribütörlerin, ajanların yetkilileri ile işin amacını aşan ve Şirket politikalarına ve etik anlayışına aykırı nitelikte ilişkiler kurduğu, eşinin işiyle ve kendi kişisel çıkarları için ricalarda bulunduğu ve aradaki iş ve güven ilişkisini zedelediği, Şirketin masraf politikalarına aykırı şekilde, işle ilgili olmayan giderleri, Şirkete masraf olarak yansıttığı (örneğin; müşteri toplantısı adı altında, eşinin de dahil olduğu ve iş dışı konuların konuşulduğu yemekleri iş toplantısı adı altında masraf gösterdiğini), iş toplantıları sonrasında evi için yaptığı kişisel yemek alışverişlerini de bu kapsamda masraf olarak bildirdiği , İş Sözleşmenizin 11. maddesine aykırı olarak, müvekkil şirkette bordrolu çalışan iken ve müvekkil şirketi bilgilendirmeksizin kendi adın a şirket açtığı tespit edilmiştir. 5. Tüm bunların neticesinde, davacının iş sözleşmesine, ilgili mevzuata, Şirket kurallarına ve iş etiğine uymayan davranışlarda bulunması nedeniyle müvekkil şirketin güvenin çökmesi ve iş ilişkisinin devamının imkansız hale gelmesi nedeniyle 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II -e (”İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.”) maddesi uyarınca, 11.06.2024 tarihi itibarıyla iş sözleşmesi haklı sebebe dayanarak derhal feshedilmiştir (Bkz. Ek.1) Tüm bu hususlar veçhilesinde gerçeği yansıtmayan iddialarına karşı kapsamlı cevaplarımız aşağıdadır: B. DAV ACININ İŞ SÖZLEŞMESİ İŞ KANUNUN 25/II -E MADDESİ UYARINCA “AHLAK VE İYİ NİYET KURALLARINA AYKIRI DAVRANIŞLARDA BULUNMASI” NEDENİYLE HAKLI NEDENLE FESHEDİLMİŞTİR. Davacı taraf dilekçesinde Sayın Mahkemeyi yanlış yönlendirme gayreti ile kasten yanlış iddialar yöneltmiştir. Üstelik, külliyen gerçek dışı ve yanlış aksettirilmiş maddi vakıalara getirilmek istenen hukuki tavsifler de tamamıyla hatalıdır. Bu itibarla biz, hem huzurdaki davanın bihakkın anlaşılması ve hem de davacının ileri sürdüğü maddi vakıaların külliyen gerçek dışı olduğunun gözler önüne serilmesini teminen haklı nedenlerimizi ekli belgeler ile açıklayarak arz edeceğiz. Açıklamalarımıza geçmeden önce belirtmek gerekir ki, davacıdan savunma talep edilirken davacıya ihbar içerir e -maillerin gösterilmeyerek davacının savunma hakkının dolaylı yoldan engellendiği iddiasının hiçbir geçerliliği bulunmadığı gibi davacının huzurdaki davaya kadar böyle bir talebi de olma dığı gibi müvekkil şirketin de kendisine gelen ihbarı çalışana gösterme 4 yükümlülüğü bulunmamaktadır . Kaldı ki, ihbardaki iddialar ve ihbarın ekindeki bilgi ve belgeler ile müvekkil şirket kayıtları soruşturma kapsamında karşılaştırılmalı olarak incelenmeye başlan ılmış ve devamında davacıya ihbardaki iddiaları da içerecek şekilde tek tek soru sorularak 20.05.2024 tarihinde davacıdan birinci savunma talep edilmiştir (Bkz. Ek - 5.a) Davacının iddiaları delil göstermeksizin reddetmesi akabinde tüm bilgi ve belgeler tekrar incelenerek 03.06.2024 tarihinde davacıdan ikinci savunma talep edilmiştir (Bkz. Ek -5.b). Bu durum dahi davacının iddiasının aksine müvekkil şirketin olayı aydınlatma ve ihbardaki iddiaların gerçekliğinden emin olma hususunda çok büyük bir çaba sarfettiğini , davacıyı tazminatsız işten çıkarma gibi bir amacının olmadığını ancak müvekkil şirketin bilgi ve belge ler üzerinde tek tek yaptığı araştırma ve whatsapp konuşmalarının doğruluğunun teyidi için davacının eşi yle yaptığı görüşme neticesinde , müvekkil şirketin davacıya olan güveni tamamen çök tüğünü ve iş ilişkisinin devamı çekilmez hale gel diğini göstermektedir. Şöyle ki, I. Dava cı, müvekkil şirketin masraf politikalarına aykırı şekilde, işle ilgili olmayan giderleri
da içerecek şekilde tek tek soru sorularak 20.05.2024 tarihinde davacıdan birinci savunma talep edilmiştir (Bkz. Ek - 5.a) Davacının iddiaları delil göstermeksizin reddetmesi akabinde tüm bilgi ve belgeler tekrar incelenerek 03.06.2024 tarihinde davacıdan ikinci savunma talep edilmiştir (Bkz. Ek -5.b). Bu durum dahi davacının iddiasının aksine müvekkil şirketin olayı aydınlatma ve ihbardaki iddiaların gerçekliğinden emin olma hususunda çok büyük bir çaba sarfettiğini , davacıyı tazminatsız işten çıkarma gibi bir amacının olmadığını ancak müvekkil şirketin bilgi ve belge ler üzerinde tek tek yaptığı araştırma ve whatsapp konuşmalarının doğruluğunun teyidi için davacının eşi yle yaptığı görüşme neticesinde , müvekkil şirketin davacıya olan güveni tamamen çök tüğünü ve iş ilişkisinin devamı çekilmez hale gel diğini göstermektedir. Şöyle ki, I. Dava cı, müvekkil şirketin masraf politikalarına aykırı şekilde, işle ilgili olmayan giderleri müvekkil şirkete masraf olarak yansı tmış (örneğin; müşteri toplantısı adı altında, eşinin de dahil olduğu ve iş dışı konuların konuşulduğu yemekleri iş toplantısı adı altında masraf göstermiş) ve iş toplantıları sonrasında evi için yaptığı kişisel yemek alışverişlerini de bu kapsamda masraf olarak bildirmiştir. Bu durum sözleşmenin müvekkil şirket tarafından feshi için haklı bir nedendir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, fesih bildiriminden önce müvekkil şirkete, davacının eşi olan Ayşe Gündüz Güneş tarafından yapılan, davacının işle ilgili olmayan, şahsi harcamalarını müvekkil şirkete masraf olarak yansıttığı hakkındaki ihbar ve sunulan WhatsApp uygulama mesajları müvekkil şirket tarafından büyük bir titizlikle incelenmiştir. Eklerden de anlaşılacağı üzere, b u mesajlarda geçen tarih, saat ve mekanlar ile davacı tarafından müvekkil şirkete belge olarak verilen masraf formlarının tamamı, davacının savunmalarıyla birlikte çok büyük titizlikle incelenmiş, karşılaştırılmış ve davacının sadakat, doğruluk ve bağlılık kurallarına uygun davranmayan davranışlarda bulunulduğuna emin olunmuştur. Şöyle ki, 1. Dava cının, 28.12.2023 tarihinde 18:02’de, Eşi Ayşe Gündüz Güneş’e ait Whatsapp uygulaması üzerinden saat 18:02’de “Az ye waffle getireceğim ” şeklinde gönderdiği mesaj ile bu mesajdaki tarih ve saate ilişkin olarak müvekkil şirkete müşteri toplantısı adı altında beyan ettiği yemek fişi ektedir (Ek-7). 2. 27 Kasım 2023 tarihinde Whatsapp uygulaması üzerinden davacının, Ayşe Gündüz Güneş’e, “Haftaya Getir’deki Gönül’le Kozyatağı Citys’in orada yemek yiyeceğiz aşkım, müşteri yemeği , orada Japonya sorularını hazırlarsın, yazma da akşam konuşuruz” 5 şeklinde attığı mesaj ile müvekkil şirkete müşteri toplantısı adı altında beyan ettiği yemek fişi ektedir (Ek-8). 3. Dava cının 9 Mayıs 2023 tarihinde Whatsapp uygulaması üzerinden eşi Ayşe Gündüz Güneş’e saat 21:03’te Midpoint isimli işletmenin menüsünü attığı, ardından “Hangi tatlıdan getireyim yarın yersin” ve “Ben sana san sebastian alayım en güzeli, yarın çayla yersin” şeklinde gönderdiği mesaj ile müvekkil şirkete müşteri toplantısı adı altında beyan ettiği yemek fişi ektedir (Ek-9): 4. 8 Ağustos 2023 tarihinde Whatsapp uygulaması üzerinden Ayşe Gündüz Güneş’e saat 20:31’de “Çıkıyorum aşkım, bir şey ister misin, tatlı getireyim mi sana, yarın yersin” şeklinde gönderilen mesaj ile müvekkil şirkete müşteri toplantısı adı altında beyan edilen yemek fiş leri ve otopark ücreti ektedir . Davacının müvekkil şirkete sunduğu masraf beyanlarından açıkça görüleceği üzere davacı, saat 20:31’de Ayşe Gündüz Güneş’e attığı mesajların akabinde saat 20:38’de Cafe Nero adlı işletmeden brownie ve cheesecake satın almış olup, yine aynı tarihte saat 20:42’de otopark ücretini ödemiştir. Davacı, yazılı savunmasında Hepsiburada yöneticisi Eray Toker’le iş görüşmesine Cafe Nero’da devam ederek tatlı yediğini iddia etmişse de , söz konusu Whatsapp mesajlarının akabinde tatlı alışverişi yapılması, tatlı alışverişinden 4 dakika sonra ise otopark ücretin in ödenmiş olması davacının iddialarının hayatın olağan akışına uygun olmadığını açıkça kanıtlar niteliktedir. (Ek-10). Sayın mahkeme tarafından tayin edilecek bilirkişi tarafından yerinde inceleme yapılması durumunda Concur adlı müvekkil şirket sistemine davacı tarafından bizzat yüklenen ve mesajlara konu tüm masraf belgelerini sunmaya hazırız. II. Davacı , müvekkil şirketteki pozisyonu ve görev tanımı gereği iş ilişkisi içerisinde olduğu müşteriler, distribütörler, ajan sların yetkilileri ile işin amacını aşan ve Şirket politikalarına ve etik anlayışına aykırı nitelikte ilişkiler kurup, eşini n işiyle ve kendi kişisel çıkarlar ıyla ilgili ricalarda bulun muş ve aradaki iş ve güven ilişkisini zedele miştir. Davacının bu eylemi de sözleşmenin feshi için bir diğer haklı nedendir. Davacı çalıştığı süre zarfında farklı dönemlerde müvekkil şirketin iş ortakları ile çalışmış olup, en son Teknosa olmak kaydıyla Hepsiburada, Dünya, Kipa, Real, Metro, Evshop, Yön AVM gibi şirketlerden sorumlu olmuştur. Ancak aşağıda görüleceği üzere, davacı bu müşterilerle Şirket politikalarına ve etik anlayışına aykırı nitelikte ilişkiler kurduğu ve eşinin işiyle ilgili kendi kişisel çıkarlarına yönelik ricalarda bulunduğu anlaşılmıştır. Örneğin, 6 1. Ayşe Gündüz Güneş’e Whatsapp uygulaması üzerinden “Aşkım Hepsiburada direktörüne sordum tablet ve saat işbirliğini, influencer ekibine soracak, inş olumlu dönerler.” ve Hepsiburada platformundan ürün linki ileterek, “Bana bunu alır mısın, HB önerdi bana bugün de %10 kampanya girdiler, ama şimdi alman lazım, alabilir misin, bugüne özel indirim yaptılar” , “bize yapabilecekleri ind daha fazlası satıcı firma destekli kampanya olduğu için” şeklinde gönderilen mesajla r ile sair ekli mesajlar (Ek-11) 2. 27 Kasım 2023 tarihinde Whatsapp uygulaması üzerinden davacının, Ayşe Gündüz Güneş’e, “Haftaya Getir’deki Gönül’le Kozyatağı Citys’in orada yemek yiyeceğiz aşkım, müşteri yemeği , orada Japonya sorularını hazırlarsın, yazma da akşam konuşuruz” şeklinde attığı mesajın görüntüsü ile müvekkil şirkete müşteri toplantısı adı altında beyan ettiği yemek fişi için bkz. Ek-8 3. Davacı tarafından, Ayşe Gündüz Güneş ve Teknosa satın alma uzmanı Mehmet Karakuş’un bulunduğu “ Ayşenin Kanalı ” isimli sohbet grubu ve mesajlar Ek-10’da dır (Ek- 12). 4. Cem Güneş tarafından, Whatsapp uygulaması üzerinden Ayşe Gündüz Güneş’e “Bu arada Dünya’nın bir bayisi sana mail attı, Suat abinin bayisi, 70 yıllık Philips bayisi, influencerlarla çalışıyormuş, seninle gidip bir şeyler öğretmemiz lazım, Suat abi sen ben gideriz” şeklinde gönderdiği mesajlar ek-13’tedir (Ek-13) III. Davacı, müvekkil şirketin tamamen kişisel kullanımları için çalışanlara uygun fiyatlı satış yaptığı personel sitesi ndeki ürünleri, üzerine kar koyarak bizzat ve/veya eşi vasıtasıyla 3. kişilere sat mış ve bu durumdan kazanç sağ lamıştır. Davacının bu eylemleri doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olmakla birlikte, iş sözleşmesinin 19.maddesine de aykırıdır. Müvekkil şirkette çalışan davacıya sadece personellerin kullanabildiği www.dapersonel.com uzantılı alandan indirimli ürünler tanımlanmıştır. Ancak davacı hakkında gelen ihbar üzerine yapılan araştırmada davacının bu ürünleri indirimli alarak kendisi ve eşi üzerinden üçüncü şahıslara daha yüksek fiyattan satış yaparak haksız kazanç elde ettiği anlaşılmıştır. Öyle ki, ihbarı yapan davacının eşi, davacının hukuk a aykırı eylem lerinin 2020 yılından 2024 yılına kadar sürdüğü ve yüze yakın ürün alarak haksız kazanç temin ettiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda yapılan soruşturmada , personel e ticari amaçlar dışında şahsi kullanımı için tanımlanan
kullanımları için çalışanlara uygun fiyatlı satış yaptığı personel sitesi ndeki ürünleri, üzerine kar koyarak bizzat ve/veya eşi vasıtasıyla 3. kişilere sat mış ve bu durumdan kazanç sağ lamıştır. Davacının bu eylemleri doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olmakla birlikte, iş sözleşmesinin 19.maddesine de aykırıdır. Müvekkil şirkette çalışan davacıya sadece personellerin kullanabildiği www.dapersonel.com uzantılı alandan indirimli ürünler tanımlanmıştır. Ancak davacı hakkında gelen ihbar üzerine yapılan araştırmada davacının bu ürünleri indirimli alarak kendisi ve eşi üzerinden üçüncü şahıslara daha yüksek fiyattan satış yaparak haksız kazanç elde ettiği anlaşılmıştır. Öyle ki, ihbarı yapan davacının eşi, davacının hukuk a aykırı eylem lerinin 2020 yılından 2024 yılına kadar sürdüğü ve yüze yakın ürün alarak haksız kazanç temin ettiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda yapılan soruşturmada , personel e ticari amaçlar dışında şahsi kullanımı için tanımlanan indirimli ürünleri n davacı tarafından temin 7 edilerek üçüncü kişilere daha yüksek bedelle satıldığı ve haksız kazanç sağladığı tespit edilmiştir. Yerinde bilirkişi incelemesi sırasında www.dapersonel.com uzantılı alandan davacının indirimi olarak satın aldığı müvekkil şirket ürünleri teknik açıklamalarıyla sunulacaktır (Ek- 14 Personel sitesinden davacı tarafından indirimli alınan ürünlerin dokumu) . Ayrıca bu inceleme sırasında www.dapersonel.com uzantılı alanda davacı tarafından indirimli alınan ürünlerle, ihbar içerir e -posta ekinde bulunan üçüncü kişilere daha yüksek fiyattan satışının yapıldığını gösterir dekontların uyumlu olduğu, bir başka deyişle davacının eşi tarafından gönderilen ihbarda geçen tüm iddiaların gerçek olduğu anlaşıl maktadır . (Ek -15 İhbar ekinde bulunan üçüncü kişilere satış yapıldığını gösterir dekontlar) İş sözleşmesinin 19. maddesi aynen aşağıdaki gibidir: Madde 19 Çalışan, işbu Sözleşme herhangi bir nedenle sona erdikten sonra 6 (altı) ay süresince Türkiye’de eri son çalıştığı bölge sınırları içinde İşveren'în ve/veya bağlı kuruluşlarının faaliyet konusu ile doğrudan rekabet teşkil edecek herhangi bir işle iştigal etmeyeceğini ve/veya firmalarda çalışmayacağını kabul ve taahhüt eder. Çalışan, işbu Sözleşme süresince ve/veya Sözleşmenin herhangi bir nedenle sona erdikten (altı) ay süresince; İşveren’in müşterileri ve müşteri olmaları ihtimali bulunan şahıs ve/veya şirketlerle kendi adına doğrudan veya dolaylı olarak ticari bir ilişki tesis etmeyeceğini ve/veya İşveren'in müşterilerinin mevcut ticari ilişkilerini sona erdirmeleri konusunda herhangi bir telkinde bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder. Çalışan, yukandaki taahhütlerini ihlal etmesi halinde, İşveren'e son brüt îicreti üzerinden 6 (altı) aylık tutarında cezai şart ödemeyi gayrikabili rücu olarak kabul ve taahhüt eder. Îşbu madde, Sözleşme’nin sona ermesi halinde dahi bağımsız bir taahhüt olarak varlığını devam ettiıecektir. Davacının yukarıda izah ettiğimiz eylemleri doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olmakla birlikte, iş sözleşmesinin 19.maddesine de açıkça aykırı olup, müvekkil şirket feshi haklı nedene dayanmaktadır. 8 IV. Davacı, müvekkil ş irket te bordrolu çalış ıyor iken ve müvekkil şirketi bilgilendirmeksizin kendi adın a şirket açmıştır. Davacının bu eylemi doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olmakla birlikte, iş sözleşmesinin 11. maddesine de aykırı olup, iş sözleşmesinin feshi için haklı nedendir. Davacının eşi tarafından gönderilen ihbar mailinde, davacının bordrolu çalışan iken Samsun Esnaf Sanatkar Derneği'nde kendini kamyon şoförü gibi gösterip şirket açtığı , açtığı bu şirket ile Samsun Saathane Halk Bankası Şubesinden Esnaf kredisi çektiği, davacının izinli olduğu zamanlarda Samsun'a defalarca kez mesai saatleri içinde kullandığı şirket arabasıyla yolculuk yaptığı iddia edilmiştir. Davacının eşi tarafından sunulan ekli belgeler ile davacının gerçekten de Esnaf ve Sanatkarlar sicili ile Gaziler Vergi Dairesi’ne kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu hususta ilgili kurumlara müzekkere yazılarak davacının aktif ve pasif tüm kayıtlarının celbini talep etmekteyiz (Ek-16). Davacının bu eylemi doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırı olmakla birlikte, iş sözleşmesinin 11. maddesine de aykırıdır. İş sözleşmesinin 11. maddesi aynen aşağıdaki gibidir: Madde 11 Çalışan, işbu Sözleşme devam ettiği sürece çalışma süreleri dışında dahi olsa İşveren’in yazılı onayı olmadan ücretli veya ücretsiz herhangi bir iş ile meşgul olamaz, başka bir işverene bağlı olarak ve/veya başka bir tüzel kişilikte fiilen çalışamaz ve idari faaliyette bulunamaz. Tüm bu delilleri ile ispat edilen olaylardan sonra dahi hala davacının savunma hakkının kısıtlandığı ve feshin haklı olmadığı yönündeki gerçek dışı iddia sının da hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır . V. Öte yandan davacının çok başarılı bir çalışan olduğu ve daha önce uyarı verilmediği iddiası da gerçek dışıdır. Kaldı ki bu iddia , müvekkil şir ketin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği gerçeğinin önüne geçemeyecektir. Davacı, dava dilekçesinde performansının yüksek olduğu yönünde alakasız açıklamalar yaparak, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarını gizlemeye çalışmaktadır Davacının performansının yüksek olduğu yönündeki iddiaları, kendisinin ahlak ve iyi niyete aykırı davranışlarda bulunduğu gerçeğinin önüne geçecek bir neden olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, geçmiş dönemde de davacının , iş sözleşmesi ni, şirket 9 prosedürlerini ve mevz uatı ihlal etmesi nedeniyle , savunması alınmış ve uyarı verilmiştir (Ek1 7). Dosyaya sunduğumuz tüm beyanlarımız delillerimiz ve mahkeme huzurunda dinlenecek müvekkil şirket tanık beyanları incelendiğinde, davacının iş sözleşmesine, şirket iç hukuk düzenlemelerine, kanunlara ve iş etiği ve profesyonelliğe, özen ve sadakat borucuna, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığı ve iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ortaya çıkmıştır . Yukarıda yaptığımız açıklamalara ilave olarak ihbarda geçen çok sayıda iddia hakkında da inceleme yapılmış olup, müvekkil şirket tarafından dayanağı açık olan bilgi ve belgeler üzerinde n haklı nedenlerle davacının iş sözleşmesinin sonlandırılması kararı alınmıştır. Bu durum da müvekkil şirketin hakikati öğrenme anlayışını ve iyi niyetini açıkça ortaya koymakta dır. Tüm bu yaşanılanlar sonucunda müvekkil şirketin davacıya olan güveni tamamen çök tüğü ve iş ilişkisinin devamının imkansız olduğu açıktır . Davacının bu davranışları; iş sözleşmesine, kanunlara ve iş etiği ve profesyonelliğe, özen ve sadakat borcuna da aykırıdır. Bu nedenledir ki; davacının iş sözleşmesi, müvekkil şirket tarafından, haklı nedenle, usulüne uygun olarak feshedilmiştir. Fesih açıklandığı üzere haklı nedene dayanmaktadır. Bu durum ilke ve emsal yargıtay kararları ile de sabittir. Bu nedenle de haksız ve de yargıtay kararlarına ve doktrine aykırı olan işbu davanın bu yönden de reddini talep ediyoruz. DELİL LİSTEMİZ : Davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu delillerin tarafımıza tebliği ve davacının sunacağı beyanlara karşı ilave iddia, savunma, delil ve tanık sunma hakkımız saklı kalmak kaydı ile delillerimiz: 1. Yazılı Deliller : Cevap dilekçemizde açıklamaları ile belirtilen ekler, 2. Tanık Listesi : 2.1 Ayşe Gündüz Güneş, TCKN: 22942271324, Adres: Yeni mahalle 2439 sokak Gündüz apt. No:16 D:4 kat:3 Kepez/Antalya 2.2 Serhat Kılıç (Cem’in yöneticisi), TCKN: 52762055934, Fatih Mh. Yakacık Cd. No:185 A17 Evora Park Sitesi, Sancaktepe/İstanbul 2.2 İlayda Birdal, TCKN: 12317347402, Adres: Ünalan Mah. Libadiye Cad. Emaar Square Sitesi F Blok No:82f İç Kapı No:100 Üsküdar/İstanbul 3. Diğer Delillerimiz : S.G.K. ve İş -Kur kayıtları, işyeri kayıtları, bordrolar, ödeme dekontları,
ve de yargıtay kararlarına ve doktrine aykırı olan işbu davanın bu yönden de reddini talep ediyoruz. DELİL LİSTEMİZ : Davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu delillerin tarafımıza tebliği ve davacının sunacağı beyanlara karşı ilave iddia, savunma, delil ve tanık sunma hakkımız saklı kalmak kaydı ile delillerimiz: 1. Yazılı Deliller : Cevap dilekçemizde açıklamaları ile belirtilen ekler, 2. Tanık Listesi : 2.1 Ayşe Gündüz Güneş, TCKN: 22942271324, Adres: Yeni mahalle 2439 sokak Gündüz apt. No:16 D:4 kat:3 Kepez/Antalya 2.2 Serhat Kılıç (Cem’in yöneticisi), TCKN: 52762055934, Fatih Mh. Yakacık Cd. No:185 A17 Evora Park Sitesi, Sancaktepe/İstanbul 2.2 İlayda Birdal, TCKN: 12317347402, Adres: Ünalan Mah. Libadiye Cad. Emaar Square Sitesi F Blok No:82f İç Kapı No:100 Üsküdar/İstanbul 3. Diğer Delillerimiz : S.G.K. ve İş -Kur kayıtları, işyeri kayıtları, bordrolar, ödeme dekontları, faturalar, fişler, fotoğraflar, s özleşmeler, e-posta yazışmaları, fesih bildirimi, 10 yerinde bilirkişi incelemesi, mesajlar, Concur adlı bir sisteme davacı tarafından yüklenen belgelerin incelenmesi, tutanaklar, tanık beyanları, gerektiğinde keşif, y emin dâhil, her türlü kanuni deliller. 4.Müzekkere taleplerimiz : 4.1 Türkiye İs Bankası A Ş TR090006400000112790024233 iban numaralı maaş hesap hareketlerinin celbini talep ediyoruz. 4.2 Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu ile Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve sair ilgili kurumlara müzekkere yazılarak davacının Esnaf ve Sanatkarlar sicili nde kayıtlı aktif ve pasif kayıtlarının sorulmasını talep ediyoruz. 4.3 Samsun Gaziler Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak davacının aktif ve pasif tüm kayıtlarının celbini talep etmekteyiz HUKUKİ NEDENLER : 4857 sayılı İş Kanunu, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun ve ilgili diğer sair tüm mevzuat. SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere; tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davacı nın delillerinin tarafımıza tebliği sonrası ilave cevap ve delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla; hukuki mesnetten uzak ve haksız kazanca yönelik davanın tüm yönleri ile usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz. Davalı Vekili Av. Güzide Dilek Şahin Ekler : 1. İş Sözleşmesi ve İş Sözleşmesinin devri sözleşmesi 2. Fesih bildirimi 3. İhbar maili ve eklerini içerir bir adet cd 4. Soruşturma kararı ve raporu 5. Savunma Talepleri 11 6. Savunma yazıları 7. 28.12.2023 tarihli mesaj ile masraf fişleri 8. 27 Kasım 2023 tarihli mesaj ile masraf fişleri 9. 9 Mayıs 2023 tarihli mesaj ile masraf fişleri 10. 8 Ağustos 2023 tarihli mesaj ile masraf fişleri 11. Mesajlar 12. Mesajlar 13. Mesajlar 14. Personel sitesinden davacı tarafından indirimli alınan ürünlerin dokumu 15. İhbar ekinde bulunan üçüncü kişilere satış yapıldığını gösterir dekontlar 16. Tescil Belgesi 17. 02.02.2021 tarihli uyarı 18. Bord rolar
Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com İSTANBUL ANADOLU 7. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİ’NE, DOSYA NO : 2024/248 E. DAVALI : Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. VEKİLİ : Av. Erim BENER, Av. Müge ANDAÇ, Av. Nur Şevval ÇINAR (Adres antettedir) DAVACI : Günay MUTLU VEKİLİ : Av. Tuğba FİLİZ KONU : Huzurdaki davaya ilişkin cevap dilekçemizin ve delillerimizin sunulmasından ibarettir. AÇIKLAMALAR : Günay Mutlu (''Davacı'') tarafından dava dilekçesinde özetle; Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. (''Müvekkil Şirket'') tarafından iş sözleşmesinin sendikal sebeple haksız olarak feshedildiği iddia edilmiş ve bu doğrultuda işe iadesini talep ederek işe başlatmama tazminatına, boşta geçen süre ücretine, sendikal tazminata ve diğer belirli haklara karar verilmesi amacıyla işbu huzurdaki alacak davasını ikame etmiştir. Önemle ifade etmek isteriz ki, dava dilekçesinde iddia edilen hususlar somut gerçeğe, usule ve hukuka aykırı olup; işbu dilekçede ifade ettiğimiz hususlar doğrultusunda huzurdaki davanın REDDİNE karar verilmesi gerekmektedir. ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ: 1.DAVACI İLE MÜVEKKİL ŞİRKET ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNİN KAPSAMI 1.1. Müvekkil Şirket; 190 ülkede 400’ün üzerinde markası ile Hollanda-İngiliz menşeli bir şirket olup, tüketicilerinin beslenmesine yardımcı olmakta, tüketicilerin kendilerini ve evlerini temiz ve ferah tutmak için tercih ettikleri ürünleri üretmekte, pazarlamakta ve dağıtmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’de birden çok fabrikası, binlerce çalışanı ve binlerce tedarikçisi ile faaliyet gösteren köklü ve kurumsal bir şirkettir. 1.2. Davacı ve Müvekkil Şirket arasında akdedilen Belirsiz İş Sözleşmesi uyarınca, davacı 19.01.2004 tarihinden 31.03.2023 tarihine kadar Müvekkil Şirket nezdinde Tedarik Zinciri departmanında çalışmıştır. Davacının EL YAZISI İLE YAZIP İMZALADIĞI emeklilik 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10) 11) 12) 13) 14) 15) 16) 17) i. ii. iii. iv. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com dilekçesinde (Ek-1; Emeklilik Dilekçesi) de görüldüğü üzere davacı 19.01.2004 tarihinde işe başladığını belirtmiş bulunmaktadır. Bu nedenle dava dilekçesinde yer alan, 2002 tarihinde işe başladığı iddialarını kabul etmiyoruz. Bu husus SGK kayıtlarının celbi ile de sabit olacaktır. 1.3. Davacı, 09.03.2023 tarihinde kendi istek ve iradesiyle, işbu dilekçenin devamında detayları belirtildiği üzere, ‘’EYT / Emeklilikte Yaşa Takılanlar’’ uygulamasından yararlanmak istediğini bu sebeple iş sözleşmesini sonlandırmak istediğini Müvekkil Şirket’e iletmiş olduğu emeklilik dilekçesinde açıkça bildirmiştir . Bu doğrultuda 31.03.2023 tarihinde Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi sonlandırılmıştır. 1.4. Davacıya, emekli olarak işyerinden ayrılması akabinde, Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi ve Unilever Sanayi ve Ticaret Türk Anonim Şirketi ile Türkiye Petrol, Kimya, Lastik İşçileri (Petrol-İş) Sendikası arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesi (Ek-2) (“Toplu İş Sözleşmesi” veya “TİS” ) kapsamında kazanmış olduğu ihbar ve kıdem tazminatı ile tüm yasal hakları 05.04.2023 tarihinde ödenmiştir. (Dosyaya celp edilecek banka kayıtları ile bu husus bir kere daha sabit olacaktır.) 1.5. Davacının emeklilik sebebiyle ayrılmasının ardından, hukuken Müvekkil Şirket’in davacıyı işe geri alma (veya iş teklif etme) yükümlülüğü olmamasına rağmen, hem davacının hayatındaki bu yeni döneme geçiş sürecini rahat atlatması hem de kendisinin deneyimlerinden faydalanılarak yeni işgücünün eğitimi için 4 Mart 2023 tarihli Toplu İş Sözleşmesi eki Protokolün 3. maddesi çerçevesinde davacıya Müvekkil Şirket tarafından belirli süreli iş sözleşmesi teklif edilmiştir (Ek-3; Belirli Süreli İş Sözleşmesi Teklif Metni) . Davacı tarafından teklif incelendikten sonra işbu teklifin kabulü ile Belirli Süreli İş Sözleşmesi (Ek-4) imzalanmıştır. Hem teklif metni hem de Belirli Süreli İş Sözleşmesi incelendiğinde de davacının yeni işgücünü eğitmek amacıyla belirli bir süre için Müvekkil Şirket nezdinde ‘’Üretim Teknik Eğitim Operatörü’’ olarak işe alındığı sabittir. 1.6. Davacının çalışmakta olduğu alanda ilgili bölüm amiri ve ilk amirin yorumları incelendiğinde aşağıda detaylı olarak belirteceğimiz hususlarda, Müvekkil Şirket tarafından üretimin devamlılığı ve verimliliğin korunması için yeni işgücünün eğitim süresinin belirli olarak devam etme gerekliliği olduğuna karar verilmiş ve bu kapsamda davacıya uzatma teklif edilmiştir. Davacının uzatma teklifini kabulü üzerine, sendika ile imzalanan Protokolün 3/c hükmü uyarınca hukuka uygun olarak davacı ile Müvekkil Şirket arasında 27.07.2023 tarihinde ‘’Süre Uzatım Protokolü’’ imzalanmıştır (Ek-5 Süre Uzatım Protokolü). 1.7. Belirli Süreli İş Sözleşmesinin süresinin sona ermiş olması sebebiyle davacının iş akdi 29.02.2024 tarihinde kendiliğinden sona ermiş ve bu doğrultuda davacıya hak etmiş olduğu tüm hak ve alacakları eksiksiz bir şekilde ödenmiştir. 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10) 11) 12) 13) 14) 15) 16) 17) i. ii. iii. iv. Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No: 193, Kat: 4, 34394 Şişli/ İstanbul T +90 212 270 7050 F +90 212 270 6865 E [email protected] | bener.com 1.8. Ayrıca davacı ile imzalanan Belirli Süreli İş Sözleşmesi’nin kendiliğinden sona ermesi sonrasında, Müvekkil Şirket’in HİÇBİR YASAL YÜKÜMLÜLÜĞÜ OLMAMASINA RAĞMEN, sadece davacının bu süreçten olumsuz etkilenmemesi adına, davacıya ikale teklif edilmiş (yargılama safhasında dinlenecek tanık beyanları ile de sabit olacaktır) , ancak davacı tarafından işbu ikale teklifi kabul edilmemiş, huzurdaki haksız ve mesnetsiz dava ikame edilmiştir. Aşağıda arz ve izah edeceğimiz tüm nedenlerle işbu haksız ve hukuka aykırı davanın reddi zorunluluk arz etmekte ve Sayın Mahkemenizden talep olunmaktadır. 2. DAVACI İLE İMZALANAN BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ OBJEKTİF ESASLI NEDENLERLE YAPILMIŞ, SÜRENİN SONA ERMESİ SEBEBİYLE DE KENDİLİĞİNDEN HUKUKA VE USULE UYGUN OLARAK İNFİSAH ETMİŞTİR. 2.1. Önemle belirtmek isteriz ki, aşağıdaki açıklamalarımız ve delillerimiz ile ispatlanacağı üzere Müvekkil Şirket tarafından davacıya karşı ne kanuna ne de Toplu İş Sözleşmesine ve iş sözleşmesine aykırılık oluşturabilecek bir davranış sergilenmemiştir. Bu kapsamda davacı sadece Müvekkil Şirket’ten haksız kazanç sağlamak amacıyla işbu davayı ikame etmiştir. 2.2. Nitekim, Müvekkil Şirketin Konya fabrikasında davacı gibi bir çok Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak ta bilinen 7438 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik yapılmasına Dair Kanun kapsamında emekli olmak istediğini belirten çalışanlarının olması nedeniyle, bu hususta Müvekkil Şirket tarafından çok ciddi ve uzun süren çalışmalar yapılmış, Müvekkil Şirket bu sürecin nasıl yönetileceğine dair, Petrol-İş Sendikasının da görüşleri alınarak, yol haritası oluşturulmuştur (Ek-6; EYT Yol Haritası) . Zira, EYT kapsamında derhal emekli olmak istediğini belirten bir çok çalışanın olması nedeniyle bu sürecin, hem emekli olacak çalışanları hem de işin ve üretimin devamlılığı risk altında olan Müvekkil Şirketi olumsuz yönde etkilediği izahtan varestedir. Bu aşamada ÖNEMLE BELİRTMEK İSTERİZ Kİ, İŞBU SÜREÇ, PETROL-İŞ SENDİKASI GÖZETİMİNDE VE SENDİKA İLE PROTOKOL İMZALANARAK SENDİKANIN DA ONAYI İLE YÜRÜTÜLMÜŞTÜR (Ek-7; Petrol-İş Sendikası ile Müvekkil Şirket Arasında İmzalanan 04.03.2023 Tarihli Protokol) . Bilindiği üzere protokol hükümleri toplu iş sözleşmesinin eki
End of preview. Expand in Data Studio
README.md exists but content is empty.
Downloads last month
12